Esas No: 2008/8-69
Karar No: 2008/146
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2008/8-69 Esas 2008/146 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2008/8-69 E., 2008/146 K.
"İçtihat Metni"
Sanık A......... A....hakkında, 07.12.2004 tarihinde yapılan arama sırasında evinde bir adet tabanca ve evinin müştemilatında bir adet Kaleşnikof marka otomatik tüfek bulunması nedeniyle 6136 sayılı Yasanın 13/2. maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle açılan kamu davası sonunda; Mecitözü Asliye Ceza Mahkemesince 15.09.2005 gün ve 92-52 sayı ile;
“…..Suça konu Kaleşnikof tüfeğin sanığa ait olup olmadığı hususunda mahkememizce giderilemeyen bir şüphe oluşmuştur. Zira tüfeğin bulunduğu ambarın konumu itibarıyla herkes tarafından girilebilecek bir yer olduğu gibi sanık baştan itibaren ısrarla Kaleşnikof tüfeğin kendisine ait olmadığını beyan etmiştir. Mahkememizce Kaleşnikof marka tüfeğin sanığa ait olup olmadığının şüpheli kalması durumunda “
“şüpheden sanık yararlanır”
” ilkesi gereğince şüphenin sanık lehine değerlendirilmesi gerekeceğinden sanığın müştemilatında bulunan Kaleşnikof marka tüfeğin sanığa ait olmadığı, aramada ele geçen Browning marka ruhsatsız tabancanın sanığın da ikrar ettiği gibi babasından kaldığı, ancak ruhsatının olmadığı gözönüne alındığında sanığın 07.12.2004 tarihinde ev ve müştemilatında usulüne uygun yapılan aramada bulunan Kaleşnikof marka tüfeğin sanığa ait olmadığı kanaatiyle 765 sayılı TCK’nun 79. madde delaleti ile 6136 sayılı Yasanın 13/2. maddesi ile cezalandırılması talep edilmiş ise de Kaleşnikof marka silahın sanığa ait olduğunu ispatlayacak ve mahkû¬
¬miyetine sebep olacak her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden bu suçtan beraatına, evinde ruhsatsız tabanca bulundurulduğundan 6136 sayılı Yasanın 13/1. maddesi gereğince cezalandırılması yönünde vicdani kanaat oluşmuştur”
” şeklindeki gerekçe ile; “
“Sanığın 6136 sayılı Yasanın 13/2. maddesindeki suçla ilgili olarak, mahkumiyetine yetecek ölçüde her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden bu suçtan beraatine; ruhsatsız tabanca bulundurmak suçundan ise, 6136 sayılı Yasanın 13/1 ve 765 sayılı Yasanın 59, 647 sayılı Yasanın 4 ve 765 sayılı Yasanın 72. maddeleri uyarınca 3.666 YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına, verilen cezanın 647 sayılı Yasanın 5. maddesi gereğince 24 ay eşit taksitte tahsiline, yasal ihtarlara rağmen süresinde ödenmeyen para cezasına 647 sayılı Yasanın 5/5. maddesi uyarınca 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanunun 51. maddesinde belirlenen gecikme zammı oranının yarısı oranında gecikme zammı uygulanmasına, cezanın 647 sayılı Yasanın 6. maddesi gereğince ertelenmesine, mahsuba, kefaletin iadesine, müsadereye ve yargılama giderine…
…” hükmedilmiş olup, hükmün yerel Cumhuriyet savcısı tarafından sanık aleyhine temyiz edilmesi üzerine; Yargıtay 8. Ceza Dairesince 07.03.2006 gün ve 632-1754 sayı ile;
“1-Oluşa, dosyadaki bilgi ve belgelere, tutanak düzenleyici tanıklar M...... K......., H.... Ş..... ve F..... E...’in beyanlarına göre, dava konusu Kaleşnikof tüfek, şarjör ve mermilerin ele geçirildiği yerin sanığın evinin bitişiğinde hayvan yemlerinin bulunduğu ambar olduğu anlaşılmakla, eylemin TCK.nun 79. maddesi içinde değerlendirilerek 6136 sayılı Yasanın 13/2. madde ve fıkrasına aykırılıktan hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, suç vasfı bölünerek tabanca nedeniyle 6136 sayılı Yasanın 13/1. madde ve fıkrası uyarınca mahkûmiyet, kaleşnikof tüfek, şarjör ve mermilerden de beraat kararı verilmesi,
2- Hükümden önce 29.12.2004 günlü Resmi Gazete’de yayımlanarak 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5275 sayılı “
“Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun”
”un 122. maddesiyle 647 sayılı Yasanın yürürlükten kaldırılması karşısında, kaldırılan bu Yasanın 4786 sayılı Yasa ile değişik 5/5. madde ve fıkrası uyarınca ödenmeyen para cezasına gecikme zammının uygulanamayacağının gözetilmemesi…
….”
