Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2007/8-274 Esas 2008/18 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2007/8-274
Karar No: 2008/18

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2007/8-274 Esas 2008/18 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu 2007/8-274 E., 2008/18 K.

Ceza Genel Kurulu 2007/8-274 E., 2008/18 K.

  • CEZADAN İNDİRİM
  • ÇEVRİLEN PARA CEZASININ ÖDENMEMESİ
  • HAPİS CEZASININ PARAYA ÇEVRİLMESİ
  • 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 50 ]
  • 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 52 ]
  • 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 54 ]
  • 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 61 ]
  • "İçtihat Metni"

    Korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda silahla ateş etme suçundan sanık B..... P.....’ın 5237 sayılı TCY’nın 170/1-c, 52, 62. maddeleri uyarınca 3000 YTL. adli para cezası ile cezalandırılmasına ve TCY’nın 36. maddesi uyarınca zoralıma ilişkin Niğde 2.Asliye Ceza Mahkemesince verilen 18.10.2005 gün ve 72-673 sayılı hüküm sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 8.Ceza Dairesince 18.10.2007 gün ve 7480-7013 sayı ile;

    “1-...

    2- Korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda silahla ateş etme suçundan kurulan hükme ilişkin temyiz incelemesinde;

    5237 sayılı TCK. nun 61. maddesine aykırı olarak, aynı yasanın 52. maddesinin 62. maddesinden önce uygulanması sonuca etkili bulunmadığından, tebliğnamedeki (2) nolu bozma düşüncesine; adli para cezasının hürriyeti bağlayıcı cezadan çevrildiği ve infazların farklı olması nedeniyle de (1) nolu bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.

    Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin tahkikat neticelerine uygun olarak tecelli eden kanaat ve takdirine, tetkik olunan dosya münderecatına göre sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA...”

    ” oyçokluğuyla karar verilmiştir.

    Yargıtay C.Başsavcılığı ise 10.12.2007 gün ve 4743 sayı ile;

    “1-... sanığın asıl mahkûmiyeti, 5237 sayılı Yasanın 50/5. madde ve fıkrası uyarınca kısa süreli hapis cezasından çevrilen adli para cezasıdır.

    5237 sayılı Yasanın 50/6. madde ve fıkrasında, adli para cezasının gereğinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesi halinde, kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verilebileceğinin öngörülmesi, aynı Yasanın 52. maddesi ile 5275 sayılı Yasanın 106 ve 109. maddelerinde kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezadan çevrilen adli para cezasının taksitlendirilmesinin engellenmesine ilişkin istisnai bir hükme yer verilmemesi ve Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzüğün 50, 51 ve 56. maddelerinin de taksitlendirmeyi olanaklı kılan şekilde düzen¬

    ¬lenmesi karşısında; asıl mahkûmiyet olması nedeniyle, hürriyeti bağlayıcı cezadan çevrilen adli para cezası da taksitlendirilebilecektir.

    Zira 5237 sayılı Yasanın 52/4. madde ve fıkrasının son cümlesinin ‘

    ‘Kararda, taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi halinde geri kalan kısmın tamamının tahsil edileceği ve ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceği belirtilir.’ Hükmünü, taksitlendirmenin münhasıran doğrudan verilen adli para cezasına ait olduğu şeklinde kabul de mümkün değildir.

    Buna göre, sanık müdafiinin lehe olan hükümlerin uygulanması isteğinin 5237 sayılı TCK’nun 52/4. madde ve fıkrasını da kapsadığı gözetilmeyerek, mahkemece bu konuda bir karar verilmemesi,

    2- 5252 sayılı Yasanın 9/3. madde ve fıkrasına aykırı olarak, zoralım kararı verilirken 5237 sayılı Yasanın 54 yerine 765 sayılı Yasanın 36. maddesinin tatbiki suretiyle karma uygulama yapılması yasaya aykırıdır”

    ” gerekçesiyle itiraz yasa yoluna başvurmuştur.

    Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği görüşülüp düşünüldü:

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    CEZA GENEL KURULU KARARI

    Sanık B..... P.....’ın 07.01.2004 tarihinde müştekiye ait kahvehaneye doğru 80 metre mesafeden av tüfeğiyle ateş ettiği iddiasıyla hakkında açılan kamu davası sonucunda korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda silahla ateş etme suçundan 5237 sayılı TCY’nın 170/1-c, 52 ve 62. maddeleri uyarınca sonuç olarak 3000 YTL. adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilen somut olayda Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlıklar;

    1- 5237 sayılı TCY’nın 50/1-a maddesi uyarınca kısa süreli hapis cezası yerine hükmedilen adlî para cezasının taksitlendirilmesinin olanaklı olup olmadığı,

    2- “

    “Lehe olan hükümlerin uygulanması”

    ” talebinin taksitlendirmeyi kapsayıp kapsamadığı,

    3- Temel cezanın belirlenmesi, adli para cezasına çevirme ve takdiri indirimde 5237 sayılı TCY hükümlerinin uygulanmasına karşın zoralıma karar verilirken 765 sayılı TCY’nın 36. maddesinin uygulanmasının karma uygulama oluşturup oluşturmadığına ilişkindir.

    Suçun sübutu ve nitelendirilmesinde bir uyuşmazlık bulunmayıp bu kabulde dosya içeriği itibariyle de herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

    1- 5237 sayılı TCY’nın 50/1-a maddesi uyarınca kısa süreli hapis cezası yerine hükmedilen adlî para cezasının taksitlendirilmesinin olanaklı olup olmadığına ilişkin yapılan değerlendirme:

    Kısa süreli hapis cezalarının, suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre adlî para cezasına çevrilebileceği 5237 sayılı TCY’nın 50/1-a maddesinde öngörülmüş, aynı maddenin 5. fıkrasında da uygulamada asıl mahkûmiyetin, “

    “bu madde hükümlerine göre çevrilen adlî para cezası veya tedbir”

    ” olduğu belirtilmiştir.

    Adli para cezasının taksitlendirilmesi ise 5237 sayılı TCY’nın 52/4. madde ve fıkrasında, “

    “Hâkim, ekonomik ve şahsi hallerini göz önünde bulundurarak, kişiye adlî para cezasını ödemesi için hükmün kesinleşme tarihinden itibaren bir yıldan fazla olmamak üzere mehil verebileceği gibi, bu cezanın belirli taksitler halinde ödenmesine de karar verebilir. Taksit süresi iki yılı geçemez ve taksit miktarı dörtten az olamaz. Kararda, taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi halinde geri kalan kısmın tamamının tahsil edileceği ve ödenmeyen adlî para cezasının hapse çevrileceği belirtilir.”

    ” şeklinde düzenlenmiştir.

    5237 sayılı TCY’nın 52/1. maddesi uyarınca doğrudan hükmedilen adli para cezasının aynı maddenin 4. fıkrası hükmüne göre taksitlendirilebileceği hususunda bir duraksama bulunmamaktadır. Kısa süreli hapis cezasının bir seçenek yaptırım olarak adli para cezasına çevrilmesi halinde ise taksitlendirme olanaklı mıdır?

    5237 sayılı TCY’nın 50/1-a maddesi uyarınca bir seçenek yaptırım olarak öngörülen kısa süreli hapis cezasının çevrilmesi sonucu elde edilen adli para cezası ile aynı yasanın 52/1. maddesi uyarınca gün hesabıyla doğrudan hükmedilen adli para cezasının infazı kısmen ayrı kurallara bağlanmıştır.

    5237 sayılı TCY’nın 52/1. maddesine göre doğrudan hükmedilen adli para cezasının infaz şekli 5275 sayılı “

    “Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Yasa”

    ”nın 106. maddesinde düzenlenmiş olup bu maddenin 9. fıkrasında; “

    “Türk Ceza Kanununun 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi saklı kalmak üzere, adlî para cezasından çevrilen hapsin infazı ertelenemez ve bunun infazında koşullu salıverilme hükümleri uygulanamaz”

    ” ve 10. fıkrasında; “

    “Türk Ceza Kanununun 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine göre kısa süreli hapis cezasından çevrilen adlî para cezalarının infazında, aynı maddenin altıncı ve yedinci fıkraları hükümleri saklıdır”

    ” şeklinde hükümler getirilmek suretiyle bu iki adli para cezasının infazının farklılığı vurgulanmış bulunmaktadır. Bu maddenin 6.fıkrasındaki; “

    “Hükümde, adlî para cezası takside bağlanmamış ise, bir aylık süre içinde adlî para cezasının üçte birini ödeyen hükümlünün isteği üzerine geri kalan kısmının birer ay ara ile iki eşit taksitte ödenmesine izin verilir. İlk taksidin süresinde ödenmemesi hâlinde, verilen ikinci takside ilişkin izin hükümsüz kalır.”

    ” şeklindeki anlatım dolaylı olarak 5237 sayılı TCY’nın 52/4. maddesindeki taksitlendirme yetkisine işaret etmektedir.

