Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2008/144 Esas 2008/234 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2008/144
Karar No: 2008/234

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2008/144 Esas 2008/234 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2008/144 E.  ,  2008/234 K.

    "İçtihat Metni"


    Kararı veren
    Yargıtay Dairesi : 8.Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Ağır Ceza
    Günü 11.04.2007 ve 27.06.2007
    Sayısı : 79/96 ve 79/96 Ek

    ... liderliğinde ..., ... ve Sanık.....’den oluşan suç örgütü mensuplarının 15.04.2004 tarihinde ...’ın isteği üzerine.....’ı tabanca ile yaraladıkları iddiasıyla çıkar amaçlı suç örgütü kurmak, bu örgüte üye olmak, yardım etmek, kasten yaralama ve 6136 sayılı Yasaya aykırı davranmak suçlarından açılan kamu davaları sonunda; Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesince 22.06.2005 gün ve 401-120 sayı ile; tüm sanıklar hakkında kasten yaralama, sanıklar...... ve ..... hakkında 6136 sayılı Yasaya aykırı davranmak, Sanık ... hakkında örgüte yardım etmek, Sanık ... ve .....hakkında örgüt kurmak ve yönetmek, Sanık ... hakkında örgüte üye olmak suçlarından verilen mahkumiyet hükümlerinin sanıklar müdafileri ile katılan ... ..... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine inceleme yapan Yargıtay 8. Ceza Dairesince 27.02.2006 gün ve 2896-1400 sayı ile; “1-…….belirli bir olayı gerçekleştirmek için bir araya gelen sanıkların eylemlerinde birden fazla suç işleme ve süreklilik öğeleri bulunmadığından, suç işlemek amacıyla örgüt kurma, yönetme, üye olma ile suç örgütüne yardım etme suçlarının oluşmadığı gözetilmeden, beraatleri yerine yazılı biçimde mahkumiyetlerine karar verilmesi,
    2-Kasten yaralama suçuna ilişkin olarak,……..
    3-6136 sayılı Yasaya aykırı davranma suçu yönünden; ……” isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Bozma üzerine; Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesince 11.04.2007 gün ve 79-96 sayı ile; Sanık...... hakkındaki davanın tefrikine, diğer sanıklar hakkındaki bozmanın suç örgütü ile ilgili olan kısımlarına direnilmesine, sair kısımlarına ise uyulmasına karar verilmiştir.
    Sanıklar ....., ..... ve ..... müdafiinin temyiz istemi temyiz talebinin süresinde olmadığından bahisle Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesince 27.06.2007 gün ve 79-96 sayı ile reddedilmiş, red kararına yönelik itiraz da yine aynı mahkemece 01.08.2007 gün ve 866 değişik iş sayı ile reddedilmiştir.
    Sanıklar ....., ..... ve ..... müdafilerince temyiz edilen hüküm ve kararlar ile Sanık ... müdafii tarafından temyiz edilen hükümler Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının bozma istekli tebliğnamesi ile Yargıtay 8. Ceza Dairesi’ne, Özel Dairece de direnmeye ilişkin hükümlerin öncelikle incelenmesi gerektiği yönündeki gerekçe ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Hükümlü...... dışındaki sanıklar hakkında suç örgütü kurmak, yönetmek, bu örgüte üye olmak ve yardım etmek suçlarından verilen hükümlere hasren Ceza Genel Kurulu’nca yapılan incelemede;
    Ceza Genel Kurulu’nca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklar ....., ....., .....ve .....’ın eylemlerinin suç örgütü kurmak, yönetmek, bu örgüte üye olmak ve yardım etmek suçlarını oluşturup oluşturmayacağına yönelik ise de; temyizin kapsamının belirlenebilmesi açısından, sanıklar ....., .....ve ..... müdafilerinin temyiz isteminin reddine dair verilen kararın öncelikle incelenmesi ve dosyadaki mevcut kanıtların red kararının değerlendirilmesi yönünde yeterli bulunup bulunmadığı hususu Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ön mesele olarak görüşülmüştür.
    İncelenen dosyada; sanıklar ....., ..... ve .....’ın Ankara 48. Noterliği’nde düzenlenen 13.10.2004 gün ve 18575 sayılı vekaletname ile Av. ...’yu vekil tayin ettikleri,
    Bu sanıklar ve müdafilerinin gıyabında Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 11.04.2007 gün ve 79-96 sayılı direnme hükmünün anılan avukatın adresinde 06.06.2007 tarihinde; “Muhatabın adliyede olması sebebiyle daimi işçisi ..... imzasına tebliğ edilmiştir” şerhiyle tebliğ edildiği,
    Av. ...’nun sanıklar ....., ..... ve .....’a ilişkin hükümlerin temyizine ilişkin 15.06.2007 tarihli isteminin Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nce 27.06.2007 gün ve 79-96 sayılı ek karar ile reddedildiği,
