Esas No: 2008/7-39
Karar No: 2008/58
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2008/7-39 Esas 2008/58 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2008/7-39 E., 2008/58 K.
"İçtihat Metni"
Sanıklar B.... A... ile E.... Ş....’in toplu kaçakçılık suçundan 1918 sayılı Yasanın 27/2-3 ve 33/son maddeleri uyarınca 8 yıl 9 ay ağır hapis ve 82.698.264 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmalarına ilişkin olarak Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 07.12.2000 gün ve 64-274 sayılı hükmün sanık B.... A... müdafii ile katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 7. Ceza Dairesi 14.11.2001 gün ve 9467-17644 sayılı kararı ile, nisbî harç ve avukatlık ücreti yönünden düzeltmek suretiyle hükmü onamıştır.
Hükmün infazı sırasında 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Yasası’nın yürürlüğe girmesi ve 1918 sayılı Yasayı yürürlükten kaldırması nedeniyle sanık müdafileri ile Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca istemde bulunulması üzerine duruşma açan Yerel Mahkeme 09.09.2003 gün ve 283-218 sayı ile; “
“hükmün kesinleşmesinden sonra yürürlüğe giren 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Yasası’nın 3. maddesinde kaçakçılık suçunu oluşturan eylemlerin niteliğinin belirtildiğini, 4. maddesinde de yaptırımların düzenlendiğini, öngörülen yaptırımın ağır para cezası olduğunu, toplu kaçakçılık halinde cezanın yarı oranında artırılmasının hükme bağlandığını, maddede öngörülen yaptırıma göre suçun dava zamanaşımı süresinin kesintilerle birlikte 7 yıl 6 ay olduğunu, suç tarihi olan 28.11.1991 tarihi ile önceki mahkûmiyet hükmünün kesinleştiği tarihler arasında bu sürenin dolduğunu belirterek, sanıklar hakkındaki kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 765 sayılı TCY’nın 102/4 ve 104/2. maddeleri uyarınca ortadan kaldırılmasına”
” karar vermiştir.
Katılan vekili tarafından temyiz edilen bu hüküm Yargıtay 7. Ceza Dairesince 05.12.2007 gün ve 27629-10339 sayı ile;
“4926 sayılı Yasa hükümlerine göre sanıklara atılı suça ağır para cezası uygulanabileceği ve bu durumda asli dava zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğu sanık yararına olan bu düzenlemenin 765 sayılı TCK.nun 2. maddesi uyarınca gözetilmesinin zorunluluğu ve suç tarihi ile hükmün kesinleştiği tarih arasında TCK.nun 102/4, 104/2. maddelerinde belirtilen 7,5 yıllık kesintili zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşıldığından tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir.”
” saptamasına yer verilerek suretiyle onanmıştır.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise 31.01.2007 gün ve 48819 sayı ile;
“4926 sayılı yasa yürürlüğe girmeden önce 1918 sayılı yasa hükümleri uyarınca sanıklar hakkında verilen mahkûmiyet hükmü 14.11.2001 tarihinde kesinleşmiştir. Bu hükmün infazı aşamasında gerçekleşen yasa değişikliğine göre, 4926 sayılı yasanın 4/a-1, 5/son, 34 maddeleri uyarınca, eylemin yalnızca para cezasını gerektirmesi nedeniyle önödeme teklifinde bulunulması, teklife uyularak ödemede bulunulması halinde davanın ortadan kaldırılmasına karar verilmesi, aksi halde, lehe olan 4926 sayılı yasa hükümleri uygulanarak ceza tayin edilmesi gerekirken, suç tarihi ile mahkûmiyet hükmünün kesinleştiği tarih arasında 7 yıl 6 aylık toplam dava zamanaşımının gerçekleştiğinden bahisle davanın ortadan kaldırılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Çünkü, mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra ceza zamanaşımı işlemeye başlayacağından, artık, dava zamanaşımından söz edilemez.”
