Esas No: 2018/874
Karar No: 2018/874
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2018/874 Esas 2018/874 Karar Sayılı İlamı
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018 / 874 KARAR NO : 2018 / 874 KARAR TR: 24.12.2018 |
ÖZET : Sigortalı aracın uğradığı hasar bedeliniödeyen sigorta şirketinin, zararın idarece giderilmesi istemiyle açtığı davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. |
K A R A R
Davacı : A.A. Türk Sigorta Şirketi
Vekilleri : Av. H. L.P.Av. G. B.K.
Davalı : İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı
Vekili : Av. E.A.G.
O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesi ile; Kasko sigorta poliçesi kapsamındaki sigortalısının 34 KT... plakalı aracıyla yapmış olduğu hasarlı trafik kazasında davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle sigortalısına ödemiş olduğu, 22.350,00-TL tazminatın davalıya başvuru tarihi olan 12.02.2016 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden tahsili istemiyle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı" na karşı 29/03/2016 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.
İSTANBUL (ANADOLU) 27. ASLIYE HUKUK MAHKEMESİ : 03.08.2016 gün ve E:2016/127, K:2016/188 sayılı dosyasında "2577 sayılı İYUK" un 21. maddesinde idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davalarının idare mahkemelerinde görülmesi gerektiği düzenlenmiştir.
Kamu hizmeti görmekle yükümlü kurumlar, kamu hizmeti sırasında verdikleri zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildirler. Kamu tüzel kişiliklerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararlar niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacıyla hizmet kusurlarına dayalı olarak idari yargılama usulü hakkındaki kanunun 2.maddesi hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerekmektedir.
Davacı, davacı şirket tarafından kasko poliçesi ile sigorta edilen Partner Otomotiv Aş"ne ait 34 KT... plakalı aracın Kartal Caddesinde yol seviyesinden 35 cm yüksekte bulunan rögar kapağına çarpması sonucu hasar oluştuğunu, olayda davalı belediyenin ihmalinin bulunduğunu belirterek sigortalısına ödenen hasar ve tazminat bedelini davalı belediyeden tahsilini talep etmiş olup, davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı kamu tüzel kişiliğidir. Anılan tüzel kişiliğe bağlı olarak ve kamusal kurallar çerçevesinde faaliyet gösteren belediyenin eylem ve işlemleri de kamusal nitelikte olup, kamu hizmeti kavramı çerçevesindedir. Davada ileri sürülüş ve olayın gerçekleşme biçimine göre davanın davalı idareye yöneltilmesinin nedeni hizmet kusurudur. İdarenin hizmet kusuru niteliğindeki eylemi sonucu meydana gelen zararlardan dolayı 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1 -b maddesi gereğince idareye karşı idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekmektedir.
Davaya konu idarenin hizmet kusuru ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun birkaç dosyayı 4/11/2015 tarihinde görüştüğü (Yargıtay HGK 4/11/2015 tarih, 2015/17-86 E., 2015/2364 K., 2015/17-87 E., 2015/2365 K., 2014/17-731 E., 2015/2366 K„ 2014/17-1532 E., 2015/2367 K., 2015/17-137 E., 2015/2368 K.) ve tüm kararlarında bir karşı oya karşı diğer Yüksek Üyelerin kabulüyle oy çokluğu ile idari yargı kolunun görevli olduğuna karar verildiği, bu nedenle uyuşmazlığın idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği anlaşılmıştır" gerekçesiyle HMK"nun 114/1-b ve 115/2. Maddeleri uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeniyle Usulden Reddine karar vermiş, istinaf edilmeyen kararın 12/10/2018 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Davacı vekili aynı taleple 11/10/2018 tarihli dilekçe ile idari yargı yerinde dava açmıştır.
İSTANBUL 11. İDARE MAHKEMESİ : 15.11.2018 gün ve E:2018/1662,sayı ile "Dosyanın incelenmesinden, davacı vekili tarafından, aynı istemle açılan davanın, İstanbul Anadolu 27. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 05.08.2016 tarih, E:2016/127 ve K:2016/188 sayılı kararıyla, idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle görev yönünden reddedilmesi üzerine, İstanbul 11. İdare Mahkemesi"nde bakılan iş bu davanın açıldığı anlaşılmış ise de; bakılmakta olan davanın, davalı idarenin yol seviyesinden yüksekte bulunan rögara önlem almaması nedeni ile tekerinin rögara çarpması sonucunda araç hâkimiyetinin kaybedilerek kazaya sebebiyet vermesi nedeniyle oluşan zararın tazmini istemiyle açıldığı görülmekte olup, 2918 sayılı Kanun ile yolun işletilmesi hususunda sorumluluğu bulunan davalı idarenin bu sorumluluğunu yerine getirilmediği iddiasından kaynaklanan davanın yukarıda yer verilen mevzuat hükmü uyarınca adli yargı mercilerince çözümlenmesi gerekmektedir.
Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi"nin 30.11.2015 tarih, E:2015/786 ve K2015/801 sayılı kararı da aynı yöndedir.
Bu durumda, uyuşmazlığı çözmekte adliye mahkemelerinin görevli olduğu sonucuna ulaşıldığından, yukarıda metnine yer verilen 2247 sayılı Kanun"un 19. maddesi uyarınca görevli mahkemenin belirlenmesi için, Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulması gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle, İstanbul Anadolu 27. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 05.08.2016 tarih, E:2016/127 ve K2016/188 sayılı dosyası temin edildikten, sonra görev uyuşmazlığı çıkarılması için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine" karar vererek 04.12.2018 tarih ve 2018/1662 E. sayılı üst yazı ile Mahkememize müracaat etmiş, başvuru 12.12.2018 tarihinde kaydedilmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Başkan Hicabi DURSUN, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Süleyman Hilmi AYDIN, Aydemir TUNÇ ve Nurdane TOPUZ"un katılımlarıyla yapılan 24.12.2018 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME :
Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının, ekindeki adli yargı dosyası bilgileri ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Engin SELİMOĞLU’nun, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ"nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava; davalı Belediyenin sorumluluk alanında meydana gelen ve davacı şirket tarafından sigortalanan aracın hasar görmesiyle sonuçlanan kaza sebebiyle, davalı kurumun kusurlu olduğu ileri sürülerek rücuen tazminat istemiyle açılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.
Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.
Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.
2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)
Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.
Bu durumda,2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden, İstanbul 11. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile İstanbul (Anadolu) 27. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 03/08/2016 gün ve E:2016/127, K:2016/188 sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle, İstanbul 11. İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile İstanbul (Anadolu) 27. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 03/08/2016 gün ve E:2016/127, K:2016/188 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 24.12.2018 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye
Hicabi Şükrü Mehmet Birol
DURSUN BOZER AKSU SONER
Üye Üye Üye
Süleyman Hilmi Aydemir Nurdane
AYDIN TUNÇ TOPUZ