Esas No: 2022/2006
Karar No: 2022/8631
Karar Tarihi: 07.06.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/2006 Esas 2022/8631 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2022/2006 E. , 2022/8631 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi
Dava, sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı SGK vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince, istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı SGK vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı asil, davalılardan işverene ait işyerinde 01/06/1985 tarihinde işe girdiğini ve bir süre çalıştığını, işverence işe giriş bildirgesi verilmiş ise de, sigorta primleri yatırılmadığından hizmetlerinin görülmediğini ileri sürerek, bildirgesinin verildiği tarihin sigortalılık başlangıcı olarak tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP
Davalı işveren vekili cevap dilekçesinde özetle, davayı kabul ettiklerini beyan etmiştir.
Davalı SGK vekili cevap dilekçesinde özetle, davanın reddini istemiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulü ile; davacı ...'in 16121962 sigorta sicil numaralı olarak, 2.2432.371169.32.06 sigorta sicil numaralı davalı Öncü Konfeksiyon isimli ... yerinde sigorta başlangıç tarihinin 01/06/1985 olduğunun tespitine, karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Davalı SGK vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ
Davalı SGK vekili, öncelikle davanın husumetten reddinin gerektiğini, esasa ilişkin olarak ise fiili ve gerçek çalışmanın varlığının yeterince araştırılmadığını, mahkemece davacı tanıklarının beyanları esas alınarak eksik inceleme ile verilen hükmün usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, temyiz incelemesi sonucu bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 108.maddesinin 1. fıkrasında; "Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihtir." hükmü düzenlenmiştir.
Bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için sigortalı işe giriş bildirgesinin varlığı yeterli değildir. Aynı zamanda o kimsenin Yasa'nın belirlediği biçimde (506 sayılı Yasa'nın 2. maddesi ve 5510 sayılı Yasa'nın 4/a maddesi) eylemli olarak çalışması da koşuldur. Bu yön 506 sayılı Yasa'nın 6. maddesi ile 5510 sayılı Yasa'nın 7/a maddesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 1999/21-549-555, 2005/21-437-448 ve 2007/21-306-320 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Bu bakımdan davacının işyerinde eylemli olarak çalışıp çalışmadığının yöntemince araştırılması gerektiği ortadadır. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Bu tür davalar yalnızca bir günlük çalışmanın tespitinden ibaret olarak görülmemeli, bir günlük çalışmanın kabulü ile saptanacak sigortalılık başlangıcının sigortalıya sağlayacağı sigortalılık süresi ile birlikte kazandıracağı haklar dikkate alınmalı ve giriş bildirgesi ile birlikte eylemli çalışmanın bulunup bulunmadığı özellikle belirlenmeli, buna göre dönem bordrosunda yer alan ve davacının talep ettiği tarihte çalışması mevcut tanıklar ile gerektiğinde komşu işyerleri çalışanları olduğu kayıtlarla ya da kolluk yolu ile yaptırılacak araştırma ile belirlenen kimselerin beyanlarına başvurulmalı, sonucuna göre karar verilmelidir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacı adına 371169.034 sicil sayılı ...-... (Öncü Konfeksiyon) unvanlı işyerinden verilen işe giriş bildirgesinin 19/06/1985 tarihinde 429336 varide numarasıyla Kurum kayıtlarına girdiği, sigortalının ve işverenin imzasının bulunduğu, bildirgedeki kimlik bilgilerinin nüfus kayıtlarıyla uyumlu olduğu, sigorta sicil numarasının 1985 yılı serilerinden olduğu ve sigorta sicil numarasının davacının sonraki hizmetlerinde de kullanıldığı, işe giriş bildirgesi üzerindeki imza ve fotoğrafın davacıya ait olduğunun bilirkişi incelemesi ile tespit edildiği, davacının 05.06.1986-05.12.1987 tarihleri arasında askerlik hizmetini yerine getirdiği, 371169.034 sicil sayılı ...-... (Öncü Konfeksiyon) işyerinin “fason konfeksiyon mayo ve imali” mahiyetinde 01.01.1983-31.07.1990 tarihleri arasında yasa kapsamında olduğu, işyerine ait dönem bordrosu verilmediğinden bordro tanığı dinlenemediği, mahkemece davacı tanıkları ile komşu işyeri tanığı olarak tespit edilen tanıkların dinlendiği, bildirgenin Kurum kayıtlarına işlenmiş olması nedeniyle beş yıllık hak düşürücü sürenin söz konusu olmadığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda, her ne kadar işe giriş bildirgesi üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi ile imza ve fotoğrafın davacıya ait olduğu tespit edilmiş ise de, eylemli çalışma olgusu yeterli ve gerekli bir araştırmayla sağlıklı bir biçimde belirlenmeden eksik inceleme sonucu karar verilmesi hatalı bulunmuştur.
Bu itibarla mahkemece yapılacak ..., davanın kamu düzenine ilişkin olduğu da gözetilerek, davacının işyerinde fiili çalışması bulunup bulunmadığının tereddütsüz şekilde ortaya konulması açısından, öncelikle davacıya davası açıklattırılmalı, hangi tarihler arasında kimlerle birlikte çalıştığı yönünden beyanına başvurularak bu kişilerin tespiti ile ifadelerine başvurulmalı, komşu işyeri çalışanı olarak tespit edilen ancak dinlenmeyen tanık ...’ın davacının çalışmasına ilişkin yöntemince beyanı alınmalı, böylelikle uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip, deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı biçimde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı SGK vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun reddine ilişkin kararı kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1. maddesi gereği kaldırılarak, temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğin ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 07/06/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.