Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/3826 Esas 2022/9026 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/3826
Karar No: 2022/9026
Karar Tarihi: 14.06.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/3826 Esas 2022/9026 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2022/3826 E.  ,  2022/9026 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi


    Dava, 506 sayılı Kanun hükümleri kapsamında gerçekleştirilen zorunlu sigortalılık bildiriminin geçersiz sayılarak yaşlılık aylığının iptali yönündeki Kurum işleminin iptali ile aylığın yeniden bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
    Mahkemece, bozmaya uyularak ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Eldeki davada, Mahkemece verilen 26.11.2014 tarihli karar, dairemizin Bozma ilamı ile, “… 506 sayılı Kanun hükümleri kapsamında, 1971 – 1988, 22.02.2001 - 01.01.2002 dönemlerinde zorunlu, 01.06.2002 – 31.03.2004, 01.05.2008 – 30.09.2008 tarihleri arasında isteğe bağlı olmak üzere 2.941 günlük, 5510 sayılı Kanunun 4/1-(b) maddesine tabi 01.10.2008 – 15.12.2008 döneminde 75 günlük sigortalılığı ile askerlik borçlanmasına karşılık gelen 600 gün olmak üzere toplam 3.616 prim ödeme gün sayısı üzerinden 506 sayılı Kanunun Geçici 81/C maddesi gereğince 01.02.2009 tarihinden itibaren kendisine yaşlılık aylığı bağlanan davacının, davalı Kurumca yapılan denetim ve araştırma sonrasında 15.05.2013 günü düzenlenen Araştırma İnceleme Raporu’na dayanılarak 2013 yılının Eylül ayında, ...Deva Kardeşler Akü Sanayi Ticaret Ltd. Şti.’ne ait 1002924 sicil numaralı işyerinden 22.02.2001 – 01.01.2002 döneminde tam gün üzerinden eksiksiz gerçekleştirilen 310 günlük sigortalılık bildiriminin fiili çalışmaya dayanmaması nedeniyle geçersiz sayılıp giderek tahsis koşullarını da yitirdiğinden aylığının iptal edildiği, Kurum tarafından iptal gerekçeleri olarak, işverence sigorta prim borçlarının ödenmemesi, bildirimi yapılan sigortalıların çoğunun akraba oluşu, bazı sigortalıların söz konusu bildirimleriyle aylığa hak kazanması, işverence beyan verildiği dönemde yerel denetim yapılarak adreste bulunamaması nedeniyle 2007 yılında kapsamdan çıkartılması, E-Bildirge şifresi iptal edildikten sonra işverenin Kuruma herhangi bir başvurusunun bulunmaması, 2000 yılının Mayıs ayında işyeri devri gerçekleşmesine karşın aktif ve pasif yerine yalnızca işyeri dosyasını devralındığının belirlenmesi, sonuçta 2000 yılının Mayıs ayından itibaren işyerinin faaliyetinin bulunmaması olgularına yer verilerek bilgi ve görgülerine başvurulan sigortalıların ifadelerinin esas alındığı anlaşılmaktadır.
    " … Kurum tespit ve bulgularının aksinin aynı derecede somut, inandırıcı, gerçeklere dayalı delillerle kanıtlanması gereğinden hareketle uyuşmazlık konusu dönem yönünden, dönemsel sigorta primleri bordrolarında kayıtlı olup sigortalılıkları Kurumca geçersiz sayılmayan kişilerin bilgi ve görgülerine başvurulmalı, aynı çevrede faaliyet yürüten işverenler ve çalışanlar yöntemince belirlenerek dinlenilmeli, belirdiği takdirde tanık anlatımları arasındaki çelişkiler giderilmeli, işyerinin faaliyeti ve kapasitesi, çalışma şekli ve düzeni, davacının yaptığı işin ne olduğu, nasıl yerine getirildiği, günlük/haftalık çalışma saatleri saptanmalı, gerektiğinde işyerine ait elektrik ve su faturaları ilgili kurumlardan, işverenin ödediği vergilerde esas alınan kazanç miktarlarını gösteren vergi kayıtları ilgili vergi dairelerinden getirtilerek irdelenmeli, işyerinin faal olup olmadığı belirlenmeli, işyerinin ticari faaliyetinin kapsamına, ticaret ve çalışma hayatının gerçeklerine göre Kuruma bildirildiği kadar sigortalının çalışıp çalışamayacağı ortaya konulmalı, toplanan tüm kanıtlar değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir…” gereğine işaret edilerek bozulmuştur.
    Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı).
    Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Prof. Dr. Baki Kuru, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak) Dr. A. Recai Seçkin’e Armağan, ... Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No. 351 ..., 1974, sayfa 395 vd.)
    Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
    Mahkemece, bozma ilamına uyulmuş ise de, bozma ilamı sonrası yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir.
    Mahkemece, öncelikle davacının beyanı alınarak, şoför olarak kullandığı araçların plakaları tespit edilip, bu araçların tescil kayıtları getirtilmeli, söz konusu araçlarla kimlere mal götürüp hizmet verdiği hususları ile işyerinin faaliyeti ve kapasitesi, çalışma şekli ve düzeni, davacının yaptığı işin ne olduğu, nasıl yerine getirildiği, günlük/haftalık çalışma saatleri sorularak davacının talebi somutlaştırılmalı, açtığı dava kesinleşerek hizmetleri tespit edilen ve bordro tanığı konumuna gelen tanık ...’in beyanında bahsi geçen ...ve ... tanık sıfatıyla dinlenerek beyanlarına başvurulmalı, işyerine ait elektrik ve su abonelikleri özelleştirilmeden önce dağıtım yapan kuruluşlardan sorulmalı, dava dışı işveren şirketin vergi dönemi belirlenerek, ödediği vergilerde esas alınan kazanç miktarlarını gösteren vergi kayıtları ilgili vergi dairelerinden getirtilerek irdelenmeli, vergi beyannamelerinin kim tarafından verildiği açıklığa kavuşturularak tanık sıfatıyla dinlenmeli böylece işyerinin uyuşmazlık konusu dönemde faal olup olmadığı belirlenmeli, toplanan tüm kanıtlar değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.
    Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, 14.06.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.







    Hemen Ara