” isabetsizliklerinden bozma kararı verilmiştir.
Bozmadan sonra yapılan yargılama sonunda; Mecizötü Asliye Ceza Mahkemesince 15.06.2006 gün ve 42-91 sayı ile; ilk hükümdeki gerekçe aynen tekrar edildikten sonra;
“…..Mahkememizin bozulan kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan önceki hükümde direnilmesine,
1- Sanığın evinde ruhsatsız tabanca bulundurduğu anlaşıldığından 6136 sayılı Yasanın 13/1, 765 sayılı TCK 59, 647 sayılı Yasanın 4 ve 765 sayılı Yasanın 72. maddeleri 3.666 YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına, verilen para cezasının 647 sayılı Yasanın 5. maddesi gereğince 24 ay eşit taksitte tahsiline, cezanın 647 sayılı Yasanın 6. maddesi gereğince ertelenmesine, mahsuba, kefalet ücretinin iadesine, müsadereye ve yargılama giderine..”
” hükmedilmiştir.
Hüküm; yerel Cumhuriyet savcısı tarafından 6136 sayılı Yasanın 13/2. maddesi yerine, 13/1. maddesi ile hüküm verilmesi isabetsizliğinden sanık aleyhine olarak temyiz edilmiş olup, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının tebliğnamesi bozma isteklidir.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Çorum ili, Mecitözü ilçesi, Fakıahmet Köyü’nde, sanık A......... A....’ın evinde ve evin müştemilatında yapılan arama sonunda; evin ambar kısmında bir adet Kaleşnikof tüfek ile mermiler, evin içerisinde de bir adet ruhsatsız tabanca ve ruhsatlı av tüfekleri bulunması tarzında gerçekleşen olayda Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasında ortaya çıkan ve Ceza Genel Kurulu’nca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, Kaleşnikof tüfek bulundurma eyleminin sübutuna ilişkindir.
Yerel Mahkeme, sanığın Kaleşnikof tüfek bulundurma eylemini yapmadığını kabul etmek suretiyle, sübuta eren ruhsatsız tabanca bulundurma eylemi nedeniyle 6136 sayılı Yasanın 13/1. maddesi uyarınca hüküm verirken; Özel Daire Kaleşnikof tüfek bulundurma eylemini sabit kabul ettiğinden, hükmü 765 sayılı Yasanın 79. ve 6136 sayılı Yasanın 13/2. maddeleri yerine 6136 sayılı Yasanın 13/1. maddesinden verilmesi isabetsizliğinden bozmuştur. Yerel Mahkeme ise önceki hükmünde ısrar etmiştir.
Dosya incelendiğinde görüldüğü üzere;
07.12.2004 tarihinde saat 12.00 sıralarında Çorum İl Jandarma Komutanlığı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü telefonunu kalın sesli bir erkek arayarak; “
“Fakıahmet Köyünde ikamet eden Salem lakaplı A......... A....’ta sten marka otomatik makineli tabanca, Sarı lakaplı S.... S...’da ise Kaleşnikof piyade tüfeği olduğunu, şahısların bu silahlarla dağa çıkıp domuz avı yaptıklarını, ayrıca köy halkını sindirdiklerini ve silahları çok dikkatli sakladıklarını, detaylı arama yapıldığı takdirde bu silahların bulunabileceğini”
” söylemiştir.
Bunun üzerine S.... S...’nın evinde 07.12.2004 tarihinde yapılan aramada herhangi bir suç unsuruna rastlanmamış, Serim Sarı da aynı tarihli ifadesinde suçlamayı reddetmiştir.