    5237 sayılı TCY’nın 50/1-a maddesi gereğince hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesi sonucu hükmedilen adli para cezasının ne şekilde infaz edileceği ise 5275 sayılı CGTİHY’nın 109. maddesindeki, “

    “Kısa süreli hapis cezası yerine Türk Ceza Kanununun 50 nci maddesine göre hükmedilen seçenekli yaptırımların infazında uygulanacak rejim, tüzükte gösterilir.”

    ” biçimindeki hükmün yollamasıyla “

    “Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük”

    ”ün 51. maddesinin 1. fıkrasında 7 bent halinde gösterilmiştir. Maddenin c bendindeki; “

    “Hükümde, adlî para cezası takside bağlanmamış ise, otuz günlük süre içinde adlî para cezasının üçte birini ödeyen hükümlünün isteği üzerine geri kalan kısmının birer ay ara ile iki eşit taksitte ödenmesine imkân sağlanır. İlk taksidin süresinde ödenmemesi hâlinde, durum mahkemeye bildirilir. Cumhuriyet savcısının talebi üzerine mahkemece, kısa süreli hapis cezasının kısmen infazına karar verilir ve bu karar derhâl infaz edilir”

    ” ve d bendindeki; “

    “ Hükümde adlî para cezası takside bağlanmış ise kararda belirtilen süreye göre infaz edilir. Otuz gün içinde ilk taksidin ödenmemiş olması hâlinde, durum mahkemeye bildirilir, kararda yer almamış olsa bile Cumhuriyet savcısının talebi üzerine hükmü veren mahkemece kısa süreli hapis cezasının tamamen infazına, sonraki bir taksitin ödenmemiş olması hâlinde ise kısmen infazına karar verilir ve bu karar derhâl infaz edilir”

    ” biçimindeki düzenlemede taksitlendirmeden açıkça söz edilmektedir.

    5237 sayılı TCY ve 5275 sayılı CGTİHY’da taksitlendirmeye engel bir hüküm bulunmadığı ve anılan Tüzükte hükümde taksitlendirme halinde bu adli para cezasının nasıl infaz edileceğinin açıkça düzenlenmiş olması hususları birlikte değerlendirildiğinde; TCY’nın 50/1-a kısa süreli hapis cezası yerine hükmedilen adlî para cezasının taksitlendirilmesinin yasal olarak olanaklı olduğu sonucuna ulaşılmakta olup infazdaki kısmi farklılıklardan hareketle kısa süreli hapis cezası yerine hükmedilen adlî para cezasının taksitlendirilemeyeceği sonucuna ulaşılmasında isabet bulunmamaktadır.

    2-Sanık müdafiinin “

    “lehe olan hükümlerin uygulanması”

    ” talebinin taksitlendirmeyi kapsayıp kapsamadığına ilişkin yapılan değerlendirme:

    Sanık müdafii kararın verildiği 18.10.2005 tarihli oturumda, “

    “sanığın lehine olan hükümlerin uygulanmasını”

    ” talep etmiştir. Taksitlendirme hiç kuşkusuz adli para cezasının bir defada ödenmesi seçeneğine göre sanık lehine bir kurumdur. O halde “

    “lehe olan hükümlerin uygulanması”

    ” talebinin taksitlendirmeyi de kapsadığının kabulü gerekir.

    Bu nedenle, kısa süreli hapis cezası yerine hükmedilen adlî para cezasının taksitlendirilmesinin önünde yasal bir engel bulunmadığından sanık müdafiinin bu talebi üzerine olumlu veya olumsuz bir karar verilmelidir.

    3-Temel cezanın belirlenmesi, adli para cezasına çevirme ve takdiri indirimde 5237 sayılı TCY hükümlerinin uygulanmasına karşın zoralıma karar verilirken 765 sayılı TCY’nın 36. maddesinin uygulanmasının karma uygulama oluşturup oluşturmadığına ilişkin yapılan değerlendirme:

    5252 sayılı “

    “Türk Ceza Yasasının Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Yasa”

    ”nın “

    “Lehe olan hükümlerin uygulanmasında usul”

    ” başlıklı 9/3. maddesinde;

    “...(3) Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir …

    …” hükmüne yer verilmiştir.

    Anılan düzenlemenin esinlendiği 23.02.1938 gün ve 23/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında ise; “

    “Suçun işlendiği zamanın yasası ile sonradan yürürlüğe giren yasa hükümlerinin farklı olması halinde, her iki yasanın birbirine karıştırılma¬

    ¬dan, ayrı ayrı somut olaya uygulanıp, her iki yasaya göre hükmedilecek cezalar belirlendikten sonra, sonucuna göre lehte olanı uygulanmalı”

    ” şeklinde lehe yasanın tespitinde başvurulacak yöntem ilkelere bağlanmıştır.

