Esas No: 2022/5278
Karar No: 2022/8302
Karar Tarihi: 01.06.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/5278 Esas 2022/8302 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2022/5278 E. , 2022/8302 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
İlk Derece Mahkemesi : Samsun 3. İş Mahkemesi
Dava, Tarım Bağ-Kur hizmet süresinin iptaline ilişkin Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum avukatınca istinaf yoluna başvurulması üzerine, Samasun Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince verilen kararın temyizen incelenmesi davalı Kurum avukatı tarafından istenmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilin Samsun İli Bafra İlçesi Üçpınar mahallesinde uzun yıllardır kendi adına bağımsız olarak çiftçilikle uğraştığını, müvekkilin 3046 sicil numarası ile 05/04/1995 tarihinde Bafra Ziraat Odasına oda kaydının yapıldığını ve halen devam ettiğini, müvekkilin tarım ve hayvancılıkla uğraştığını bunun dışında da herhangi bir geliri ve işinin bulunmadığını, bu nedenlerle müvekkilin tarım sigortalılık süresinin azaltılmasına ilişkin kurum işleminin iptali ile iptal edilen tarım sigortalılık sürelerinin tesit ve tesciline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; Bafra Ziraat Odasında 2008 tarihinden önce iye kayıt defterinin tutulmadığı, davacının 05/04/1995 tarihinde çiftçi kütüğüne 3046 sicil numarası ile kaydedildiğini, üyenin girişine ilişkin yönetim kurulu kararının bulunmadığını, Sosyal Güvenlik Denetmenliğinin 31/05/2017 tarih GTK 053 sayılı raporu doğrultusunda davacının bir kısım bağ-kur hizmetlerinin oda kaydının usulsüz olması nedeniyle iptal edildiğini, 31/05/2017 tarih -GTK 053 sayılı Sosyal Güvenlik Denetmen Raporunda yer aldığı üzere Bafra Ziraat Odasında 2008 öncesinde üye kayıt defteri tutulmaması ve davacının üyeliğe girişine ilişkin yönetim kurulu kararının mevcut olmaması kayıtların daha sonra geriye dönük hak kazandırmak maksadıyla tutulduğunun göstergesi olduğunu, bu nedenlerle davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Davanın kabulüne, Davacının 01/01/2011 tarihinden sonraki kurum tarafından iptal edilen tarım bağkur sürelerinin geçerliliğinin tespitine, aksi kurum işleminin iptaline, karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince; Davalı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı vekili, Davacının sigortalılığına esas Bafra Ziraat Odası Kaydının Sosyal Güvenlik Denetmenin 31.05.2017 tarihli raporu doğrultusunda geçersiz kabul edilerek bir kısım hizmetlerinin iptal edildiğini, usulüne uygun bir oda kaydı ve üyelik aidatı ödemesinin olmadığını, iptal edilen dönemler yönünden kesintisiz tarımsal faaliyette bulunduğu hususunda yeterli araştırmanın yapılmadığını, kurum işleminin yerinde olduğundan bahisle, kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Dosya kapsamı incelendiğinde, davacının 22.06.2010 tarihli Tarım Bağ Kur Giriş Bildirgesine istinaden tescil edildiği, Kurum tarafından tevkifata istinaden 15.10.1998 itibariyle geriye dönük tescilinin yapıldığı, Davacının Ekim 1998, Ekim 2013, Aralık 2013 Ocak 2014,Şubat 2014, Mart 2014, Nisan 2014, Haziran 2014 , Temmuz 2014, Ağustos, 2014, Eylül 2014,Ekim 2014, Mayıs 2015, Haziran 2015, Temmuz 2015, Ağustos 2015, Eylül 2015, Ekim 2015 , Kasım 2015, Aralık 2015, Ocak2016, Şubat 2016, Mart 2016, Nisan 2016, Mayıs2016, Haziran 2016, Ağustos2019, Eylül 2016, Kasım 2016, Aralık 2016, Ocak2017, Şubat 2017, Mart2017, Nisan 2017 tarihlerinde tevkifat kesintilerinin bulunduğu ve kesinti miktarlarının kuruma yatırıldığı, 09.07.2010, 02.08.2010, 01.09.2010, 4.10.2010, 4.11.2010, 09.12.2010, 04.01.2011, 10.02.2011, 16.03.2011, 12.04.2011, 17.6.2011, 6.10.2011, 15.03.2012, 16.05.2017 tarihli iradi prim ödemelerinin bulunduğu, davacının çiftçi kütüğüne kayıtlı olduğu, adına kayıtlı 16 adet hayvanın bulunduğu, davacının tarım kredi kooperatifi üyeliğinin bulunmadığı, her hangi bir taşınmaz kaydının bulunmadığı, 31.05.2017 tarih ve GTK 053 sayılı denetmen raporu ile ziraat odası kayıtlarında yapılan inceleme ile 2008 Yılı öncesi üye kayıt defteri tutulmadığı, üyeliklerin Çiftçi Kütüğü ile takip edildiği, 3046 numarasıyla 05.04.1995 tarihinden geçerli olarak kütüğe kaydının yapıldığı, noter tasdikli üye kayıt defteri ve üyeliğinin başlangıcına ilişkin yönetim kurulu kararı bulunmadığı tespitleriyle ziraat odası üyeliğinin genelge kriterlerine uymadığı belirtildiğinden bir kısım sigortalılığının geçersiz sayıldığı; prim tevkifatına ilişkin 01.11.1998 tarihinde başlatılan sigortalılığı 31.12.1998 tarihinde sonlandırıldığı, 22.06.2010 tarihinde tekrar başlatılarak 31.12.2010 tarihinde sonlandırıldığı, 31.12.2013 tarihinden sonraki ödemelerin dikkate alınmadığı, bu yöndeki kurum işlemine karşı işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
