Esas No: 2022/4481
Karar No: 2022/8226
Karar Tarihi: 31.05.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/4481 Esas 2022/8226 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2022/4481 E. , 2022/8226 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
İlk DereceMahkemesi: ... 16. İş Mahkemesi
Dava, sigortalı başlangıç tarihinin tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı asil, sigorta başlangıç tarihinin 01.06.1981 olarak tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP
Davalı SGK vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının 01.06.1981 tarihinde işe alındığını belirten işe giriş bildirgesi mevcut ise de, dava konusu sürelere ilişkin dönem bordrosu bulunmadığından 01.06.1981 tarihinin sigortalılığının başlangıcına esas alınmasının mümkün olmadığını, davacının iddia konusu tarihte 16 yaşında olması nedeniyle çırak olarak çalışıp çalışmadığının açıklığa kavuşturulması gerektiğini, çalışma olgusunun somut ve inandırıcı kanıtlarla kanıtlanması gerektiğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulü ile; 28084400714 TC kimlik numaralı davacı ...'ın Sosyal Güvenlik Kurumu'nda 91243.35 sicil numarası ile kayıtlı ... unvanlı işyerinde 01/06/1981 tarihinde hizmet akdine istinaden dönemin asgari ücreti ile 1 gün çalıştığının, sigortalılık başlangıç tarihinin 18 yaşını ikmal ettiği 12/07/1983 tarihi olduğunun tespitine, karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Yargıtay 10 uncu Hukuk Dairesinin çeşitli kararlarında vurgulandığı üzere; Davanın yasal dayanağı, 5510 sayılı Kanunun geçici 7/1. maddesi yollaması ile uygulama alanı bulan yürürlükten kaldırılan (Vakıa tarihi itibariyle yürürlükte olan) 506 sayılı Kanunun 79. maddesidir. Bu tür sigortalı hizmetlerin saptanmasına ilişkin davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan, taraf delillerine ek olarak resen araştırma yapılarak, özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur.
506 sayılı Kanun’un 2'nci maddesine göre sigortalılık niteliği, hizmet akdinin kurulması ve 6'ncı madde gereğince çalışmaya başlanması ile edinilir. Aynı Kanun’un “Sigortalı Sayılmayanlar” başlıklı 3/II-B maddesinde; “Özel kanunda tarifi ve nitelikleri belirtilen çıraklar hakkında, çıraklık devresi sayılan süre içinde analık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile bu Kanun'un 35'inci maddesi hükümleri uygulanmaz.” hükmü öngörülmüştür.
Somut olay bu kapsamda değerlendirildiğinde, davacının 01.06.1981 tarihinde 15 yıl 10 ay 14 gün yaşında olduğu, tanık ...’in beyanına göre, davacı ve iş bu tanığın çırak olarak çalıştıkları, tanık işveren beyanına göre işverenin çocukları yetiştirdiği görülmekle ve en önemlisi işe giriş bildirgesi üzerinde çırak ibaresinin bulunması karşısında davacının işe giriş bildirgesindeki tarihte üretimden ziyade eğitime dönük olarak işyerinde bulunduğu anlaşılmakla çırak olarak görev yapan davacının uzun vadeli sigorta kollarında sigortalılığının kabulü mümkün olmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetli olmamıştır.
Davalı istinaf talebinin 6100 sayılı HMK'nun 353/1-b.2 hükmü gereğince kabulü ile davanın esası hakkında aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : 1- Davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; ... 16. İş Mahkemesi'nden verilen 17.08.2021 tarih, 2019/560 Esas ve 2021/289 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b.2 hükmü gereğince kaldırılmasına,
Davanın reddine,
2-Gider avansından artan kısmın karar kesinleştikten sonra ilgilisine iadesine,
3-Davacının davasının reddedilmiş olması nedeniyle alınması gereken 80,70 TL karar ilam harcından peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan 6100 sayılı HMK'nun madde 323/1.ğ ve 326/1 hükümleri gereğince, karar tarihi itibariyle yürüklükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davanın niteliğine göre hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı tarafa verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ
Davacı vekili, davacının Kurumda 91243.35 sicil numarası ile kayıtlı ... unvanlı işyerinde 01.06.1981 tarihinden itibaren esas itibariyle yaklaşık olarak 4 yıl çalıştığını, davacının çıraklık eğitimine tabi olmadığını, zira davacının çalıştığı dönemde (davaya konu edilen dönemde) İş Hukukunda bugünkü tanımıyla çıraklık müessesesi bulunmadığını, davacının bilgisi dışında yapılmış işlemlerden sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, dönem bordro tanığı Hıvzı Ekinci’nin dinlenmesi gerektiğini belirterek, usul ve yasaya aykırı verilen kararın temyiz incelemesi sonucu bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME
Davanın Yasal dayanağı, 5510 sayılı Kanun’un geçici 7/1’inci maddesi uyarınca uygulama alanı bulan mülga 506 sayılı Kanun’un 79 ve 108’inci maddeleri olup, tespiti istenen dönemde 05.07.1977 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 2089 sayılı Çırak, Kalfa ve Ustalık Kanunu yürürlükte olduğundan uyuşmazlığın bu Kanun hükümleri ile 506 sayılı Kanunun 2 ve 3’üncü maddelerine göre çözümlenmesi gerekmektedir.