Mecitözü Sulh Ceza Mahkemesinin 07.12.2004 gün ve 143 mütalaa sayılı arama kararına istinaden 07.12.2004 tarihinde 14.30-16.20 saatleri arasında A......... A....’ın evinde usulüne uygun olarak yapılan aramada ise; “
“Evin giriş istikametine göre sol tarafta bulunan ve ambar olarak kullanılan odadaki ağaç ambar sandığının duvar tarafında sandığa asılı durumda bir adet 386562845143 seri nolu, 7.62 mm. çapında Kaleşnikof tüfek ve bu tüfeğe ait şarjör (şarjörün içinde 14 mermi var), aynı çiviye asılmış vaziyette bulunan çantanın içinde bir kavanoz içerisinde 61 adet Kaleşnikof mermisi, 2 adet 9 mm. tabanca şarjörü (bunlardan birinde 17, diğerinde 9 adet mermi var) ve bir kutu içerisinde 50 adet 9 mm. tabanca mermisi, oturma odasında (şahsın kendisi örtüyü açarak gösterdi) sedir örtüsünün altında 1 adet 320914 seri nolu Browning marka 9 mm. tabanca ve bu tabancaya ait şarjör”
” ele geçirilmiştir. Krokiden anlaşıldığı kadarıyla Kaleşnikof tüfeğin bulunduğu ambar odası evin bitişiğinde olmakla birlikte, ayrı bir giriş kapısı bulunmaktadır.
Ayrıca, sanık adına kayıtlı (ruhsatlı) iki adet te av tüfeği olduğu tespit edilmiştir.
Cumhuriyet savcısı tarafından 08.12.2004 tarihinde atış poligonunda yaptırılan bilirkişi incelemesine ilişkin tutanağa göre; Kaleşnikof tüfek ve tabanca sağlamdır. Samsun Kriminal Polis Laboratuvarı’nın 22.12.2004 tarihli raporunda da; Kaleşnikof tüfek ve tabancanın sağlam olduğu belirtilmiştir.
Olay yerinde mahkemece 28.01.2005 tarihinde yapılan keşif sonunda polis memuru bilirkişi tarafından düzenlenen 14.02.2005 tarihli raporda; “
“..A......... A....’a ait olan evin ve hayvan yemliği olarak kullanmış olduğu yerin tek katlı ahşap bir evle bitişiğindeki yer olduğu tespit edilmiştir. Hayvan yemliği olarak kullanılan yerin giriş kapısı tahtadan olup, güneye bakmaktadır. Kapının hemen yan tarafında 1.25 m. boyunda, 78 cm. enindeki demir çubuklu paslanmış vaziyette bir pencere bulunmaktadır. Pencere kasası içten dışa doğru 4-5 cm. yerinden oynatılmıştır. İç kısımda, kasa üzerinde keser izleri ve çivi izleri vardır. Yemlik olarak kullanılan yerin eni 2.60 cm, boyu ise 5.10 cm. olarak ölçülmüştür. İçerisinde iki tane küçük tahta ambar bulunmaktadır. Kaleşnikof silahın alındığı yer ile duvar arasındaki boşlukta yer alan ve krokide (A) ile gösterilen kısmın yeni yıkılmış olabileceği, krokide (C) harfi ile gösterilmiş olan ve boş tarlalara bakan yerin ise önceden yıkık olabileceği gibi, sonradan da yıkılmış olabileceği, bunlardan A harfi ile gösterilen yerin 40x50 cm. boyutunda olduğu, pencere şekline benzetilmiş olan her iki yerden de insanların normal bir şekilde girip çıkabilecekleri tespit edilmiştir. Hayvan yemliğinin ve evin yan tarafında boş arazi ve tarlalar bulunmaktadır. Bitişikteki A.... K.....’a ait ahşap tek katlı evde kimse yaşamamaktadır.”
” şeklindeki bulgulara yer verilmiştir.
Sanık müdafiinin dilekçesindeki Kaleşnikof tüfek üzerinde parmak izi yapılmasına ilişkin talep, mahkemece; tutanak tarihinden uzun bir zaman geçmesi ve silahın değişik kişiler tarafından ellenmiş olması nedeniyle teknik olarak parmak izi incelemesinin yapılamayacağı gerekçesi ile reddedilmiştir.