A-Davanın yasal dayanağı olan 2926 sayılı Kanunun 2. maddesinde, kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın, 3. maddenin (b) bendinde tanımlanan tarımsal faaliyette bulunanların sigortalı sayılacakları belirtilmiş, 3. maddenin (b) bendinde, bu Kanunda geçen “tarımsal faaliyette bulunanlar”ın, kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde, kamuya özgü yerlerde ekim dikim, bakım, üretim, yetiştirme ve ıslah yollarıyla veya doğrudan doğruya tabiattan yararlanmak suretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünlerinin üretimini, avlanmasını, avcılar ve yetiştiriciler tarafından korunmasını, taşınmasını sağlayanları veya bu ürünlerden sair bir şekilde faydalanmak suretiyle kendi adına ve hesabına faaliyette bulunanları ifade ettiği açıklanmıştır. Ayrıca 5. maddede, yasal süresinde kayıt ve tescillerini yaptırmayanların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi izleyen aybaşından itibaren başlayacağı, bu suretle sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemeyeceği ve kaçınılamayacağı, 6. maddede, bu Kanuna göre sigortalı sayılanların sigortalılıklarının tarımsal faaliyetlerine son verdiklerinde sona ereceği, 7. maddede, kişilerin bu Kanuna göre sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç 3 ay içinde Kuruma başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorunda oldukları, 9. maddede, bu zorunluluğa uymayanların tescil işlemlerinin Kurumca kendiliğinden yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Diğer taraftan davanın diğer yasal dayanağı niteliğindeki 5510 sayılı Kanunun 3. maddesinde tarımsal faaliyet, 2926 sayılı Kanunun 3/b maddesinde öngörüldüğü şekilde tanımlandıktan sonra 4. maddenin 1. fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendinde, hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız tarımsal faaliyette bulunanların sigortalı sayılacakları belirtilmiş, 7. maddede sigorta hak ve yükümlülüklerinin, tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar için tarımsal faaliyetlerinin kanunla kurulu ilgili meslek kuruluşlarınca veya kendilerince, 1 yıl içinde bildirilmesi durumunda kaydedildiği tarihten, bu süre içinde bildirilmemesi halinde ise bildirimin Kuruma yapıldığı tarihten itibaren başlayacağı öngörülmüştür.
02.08.2003 günü yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanunun 56. maddesi ile yürürlükten kaldırılan 2926 sayılı Kanunun 36. maddesi ve 4956 sayılı Kanunun 27. maddesi ile değişikliğe uğrayan 1479 sayılı Kanunun 53. maddesi hükümlerinde kanun koyucu, Kurumun prim alacaklarının Bakanlar Kurulu kararı ile ürün bedellerinden tevkif suretiyle tahsil edilebilmesine imkan tanımıştır. Buna göre, tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlarla ilgili sigorta primlerinin, ilgiliye ödenmesi gereken ürün bedellerinden kesilerek o kişi adına Kurum hesabına yatırılmak suretiyle tahsil edilmesi durumunda, kayıt ve tescil için Kuruma başvuru olmasa dahi belirtilen şekildeki prim ödeme olgusunun, tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışan kişinin kayıt ve tescil konusundaki iradesini ortaya koyduğunun kanıtı olarak kabulü gerekmektedir. Tarımsal faaliyet olgusunun kanıtlanmış olması, tescilli sigortalılar yönünden tescil tarihinden, tescili bulunmayanlar yönünden ise ilk prim ödemesinin veya tevkifatın gerçekleştirildiği tarihten sonraki sürelere ilişkin olumlu sonuç doğurmaktadır. Tarım Bağ-Kur sigortalılığının yasal dayanağını oluşturan Kanunlarda 506 sayılı Kanunun 79/10. ve 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddesinde açıklanan hizmet tespiti davasına koşut bir düzenlemeye yer verilmemesi ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin tescil edildikleri tarihi takiben başlayacağının öngörülmesi karşısında, tescil veya iradi prim ödemesi ya da prim tevkifatı öncesine ait dönem yönünden tarımsal faaliyet ve buna dayalı Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti söz konusu olamayacaktır. Ayrıca belirtilmelidir ki, tarımsal faaliyete kabul edilebilir süreyi aşar uzunlukta ara verilmesi durumunda Tarım Bağ–Kur sigortalılığının yeniden başlayabilmesi, tescil başvurusu, iradi prim ödeme, prim tevkifatı olgularından herhangi birinin gerçekleşmesine bağlıdır.
