Esas No: 2011/222
Karar No: 2011/584
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2011/222 Esas 2011/584 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteğin reddine karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı işçi, iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan işverence feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücretinin belirlenmesini istemiştir.
Davalı işveren, davacının 19.7.2004 tarihinde operasyon mühendisi olarak çalışmaya başladığını, daha sonra müşteri mühendislik uzmanı olarak çalışmaya devam ettiğini iş akdinin tazminatsız olarak 25/II-e maddesi gereğince, doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışları nedeniyle feshedildiğini, davacının şirkete ait gizli tutulması gereken belgelerin ve bilgilerin izin almaksızın toplanması, şirkette yapılan özel toplantıları izinsiz ve habersiz sesli ve sessiz kayıt altına alıp şirket dışına çıkardığı davacı eylemlerinin İş Yasasına, davacı ile davalı arasındaki Gizlilik Sözleşmesine aykırı olduğu, davacının davranışlarının iyiniyetle bağdaşmayacağı, işçiden beklenen doğruluk ve bağlılık yükümlülüğünün yerine getirilmediğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir
Mahkemece davalı işverenin fesih savunmasındaki belirtilen hususların mahkemede vicdani kanı oluşturacak şekilde kanıtlandığı davanın subut bulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesi işverene, işçinin davranışlarından ve yeterliliğinden kaynaklanan nedenlerle iş sözleşmesini feshetme yetkisi vermiştir. İşçinin davranışları nedeniyle iş sözleşmesinin feshedilebilmesi, işçinin iş sözleşmesine aykırı, sözleşmeyi ihlal eden bir davranışının varlığını şart koşar. İşçinin davranışlarından ve yeterliliğinden kaynaklanan bu nedenler, aynı yasanın 25. maddesinde belirtilen nedenler yanında, bu nitelikte olmamakla birlikte, işyerlerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen nedenlerdir. İşçinin davranışlarından veya yetersizliğinden kaynaklanan nedenlerde, iş ilişkisinin sürdürülmesinin işveren açısından önemli ve makul ölçüler içinde beklenemeyeceği durumlarda, feshin geçerli nedenlere dayandığını kabul etmek gerekecektir.
Dosya içeriğine göre, davalı işyerinde müşteri mühendislik uzmanı olarak görev yapan davacının görev yaptığı dönemde 1.5.2008 fesih tarihinden önce şirkete ait gizli bilgi ve belgeleri 3. kişilere verdiği ya da şirkete ait meslek sırlarını ortaya attığı yolunda bir tespitin bulunmadığı, davacının iş sözleşmesinin 1.5.2008 tarihinde fiilen sona erdirildiği aynı gün davacının eşyalarını toplaması sırasında şirket yetkililerinin şüphe üzerine davacının hard diskine el koymak istedikleri, davacının direnmesi ve şirket yetkililerinin ihbarı ile zabıta tarafından bu diske el konulduğu anlaşılmaktadır.
Şişli İlçe Emniyet Müdürlüğünün 16.10.2008 tarihli yazı içeriği ve Dijital Veri İnceleme Büro Amirliğinca yapılan teknik inceleme raporundan davalı şirkete ait bilgi, belge ve dökümanlar olduğu tespit edilmiştir. Şişli Cumhuriyet Başsavcılığının 2008/29010 sayılı koğuşturma evrakında şirket adına müşteki olarak ifadesi alınan İnsan Kaynakları Yönetici İrem Özer Çelikbaş çözünürlüğü yapılan bu bilgilerden bir kısmının Antalyadaki tesise ait tank treyler bilgileri olduğunu, bu bilgilerin müşteriler tarafından bilinmeyerek ticari sır niteliği taşıdığını, bu bilgileri davacının kullanıp kullanmadığını bilmediğini kullanmış olabileceğini ayrıca Antalyadaki firma ile ilgili bir dava dosyasına ibraz ettiğini öğrendiğini belirtirken Şişli 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/235 sayılı dosyasındaki ifadesinde davacıya şirket tarafından teknik bilgilerin depolanması için bilgisayar verdiğini, şirket ile sanık arasında ihtilaf doğduğunu, iş aktinin feshedildiğini, şirkete ait bilgileri kendisine ait harici hard diske kopyalamış olabileçeğinden şüphelenmesi üzerine bu diske el koymak istediklerini, davacının direnmesi üzerine polis çağırdıklarını sanığın sözleşmesinin feshinden sonra kendisinden şirkete ait eşyaları ve bilgisayarı istediklerini harici harddiske fesih günü el koymak istediklerin bildirmiştir. Tanık ifadesinden de anlaşılacağı üzere sözleşmenin feshinden önce davacının şirkete ait bilgi ve belgeleri 3. kişilere verdiği ya da gizli bilgileri kullandığı yolunda bir tespit bulunmamaktadır.
Öte yandan davalı tanığı-müşteki, davacının şirkete ait bir takım bilgileri Antalyada görülmekte olan bir dava dosyasına ibraz ettiğini ileri sürerek bunun da sır saklama yükümlülüğüne aykırı olduğu belirtmekte ise de, bu dosya davacının 29.3.2007 tarihinde Antalya Kaya Belek otelinde gaz tahliyesi yapılırken meydana gelen patlama sonucu bir kişinin ölümü birden fazla kişinin yaralanması ve maddi hasar meydana gelmesi nedeniyle proje sorumlusu mühendis olarak hakkında ceza davası açılan dosyadır. Davalı işveren firma ile Kaya Belek Oteli arasındaki sözleşme gereği sıkıştırılmış doğalgaz sistemini kurmak için CNG dönüşümü için planlama yapıldığı davacının bu planlamada dönüşüm projesinin mühendisi olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının gerek şirkette üstlendiği görev gerekse yargılandığı dava dosyası nedeniyle kendisine ait özel hard diskinde şirkete ait bir takım bilgi ve belgelerin bulunması doğaldır. Davalı işveren davacının bu bilgileri 3. Kişilere vererek sır saklama yükümlülüğünü ihlal ettiğini şirket menfaatlerinin davacının eylemi dolayısıyla zarar gördüğünü kanıtlayamamıştır. Davacının sanık olarak yargılandığı dava dosyasına da sorumlu mühendis olarak görev aldığı projeye ilişkin bilgileri sunması savunma hakkı kapsamında kalan eylem niteliğinde olup bu davranışının sır saklama yükümlülüğünün ihlali olarak değerlendirilmesi hukuken mümkün değildir. Davalı işveren davacının iş sözleşmesinin haklı veya geçerli nedenlerle feshedildiğini kanıtlayamadığından davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddine karar verilemesi hatalı olmuştur.
Belirtilen nedenlerle, 4857 sayılı İş Kanunun 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
Dosya içeriğine göre işe başlatmama tazminatının davacının 4 aylık ücreti olarak belirlenmesi uygun görülmüştür
HÜKÜM : Yukarıda belirtilen nedenlerle;
1-İstanbul 2. İş Mahkemesinin 28.1.2010 gün ve 2008/311, 2010/30 sayılı kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-İşverence yapılan feshin geçersizliğine davacının işe iadesine
3-Davacının yasal sürede başvurmasına rağmen işverenin süresi içinde işe başlatmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının işçinin 4 aylık ücreti olarak belirlenmesine
4-Davacının işe iadesi için işverene süresi içinde başvurması halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aylık ücret ve diğer haklarının davacıya ödenmesi gerektiğinin belirlenmesine ,
5-,Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
6-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı (30.00) TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.100.- TL ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-)Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, kesin olarak 12.09.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.