Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2007/8-143 Esas 2007/155 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2007/8-143
Karar No: 2007/155

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2007/8-143 Esas 2007/155 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu 2007/8-143 E., 2007/155 K.

Ceza Genel Kurulu 2007/8-143 E., 2007/155 K.

  • ADLİ PARA CEZASI
  • BELLİ HAKLARI KULLANMAKTAN YOKSUN BIRAKILMA
  • EŞYA MÜSADERESİ
  • GÜRÜLTÜYE SEBEBİYET VERMEK
  • 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 52 ]
  • 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 53 ]
  • 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 54 ]
  • 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 170 ]
  • 5271 S. CEZA MUHAKEMESİ KANUNU [ Madde 309 ]
  • 5320 S. CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ... [ Madde 8 ]
  • 5326 S. KABAHATLER KANUNU [ Madde 36 ]
  • 5326 S. KABAHATLER KANUNU [ Madde 16 ]
  • "İçtihat Metni"

    Genel güvenliği kasten tehlikeye sokmak suçundan sanığın, 5237 s.Y."nın 170/1-c, 52 ve 54. maddeleri uyarınca 100 YTL adli para cezasıyla cezalandırılmasına, kurusıkı tabanca, şarjör, fişek ve boş kovanın müsaderesine, sanık hakkında 53. maddenin uygulanmasına ilişkin Ankara 17. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 04.12.2006 gün ve 630-977 sayılı hükmün yasa yararına bozulması istemi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesi 02.04.2007 gün ve 3008-2675 sayı ile;

    Silah niteliğinde bulunmayan kurusıkı tabanca ile havaya ateş etme eyleminin 765 sayılı TCY"nın 264/7 ve 5237 sayılı TCY"nın 170/1-c madde ve fıkrasında tanımlanan, içinde silah öğesi bulunan suç tipine uygun bulunmadığı gerekçeleriyle, Ankara 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.12.2006 gün ve 630-977 sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Yasası"nın 309. maddesi uyarınca kanun yararına bozulmasına, cezanın çektirilmemesine ve dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, karar vermiştir.

    Yargıtay C.Başsavcılığınca 06.06.2007 gün ve 43459 sayı ile;

    Sanığın başkalarının huzur ve sükûnunu bozan eylemi, 5326 sayılı Yasanın 36. maddesinin 1. fıkrası kapsamında kalmakta ve idari yaptırımı gerektirmektedir.

    Anılan Yasanın 18. maddesi gereğince kabahatin konusunu oluşturan veya işlenmesi suretiyle elde edilen eşyanın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine, ancak kanunda açık hüküm bulunan hallerde karar verilebilir. 5326 sayılı Yasanın 36. maddesinde, kabahatin konusunu oluşturan veya işlenmesi suretiyle elde edilen eşyanın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine ilişkin bir hükme yer verilmemiştir.

    Kanun yararına bozma istemi, davanın esasını çözümleyen mahkûmiyet hükmüne yönelik olup, bozma nedeni hükümlüye daha hafif ceza verilmesini gerektirmektedir. Bozma nedeni cezanın tamamen kaldırılmasını gerektirmemekte, bozma kararı üzerine yerel mahkemece yeniden inceleme, araştırma, yargılama yapılarak bir karar verilmesine de yasal olanak bulunmamaktadır.

    Özel Dairece, yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesini müteakip, kabahatli Muzaffer Özer"in idari para cezası ile cezalandırılmasına ve kurusıkı tabanca ve eklerinin iadesine karar verilmesi yerine, "cezanın çektirilmemesine" karar verilmesinin yasaya aykırı olduğu" gerekçesiyle itiraz yasayoluna başvurularak, Özel Daire kararından "cezanın

    çektirilmemesine" ibaresinin çıkartılmasına, kabahatli Muzaffer Özer"in 5326 sayılı Yasanın 36. maddesinin 1. fıkrası uyarınca 50 YTL idari para cezası ile cezalandırılmasına, kabahate konu kurusıkı tabanca ve eklerinin kabahatliye iadesine karar verilmesi, isteminde bulunulmuştur.

    Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    CEZA GENEL KURULU KARARI

    1-Ceza Genel Kurulunca sabit kabul edilen olay;

    Sanığın 26.06.2006 tarihinde caddede araçla seyir halinde iken kurusıkı tabancayla havaya ateş etmesinden ibarettir.