Somut olayda mahkemece 2000-2015 arası kabul kararı verilen süre içiersinde yukarıda açıklanan makul süreyi aşan 13.07.2011-27.07.2013 ve 03.09.2013-26.02.2015 tarihleri arasındaki sürelerde 4/1-a kapsamında sigortalılığının geçerli olması gerektiği ve bu anılan süreler bakımından 2926 sayılı yasa kapsamında tarım bağkur sigortalılığının olamayacağı ve hükümde kabul edilen sürelerin hangi koldan sigortalı olduğunun belirtilmesi gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi hatalı bulunmuştur.
B-11.09.2014 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6552 sayılı Kanunun 58. maddesi ile 5510 sayılı Kanuna eklenen geçici 54. maddesi "Mülga 4355 sayılı Ticaret ve Sanayi Odaları, Esnaf Odaları ve Ticaret Borsaları Kanunu, mülga 5373 sayılı Esnaf Dernekleri ve Esnaf Dernekleri Birlikleri Kanunu ve mülga 507 sayılı Esnaf ve Küçük Sanatkârlar Kanununa göre; esnaf ve sanatkâr siciline veya odasına ya da her ikisine birden kayıtları bulunmakla birlikte üye kayıtlarının mevzuata uygun olarak yapılmadığının tespit edilmesi üzerine, Kuruma kayıt ve tescili yapılmakla birlikte, 4'üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalılık süreleri geçersiz sayılarak iptal edilen sigortalılardan 22/3/1985 tarihinden sonraki sürelere ait prim, gecikme zammı ve gecikme cezalarının 31/12/2013 tarihine kadar ödenmiş olması şartıyla 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalılıkları başlangıç tarihinden itibaren geçerli sayılır.
4'üncü ve 7'nci maddeler ile 2926 sayılı Kanunun 2'nci, 5'inci ve 9'uncu maddelerine göre kayıt ve tescili yapılanların, sigortalılık tescil ve sürelerine esas tarımsal faaliyetleri ile ilgili kurum ve kuruluş üye kayıtlarının mevzuata uygun olarak yapılmadığının tespit edilmesi üzerine sigortalılıkları geçersiz sayılarak iptal edilenlerin, tescillerinin yapıldığı tarihten 31/12/2010 tarihine kadar geçen sürelere ait prim, gecikme zammı ve gecikme cezalarının 31/12/2013 tarihine kadar ödenmiş olması şartıyla, 4'üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendi kapsamındaki sigortalılıkları başlangıç tarihinden itibaren geçerli sayılır. Ancak, tevkifat kesintisine binaen geriye dönük yapılan tescillerden, tevkifatın yapıldığı tarihte ziraat odası kaydı bulunmayan, daha sonra geriye dönük tesis edilen kayıtlar geçerli kabul edilmez. " hükmünü amir olmakla, anılan yasal düzenlemeyle getirilen lehe uygulamanın, sahte sigortalılıkta uygulanması mümkün değil ise de; Mahkemece öncelikle sigortalının anılan yasal düzenlemeden yararlandırılıp yararlandırılmadığı, Kurum tarafından sigortalıyı anılan yasal düzenlemeden yararlandırmak suretiyle sigortalılığa geçerlik verip vermediği, bu kapsamda başvurusunun olup olmadığı belirlenmeli ve varılacak sonuca göre değerlendirme yapılmalıdır. Şayet sigortalı anılan yasal düzenlemeden kurumca yararlandırılmaz ise, bu halde sigortalının dava konusu dönemde 2926 sayılı Yasa kapsamında tarımsal faaliyetinin olup olmadığı, geçerli bir Tarım Bağ-Kur sigortalılığın bulunup bulunmadığı hususları yukarıda belirtilen hukuki kurallar kapsamında usulünce yapılacak araştırmayla belirlenmelidir.
Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilerek karar verilmesi gerekirken, prim ödemelerine dayanılarak yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi kararının, HMK'nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine ve kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, oy birliği ile 01.06.2022 gününde karar verildi.