    Öğretide de özetle; uygulanma olanağı bulunan tüm yasaların leh ve aleyhteki hükümleri ile birlikte ayrı ayrı ele alınarak, somut olaya göre sonuçlarının karşılaştırılmasının gerekeceği ve sonunda fail bakımından daha lehe sonuç veren yasanın belirlenip son hükmün buna göre verileceği görüşleri ileri sürülmüştür. (Ord. Prof. Dr. S.DÖNMEZER-Prof. Dr. S.ERMAN, Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku, C.I, 11. Bası, sh.167 vd.; Ord. Prof. Dr. S.DÖNMEZER, Genel Ceza Hukuku Dersleri, sh.64 vd.; Prof. Dr. M.E. ARTUK-Doç. Dr. A.GÖKÇEN-Arş. Gör. A. C. YENİDÜNYA, Ceza Hukuku Genel Hükümler, C.I, sh.221 vd.)

    5252 sayılı Yasanın 9/3. maddesi, 23.02.1938 gün ve 23/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ve öğretideki görüşler doğrultusunda yöntemine uygun olarak yapılan lehe yasa değerlendirmesinin doğal bir sonucu olarak, lehe olduğu kabul edilen yasanın ilgili tüm hükümlerinin karşılaştırılan diğer yasa hükümlerine karıştırılmaksızın uygulanması gerekmektedir.

    Somut olayda, sanık hakkında yapılan lehe yasa değerlendirmesi sonucunda 5237 sayılı TCY’nın lehe yasa olarak tespit edilerek temel cezanın belirlenmesi, takdiri indirim ve hapsin adli para cezasına çevrilmesinde uygulandığına göre zoralıma da aynı yasanın 54. maddesi uyarınca karar verilmesi zorunludur. Bu nedenle Yerel Mahkemece zoralıma 765 sayılı TCY’nın 36. maddesi gereğince hükmolunması suretiyle karma uygulamaya neden olunması da isabetli değildir.

    Öte yandan, 5237 sayılı TCY’nın 170/1-c maddesi uyarınca verilen 6 ay hapis cezasının aynı yasanın 50/1-a maddesine göre 52/2. maddesindeki miktar esas alınarak adli para cezasına çevrildiği anlaşılmakla beraber, Yerel Mahkemenin hükümde 50/1-a maddesini belirtilmeden doğrudan 52. maddesini göstermesi 5271 sayılı CYY’nın 232/6. maddesine aykırıdır.

    Ayrıca 5237 sayılı TCY’nın 61. madde uyarınca temel ceza belirlenip, maddede belirtilen sıraya göre artırım ve indirim nedenlerinin uygulanmasından sonra bulunacak sonuç hapis cezasının seçenek yaptırım olarak adli para cezasına çevrilmesi gerekirken, takdiri indirimin hapsin paraya çevrilmesinden sonra uygulanmasına ilişkin Özel Dairenin eleştirisi de bozma kapsamına alınmalıdır.

    Bu itibarla;

    a) Kısa süreli hapis cezası yerine hükmedilen adlî para cezasının taksitlendirilmesinin olanaklı olmasına karşın sanık müdafiinin lehe hükümlerin uygulanmasına ilişkin talebi üzerine bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi,

    b) Somut olayda lehe yasa olarak kabul edilerek uygulanan 5237 sayılı TCY’nın 54. maddesi yerine zoralıma 765 sayılı TCY’nın 36. maddesi uyarınca karar verilmesi suretiyle karma uygulama yapılması,

    c) 5271 sayılı CYY’nın 232/6. maddesine aykırı olarak hükümde uygulanan 5271 sayılı Yasanın 50/1-a maddesinin gösterilmemesi,

    d) 5237 sayılı TCY’nın 61. maddesindeki sıraya riayet edilmeden takdiri indirimin hapsin paraya çevrilmesinden sonra uygulanması,

    Nedenleriyle Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulü ile korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda silahla ateş etme suçuna ilişkin olarak Özel Dairenin onama kararının kaldırılarak Yerel Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmelidir.

    SONUÇ:Açıklanan nedenlerle;

    1- Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,

    2- Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 18.10.2007 gün ve 7480-7013 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,

    3- Niğde 2.Asliye Ceza Mahkemesince verilen 18.10.2005 gün ve 72-673 sayılı kararının BOZULMASINA,

    4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 05.02.2008 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara