Esas No: 2021/5530
Karar No: 2022/8604
Karar Tarihi: 07.06.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/5530 Esas 2022/8604 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2021/5530 E. , 2022/8604 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, iş kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, ilamda belirtildiği şekilde davanın ksımen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Türkiye Sigorta Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği ve davalı ... Belediye Başkanlığı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre; davalı Türkiye Sigorta Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği ile davalı ...’nin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
Dosya kapsamından, 31/07/2007 tarihinde meydana gelen iş kazasında davacılar murisinin vefat ettiği, iş kazasının meydana gelişinde müteveffa davalı Mustafa‘nın %25, davalı Aytürk Tem. Güv. ve Gıda San. Tic. Ltd. Şti.‘nin %25, davalı belediyenin ise %50 oranında kusurlu oldukları, davacılar murisine atfı kabil herhangi bir kusurun olmadığı, Dairemiz’in 19/01/2021 tarihli geri çevirme kararından sonra dosyaya giren ... Valiliği İdare ve Denetim Müdürlüğü‘nün 22/03/2021 tarihli cevabi yazısı ekinde yer alan 24/07/2017 tarihli 6360 sayılı Kanun’a Göre Oluşturulan ... İli Devir, Tasfiye ve Paylaştırma Komisyonu Kararı başlıklı ve 2017/341 Karar sayılı kararın ekindeki belgelere göre eldeki dava dosyasının tüm sonuçları ile birlikte ilk derece mahkemesinin 23/06/2015 tarihli kararından sonra ... Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü’ne devredildiği anlaşılmaktadır.
Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesi gereği, KTK 85. maddesinde belirtilen, bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olması durumunda, poliçe limiti dahilinde işletenin sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere, mali sorumluluk sigortası yaptırılması zorunludur. Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının yaptırılmaması durumunda Sigortacılık Kanunu'nun 14. maddesi gereği, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının kaza tarihindeki limitleri dahilinde işletenin üçüncü kişilere karşı sorumluluğunu Türkiye Sigorta Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği (...) karşılayacaktır.
Öte yandan Karayolları Trafik Kanunu’nun “Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Dışında Kalan Hususlar” başlıklı 92. maddesinde:
“Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar.
a)İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,
b)İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,
c)İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler,
d)Bu Kanun’un 105. maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,
e)Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar,
f)Manevi tazminata ilişkin talepler” hükmü ile zorunlu trafik sigortacısının hangi zararlardan sorumlu olmadığı düzenleme altına alınmış, tek tek ve tahdidi olarak sorumlu olunmayan haller sıralanmıştır.
Ayrıca bir kişinin belli bir davada gerçekten davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı hususu usul hukuku değil, dava konusu hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk meselesidir. Bir davanın tarafları o davada gerçekten taraf sıfatına sahip değilse, mahkeme dava konusu hakkın esasına girip karar veremez. Davayı sıfat yokluğundan reddetmesi gerekir. Davacı olma sıfatı dava konusu hakkın sahibine, davalı sıfatı ise sübjektif hak kendisinden istenebilecek kişiye aittir. Kuşkusuz bu hak sözleşmeden, haksız fiilden, sebepsiz iktisaptan veya kanundan doğabilir.
Bir alacak davasında davalı olma sıfatı o alacağın gerçek borçlusuna aittir. Alacak davası, o alacağın gerçek borçlusundan başka bir kişiye karşı açılırsa, dava konusu alacağın mevcut olmadığından dolayı değil, davalının davalı sıfatına sahip olmadığından dolayı reddedilir. (Hukuk Muhakemeleri Usulü, Prof. Dr. Baki Kuru, I. Cilt, s. 1159)
HMK. 119. maddesi, dava dilekçesinde tarafların ve varsa kanuni temsilcilerinin ad ve adreslerinin bildirilmesi gerektiğini hükme bağlamıştır. Bildirim esnasında yapılan kimi yanlışlıklar, davanın sıfat (husumet) yokluğundan reddi sonucunu doğurmamakta, oluşan hataların giderilmesi bazı durumlarda mümkün olabilmektedir.
Davanın, hasımda değil temsilcide yanılma sonucu hatalı açılması halinde husumetten reddedilmeyip gerçek temsilciye davanın yöneltilmesi gerektiği Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamasıdır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 124. maddesi ile, “Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür.
Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır.
Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir.
Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Buna göre, taraf değişikliği karşı tarafın muvafakati ile gerçekleştirilebilirken, maddi hata bulunması, dürüstlük kuralına aykırı olmaması veya yanlışlığın kabul edilebilir bir yanılgıya dayanması halinde ise karşı tarafın muvafakati aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilmek suretiyle yapılabilmektedir.
Somut olayda, davalı Türkiye Sigorta Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği‘nin (...) asıl dava dosyasında maddi tazminatlar yönünden teminat limitleri ile sorumlu tutulması gerekirken hüküm altına alınan maddi tazminatların tamamından sorumlu tutulması hatalı olduğu gibi, adı geçen davalının manevi tazminatlar yönünden herhangi bir sorumluluğu bulunmadığı halde hüküm altına alınan manevi tazminatlardan diğer davalılarla birlikte sorumlu tutulması da hatalıdır.
Mahkemece yapılacak iş, davalı Türkiye Sigorta Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği‘nin (...) kaza tarihi itibariyle maddi tazminat sorumluluk limitlerini tespit etmek, adı geçen davalının asıl dava dosyasında hüküm altına alınan maddi tazminat tutarlarından ancak teminat limitleri dahilinde sorumlu tutulabileceğini, asıl ve birleşen dava dosyalarında hüküm altına alınan manevi tazminatlar yönünden ise herhangi bir sorumluluğu olmadığını gözetmek, davalı belediye yönünden ... Valiliği İdare ve Denetim Müdürlüğü‘nün 22/03/2021 tarihli cevabi yazısı ekinde yer alan 24/07/2017 tarihli 6360 sayılı Kanun’a Göre Oluşturulan ... İli Devir, Tasfiye ve Paylaştırma Komisyonu Kararı başlıklı ve 2017/341 Karar sayılı karar ve ekindeki belgeleri de yukarıda yapılan açıklamalar ışığında taraf teşkili açısından ve davalı belediye yönünden değerlendirdikten sonra çıkacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.
O halde, davalı Türkiye Sigorta Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği ve davalı ... Belediye Başkanlığı‘nın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harçlarının istek halinde yatıran ilgilisine iadesine, 07/06/2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.