Esas No: 2008/4-176
Karar No: 2008/189
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2008/4-176 Esas 2008/189 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2008/4-176 E., 2008/189 K.
"İçtihat Metni"
Hükümlü A.... K....’ın, görevli memurlara hakaret suçundan, 765 sayılı TCY’nın 266/3, 81/1-3 (3’er kez), 71. maddeleri uyarınca sonuç olarak 27 ay hapis ve 436.771.000 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına ve para cezasının 647 sayılı Yasanın 5. maddesi uyarınca taksitlendirilmesine, ilişkin Bartın Asliye Ceza Mahkemesince verilen 03.12.2001 gün ve 369-747 sayılı hükmün, Yargıtay 4. Ceza Dairesince 22.9.2003 gün ve 22860-7887 sayı ile, “
“şartla salıverilme kararının geri alınması”
” bölümünün hüküm fıkrasından çıkarılarak, TCY’nın 17. maddesi uyarınca bir örneğinin C.Başsavcılığına gönderilmesi şeklinde düzelterek onanmasına karar verilmek suretiyle kesinleşmesi üzerine;
Hükümlünün hukuki durumunun yeni yasalar karşısında değerlendirilmesi (uyarlama) istemi, Bartın Asliye Ceza Mahkemesince; evrak üzerinde yapılan incelemede 08.06.2005 gün ve 369-747 sayılı ek karar ile red edilmiş,
12.07.2005 gün ve 369-747, 06.02.2006 gün ve 369-747 sayılı ek kararlar ile de, bu konuda daha önce karar verilmiş bulunduğundan, yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Red kararını inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince, 17.08.2006 gün ve 5682-13870 sayı ile;
“5237 sayılı Türk Ceza Yasasının 7. maddesinde “
“zaman bakımından uygulanma”
”, başlıklı 7/2 maddesinde “
“suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur”
” biçimindeki hükmün uygulama yöntemine ilişkin ayrıntılar TCY.nın Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında kanunun 9. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan maddenin 1.fıkrasında “
“1.6.2005 tarihinden önce kesinleşmiş hükümlerle ilgili olarak TCK.nun lehe olan hükümlerinin derhal uygulanabileceği hallerde, duruşma yapılmaksızın da karar verilebileceği”
” belirtilmiş olmasına karşın bu düzenlemenin genel kural niteliği taşımadığı açıkça anlaşıl¬
¬maktadır. Bu nedenle failin lehine olan yasa hükmünün uygulanabilmesi açısından hangi durumlarda duruşma açılarak yargılama yapılması gerektiğinin belirlenmesinde zorunluluk bulunmaktadır. Önceki ve sonraki yasa hükümlerinden hangisinin fail (sanık) lehine olduğunu saptamak için her bir somut olayı Y.C.G.Kurulunun 4.3.2003 gün, 2003/9-24 E, 2003/20 K. sayılı kararları doğrultusunda irdeleyerek;
1- Herhangi bir inceleme ve araştırmayı,
2- Kanıt tartışmasını,
3- Takdir hakkının kullanılmasını,
4- Sonraki yasayla değiştirilen suçun öğelerinin yeniden değerlendirilmesini,
Gerektiren hallerde duruşma açılarak, belirtilen hallerin dışında ise, 5252 sayılı Yasanın 9/1 maddesi uyarınca lehe olan hükümlerin derhal uygulanabilmesi olanaklı bulunduğundan evrak üzerinde yapılan inceleme sonucu karar verilebilecektir.
5320 sayılı CYY. Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Yasanın 8. maddesi uyarınca bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce 1412 sayılı CYY.nın 322.maddesinin dört, beş, altıncı fıkraları hariç olmak üzere 305 ila 326. maddelerinin yürürlükte olduğu öngörülmüştür. Bu nedenle 1412 sayılı CYY.nın 305. maddesinde ceza mahkemelerinden verilen hükümlerin temyiz olunabileceği belirtildikten sonra, temyiz edilemeyecek nitelikteki hükümler sayılmıştır.
1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Yasası’nın hükümleri gösteren 253. maddesi yürürlükten kalktığı için, hangi kararların hüküm niteliğinde olduğu 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Yasasına göre saptanmalıdır. Bu Yasanın 223. maddesinde, beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkumiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararlarının hüküm olduğu belirtilmektedir. O halde, 5252 sayılı Yasanın 9. maddesinin 1.fıkrasına göre, ister genel prensip uyarınca duruşmalı yargılamada, isterse ayrıksı yöntem olarak evrak üzerinde yapılan inceleme sonunda verilmiş bulunsun, sonraki lehe yasa nedeniyle yapılan uyarlama yargılamasında verilen bu tür kararlar hüküm niteliğinde olduklarından, 1412 sayılı CMUK.nun 305. maddesinde belirtilen istisnalar dışında bu hükümlere karşı temyiz yasa yoluna başvurulabilecektir.
