Esas No: 2008/2-42
Karar No: 2008/69
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2008/2-42 Esas 2008/69 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık, evine sayaçtan geçirmeden harici hat çekerek kaçak elektrik kullanmak suçundan yargılanmıştır. İlk olarak beraat kararı verilmiş, ancak yerel Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Ceza Dairesi tarafından bozulmuş ve sanığa 2 ay hapis cezası verilmiştir. Daha sonra Yargıtay 7. Ceza Dairesi tarafından yapılan bir bozma kararı sonrasında, sanık daha lehe olan Türk Ceza Kanunu'nun yürürlüğe girdiği tarihte cezalandırılması gerektiği belirtilmiştir. Son olarak Ağrı 2. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından sanık 765 sayılı Türk Ceza Kanunu hükümleri uyarınca cezalandırılmıştır. Kararda geçen kanun maddeleri ise şöyledir: 5252 S. Türk Ceza Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun Madde 5, 5271 S. Ceza Muhakemesi Kanunu Madde 223, Madde 230 ve Madde 232.
Ceza Genel Kurulu 2008/2-42 E., 2008/69 K.
"İçtihat Metni"
Sanık hakkında 11.10.2000 ve öncesinde, evine sayaçtan geçirmeden harici hat çekmek suretiyle kaçak elektrik kullanmak suçundan 765 sayılı Yasanın 491/ilk ve 522. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle açılan kamu davası sonunda; Hamur Sulh Ceza Mahkemesince 23.10.2001 gün ve 54-31 sayı ile beraat kararı verildikten sonra, bu hükmün yerel Cumhuriyet savcısı tarafından sanık aleyhine temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Ceza Dairesince 27.05.2003 gün ve 14249-3212 sayı ile; “
“..Suç ve mühürleme tutanakları ile bu tutanakları doğrulayan tanık beyanları, sanığın Cumhuriyet savcılığında alınan ifadesi ve tüm dosya içeriğine göre sanığa yüklenen suçun sabit olduğu gözetilmeden suç tutanağından sayacın takıldığı tarihe kadar geçen sürenin kısa olduğundan bahisle yasal olmayan gerekçe ile beraat kararı verilmesi…
…” isabetsizliğinden bozma kararı verilmiş, bozma üzerine yapılan yargılama sonunda da Hamur Sulh Ceza Mahkemesince 28.01.2004 gün ve 26-3 sayı ile; bozmaya uyulmak suretiyle “
“Sanığın 765 sayılı Yasanın 491/ilk ve 522/1 (2/3 indirim) maddeleri uyarınca 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 647 sayılı Yasanın 4. maddesi gereğince hapis cezasının 182.520.000 lira ağır para cezasına çevrilmesine, ertelemeye yer olmadığına, yargılama giderine,…
…” hükmedilmiştir.
Bu hüküm yerel Cumhuriyet savcısı tarafından sanık lehine temyiz edildiğinde, Yargıtay 7. Ceza Dairesince 16.11.2005 gün ve 346-20115 sayı ile; “
“…Hükümden sonra 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 12. maddesinin b fıkrası ile 765 sayılı Türk Ceza Kanunu bütün ek ve değişiklikleri ile birlikte yürürlükten kaldırılmış olup, aynı tarihte yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7. maddesi uyarınca lehe olan yasanın belirlenip sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması…
…..”
” sebebiyle sair yönleri incelenmeden bozulmuş, Hamur adliyesinin kapatılmış olması nedeniyle davaya bakan Ağrı Sulh Ceza Mahkemesince de 03.04.2006 gün ve 26-68 sayı ile; görevsizlik kararı verildikten sonra dosya Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmiştir.