    2- Sabit kabul edilen eylemin hukuki nitelendirilmesi;

    5237 sayılı TCY"nın 170. maddesinde; "(1) Kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlikeli olacak biçimde ya da kişilerde korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda;

    …..

    c) Silâhla ateş eden veya patlayıcı madde kullanan,

    Kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır." hükmüne yer verilmiş,

    Anılan Yasanın tanımlar başlıklı 6/1-f maddesinde ise silah; deyiminden;

    "1. Ateşli silâhlar,

    2. Patlayıcı maddeler,

    3. Saldırı ve savunmada kullanılmak üzere yapılmış her türlü kesici, delici veya bereleyici alet,

    4. Saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasa bile fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli diğer şeyler,

    5. Yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı, boğucu, zehirleyici, sürekli hastalığa yol açıcı nükleer, radyoaktif, kimyasal, biyolojik maddeler," anlaşılacağı belirtilmiştir.

    …….

    Görüldüğü gibi, anılan fıkradaki suçun oluşabilmesi için, eylemin kişilerde korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda gerçekleşmesi yeterli olmayıp, eylemde kullanılan silahın da 6. maddenin 1/f bendindeki tanıma uygun olarak, ateşli silah olması, başka bir anlatımla fonksiyonu itibariyle ateş etmeye elverişli gerçek bir silah olması gerekmektedir. Kuru sıkı tabir edilen gaz tabancaları nitelikleri itibariyle, bu suç açısından silah sayılamayacağından, bu nitelikteki tabanca ile gerçekleştirilen eylem, korku, kaygı ve panik yaratabilecek nitelikte olsa dahi, 5237 sayılı TCY"nın 170/1. maddesi kapsamında değil, başkalarının huzur ve sükûnunu bozucu davranışları yaptırıma bağlayan 5326 sayılı Kabahatler Yasasının 36/1. maddesi kapsamında değerlendirilmelidir.

    Sanığın, kurusıkı tabanca ile caddede ateş ederek, başkalarının huzur ve sükûnunu bozması 5326 sayılı Kabahatler Yasasının 36/1. maddesi uyarınca idarî para cezasını gerektirdiğinden, sanık idarî para cezası ile cezalandırılmalıdır.

    3- Kabahatler Yasasındaki yaptırım sistemi ve mülkiyetin kamuya geçirilmesi;

    5326 sayılı Kabahatler Yasasının 16. maddesinde kabahatlere özgü yaptırımlar; idarî para cezası, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili yasalarda öngörülen diğer tedbirler şeklinde belirtilmiştir.

    Anılan Yasanın 17. maddesinde idarî para cezası tanımlanmış olup, maddenin 7. fıkrasında, "İdarî para cezaları her takvim yılı başından geçerli olmak üzere o yıl için 4.1.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilân edilen yeniden değerleme oranında arttırılarak uygulanır. Bu suretle idarî para cezasının hesabında bir Türk Lirasının küsuru dikkate alınmaz. Bu fıkra hükmü, nispi nitelikteki idarî para cezaları açısından uygulanmaz." hükmüne yer verilmek suretiyle, adli para cezasında herhangi bir arttırım öngörülmemesine karşın, idarî para cezalarının her yıl yeniden değerleme oranında arttırılması kabul edilmiştir.

    Bu hüküm uyarınca, idarî para cezası miktarları ve bu kapsamda 5326 sayılı Yasanın 36. maddesindeki idari para cezası miktarı 2006 yılı için yeniden değerleme oranı olan % 9,8 ve 2007 yılı için yeniden değerleme oranı olan % 7,8 oranında arttırılmak suretiyle saptanmalıdır.

    Mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımına gelince, 5326 sayılı Yasanın 18. maddesinin 1. fıkrasında açıkça, kabahat konusunu oluşturan veya kabahat işlenmesi suretiyle elde edilen eşyanın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine ancak, yasada açık hüküm bulunan hallerde karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu açık hüküm uyarınca, kabahat konusu eşyanın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilebilmesi için yasada bunun açıkça belirtilmesi gerekmektedir.

    4-Yasa yararına bozma istemi üzerine verilmesi gereken karar;

    5271 sayılı CMY"nın 309. maddesi uyarınca, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtay"ca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak, Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay"ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.

    Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hakim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.

    Bozma sonrası yapılacak işlemler ve bu işlemleri gerçekleştirecek merciler ile bozma kararının etkileri ise, bozulan hüküm veya kararın türü ve bozma nedenlerine göre ayrım yapılarak maddenin 4. fıkrasında ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.

    Anılan fıkranın (d) bendi gereğince bozma nedeninin hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektirmesi halinde, cezanın kaldırılmasına, daha hafif bir cezanın verilmesini gerektirmesi halinde ise bu hafif cezaya Yargıtay Ceza Dairesince doğrudan hükmedilecektir. Bu halde yargılamanın tekrarlanması yasağı bulunduğundan, Yargıtay Ceza Dairesince hükmün bozulması ile yetinilmeyip, gereken kararın da doğrudan ilgili daire tarafından verilmesi gerekmektedir.

    5- Yerel Mahkeme hükmünün değerlendirilmesi;

    a) Sanığın 26.06.2006 tarihinde caddede araçla seyir halinde iken kurusıkı tabancayla havaya ateş etmesi eylemi, 5237 sayılı TCY"nın 170/1-c maddesi kapsamında değerlendirilmiş ise de, eylemde kullanılan silahın kurusıkı tabanca olması nedeniyle atılı suç unsurları itibariyle oluşmamaktadır. Bu itibarla eylemi korku ve kaygı yaratabilecek tarza ateş etmek olarak değerlendiren Yerel Mahkeme hükmü nitelendirmedeki yanılgı nedeniyle isabetsizdir.

    b) Diğer yönden, Yerel Mahkemece 5237 sayılı Yasanın 170/1. maddesindeki yaptırımın altı aydan üç yıla kadar hapis cezası olduğu gözetilmeksizin, aynı maddenin 2. fıkrasındaki üç aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası şeklindeki seçenek yaptırımlardan adli para cezasının tercih edilerek 5 gün karşılığı 100 YTL. adli para cezasına hükmedilmesi de yasaya aykırıdır.

    6- Ceza Genel Kurulunca varılan sonuç;

    Kabahatlinin 26.06.2006 tarihinde caddede araçla seyir halinde iken kurusıkı tabancayla havaya ateş etmesi 5326 sayılı Kabahat Yasasının 36/1. maddesi uyarınca idarî para cezasını gerektirdiğinden Özel Dairece, cezanın çektirilmemesine değil, 5271 sayılı Yasanın 309/4-d bendi hükmü uyarınca yargılama yasağı bulunan bu ahvalde daha hafif nitelikte bulunan idari para cezasına hükmedilmesi gerekmektedir.

    Anılan yaptırıma 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY"nın 322. maddesi uyarınca, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca da hükmedilmesi olanaklı bulunduğundan, CYY"nın 309. maddesi uyarınca yasa yararına bozma isteminin kabulü ile, Ankara 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.12.2006 gün ve 630-977 sayılı kararının, CYY"nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendi uyarınca bozulmasına, kabahatlinin eylem tarihi itibariyle yeniden değerleme oranı da dikkate alınmak suretiyle 5326 sayılı Yasanın 36/1. maddesi uyarınca 54 YTL. idarî para cezasıyla cezalandırılmasına, kabahate konu kurusıkı tabanca ve eklerinin kabahatliye iadesine karar verilmelidir.

    SONUÇ:

    Açıklanan nedenlerle;

    1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,

    2- Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 02.04.2007 gün ve 3008-2675 sayılı yasa yararına bozma kararının KALDIRILMASINA,

    3- Adalet Bakanlığının yasa yararına bozma isteminin kabulü ile Ankara 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.12.2006 gün ve 630-977 sayılı kararının 5271 sayılı CYY"nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendi uyarınca YASA YARARINA BOZULMASINA,

    4- 5271 sayılı CYY"nın 309 ve 1412 sayılı CYUY"nın 322. maddeleri uyarınca uygulamanın doğrudan Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nca yapılması suretiyle kabahatlinin, yeniden değerleme oranı da dikkate alınarak 5326 sayılı Kabahatler Yasasının 36/1. maddesi uyarınca 54 YTL. idarî para cezasıyla cezalandırılmasına, kabahate konu kurusıkı tabanca ve eklerinin kabahatliye iadesine,

    5- Dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 26.06.2007 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.

    Hemen Ara