Esas No: 2020/3473
Karar No: 2020/5854
Karar Tarihi: 14.12.2020
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/3473 Esas 2020/5854 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Sivas 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nce bozmaya uyularak verilen 28.12.2018 tarih ve 2017/403 E. - 2018/673 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı şirketin inşaat işinde kullandığı keresteleri ...’ın şahsına ait şirketten 18.000,00 TL’ye alarak karşılığını çek ile ödediği halde ...’ın ortağı olduğu davalı şirket tarafından tanzim edilen faturaya dayanılarak yapılan takiple aynı alacağın fazlasıyla ikinci kez tahsil edilmeye çalışıldığını, davacının adi posta ile gönderilen faturaya itiraz ettiğini belirterek davacının davalıya borcunun olmadığının tespitine ve davalı aleyhine %40 kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, ..."a ödendiği belirtilen çekin icra takibine dayanak fatura ile bir ilgisinin bulunmadığını, faturanın iadesine ilişkin ihtarnamede imzaya itiraz edilmediğini, fatura konusu malların davacı tarafça yaptırılan inşaatlarda kullanılıp kullanılmadığının tespitinin yapıldığını belirterek davanın reddine ve davacı aleyhine % 40"tan aşağı olmamak üzere tazminata karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalıya ait ticari defterlerde davacıya 34.981.- TL tutarlı satış yapıldığı, karşılığında 18.000,00 TL tutarlı çek alındığına ilişkin kayıt bulunduğu, yevmiye defterinin kapanış kaydında davacıdan 16.981,00 TL alacaklı gözüktüğü, davacı keresteleri davalıdan değil de ..."tan aldığını ileri sürmüş ise de, buna ilişkin herhangi bir fatura, irsaliye veya teslim fişi dosyaya sunmadığı, davaya ve takibe konu fatura incelendiğinde emtiayı teslim edenin ..., teslim alanın ise ... olduğu, ..."ın fatura tarihi itibariyle davacı şirket yetkili ve temsilcisi olduğu, takipten sonraki döneme ilişkin 20.12.2010 tarihli 18.000,00 TL tutarlı harici ödeme gözetilerek, davanın kısmen kabulüne ve tarafların % 20 nispetinde icra inkar tazminatı ile mahkumiyetlerine karar verilmiş, hüküm, davacı vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesi’nin 2016/5509 esas ve 2017/2098 karar sayılı ve 15.03.2017 tarihli ilamında yer alan, “Dava, faturaya dayalı olarak başlatılan ilamsız icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Davacı icra takibine süresinden sonra yaptığı itirazında malı almadıklarını, irsaliyeli faturadaki imzanın kendilerine ait olmadığını beyan etmiş, açtığı menfi tespit davasında da davalı ile herhangi bir akdi ilişkisi bulunmadığını bildirmiştir. İspat külfeti davalı alacaklıda olup malı davacıya teslim ettiğini ve davacı ile aralarında akdi ilişki bulunduğunu kanıtlamakla yükümlüdür. Davacının dava dışı 3. bir kişiyle olan akdi ilişkisi ve bu ilişkide yapmış olduğu ödemeler davalı ile akdi ilişki bulunduğunu kanıtlamaz. Hal böyle olunca davacının iddiası üzerinde durularak bir inceleme yapılmak gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle hükmün davacı yararına bozulmasına karar verilmiş, Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, davalı tarafa 25.09.2018 tarihli duruşmada takip konusu malın davacıya teslim edilip edilmediği, davacı taraf ile aralarında akdi ilişkinin bulunup bulunmadığı hususlarında beyanda bulunmak ve varsa delillerini dosyaya sunmak üzere 2 haftalık süre verildiği, davalı tarafça dosyaya yazılı olarak beyanda bulunulduğu ancak belirtilen hususlarla ilgili herhangi bir delil veya bilgi belge sunulmadığı, bu haliyle davalı alacaklı tarafça malın davacıya teslim edildiği ve davacı ile aralarında akdi ilişki bulunduğu hususunun ispat edilemediğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının takip dosyasındaki alacaktan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmuşsa da bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Davalı tarafından dosyaya aslı sunulan 15.10.2010 tarihli irsaliyeli faturada teslim alan hanesinde davacı şirket ortağı olduğu iddia edilen ...’ın isim ve imzası bulunmaktadır. Bu durumda mahkemece öncelikle imzanın ...’a ait olup olmadığı araştırılarak, inkâr halinde imza incelemesi yaptırılması, imzanın ...’a ait olduğunun tespiti durumunda faturaya konu malların teslim edildiğinin kabulü yoluna gidilerek varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak verilen hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 14.12.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.