5237 sayılı TCY.nın 43. maddesinin 2. fıkrasında tek bir fiil ile birden fazla kişiye karşı aynı suçun işlenmiş olması durumunda takdir olunacak belli bir oranda artırılarak yalnızca bir cezaya hükmedilmesi öngörüldüğünden, hükümlünün lehine olan anılan Yasa maddesinin uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının belirlenmesinin, T.C. Yasasının Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9/3 maddesinde öngörülen yönteme uygun ve duruşmalı olarak belirlenmesi zorunluluğu,”
” gerekçesiyle bozulmuş,
Bartın Asliye Ceza Mahkemesince; 12.12.2006 tarihli oturumda bozma ilamına uyularak, yapılan yargılama sonunda, 27.12.2007 gün ve 574-730 sayı ile, 5237 sayılı Yasa hükümlerinin lehe olmadığı görüşüyle lehe yasa uygulama isteminin reddine karar verilmiştir.
Bu kararın da hükümlü müdafii tarafından süresi içinde temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının “
“hükmün onanması”
” görüşünü içeren 19.06.2008 gün ve 130641 sayılı tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İncelenen dosyada;
Hükümlünün hukuki durumunun yeni yasalar karşısında değerlendirilmesi (uyarlama) istemi, Bartın Asliye Ceza Mahkemesince; evrak üzerinde yapılan incelemede 08.06.2005 gün ve 369-747 sayılı ek karar ile red edilmiş,
12.07.2005 gün ve 369-747, 06.02.2006 gün ve 369-747 sayılı ek kararlar ile de, bu konuda daha önce karar verilmiş bulunduğundan, yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş,
Temyiz üzerine hükmü inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince, 17.08.2006 gün ve 5682-13870 sayı ile;
5237 sayılı TCY’nın 43. maddesinin 2. fıkrasında tek bir fiil ile birden fazla kişiye karşı aynı suçun işlenmiş olması durumunda, takdir olunacak cezanın belli bir oranda arttırılarak yalnızca bir cezaya hükmedilmesi öngörüldüğünden, hükümlünün lehine olan anılan Yasa maddesinin uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının belirlenmesinin, T.C. Yasasının Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Yasanın 9/3 maddesi uyarınca duruşmalı incelemeyi zorunlu kıldığı gerekçesiyle bozulmuş,
Bartın Asliye Ceza Mahkemesince, 12.12.2006 tarihli oturumda bozma ilamına uyularak, yaptığı duruşmalı yargılama sonunda, 27.12.2007 gün ve 574-730 sayı ile, 5237 sayılı Yasa hükümlerinin lehe olmadığı görüşüyle lehe yasa uygulama isteminin reddine karar verilmiştir.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre,
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,
c) Bozma sonrasında yapılan araştırmaya, incelemeye, toplanan yeni kanıtlara dayanmak,
d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurmak,
e) Bozma ilamına uyulduğu belirtilmekle beraber, bozmaya konu hükmün aynen tekrarlanması,
Suretiyle verilen karar, özde direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma ve uyma sonucu verilen yeni bir karardır. Bu nitelikteki bir kararın temyiz edilmesi halinde incelemenin Yargıtay’ın ilgili dairesi tara¬
¬fından yapılması gerekir.
Yerel Mahkemece, 765 sayılı Yasa hükümlerinin hükümlü lehine bulunduğu gerekçesiyle, uyarlama isteminin reddine karar verilmiş ise de, 12.12.2006 tarihli oturumda bozma ilamına uyulduğu belirtilmek suretiyle uyma kararı verildiği, ayrıca bozmada işaret edildiği şekilde duruşma icra edilerek bozmaya eylemli olarak da uyulduğu anlaşıl¬
¬maktadır. Özel Dairece incelenmeyen bir hususun doğrudan ve ilk kez Ceza Genel Kurulu tarafından ele alınması olanaksız bulunduğundan, saptanan uyma ve eylemli uyma nedeniyle dosyanın incelenmek üzere Özel Daireye gönderilmesi gerekmektedir.
SONUÇ:Açıklanan nedenlerle;
Saptanan uyma ve eylemli uyma nedeniyle dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 4. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 15.07.2008 günü oybirliği ile karar verildi.