Sanık A......... A...., baştan itibaren tüm aşamalarda Kaleşnikof tüfeğin kendisine ait olmadığını, bulunduğu yere bir başkası tarafından konulmuş olabileceğini, ruhsatsız tabancanın ise kendisine ait olduğunu ve babasından kaldığını söylemiştir.
Bununla birlikte; 28.01.2005 tarihli keşif sırasında; mahkeme heyeti tarafından ifadelerine başvurulmuş olan tutanak mümzilerinden jandarma görevlisi Hasan Şandır; “
“Olay günü aldığımız ihbar üzerine tutanakta yazılı olanlar ve köy muhtarını da alarak sanığın evine geldik. Sanığa seslenildi. Sanık ahırda idi, çıktı. Birlikte hemen bitişikte bulunan yem saklanan yere girdik, içeride tutanakta adı geçen Kaleşnikof tüfeğin sandığa asılı Kaleşnikof tüfek ile tüfeğe ait mermiler kavanozda, yine aynı çiviye asılı pazarlara götürülen el çantasının içinde tutanakta adı geçen 9 mm tabancaya ait şarjör ve mermiler ele geçirildi. Şu anda görmüş olduğunuz pencere çerçeveli camlı ve üzerinde örümcekler vardı, şu anda görüldüğü gibi pencere açık vaziyettedir, yine biz geldiğimizde şu anda yıkık olan duvar yıkık değil sağlam vaziyette idi. (Mahkeme heyetince, küçük bir pencerenin açık ve duvarın bir kısmının taşlarının sökülü vaziyette olduğu gözlemlendi) Yine silahın bulunduğu yerin tahta kapısı kapalı idi, ancak üzerinde kilit yoktu. (Mahkemece de tahta kapının kilidinin olmadığı gözlemlendi) Biz arama yaptığımız gün, ahıra bitişik direkte bir köpek bağlı idi, saldırgan bir köpek değildi.”
”; jandarma görevlisi M...... K.......; “
“Olay günü geldiğimizde sanığa ait bir köpek dışarıda bağlı idi, sanığı aradık bulduk, yaptığımız arama neticesinde mahkeme heyetine gösterdiğimiz yerde Kaleşnikof tüfek ile bu tüfeğe ait mermiler ve yine tutanakta geçen 9 mm tabancaya ait şarjörler bulundu. Daha sonra sanık bize evin içindeki tabancasını kendi gösterdi. Biz Kaleşnikofu bulduğumuz yere geldiğimizde şu anda yıkık olan duvar yıkık değildi, yeni arka taraftaki pencere çerçeveli ve camlı idi.”
”; jandarma görevlisi F..... E...; “
“Tutanak içeriğini aynen tekrar ederim, silahı bulmuş olduğumuz yer görmüş olduğunuz yerdir. Ancak duvarında böyle bir delik yoktu. Arka tarafta ise pencere kapalı idi. Avluya girdiğimizde de direğe bağlı orta boylu saldırgan olmayan bir köpek vardı.”
” dedikten sonra, aynı keşif sırasında tüm sanıklara ayrı ayrı sorulduğunda;“
“Biz silahı bulduğumuzda parmak izi incelemesi yaptıramadık, zira silahı bulduğumuzda çok tozluydu. Üzerinde herhangi bir parmak izi de yoktu, zira uzun süredir kullanılmadığı belliydi, bu nedenle parmak izi araştırması yaptırmayı düşünmedik, silah şu anda bulduğumuz şekilde idi, paslı da değildi.”
” demek suretiyle ambar odasının duvarının delik, penceresinin de açık olduğu yönündeki sanık savunmasını yalanlamışlardır. Buna karşılık; keşif sırasında ifadesine başvurulan köy muhtarı M..... C.......; “
“Köy muhtarı olduğum için aramaya katıldım. Sanığa ait ahırda iki tane küçük köpek vardı. Sanığa ait evin bitişiğindeki yem saklanılan yerde Kaleşnikof tüfek ve mermiler bulundu. Görmüş olduğunuz yer şu an boş ama olay tarihinde burada yem çuvalları vardı, biz yem çuvallarının üstünde silahın bulunduğu yere doğru ilerledik ve Kaleşnikof silahı bulduk. Arama yapılan tarihte bu duvar yine yıkıktı, küçük pencere de açıktı, sanık köyümüzde yaşar, bekardır, evde kimse yoktur, bu avlu ve ev sanığa aittir.”
