Esas No: 2022/6299
Karar No: 2022/8834
Karar Tarihi: 09.06.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/6299 Esas 2022/8834 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2022/6299 E. , 2022/8834 K.Özet:
Davalı kurum, sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davasına itiraz ederek, belgelerin incelenmesi gerektiğini ve davanın haksız yere açıldığını iddia etmiştir. İlk derece mahkemesi, davacının bir gün çalıştığını ve sigortalılık başlangıç tarihinin 01.09.1973 olduğunu tespit etmiştir. Bunun üzerine davalı kurum, istinaf başvurusunda bulunmuş, ancak istinaf başvurusu reddedilmiştir. Davalı kurum vekili, temyiz başvurusunda bulunarak kararın bozulmasını talep etmiştir. Yargıtay ise, eksik inceleme yapıldığına dikkat çekerek, mahkemenin diğer bordro tanıklarını da dinleyerek çalışma süresini netleştirmesi gerektiğini belirtmiştir. Kararda, 506 sayılı Kanunun 79/10 ve 5510 sayılı Kanunun m. 86/9. maddeleri hizmet tespiti davalarına ilişkin düzenlemeleri niteliğiyle açıklanmıştır. Ayrıca, sigortalılık başlangıç tarihinin belirlenmesine ilişkin davaların da bir günlük çalışmanın belirlenmesi açısından hizmet tespiti davalarına paralel olduğu vurgulanmıştır.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
İlk DereceMahkemesi : ... 41. İş Mahkemesi
Dava, sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili, davacının sigortalılık başlangıç tarihinin 01.09.1973 tarihi olduğunun tespitini talep etmiştir.
II- CEVAP:
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; Kurum kayıtlarına göre davacının diğer davalıya ait işyerine girişi ve çalışması bulunmadığını, bu itibarla kurum kayıtları ile çelişen davanın reddi, bil farz dava kısmen de olsa kabul edilse dahi; davanın açılmasına Kurum sebebiyet vermediğinden yargılama gideri ve ücreti vekâletle sorumlu tutulmaması gerektiğini belirterek, davanın reddine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket davaya cevap vermemiştir.
III- MAHKEME KARARI:
A- İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
“1-Davacı ...’ın bir hizmet akdine bağlı olarak davalı ... Kollektif Şti.’nin 57500.04.21 sicil numaralı işyerinde 01.09.1973 tarihinde bir gün çalıştığının ve sigortalılık başlangıç tarihinin 01.09.1973 tarihi olduğunun tespitine,
2-Davalı ... Kollektif Şti.’nin adına açılmış olan davaların açılmamış sayılmasına,” karar verilmiştir.
B- BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
“Davalı kurum vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,” karar verilmiştir.
TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı Kurum vekili, davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yönünde araştırma yapılması gerektiği, davanın haksız yere açıldığı, Mahkemece hükme elverişli olmayacak şekilde karar tesis edildiği, gerekçeleri ve resen tespit edilecek gerekçelerle kararın kararın bozulmasını talep etmiştir.
IV- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
506 sayılı Kanunun 79/10. ve 5510 sayılı Kanun’un m. 86/9. maddelerine göre, “Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır.”
Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanların hizmetlerin tespitine ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu çerçevede hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyerek, gerekli araştırmaların re'sen yapılması ve kanıtların toplanması gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır.
Tanık beyanları değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren, işçi ve işyeriyle ilişkileri düşünülmeli ve tanıklar buna göre dinlenilmeli, re’sen araştırma kapsamında sadece taraf tanıkları ile yetinilmeyip mümkün oldukça bordrolu, komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar da dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde belirlenmelidir.
Öte yandan 506 sayılı Kanunun 108. maddesi gereğince sigortalılık başlangıç tarihinin belirlenmesine ilişkin açılan davalar ise, aynı Kanunun 79/10 maddesi kapsamında bir günlük çalışmanın belirlenmesi davasıdır. Bu nedenle hizmet tespiti davalarındaki kanıtlama yöntem ve ilkeleri benimsenip uygulanmalı, başka bir anlatımla, sigortalılıktan söz edilebilmesi için, çalışmanın varlığı, hizmet tespiti davaları yönünden kabul edilen yöntem ve ilkelere uygun biçimde saptanmalıdır.
Eldeki davada, davacı adına düzenlenen 01.09.1973 tarihli işe giriş bildirgesinin 27.09.1973 te Kurum’a intikal ettiği, dönem bordrosunun dosyada olduğu, Mahkemece davacı ve bir kısım bordro tanıklarının dinlendiği, dinlenen davacı tanıklarının beyanlarının çelişkili olup, çalışma olgusunun varlığı ve sürekliliği noktasında kanaat edinmeye yeterli olmadığı görülmektedir.
Mahkemece, diğer bordro tanıklarının da dinlenerek davacının çalışmasının fiili olup olmadığının, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya konulup; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Açıklanan nedenlerle, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf isteminin esastan reddine dair kararı kaldırılarak, ilk derece mahkemesince verilen karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, karardan bir örneğin Bölge Adliye Mahkemesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 09.06.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.