Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2008/6-132 Esas 2008/152 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2008/6-132
Karar No: 2008/152

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2008/6-132 Esas 2008/152 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu 2008/6-132 E., 2008/152 K.

Ceza Genel Kurulu 2008/6-132 E., 2008/152 K.

  • LEHE OLAN KANUN HÜKÜMLERİNİN UYGULANMASINDA USÜL
  • NİTELİKLİ HIRSIZLIK
  • 5252 S. TÜRK CEZA KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ ... [ Madde 9 ]
  • 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 493 ]
  • 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 81 ]
  • 1412 S. CEZA MUHAKEMELERİ USULÜ KANUNU (MÜLGA) [ Madde 305 ]
  • "İçtihat Metni"

    R...... D....’in nitelikli hırsızlık suçundan 765 sayılı TCY’nın 493/1, 81/2-3 maddeleri gereğince 8 yıl 1 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına, TCY’nın 95/2 maddesi uyarınca erteli cezasının aynen infazına ilişkin Orhangazi Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 01.03.2001 gün ve 313-115 sayılı hükmün temyiz edilmeksizin kesinleşmesi ve 5237 sayılı Türk Ceza Yasasının yürürlüğe girmesinden sonra lehe yasa değerlendirmesi yapılması hususunda istemde bulunulması üzerine Yerel Mahkeme evrak üzerinde yaptığı inceleme sonunda 07.07.2005 gün ve 313-115 sayı ile;

    “………. Hükümlü R...... D....’in eyleminin 5237 sayılı Türk Ceza Yasası’nın 142/2-d, 143. maddelerinde düzenlendiği, kesinleşen hükümdeki cezanın takdiren ve teşdiden verildiği nazara alındığında 765 sayılı TCY’nın lehe olduğu”

    ” gerekçesiyle hükümlü R...... D.... hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Yasası gereğince yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığını kararlaştırmıştır.

    Hükümlünün süresi içinde temyiz yoluna başvurması üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesi 14.11.2005 gün ve 12299-10064 sayı ile;

    “5252 sayılı Yasanın 9/1 ve 5275 sayılı Yasanın 98, 101/1 maddelerinin tanıdığı açık yetkiye dayanılarak, mahkemece dosya üzerinden verilen red kararına karşı itiraz yolu açık olup, temyiz yeteneği bulunmadığından ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Yasasının 264/1. maddesi uyarınca hükümlü yönünden yasa yoluna başvuruda mercide yanılma haklarını ortadan kaldırmayacağından, aynı maddenin 2. fıkrasına göre itirazı incelemeye yetkili ve görevli mahkemeye iletilmek üzere dosyanın Yargıtay C.Başsavcılığına iletilmesine”

    ” karar vermiştir.

    Bilahare dosyanın gönderildiği Bursa 1. Ağır Ceza Mahkemesi 10.03.2006 gün ve 183 sayı ile, hükümlünün istemini reddetmiştir.

    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 08.05.2008 gün ve 84990 sayı ile;

    “……Ayrıntısı Ceza Genel Kurulu’nun 09.05.2006 gün ve 139-136 sayılı kararında açıklandığı üzere, sonradan yürürlüğe giren ve lehe hüküm içeren yasanın 5237 sayılı Yasa olması ve mahkûmiyet hükmünün de 01.06.2005 tarihinden önce kesinleşmiş olması halinde, uyarlama yargılamasının genel düzenlemeyi içeren 5252 sayılı Yasanın 9. maddesine göre yapılması gerektiği, bu yargılama sonunda verilen hüküm niteliğindeki kararların temyiz yasa yoluna tabi tutulduğu ve Bursa 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen itirazın reddi kararının da yok hükmünde olduğu”

    ” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurmuş, Özel Daire kararının kaldırılarak dosyanın temyiz incelemesi yapılması için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmesini istemiştir.

    Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    CEZA GENEL KURULU KARARI

    İncelenen olayda,

    Sanık R...... D....’in 15.09.2000 tarihinde 21.00 sıralarında demirden yapılmış muhkem pencere korkuluğunu kırıp pencere kilidini de tornavida ile açıp girdiği konuttan normal değerde malı çalma eylemi nedeniyle takdiren temel cezası üst hadden tayin edilmek suretiyle 765 sayılı TCY’nın 493/1, 81/2-3 maddeleri uyarınca 8 yıl 1 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin 01.03.2001 günlü hüküm temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

    Bilahare infaz sırasında evrak üzerinde gerçekleştirilen uyarlama yargılaması sonunda Yerel Mahkeme, önceki cezanın üst hadden tayin edildiğini, eylemin 5237 sayılı Yasadaki karşılığının 142/2-d, 143. maddeleri olduğunu ve önceki uygulamanın daha lehe sonuç verdiğini belirterek, 5237 sayılı Yasanın uygulanmasına yer olmadığına karar vermiştir.