” diyerek sanık savunmasını desteklemiş; sanığın komşularından H........ A.... ise; “
“Tutanaktaki imza bana aittir. Köyde oturduğum için aramaya beni de kattılar. Biz sanığın evinde iken jandarmalar geldiler. Biz sanığın evinde iken jandarmalar Kaleşnikof silahı buldular, ben kaleşnikof silahın bulunduğu yere gitmedim, bu konu hakkında da bilgim yoktur, pencereler açık mıydı bilemiyorum, sanığın iki küçük köpeği vardı”
” şeklinde ifade vererek, savunma lehine ya da aleyhine bir beyanda bulunmamıştır.
Keşif sonunda tüm tutanak mümzilerinden ayrı ayrı sorulduğunda, hepsi de;”
”Kapının bitişiğindeki demirli pencerede biz geldiğimizde cam olmadığından tahta vardı. Bizim hatırladığımız kadarıyla burası kapalı idi.”
” demişlerdir. (Mahkeme heyeti ile birlikte pencerenin incelenmesinde pencerenin arkasında çerçevenin bıraktığı kerpiçten izler olduğu, yine tahtadan söküldüğüne dair yeni darbeler olduğu gözlemlenmiştir.)
Aynı köyden oldukları için ifadelerine başvurulan tanıklardan S.... S..., İ..... Gergin, M..... E...., U.... A...... ve İ...... G.. ise sanıkta Kaleşnikof silah görmediklerini beyan etmişlerdir.
Sonuç olarak; sanığın bilinen bir hasmının bulunmaması, Çorum ve çevresinde edinilmesi oldukça zor ve pahalı olan Kaleşnikof tüfeğin iftira amaçlı olarak bir başkası tarafından sanığın ambarına konulmuş olmasının mümkün görülmemesi, sanığın evinin bitişiğindeki ambarda, yanında 7.62 mm. ve 9 mm. silahlara ait şarjör ve mermiler de olduğu halde ele geçirilen silahın aşırı tozlu olmasının silahın uzun zamandır aynı yerde bulundurulduğuna delil teşkil etmesi, tutanak düzenleyici kolluk görevlileri Hasan Şandır, M...... K....... ve F..... E...’in keşif sırasındaki yeminli ifadelerinde, arama yapıldığı esnada ambar duvarlarında delik bulunmadığını, pencerenin de kapalı olduğunu açıkça beyan etmiş olmaları, ambarın kapalı olan penceresinin olaydan sonra açıldığının, sağlam olan duvarının ise olaydan sonra delindiğinin yapılan keşifteki tespitler arasında yer alması hususları birlikte değerlendirildiğinde; evinin müştemilatı içerisinde bulunan ambar odasından ele geçirilen Kaleşnikof tüfeğin sanığa ait olduğunun kabul edilmesi gerektiğinden, sanık hakkında Kaleşnikof tüfek ve ruhsatsız tabanca bulundurma eylemleri nedeniyle 765 sayılı Yasanın 79. maddesi de dikkate alınmak suretiyle 6136 sayılı Yasanın 13/2. maddesi yerine, yazılı şekilde aynı Yasanın 13/1. maddesi uyarınca hüküm verilmesi yasaya aykırıdır.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Genel Kurul Başkanı O.Şirin; “
“Olay günü, Çorum Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğüne yapılan isimsiz bir telefon ihbarı üzerine sanığın evine gidilerek yapılan aramada bir adet Kalaşhnikov tüfek, bir adet Browning marka 9 mm. tabanca ve bunlara ait şarjör ile çok sayıda mermi ele geçirilmiştir.
