Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/5435 Esas 2022/7826 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/5435
Karar No: 2022/7826
Karar Tarihi: 25.05.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/5435 Esas 2022/7826 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2022/5435 E.  ,  2022/7826 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
    İlk Derece Mahkemesi: ... 1. İş Mahkemesi


    Dava, davacının Kuruma bildirilmeyen hizmet sürelerinin tespiti istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekili ve fer’i müdahil Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM:
    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 10.09.2008 - 02.07.2012 tarihleri arasında davalı ...'a ait iş yerinde çalıştığını, bu çalışma esnasında davalı işveren tarafından sürekli olarak sigorta yapılacağının, primlerinin ödeneceğinin belirtilmesine rağmen müvekkilinin davalı tarafından sürekli oyalandığını, bu durumda müvekkilinin emeklilik işlerinin de gecikmesine neden olacağını ileri sürerek, 10.09.2008 ile 02.07.2012 tarihleri arası davalının yanında çalıştığının tespiti ile bu sürelerin tamamının sigortalı hizmetten sayılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
    II- CEVAP:
    Feri müdahil kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile ilgili resmi kurum kayıtları incelendiğinde davacının ilk işe giriş bildirgesinin 25.11.2013 tarihinde olduğunu, ayrıca 10.09.2008 ile 02.07.2012 tarihleri arasında herhangi bir hizmetinin bulunmadığının tespit edilmiş olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
    Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın tespit davası olup, davacının belirttiği yıllarda çalıştığına dair somut bir delil dosyaya sunulmadığını, açılan davanın zamanaşımı ve hak düşürücü süre yönünden reddi gerektiğini, davacının belirttiği yıllarda müvekkilinin yanında çalışmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
    III- MAHKEME KARARI:
    A- İLK DERECE MAHKEME KARARI
    İlk Derece Mahkemesince, "…Dosya içeriğinden ve toplanan tüm delillerden; davacının, davalıya ait işyerinde, 10.09.2008-02.07.2012 tarihleri arasında satış temsilcisi olarak çalıştığını ileri sürerek, eldeki davayı açtığı, davaya konu işyerinin 04.08.2008 tarihi itibariyle kırtasiye ve terzilik faaliyetine başladığı, 25.09.2013 tarihi itibariyle 5510 sayılı yasa kapsamına alındığı, dava konusu döneme ilişkin davacının çalışmalarına dair yazılı belge bulunmadığı gibi davacı haricinde başka çalışan olmadığı için dönem bordro tanığının da olmadığı anlaşılmaktadır.
    Mahkememizce, taraflarca gösterilen tanıklar dinlenmiş, mahkememizce dinlenen davacı ve kamu tanıklarının ortak beyanlarında; davacının, davalıya ait kırtasiye ve tuhafiye malzemelerinin satışının yapıldığı işyerinde 4 yıl civarında çalışmasının bulunduğu şeklinde beyanlarının bulunduklar görülmüştür.
    Hal böyle olunca; davacı tarafça ileri sürülen iddiaların sabit olduğundan, davacının, davalı işverene ait 1079432-54 sicil sayılı işyerinde 10.09.2008-02.07.2012 tarihleri arasında toplam 1373 gün prime esas asgari kazanç üzerinden çalıştığının tespitine dair mahkememizce alınan 08.07.2020 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınarak aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir…." gerekçeleriyle Davanın kabulü ile; Davacının, davalı işverene ait 1079432-54 sicil sayılı işyerinde 10.09.2008-02.07.2012 tarihleri arasında toplam 1373 gün prime esas asgari kazanç üzerinden çalıştığının tespitine, karar verilmiştir.
    B- BAM KARARI
    Bölge Adliye Mahkemesi, “Davalı ve feri müdahilin istinaf başvurularının HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine,” karar verilmiştir.
    TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davalı vekili özetle, kararının gerekçesiz olup, usul ve yasaya açık olarak aykırı olduğunu, Yerel mahkeme vermiş olduğu karar incelendiğinde, verilen hükmün neden tesis ettiğini açık ve net olarak ortaya koyacak bir gerekçeye yer vermediği ortada olduğunu, Yerel mahkemenin, bilirkişi tarafından salt "davacı tarafın dilekçesindeki talebine bağlı olarak" yapılan hesaplamaları göz önüne aldığını, hukuka aykırı şekilde karar verdiğini, öyle ki, yerel mahkemece tespiti yapılan 1373 gün prime esas asgari kazanç hususunun davacı tarafın dilekçesindeki beyanından başka hiç bir dayanağı olmadığını, belirterek kararı temyiz etmiştir.
    IV- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi olup anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıktır.
    Hizmet tespiti davalarının amacı, hizmetlerin karşılığı olan sosyal güvenlik haklarının korunmasıdır. Hizmet akdine dayalı çalışma olgusunun ispatında delil sınırlandırması yoksa da davacının Kurum sicil dosyası, işyeri özlük dosyası temin edilip işyerinin Kanunun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlendikten sonra iddia edilen çalışmanın başlangıç ve bitiş tarihleri, hangi işyerinde ne iş yapıldığı, işyerinin kapsam, kapasite ve niteliği, prime esas kazanca tabi ücretin ne olduğu, çalışmanın sürekli, kesintili, mevsimlik olup olmadığı eksiksiz bir şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır.
    Taraf tanıklarının sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre dinlenilmeli, re’sen araştırma kapsamında sadece taraf tanıkları ile yetinilmeyip mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve postabaşı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde belirlenmelidir.
    Yukarıdaki yasal düzenlemeler ve açıklamalar ışığı altında somut olay değerlendirildiğinde; eldeki dosyada, çalışmanın tam zamanlı mı kısmi zamanlı olarak gerçekleştiği hususunda irdeleme yapılmaksızın, çalışmanın tereddütsüz şekilde ortaya konulmaksızın eksik araştırma sonucu, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı bulunmuştur.
    Mahkemece, öncelikle; re'sen araştırma ilkesi gereğince, davacının çalıştığını iddia ettiği işyeri adresinde davacının çalışmasını bilebilecek, işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinin sahipleri ve iş yeri çalışanları, emniyet, zabıta, vergi dairesi, SGK marifetiyle tespit edilerek bilgi ve görgülerine başvurulmalı, davalıya ait işyeri kırtasiye işyeri okul karşısında olmasına göre dava konusu dönemde okulda çalışanlar da belirlenmeli, özellikle başlangıç tarihi hususunda neden bu tarihin esas alındığı, nasıl hatırlandığı tanıklara sorulmalı, somut olaylara dayanarak desteklenmeli, çalışmanın geçtiği iddia edilen işyerine komşu işverenlerin, işverenlik durumlarıyla ilgili olarak ilgili mercilerden (vergi dairesi, ticaret sicil kayıtları, çalışma ruhsatı için Belediye ve Kurum nezdinde bulunan bilgi ve belgelerle, meslek kuruluş kaydı ve abonelik durumları ile ilgili tüm bilgi ve belgeler) araştırılarak beyanları bu kapsamda değerlendirilmeli; davacının beyanı alınarak kısmi çalışma olup olmadığı, yoğun dönemlerde çağrı üzerine mi işe gittiği, işyerinde kimlerle birlikte nasıl çalıştığı ne iş yaptığı ayrıntılı olarak sorulmalı ve talebi açıklattırılıp somutlaştırılmalı, çalışmanın sürekli olup olmadığı tereddütsüz şekilde ortaya konulmalı, buna göre davacının kısmi zamanlı çalışma durumunun günlük çalışma saatine göre (4857 sayılı İş Kanununun 63. maddesi gereğince 7.5 saat çalışmanın 1 günlük çalışma hesabı ile) haftalık ve aylık çalışma süresinin kaç gün olduğu açıkça belirlenmeli, işyerinin kapsam, kapasite ve niteliğine göre eylemli çalışmanın var olup olmadığı, sürekli veya kesintili olup olmadığı, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde belirlenmeli ve sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.
    Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi kararının HMK'nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen İlk Derece Mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 25/05/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.








    Hemen Ara