Esas No: 2006/3-254
Karar No: 2007/5
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2006/3-254 Esas 2007/5 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık, kasten yaralama suçundan yargılanmaktadır. Ancak, asli dava zamanaşımı süresi dolmuştur. Dosyada zamanaşımını kesen veya durduran hiçbir sebep gerçekleşmemiştir. Bu nedenle, Yerel Mahkeme hükmü bozulmuş ve kamu davası düşürülmüştür. Kararda geçen kanun maddeleri: 765 S. Türk Ceza Kanunu (Mülga) [Madde 102], 765 S. Türk Ceza Kanunu (Mülga) [Madde 104], 765 S. Türk Ceza Kanunu (Mülga) [Madde 105], 765 S. Türk Ceza Kanunu (Mülga) [Madde 107], 5271 S. Ceza Muhakemesi Kanunu [Madde 322], 5271 S. Ceza Muhakemesi Kanunu [Madde 223].
Ceza Genel Kurulu 2006/3-254 E., 2007/5 K.
"İçtihat Metni"
Kasten yaralama suçundan yapılan yargılama sonunda; sanık İsmail İ...."nin beraatına ilişkin Kütahya 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 07.12.2001 gün ve 108-526 sayılı hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Yargıtay 3. Ceza Dairesince yapılan inceleme sonucunda 10.06.2003 gün ve 23359-5629 sayı ile;
".....Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak, katılanın iddiasının raporla da doğrulanması karşısında, katılanın anlatımına neden itibar edilmediği kararda yöntemince tartışılıp açıklanmadan, yetersiz gerekçeyle sanık hakkında kanıt yokluğu nedeniyle beraat kararı verilmesi..." nedeniyle bozma kararı verilmiştir.
Bozma üzerine yeniden yargılama yapan Kütahya 2. Asliye Ceza Mahkemesince 23.01.2004 gün ve 292-11 sayı ile;
"…
…Ortada şüphe vardır, şüphenin de sanık lehine yorumlanacağı hem bizim hukukumuz ve kanunumuz gereğidir, hem de çağdaş hukuk bunu emretmektedir. Diğer yandan bir suçsuz insanın mahkumiyetindense 99 suçlu insanın beraati daha doğrudur ilkesi çağdaş hukuk gereğidir ve doğru olanıdır. Tüm bunların yanında bozmadan sonra alınan tanık beyanları da sanığın beyanlarını doğrulamaktadır..." gerekçesiyle, sanığın beraatına karar verilmiştir.
Bu hüküm de müdahil vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan inceleme üzerine; Yargıtay 3. Ceza Dairesince 26.10.2005 gün ve 23263-21459 sayı ile;
"Gereği görüşülüp düşünüldü:
Mağdurun tüm ifadelerinde sanıkla çöp atılma yüzünden tartıştıkları ve bu tartışma sonucunda sanığın kendisini ittirerek yaralanmasına sebep olduğu iddia edildiği, doktor raporunda mağdurun hayati tehlike geçirmediği, ancak el bileğinden 15 gün iş ve güçten kalacak şekilde yaralandığının belirtildiği ve dosya içeriğinden mağdurun iddiasının raporla da sabit bulduğu halde, dosyadaki bilgi ve belgelere uymayan ve yerinde olmayan gerekçelerle sanığın beraatine karar verilmesi..." gerekçesi gösterilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yeniden duruşma açarak yargılama yapan Kütahya 2. Asliye Ceza Mahkemesince 03.05.2006 gün ve 228-235 sayı ile;
"... Sanığın beraatine ilişkin mahkememizce verilen önceki kararda direnilmesine ve sanığın müsnet suçu işlediğine ilişkin her türlü şüpheden arınmış, mahkumiyetine yeterli kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden CMK"nun 223/2-e maddesi gereğince beraatına..." karar verilmiştir.