Dosya incelendiğinde;
1-Aramanın bir ihbar üzerine yapıldığı, bu ihbarın sanığın bilinmeyen bir hasmı olduğunu ve silah suçundan cezalandırılması amacını güttüğünü gösterdiği, bu durumun, sanık hakkında suçlayıcı mizansen yapılabileceğini güçlü bir olasılık haline dönüştürdüğü,
2-Jandarmanın eve gelişinde ilk olarak Kalaşhnikov tüfeğin bulunduğu ambarı aradıkları ve oradaki Kalaşhnikov tüfekle, pazar çantasındaki kavanoz içinde bulunan mermi ve şarjörleri rahatlıkla buldukları bilahare evde arama yapıp Browning tabancayı sanığın yer göstermesi sonucu ele geçirdikleri,
3-Kalaşhnikov tüfek bulunduğunda üzerinde toz olup olmadığının, varsa muhtemelen kaç günlük olduğunun saptanmadığı ve parmak izi araştırmasına konu edilmediği,
4-Arama tutanağına silahın bulunduğu yere ait ayrıntılı bilgilerin yazılmadığı, buna karşılık çok daha sonra mahkemece yapılan keşif sırasında “
“burasının bir ambar olduğunun, ambarın penceresinde cam bulunmadığının, duvarının bir kısmının yıkılmış olduğunun ve kapısının kilitlenemez durumda olduğunun”
” tespit edildiği, asker olan zabıt mümzilerinin aksi yöndeki ifadelerine rağmen, aramaya katılan ve zabıt mümzilerinden olan köy muhtarının ambarın arama sırasında da aynı durumda olduğuna ilişkin tanıklık yaptığı,
5-Sanığın bu evde yalnız yaşadığı,
6-Ormanlık alanda ve köyün kenarında bulunan, etrafı da korumalı olmayan bu ambara dışarıdan gelen birilerinin rahatlıkla girebileceklerinin keşifte belirlendiği,
7-Ahırın önünde bağlı olan iki adet köpeğin oldukça uysal yapıda bulunduklarının ve üçüncü şahısların yaklaşmalarını engellemeyeceklerinin saptandığı,
8-Sanığın baştan itibaren tüm aşamalarda aynı savunmayı yaparak evinde bulunan tabancanın kendisine ait olduğunu kabul ettiği, hatta bu tabancayı jandarmaya kendisinin teslim ettiği, ancak Kalaşhnikov tüfeğin kesinlikle kendisine ait olmadığını bildirdiği,
Anlaşılmaktadır.
Tüm bu nedenlerle, Yerel Mahkeme direnme hükmünün yerinde olduğu, Kalaşhnikov tüfeğin sanığa ait olmayabileceği ve ihbar eden tarafından ya da onun girişimi altında sanığın cezalandırılmasını temin amacıyla ambara koyulabileceği yönünde çok ciddi bir şüphenin bulunduğu, aşılamayan bu şüphenin sanık lehine yorumlanması suretiyle Kalaşhnikov tüfeğin sanığa ait olmadığı, kendisine aidiyeti ikrarıyla saptanan Browning marka tabanca nedeniyle 6136 sayılı Yasanın 13/1. maddesi kapsamında sorumlu tutulması gerektiği görüşünü taşımaktayım.
Bu itibarla; verildiği tarih itibarıyla hukuka uygun olan Yerel Mahkeme hükmünün, 5271 sayılı CYY.nın 231. maddesinde hükümden sonra yapılan değişiklik uyarınca “
“hükmün açıklanmasının geri bırakılması”
” yönünden değerlendirme yapılması zorunluluğundan bozulması icap ettiği kanaatindeyim.”
” şeklinde;
Çoğunluk görüşüne katılmayan diğer Genel Kurul üyeleri de; benzer gerekçelerle karşıoy kullanmışlardır.
Bu itibarla; yerel Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları yerinde görüldüğünden, Yerel Mahkemenin direnme kararının bozulmasına ve dosyanın Yerel Mahkemeye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:Açıklanan nedenlerle,
1-Mecitözü Asliye Ceza Mahkemesi’nin 15.06.2006 gün ve 42-91 sayılı direnme kararının tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak BOZULMASINA,
2-Dosyanın Mecitözü Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 13.05.2008 günü yapılan müzakerede yeterli oy çokluğu sağlanamadığından, 27.05.2008 günlü müzakerede oyçokluğu ile karar verildi.