    Red kararı üzerine Av. ...’nun bürosunda daimi işçisinin bulunmadığını, evrakı imzalayan kişinin daimi işçisi olmadığını dolayısıyla yapılan tebligatın usulsüz olduğunu belirterek eski hale getirme isteminde bulunduğu, dilekçesine, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı SSK Ankara İl Müdürlüğü’nden alınan, “01.04.2007-30.06.2007 tarihleri arasında 02.1061725.006 sayılı işyeri dosyasından herhangi bir sigortalı işe giriş bildirgesi verilmemiştir.” şeklindeki 12.07.2007 gün ve 091929 sayılı yazıyı eklediği, sanıklar vekilinin bu isteminin de karar verme yetkisi bulunmayan Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesince 01.08.2007 gün ve 866 değişik iş sayı ile reddedildiği,
    20.08.2007 tarihinde ilgilisine tebliğ edilen bu red kararının da, 22.08.2007 tarihinde Av. ... tarafından temyiz edildiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Bu durum karşısında; 5271 sayılı Yasanın 42/1. maddesindeki “süresi içinde usul işlemi yapılsaydı, esasa hangi mahkeme hükmedecek idiyse, eski hale getirme dilekçesi hakkında da o mahkeme karar verir” hükmü uyarınca, Yargıtay tarafından incelenmesi ve değerlendirilmesi gereken eski hale getirme talebiyle ilgili olarak Yerel Mahkemece karar verilmiş olması usule aykırı görüldüğünden, Av. ...’nun ikinci dilekçesi üzerine yetkisiz Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nce verilen 01.08.2007 gün ve 866 değişik iş sayılı karar hukuken geçersiz sayılıp, inceleme Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 27.06.2007 gün ve 79/96 sayılı ek kararı esas alınarak yapılmalıdır.
    Somut olayda; tebligat zarfının posta memuru tarafından, Av. ...’nun bürosunda hazır bulunan ..... isimli kişiye verildiği ve bu kişinin Av. ...’nun daimi işçisi olduğunun değerlendirildiği görülmektedir. Mahkemece de bu bilgi ve belgeye itibar edilmek suretiyle, temyiz dilekçesi süresinden sonra verildiğinden bahisle reddedilmiştir. Oysa, Av. ... daha sonra verdiği dilekçe ile bu kişinin daimi işçisi olmadığını, dahası kendi bürosunda daimi işçi çalışmadığını ileri sürmüştür. Bunu ispatlamak için de sosyal güvenlik kuruluşundan aldığı 12.07.2007 tarihli yazıyı mahkemeye ibraz etmiştir. Anılan yazıya göre, belirtilen tarihlerde ...’nun bürosunda sigortalı olarak çalışan daimi bir işçi bulunmamaktadır.
    Bu durumda, 7201 sayılı Yasanın 17. maddesinde geçen “daimi işçi” veya “daimi müstahdem” ibarelerinin yorumlanması gerekmektedir. Bu anlamda; “daimi işçi” veya “daimi müstahdemin” o işyerinde daimi olarak çalışması gerekmekle birlikte, bu durumun mutlaka sosyal güvenlik kurumuna bildirilmiş olması veya yazılı bir sözleşmeye bağlanmış olması şartı aranmamalıdır. Ülkemizde herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna kaydolmadan çalışan işçi sayısının az olmadığı da herkesçe bilinmektedir. Nitekim; Yargıtay 6 Hukuk Dairesince verilen 06.05.1993 gün ve 5238/5497 sayılı kararda “davalı ile birlikte çalışan işçisine yapılan tebligatın geçerli olduğu, zira çalışanın 506 sayılı Yasaya göre Sosyal Sigortalar Kurumuna bildirilmemiş olması işçilik niteliğini etkilemeyeceği” belirtilmiş, 14. Hukuk Dairesince verilen 10.02.1986 gün ve 753/836 sayılı kararda ise; “Mahkeme kararının davalı vekiline tebliği için gönderilen tebligatın aynı adreste sekreteri Ş’ye tebliğ edildiği tebliğ mazbatasında yazılıdır. Ş’nin aynı binadaki bir başka iş yerinde sigortalı olması, muhatap yanında da çalışmasına engel teşkil etmez. Şu halde, temyiz dilekçesine eklenen belgeye dayanılarak tebligatın geçersizliği sonucuna varılamaz.” şeklinde açıklanmıştır.
    Şu halde, “.....” isimli kişinin tebligatın yapıldığı tarihlerde -sosyal güvenlik kuruluşuna kayıt olmaksızın veya sözleşmeye bağlanmaksızın olsa dahi- Av. ...’nun bürosunda daimi olarak çalışıp çalışmadığı araştırmaya muhtaç bir konudur. Bu konunun zabıtaya yaptırılacak inceleme ile netleştirilmesi, anılan kişinin daha önce avukat adına başka tebligatları kabul edip etmediği hususu da dahil olmak üzere araştırılması, gerekirse bu konuda tanık dinlenmesi ya da .....’ın beyanına başvurulması gerekmektedir.
    Bu itibarla; işin esası incelenmeden önce tebliğin usulüne uygun olup olmadığının araştırılması, direnilen kısım itibarıyla Genel Kurul’daki incelemenin bu araştırmadan sonra yapılması, uyulan kısma ilişkin incelemenin ise Genel Kurul’daki inceleme tamamlandıktan sonra Özel Dairece gerçekleştirilmesi gerektiğinden, dosyanın yerel mahkemeye tevdiine karar verilmelidir.
    Öte yandan, sanıklara isnat edilen suçlar arasında sıkı bir bağlantının bulunması nedeniyle, sanık ... hakkındaki hükme ilişkin temyiz davasının da diğer sanıklarla ilgili temyiz davalarının akibetleri belirlendikten sonra görüşülmesi gerekmektedir.
    SONUÇ :
    Açıklanan nedenlerle;
    Dosyanın, “.....’ın”, Av. ...’nun daimi işçisi olup olmadığının belirtilen biçimde araştırılması için Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 16.12.2008 günü oybirliği ile karar verildi.



    Hemen Ara