Ağrı 2. Asliye Ceza Mahkemesince 03.11.2006 gün ve 421-116 sayı ile; “
“…Sanığın daha lehe olan 765 sayılı Yasa hükümleri gereğince cezalandırılmasına karar verilerek; 765 sayılı Yasanın 491/ilk, 522 ve 59. maddeleri uyarınca 1 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, verilen hapis cezasının 647 sayılı Yasanın 4 ve 5252 sayılı Yasanın 5/1. mad¬
¬deleri uyarınca 150 YTL adli para cezasına çevrilerek, 647 sayılı Yasanın 6. maddesi uyarınca ertelenmesine, taksitlendirmeye yer olmadığına, avukatlık ücretine ve yargılama giderine…
…” hükmedildikten sonra, bu hüküm sanık müdafii tarafından temyiz edildiğinde, Yargıtay 2. Ceza Dairesince 28.05.2007 gün ve 4142-7582 sayı ile; “
“1)Sanık hakkında açılan kamu davasıyla ilgili olarak görevli olmayan Sulh Ceza Mahkemesince yapılan kovuşturma evresinde işlemler 5271 sayılı CYY nın 7. maddesi uyarınca hükümsüz olduğundan, aynı Yasanın 191. ve 147. maddeleri gereğince görevli mahkeme olan Asliye Ceza Mahkemesince sorgusu yapılmadan, görevsizlik kararından önce Sulh Ceza Mahkemesince yapılan sorgusu yeterli kabul edilerek yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması, 2)11.10.2000 tarihli suç tutanağının onaysız fotokopilerinin hükme esas alınması…
…” isabetsizliğinden, sair yönleri incelenmeyen hükmün bozulmasına; bozma üzerine davaya bakan Ağrı 2. Asliye Ceza Mahkemesince de 19.07.2007 gün ve 413-594 sayı ile; “
“1-Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 28.05.2007 tarih ve 2007/4142 esas, 2007/7582 karar sayılı bozma ilamında belirtilen 1 nolu bozma sebebi usul ve yasaya uygun bulunmadığından mahkememizin 03.11.2006 tarih ve 2006/421 esas, 2006/116 karar sayılı kararında direnilmesine,…
…” karar verilmiş olup, karar sanık müdafii tarafından bozmaya uyulması gerektiğine, vs. ye yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dosya, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının “
“bozma”
” istekli, 25.01.2008 gün ve 3094 sayılı tebliğnamesi ile Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup, düşünüldü;
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasında ortaya çıkan ve Genel Kurulca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; görevli olmayan Sulh Ceza Mahkemesince sorgusu yapılmış olan sanığın, görevli Asliye Ceza Mahkemesince yeniden sorgulanmasının zorunlu olup olmadığına ilişkindir.
Uyuşmazlığın çözümüne geçilmeden önce, hükümde göze çarpan başka bir hususun ön mesele olarak görüşülmesi gerekmiştir.
Dosya incelendiğinde,
Ağrı 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 03.11.2006 gün ve 421-116 sayılı mahkumiyet hükmünün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 2. Ceza Dairesince 28.05.2007 gün ve 4142-7582 sayı ile usule ilişen nedenlerden ötürü bozulduğu görülmektedir.
Bozma üzerine Ağrı 2. Asliye Ceza Mahkemesince 19.07.2007 gün ve 413-594 sayı ile; “
“1-Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 28.05.2007 tarih ve 2007/4142 esas, 2007/7582 karar sayılı bozma ilamında belirtilen 1 nolu bozma sebebi usul ve yasaya uygun bulunmadığından mahkememizin 03.11.2006 tarih ve 2006/421 esas, 2006/116 karar sayılı kararında direnilmesine,…
…” karar verilmekle yetinilmiş, hüküm kurulmamıştır.
5271 sayılı CYY nın 230 ve 232. maddeleri uyarınca hüküm fıkrasında; “
“223. maddeye göre verilen kararın ne olduğunun, uygulanan yasa maddelerinin, tayin olunan ceza miktarının ve yasa yollarına başvurmanın olanaklı olup olmadığının”
” hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir. Bozulmakla tamamen ortadan kalkan ve infaz yeteneğini yitiren önceki hüküm yerine, onandığı takdirde başka bir kararın varlığını gerektirmeden infaza esas alınabilecek nitelikte yeni bir hüküm verilmelidir. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 12.05.1998 gün ve 6-104-171 sayılı kararı da aynı mahiyettedir.
Bu itibarla, sanık müdafiinin diğer temyiz itirazlarının reddiyle, hüküm niteliğinde bulunmadığı değerlendirilen ve sair yönleri incelenmeyen direnme kararının öncelikle belirtilen usulü nedenle bozularak dosyanın mahalline gönderilmesine, tebliğnameden farklı düşünce ile karar verilmelidir.
SONUÇ:Açıklanan nedenlerle:
1-Ağrı 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 19.07.2007 gün ve 413-594 sayılı direnme kararının, belirtilen usule aykırılık nedeniyle sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
2-Dosyanın Ağrı 2. Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 01.04.2008 günü yapılan müzakerede tebliğnameden farklı düşünce ve oybirliği ile karar verildi.