Bu hüküm müdahil vekili tarafından temyiz edilmiştir
Temyiz edilen hüküm, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 13.09.2006 gün ve 182232 sayılı ve onama istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Ceza Genel Kurulu"na gönderilmiş, ancak sehven Yargıtay 3. Ceza Dairesine gitmiştir. Yargıtay 3. Ceza Dairesince 18.10.2006 gün ve 11352-7639 sayı ile; "..Dairemizin 26.10.2005 gün ve 23263-21459 sayılı bozma kararı ile beraat kararının bozulması üzerine mahalli mahkemece 03.05.2006 tarihli kararla önceki hükümde direnildiği ve tebliğnamenin Yargıtay Ceza Genel Kuruluna hitaben düzenlenmesine karşılık zuhulen dosyanın dairemize gönderildiği anlaşıldığından dosyanın incelenmeksizin Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine..." karar verilerek dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle Yargıtay Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Görüldüğü gibi; Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık suçun sübutuna ilişkindir.
Ancak, öncelikle zamanaşımı yönünden inceleme yapılması gerekmiştir.
765 sayılı Yasanın 102. maddesine göre; Kanunda başka türlü yazılmış olan ahvalin maadasında hukuku amme davası bu maddede yazılı sürelerin geçmesiyle ortadan kalkar. Yasadaki cezasının üst sınırı 5 yıl ve daha aşağı olan suçlar için asli dava zamanaşımı süresi 102. maddenin 4. fıkrasında 5 yıl olarak belirlenmiştir. Zamanaşımını kesen sebepler ise Yasanın 104. maddesinde sayılmıştır. Buna göre; mahkumiyet hükmü, yakalama, tevkif, celp veya ihzar müzekkereleri, adli makamlar huzurunda maznunun sorguya çekilmesi, maznun hakkında son tahkikatın açılmasına dair olan karar veya iddianame ile zamanaşımı süresi kesilir. 105. maddede ise ayrık bir durum vardır. Maddenin 1. fıkrasında; Kanunun bir seneden aşağı zamanaşımı süresi tayin ettiği hallerde her türlü usul işleminin zamanaşımını keseceği düzenlenmiştir. Buna karşılık; beraat kararı, sanıktan bozmaya karşı diyeceklerinin sorulması ve Yargıtay Kararı zamanaşımını kesen sebepler arasında bulunmamaktadır.
Zamanaşımını kesen bir sebebin bulunması halinde, zamanaşımı kesilme gününden itibaren yeniden işlemeye başlayacaktır.
Yasanın 107. maddesinde ise zamanaşımı süresinin durması düzenlenmiştir.
Somut olayda;
Sanık 765 sayılı Yasanın 456/1. maddesinde düzenlenip 6 aydan 1 yıla kadar hapis cezası gerektiren kasten yaralama suçundan yargılanmaktadır. Bu suçtan açılan kamu davası suçun gerektirdiği cezanın üst sınırının 1 yıl olması nedeniyle 5 yıllık asli dava zamanaşımı süresine tabidir.
Dosya incelendiğinde;
25.01.2001 tarihinde kasten yaralama suçunu işlediği iddiasıyla yargılanan sanık hakkındaki zamanaşımını kesen hukuki işlem 16.05.2001 günü yapıldığı belirlenen sorgulama olup; bunun dışında, 16.05.2001 - 16.05.2006 tarihleri arasında zamanaşımını kesen veya durduran hiçbir sebebin gerçekleşmediği anlaşıldığından; 765 sayılı Yasanın 102/4. maddesindeki 5 yıllık asli dava zamanaşımı süresi dolmuştur.
Bu itibarla ve dosya içeriği sanığın derhal beraatine karar verilmesini açıklığa kavuşturur nitelik arz etmediğinden, asli dava zamanaşımı süresinin dolmuş olması nedeniyle Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına, ancak CYUY.nın 322. maddesiyle tanınan yetki kullanılarak ve 5271 sayılı Yasanın 223/1. maddesindeki tanımlamaya uyularak kamu davasının düşürülmesine karar verilmelidir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;
1-Sanık İsmail İ.... hakkında mağdure Ümmü Ü...."ı kasten yaralama suçundan açılmış kamu davasının 765 sayılı Yasanın 102/4. maddesindeki asli dava zamanaşımı süresi dolduğundan Yerel Mahkemenin direnme kararının BOZULMASINA, ancak verilmesi zorunlu olan hükmün tesisi yeniden yargılama icrasını gerektirmediğinden CYUY.nın halen geçerli bulunan 322. maddesince tanınan yetki kullanılarak 5271 sayılı Yasanın 223/8. maddesi uyarınca kamu davasının DÜŞÜRÜLMESİNE,
2-Dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 23.01.2007 günü oybirliği ile karar verildi.