    Bu karar hükümlü tarafından süresi içinde temyiz edilmişse de Özel Daire, kararın itirazı kabil kararlardan olduğunu ve temyiz yeteneği bulunmadığını belirterek, dosyanın itirazı incelemeye yetkili mahkemeye gönderilmesine karar vermiş, Bursa Ağır Ceza Mahkemesi de hükümlünün başvurusunu itirazen inceleyerek reddetmiştir.

    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise, kararın temyize tabi olduğunu belirterek itiraz etmiştir.

    Görüldüğü üzere, Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, 765 sayılı Türk Ceza Yasası’nın yürürlükten kalkması ve 5237 sayılı Türk Ceza Yasası’nın yürürlüğe girmesi nedeniyle, önceki ve sonraki yasal düzenlemelerden hangisinin lehe olduğunun saptanması bakımından, kesinleşen hükümler üzerine yapılacak yargılamada verilecek karara karşı hangi yasa yoluna başvurulabileceğinin belirlenmesine ilişkindir.

    5252 sayılı Yasanın 9. maddesinde, uyarlama yapılması suretiyle verilen hükümlere karşı başvurulabilecek yasa yolu belirtilmemiştir. O halde, yasa yollarına ilişkin olarak Yargılama Yasamızda mevcut hükümlerin değerlendirilmesiyle bir sonuca ulaşılmalıdır.

    1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı Ceza Yargılaması Yasası’nda olağan yasa yolları olarak itiraz, istinaf ve temyiz öngörülmüştür. Ancak bölge adliye mahkemelerinin henüz göreve başlamaması nedeniyle istinaf yasa yoluna ilişkin hükümlerin bu devrede uygulanabilmesi olanağı bulunmamaktadır.

    Ceza Yargılaması Yasası’nın itiraz olunabilecek kararlara ilişkin 267. maddesinde, “

    “Hâkim kararları ile kanunun gösterdiği hallerde, mahkeme kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir.”

    ” denilmektedir. Buna göre, kural olarak bütün hakimlik kararlarına karşı itiraz yasa yolu açıktır. Mahkeme kararlarına karşı itiraz ise, sadece yasanın açıkça gösterdiği hallerde mümkündür. Örneğin; Ceza Yargılaması Yasasının 5/2. maddesinde mahkemenin görevsizlik kararına, 101/5. maddede ise mahkemenin tutuklama kararına karşı itiraz yoluna başvurulabileceği açıkça belirtildiğinden, bu kararlara karşı itiraz yasa yoluna başvurulabilir. Oysa 5252 sayılı Yasanın 9. maddesinde itiraz yasayoluna başvurmayı mümkün kılan bir düzenleme bulunmadığından, bu maddeye göre gerçekleştirilen yargılama sonunda verilen uyarlama kararlarına karşı itiraz yasayoluna başvurulamaz.

    Temyiz yasayolu bakımından ise; 5320 sayılı Ceza Yargılaması Yasasının Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Yasanın 8. maddesi uyarınca, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş kararlar hakkında Ceza Yargılamaları Usulü Yasasının 322. maddesinin dört, beş ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere 305 ilâ 326. maddeleri uygulanacağı için, konunun, temyize ilişkin olan ve halen yürürlükte bulunan bu hükümler yönünden de incelenmesi gerekir.

    Anılan Yasanın 305. maddesinde, ceza mahkemelerinden verilen hükümlerin temyiz olunabileceği belirtildikten sonra, temyiz edilemeyecek nitelikteki hükümler sayılmıştır. 1412 sayılı Ceza Yargılamaları Usulü Yasasının “

    “hükümleri”

    ” gösteren 253. maddesi yürürlükten kalktığı için, hangi kararların “

    “hüküm”

    ” niteliğinde olduğu 5271 sayılı Yasaya göre saptanmalıdır. Bu Yasanın 223. maddesinde; “

    “beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi”

    ” kararlarının hüküm olduğu belirtilmektedir. O halde, 5252 sayılı Yasanın 9. maddesinin 1. fıkrasına göre, ister genel prensip uyarınca duruşmalı yargılamada, isterse ayrıksı yöntem olarak evrak üzerinde yapılan inceleme sonunda verilmiş bulunsun, sonraki lehe yasa nedeniyle 5252 sayılı Yasanın 9. maddesi uyarınca yapılan uyarlama yargılamasında verilen bu tür kararlar hüküm niteliğinde olduklarından, 1412 sayılı CYUY’nın 305. maddesinde belirtilen istisnalar dışında bu hükümlere karşı temyiz yasayoluna başvurulabilecektir. Öte yandan, somut olayda temyizi mümkün nitelikteki bu karara yönelik başvuru üzerine itiraz mercii olan Bursa 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 10.03.2006 gün ve 183 sayılı kararı da hukuken geçerli değildir.

    Bu itibarla, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire kararının kaldırılmasına, dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay 6. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.

    SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;

    1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,

    2- Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 14.11.2005 gün ve 12299-10064 sayılı kararının KALDIRILMASINA,

    3- Dosyanın temyiz incelemesi yapılması için Yargıtay 6. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 27.05.2008 günü oybirliği ile karar verildi.

    Hemen Ara