” gerekçesiyle itiraz etmiş, Özel Daire kararının kaldırılmasını, Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasını istemiştir.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İncelenen olayda;
Bir firmanın ihracatı teşvik belgesi ile ithal ettiği ve ihraç edilecek ürünlerin üretiminde kullanacağı White Sprit isimli maddenin nakliyesini üstlenen B.... A...’ın mal sahibinden habersiz olarak bu maddeyi yanında çalışan diğer sanık E.... Ş.... aracılığıyla 28.11.1991 tarihinde iç piyasada satışa sunma eylemi nedeniyle her iki sanık da yargılanarak toplu kaçakçılık suçundan dolayı 1918 sayılı Yasanın 27/2-3 ve 33/son maddeleri uyarınca 8 yıl 9 ay ağır hapis ve 82.698.264 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmışlar, mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra infaz sırasında 4926 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesi ve eylemin yaptırımını failler lehine değiştirmesi üzerine mahkûmiyet hükmünde değişiklik yargılaması yapılmış ve Yerel Mahkemece; yaptırımın değişmesi nedeniyle dava zamanaşımı sürelerinin de değiştiği, yeni yasal düzenleme nedeniyle yargılamada uygulanması gereken 7 yıl 6 aylık kesintili dava zamanaşımı süresinin suç tarihi ile mahkûmiyet hükmünün kesinleşme tarihleri arasında dolduğu gerekçesiyle kamu davalarının ortadan kaldırılmasına karar verilmiş, temyiz edilen bu hüküm de Özel Dairece onanmıştır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise, hüküm kesinleşmesi ile birlikte dava zamanaşımı uygulamasının sona erdiğini, artık ceza zamanaşımı süresinin dikkate alınması gerektiğini belirterek bu karara itiraz etmiştir.
Görüldüğü üzere çözümü gereken hukuki sorun, dava zamanaşımı süresinin dolup dolmadığına ilişkindir.
Toplu kaçakçılık suçunun yaptırımı, somut olayda suçun işlendiği 28.11.1991 tarihinde yürürlükte bulunan 1918 sayılı Yasa’nın 27. maddesindeki düzenlemeye göre 8 yıldan 12 yıla kadar ağır hapistir; bu suçla ilgili kesintili dava zamanaşımı süresi de 765 sayılı Türk Ceza Yasası’nın 102/3 ve 104/2. maddeleri uyarınca 15 senedir. Sanıkların 10 sene süren yargılamaları sonunda mahkûmiyetlerine karar verildikten ve haklarındaki hükmün 14.11.2001 tarihinde onanarak kesinleşmesinden sonra yürürlüğe giren 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Yasası’nın olaya uygun düşen 3/f, 4/f ve 5/3. maddelerinde gerçekleştirilen düzenlemelerle bu suçun yaptırımı ağır para cezasına dönüştürülmüş, böylelikle kesintili dava zamanaşımı süresi de 765 sayılı Türk Ceza Yasası’nın 102/4 ve 104/2. maddeleri uyarınca dolaylı biçimde 7 yıl 6 aya düşmüştür.
Yasa değişikliğinin gerçekleştiği ve mahkûmiyet hükmünde değişiklik yargılamasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 765 sayılı Türk Ceza Yasası’nın, suçtan sonra yürürlüğe giren yasanın daha lehe olması halinde fail bakımından bu yasanın tatbik ve infaz olunacağını emreden 2. maddesi uyarınca yerel mahkemeden bu hususta bir karar istenmiş ve böylece mahkûmiyet hükmünde değişiklik yargılaması gerçekleştirilmiştir.
Yasanın 109. maddesine göre de, “
“aynı fiilden dolayı her ne suretle olursa olsun tekrar yargılanması gereken hükümlünün sonraki mahkûmiyeti öncekinden daha hafif bir cezayı gerektiriyorsa, zamanaşımı süresi de sonraki hüküm ile tertip olunacak cezaya göre hesap edilecektir”
”. 03.06.1942 tarih ve 36/15 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bu hesaplama, maddede öngörülen cezanın üst sınırına göre yapılacaktır. Öte yandan maddede, “
“her ne suretle olursa olsun tekrar yargılama yapılması”
”ndan söz edilmesi karşısında, yargılamanın iadesinde olduğu gibi mahkûmiyet hükmünde değişiklik yargılamasında da 109. maddenin uygulanacağı açıktır.
Bu itibarla, sanıkların on yıl süren yargılama sonunda sorumlu tutuldukları toplu kaçakçılık suçunun yaptırımının sonradan gerçekleştirilen değişiklikle ağır para cezasına dönüşmesi, kesintili dava zamanaşımı süresinin de dolaylı biçimde 7 yıl 6 aya düşmesi ve bu sürenin önceki yargılama sırasında dolmuş bulunması karşısında, mahkûmiyet hükmünde değişiklik yargılaması sonucunda davanın gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına karar verilmesi ve bu hükmün onanması isabetli olup, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
SONUÇ:Açıklanan nedenlerle;
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2-Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 25.03.2008 günü oybirliği ile karar verildi.