Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/6259 Esas 2022/8322 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/6259
Karar No: 2022/8322
Karar Tarihi: 01.06.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/6259 Esas 2022/8322 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2022/6259 E.  ,  2022/8322 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
    İlk Derece Mahkemesi : Diyarbakır 3. İş Mahkemesi


    Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı fer'i müdahil Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulü ile kararın vekalet ücretine ilişkin kısımda düzeltme yapmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, fer'i müdahil kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM
    Davacı vekili, 01.05.1998 tarihinden iş akdinin feshedildiği tarihe kadar davalı işveren nezdinde geçen çalışmaların tespitini istemiştir.
    II-CEVAP
    Feri müdahil SGKB vekili, davacıya ait 16.12.1999 tarihli işe giriş bildirgesinin bulunduğu, tanık beyanlarının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde denetlenmesi gerektiği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    III-MAHKEME KARARI
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    Mahkemece,"Davanın kabulü ile, davacının; 1998 yılında 210 gün,1999 yılında 346 gün, 2003 yılında 40 gün, 2004 yılında 325 gün, 2005 yılında 180 gün, 2006 yılında 81 gün olmak üzere toplam 1182 gün davalı şirket bünyesinde, Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmeyen fiili çalışmasının olduğunun tespitine," karar verilmiştir.
    B-BAM KARARI
    Feri müdahil vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, Diyarbakır 3. İş Mahkemesi'nin 28/12/2017 tarih ve 2015/98 E.-2017/902 K. sayılı ilamının HMK’nin 353/1-b maddesinin (2) numaralı alt bendi uyarınca kaldırılmasına ve düzeltilerek esas hakkında yeniden karar verilmesine, davanın kabulü ile, davacının; 1998 yılında 210 gün, 1999 yılında 346 gün, 2003 yılında 40 gün, 2004 yılında 325 gün, 2005 yılında 180 gün, 2006 yılında 81 gün olmak üzere toplam 1182 gün davalı şirket bünyesinde, Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmeyen fiili çalışmasının olduğunun tespitine, dair hüküm tesis edilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Fer'i müdahil kurum vekili, kararın eksik incelemeye dayalı olduğunu beyanla, davaya konu kararın bozulmasını talep etmiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    1) Hizmet tespitine ilişkin davaların yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 79 maddesi bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatlarında vurgulandığı gibi davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiğinden, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerekir.
    506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi ya da çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki; sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihide kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.
    Öte yandan, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2003/21-43 Esas, 2003/97 Karar ve 26.02.2003 tarihli kararında ayrıntıları açıklandığı üzere; kural olarak işe giriş bildirgeleri ve ücret ödeme bordroları sigortalının imzasını içermelidir. Sigortalı, anılan belgeleri hile, hata veya manevi baskı altında imzaladığını ileri sürmemiş veya imzanın kendisine ait olmadığını ya da kesintisiz çalıştığını söylememiş ise, birden fazla işe giriş bildirgesinin varlığı ve işyerinden yapılan kısmi bildirimler, sigortalının o işyerinde kesintili çalıştığına karine oluşturur. Bu karinenin, aksinin, ancak, eş değer de delillerle kanıtlanması gerekmekte olup tanık sözlerine değer verilemez. Bu halde ise hak düşürücü sürenin kesinti tarihleri dikkate alınarak her bir dönem bakımından ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekecektir.
    Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davalı işveren nezdinde, davacı adına 16.10.1999-05.04.2004 ile 22.04.2006-01.08.2008 tarihleri arasında bazı aylar kısmi çoğunluk tam zamanlı olmak üzere bildirimler olduğu ayrıca yine davalı işverence düzenlenmiş ve Kurum’a intikal etmiş 16.12.1999 tarihli işe giriş bildirgesinin bulunduğu açık olup mahkemece yazılı şekilde karar verilmiş ise de; davanın 18.02.2015 tarihinde açıldığı, davalı işveren yanından 01.08.2008 tarihinde bildirimlerin sonlandığı gözetildiğinde mahkemenin, 16.12.1999 tarihi öncesi dönem yönünden hak düşürücü süre oluşup oluşmayacağı hususunu irdelemeksizin yazılı şekilde hüküm tesisi yerinde bulunmamıştır.
    2- Hizmet tespiti davalarının amacı, hizmetlerin karşılığı olan sosyal güvenlik haklarının korunmasıdır. Hizmet akdine dayalı çalışma olgusunun ispatında delil sınırlandırması yoksa da davacının Kurum sicil dosyası, işyeri özlük dosyası temin edilip işyerinin Kanunun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlendikten sonra iddia edilen çalışmanın başlangıç ve bitiş tarihleri, hangi işyerinde ne iş yapıldığı, işyerinin kapsam, kapasite ve niteliği, prime esas kazanca tabi ücretin ne olduğu, çalışmanın sürekli, kesintili, mevsimlik olup olmadığı eksiksiz bir şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır.
    Taraf tanıklarının sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre dinlenilmeli, re’sen araştırma kapsamında sadece taraf tanıkları ile yetinilmeyip mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve postabaşı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde belirlenmelidir.
    Dosya içinde kabule yönelik yapılan araştırma da yeterli bulunmamıştır. Şöyle ki, dinlenen tanıklardan sadece bir tanesi dışında diğerlerinin hizmet cetvelleri bulunmadığı gibi işyeri dönem bordrolarının da dosya içine alınmaksızın yazılı şekilde karar verildiği görülmüştür. Öncelikle; davalı işverene ait Kurum’da bulunan işyeri dosyası, dönem bordroları, denetim var ise buna ilişkin belgeler ile dinlenmiş tüm tanıkların hizmet cetvelleri getirtilmeli, hak düşürücü süre irdelenip sonuca varıldıktan sonra Mahkemece, davacının çalışmalarını bilebilecek nitelikte olanlardan gerek davacı ve davalı işverenin göstereceği tanıklar gerekse re'sen araştırma ilkesi ışığında; öncelikle belirtilen dönem kapsamında davacının çalıştığı iş yerindeki dinlenmeyen bordrolu tanıklar yetinilmemesi halinde komşu işyeri tanıkları re'sen belirlenerek bilgi ve görgülerine başvurulmalı, tanıkların hizmet cetvelleri dosya içine alınmalı, belirlenmesi halinde komşu işyerinin/işyerlerinin vergi ve Kurum kayıtları getirtilmeli ve elde edilecek sonuca göre davacının, çalışmasının şekli ve kapsamı, sürekli çalışıp çalışmadığı, taraflar arasındaki ilişkinin niteliği tereddütsüz belirlenerek, uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip, deliller hep birlikte değerlendirilip, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O hâlde, feri müdahil Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince feri müdahil vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır.
    SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, dosyanın kararı veren ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 01.06.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.











    Hemen Ara