Sigortalılık niteliği, 506 sayılı Kanun’un 2’nci maddesine göre hizmet akdinin kurulması ve 6’ncı madde gereğince çalışmaya başlanması ile edinilir. 506 sayılı Yasa’nın 3. maddesinin II/B bendine göre, “Özel Kanunda tarifi ve nitelikleri belirtilen çıraklar hakkında çıraklık devresi sayılan süre içinde analık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları...” uygulanmamaktadır.
Uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan ve 05.07.1977 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 2089 sayılı Çırak Kalfa ve Ustalık Yasasının 4’üncü maddesi çırağı, “Bu Kanuna tabi bir sanatı, o sanat için düzenlenen teorik ve pratik öğrenim programına göre o iş yerinde öğrenmek amacı ile bir çıraklık sözleşmesi ile bir işyeri sahibinin hizmetine giren kimse...” olarak tanımlamıştır. Kanunun 5’inci maddesine göre çırak olabilmek için 12 yaşından küçük, 18 yaşından büyük olmamak gerekir. Kanun'un 16. maddesinde ise, işyeri sahibi veya temsilcisinin çırak adayını çalıştırmağa başlamadan önce velisi veya Kanuni mümessili ile üç örnek yazılı bir çıraklık sözleşmesi yapmaya mecbur olduğu, 20 maddesinde, sözleşmenin bir örneğinin Mahalli Çıraklık Eğitim Komitesine, derneğe kayıtlı ise ilgili derneğe veya odaya vermek ve sicil numarasını alarak sözleşmeye yazmak zorunda olduğu öngörülmüştür.
Diğer taraftan bir kişiye çırak denilebilmesi için, o kimsenin durumunun bu özel Kanunda çıraklar hakkında yapılan tarife ve nitelendirmeye uyması gerekir. Yani, taraflar arasındaki ilişkinin niteliği belirlenirken, başka bir ifade ile, davacının belirtilen tarihte çırak olup-olmadığına karar verilirken, çalışma ilişkisine bakılarak karar verilmelidir. Kişi işyerinde üretimle ilgili çalışmalara bilfiil katılıyor, meslek ve sanat eğitimi arka planda tutuluyorsa, bu durumda çıraklık ilişkisinden söz edilemeyecektir.
506 sayılı Kanunun 3. maddesinin II/B bendine göre, “Özel Kanunda tarifi ve nitelikleri belirtilen çıraklar hakkında çıraklık devresi sayılan süre içinde analık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları...” uygulanmamaktadır. Taraflar arasındaki ilişkinin niteliği belirlenirken, çalışma ilişkisine bakılarak karar verilmelidir. Gerçekten de çıraklık sözleşmesinde, akdi ilişkinin üstün niteliği çalışma olgusu değil, sigortalıya bir meslek ve sanatın öğretilmesidir. Çırak, işyerinde üretimle ilgili çalışmalara bilfiil katılıyor, meslek ve sanat eğitimi arka planda tutuluyorsa, bu durumda çıraklık ilişkisinden söz edilemeyecektir.
İnceleme konusu eldeki davada, davacının, sigortalılık başlangıç tarihinin 01.06.1981 tarihi olduğunun tespitini talep ettiği, 12.07.1965 doğumlu davacının işe giriş bildirgesinin verildiği tarihte 15 yaşında olduğu, işe giriş bildirgesinde çırak ibaresinin bulunduğu, dosyada mevcut bir çıraklık sözleşmesinin olmadığı, davacı tanıklarının dinlendiği, dinlenen tanıklardan ... Ünlü ifadesinde, davacının kendisi gibi çırak olarak çalıştığını beyan ettiği, mahkemece davacının üretimden ziyade eğitime dönük çalıştığı kabul edilerek karar verildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, öncelikle davacının öğrenim durumu araştırılmalı, çıraklık eğitim merkezi ile yazışma yapılmak suretiyle bu dönemde davacının merkezde kayıtlı olup olmadığı ve hangi tarihlerde, hangi sıfatla eğitim aldığı sorulmalı, varsa çıraklık sözleşmesi getirtilmeli, ihtilaflı dönemdeki tek bordro tanığı olan ve mahkemece beyanı alınmayan Hıvzı Ekinci dinlenmeli, tanık beyanları arasındaki çelişkiler de giderilerek, davacının çalışmasının meslek ve sanat öğrenimine yönelik mi yoksa üretime yönelik mi olduğu tespit edilmeli, varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Mahkemece, yukarıda belirtilen hukuki ve maddi olgular göz önünde bulundurulmaksızın eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK'nın 373/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 31/05/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.