Esas No: 2022/5462
Karar No: 2022/8456
Karar Tarihi: 02.06.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/5462 Esas 2022/8456 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2022/5462 E. , 2022/8456 K.Özet:
Davacı, sigorta başlangıç tarihinin 14.10.1994 olduğunu ve 1 günlük çalışması olduğunu iddia ederek, aksi yöndeki kurum işleminin iptalini talep etmiştir. Davalı kurum ise, davacının çıraklık eğitimi kapsamında 14.10.1994 tarihli işe giriş bildirgesinin verildiğini ve uzun vade hizmetinin olmadığını belirterek davanın reddedilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, davacının 1 gün süreyle çalıştığının tespitine ve sigortalılık başlangıç tarihinin işe giriş bildirgesi verildiği tarih olan 10/06/1995 tarihinden başlatılmasına karar vermiştir. Ancak kurumun istinaf başvurusu sonucu, davaya konu olayla ilgili çıraklık statüsünün irdelenmesi gerektiği belirtilerek, davacının ne şekilde üretime katıldığının net olarak ortaya konulması gerektiği vurgulanmıştır. Bu nedenle, ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi kararı bozarak, ilk derece mahkemesince davacının çalışma olgusu ve niteliği belirlenmelidir. Konu, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun geçici 7. maddesi uyarınca dava yasal dayanağını 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesinden almaktadır. Kanun, sigortalı olmanın hak ve yükümlülükleri arasında yer aldığını belirtmektedir. Davaya konu olan çıraklık statüsü ise, 3308 sayılı Çıraklık ve Meslek Eğitimi Kanunu'nda belirtilen şartlar doğrultusunda belirlenmelidir. Bu kanunda belirtilen şartlar arasında 14 yaşını doldurmuş, en az ilköğretim okulu mezunu ve gireceği mesleğin gerektirdiği işleri yapmaya uygun olanların çıraklık eğitimine alınabileceği ifade edilmektedir. Davacının çalışma olgusu ve niteliği belirlenir
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... 4. İş Mahkemesi
Dava, sigorta başlangıç tarihinin 14.10.1994 olarak tespiti ile 1 günlük çalışmanın tespiti, aksi yöndeki kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesince davalı kurum vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı, sigorta başlangıç tarihinin 14.10.1994 olarak tespiti ile 1 günlük çalışmanın tespiti, aksi yöndeki kurum işleminin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP
Davalı kurum vekili, 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, davacının 19586.61 sicil sayılı işyeri tarafından 14.10.1994 tarihli işe giriş bildirgesinin verildiğini ancak işe giriş bildirgesinin çıraklık eğitimi kapsamında verildiğinden uzun vade hizmetinin bulunmadığının tespit edildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
"Davanın kabulü ile;
1-)Davacının dava dışı ... ait işyerinde hizmet akdine dayalı olarak 14/10/1994 tarihinde 1 gün süre ile çalıştığının tespitine, sigortalılık başlangıç tarihinin işe giriş bildirgesi verildiği tarihte davacının 17 yaşında olması nedeniyle 18 yaşını ikmal ettiği tarih olan 10/06/1995 tarihinden başlatılmasının tespitine, aksi yöndeki kurum işleminin iptaline" karar verilmiştir.
B-BAM KARARI
"1-Davalı Kurum vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine" karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı kurum vekili, verilen hükmün eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olduğunu beyanla, davaya konu kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde, re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur.
Davaya konu olayla ilgili olarak çıraklık statüsünün irdelenmesi gerekli olup, 506 sayılı Kanunun 3. maddesinin II/B bendine göre, “Özel Kanun'da tarifi ve nitelikleri belirtilen çıraklar hakkında çıraklık devresi sayılan süre içinde analık, malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları...” uygulanmamaktadır. Uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan 3308 sayılı Çıraklık ve Meslek Eğitimi Kanunu’na göre, çıraklar teorik ve pratik eğitime tabi tutulurlar. Taraflar arasındaki ilişkinin niteliği belirlenirken, başka bir ifade ile, davacının uyuşmazlık konusu dönemde çırak olup-olmadığına karar verilirken, çalışma ilişkisine bakılarak karar verilmelidir. Gerçekten de çıraklık sözleşmesinde, akdi ilişkinin üstün niteliği çalışma olgusu değil, sigortalıya bir meslek ve sanatın öğretilmesidir. Çırak, işyerinde üretimle ilgili çalışmalara bilfiil katılıyor, meslek ve sanat eğitimi arka planda tutuluyorsa, bu durumda çıraklık ilişkisinden söz edilemeyecektir.
Konu ile ilgili olarak 3308 sayılı Yasa'nın 10. maddesinde çırak olabilmek için aranan şartlar arasında
“...a) 14 yaşını doldurmuş, 19 yaşından gün almamış olmak.
b) En az ilköğretim okulu mezunu olmak.
c) Bünyesi ve sağlık durumu gireceği mesleğin gerektirdiği işleri yapmaya uygun olmak.”hususları düzenlenmiş ve aynı maddeye 4702 sayılı Yasa'nın 9. maddesi ile eklenen fıkra ile 10.07.2001 tarihinden itibaren de 19 yaşından gün almış olanlardan daha önce çıraklık eğitiminden geçmemiş olanlar, yaşlarına ve eğitim seviyelerine uygun olarak düzenlenecek mesleki eğitim programlarına göre çıraklık eğitimine alınabileceği hükmü getirilmiştir.
Diğer taraftan bir kişiye çırak denilebilmesi için, o kimsenin durumunun bu özel kanunda çıraklar hakkında yapılan tarife ve nitelendirmeye uyması gerekir. Yani, taraflar arasındaki ilişkinin niteliği belirlenirken, başka bir ifade ile davacının belirtilen tarihte çırak olup olmadığına karar verilirken, çalışma ilişkisine bakılarak karar verilmelidir. Kişi işyerinde üretimle ilgili çalışmalara bilfiil katılıyor, meslek ve sanat eğitimi arka planda tutuluyorsa, bu durumda çıraklık ilişkisinden söz edilemeyecektir.
Eldeki davada, davacının işe giriş bildirgesinin "... Çıraklık Eğitim Merkezi" işyeri unvanı ile çırak olarak verildiği, oto motor tamirciliği ile ilgili çıraklık sözleşmesi bulunduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacının çıraklık Eğitim Merkezi'ndeki ders programı getirtilerek ders saatleri belirlenmeli, çalışmanın bir mesleğin öğrenilmesine yönelik olarak çıraklık ilişkisine mi, yoksa diğer çalışanlar gibi üretime yönelik olarak mı gerçekleştiği üzerinde durularak davacının ne şekilde üretime katıldığı net olarak ortaya konulmalı ve çalışma olgusu ve niteliği şüpheye yer vermeyecek şekilde belirlenip, sonucuna göre karar verilmelidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 02.06.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.