Esas No: 2019/704
Karar No: 2019/856
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2019/704 Esas 2019/856 Karar Sayılı İlamı
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/704 KARAR NO : 2019/856 KARAR TR : 23/12/2019 |
ÖZET: 2247 sayılı Yasanın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan davacı vekilince yapılan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİ gerektiği hk. |
K A R A R
Davacı : Ö.Kablo Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi
Vekilleri : Av. F.E. Av. F.K. Av. İ. H.
Davalı : İkitelli Vergi Dairesi Başkanlığı
Vekili : Av. C. Ç.
O L A Y :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İkitelli Vergi Dairesi Müdürlüğü"nün mükellefi S. Ambalaj San. veTic. A.Ş.’nin, Bakırköy 32. Noterliği"nin 20.06.2008 tarihli 27490 yevmiye numarası ile doğmuş ve doğacak katma değer vergisi iade alacaklarının 400.000-TL"lik kısmını temlik ettiğini gösterir temlikname uyarınca, temlik alacağının taraflarına ödenmesi yönünde yapılmış başvurularının reddi işleminin iptali istemiyle 07/07/2009 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.
İstanbul 6. Vergi Mahkemesi: 22/07/2009 gün, E:2009/1901, K:2009/2184 sayılı kararıyla " Uyuşmazlığın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu" görüşüyle "davanın görev yönünden reddine" karar vermiş, karar temyiz edilmiştir.
Danıştay 9. Dairesi: 16.10.2012 gün, E:2009/9524, K:2012/5633 sayılı ilamıyla "Dava konusu işlemin Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından tesis edilmiş KDV iadesi alacağına ilişkin bir idari işlem olduğu, bu sebeple davanın görev yönünden reddinde hukuka uygunluk bulunmadığı" gerekçesiyle temyiz isteminin kabulü ile anılan kararın bozulmasına karar vererek dosyayı mahalline iade etmiştir.
İSTANBUL 6. VERGİ MAHKEMESİ: 19/01/2015 gün, E:2013/1774, K:2015/65 sayılı dosyada "...bir vergilendirme işleminin vergi hatası olabilmesi için ya 117 nci maddede sayılan; vergi matrahında hata, vergi miktarında hata ve verginin mükerrer olması hallerinden biri ya da 118 inci maddede sayılan; mükellefin şahsında hata, mükellefiyette hata, mevzuda hata ve vergilendirme ve muafiyet döneminde hata olması gerekmekte iken, davacının ileri sürdüğü temlik alacağının kendilerine ödenmemesinin hukuka aykırı olduğu iddiaları ise, ancak Kanunun ilgili hükümlerinin doğru uygulanıp uygulanmadığının irdelenmesini gerektirdiği, diğer bir ifadeyle hukuki bir değerlendirmeye yönelik olduğu bu nedenle de vergi hatası kapsamında olmadığı anlaşıldığından, davacının düzeltme-şikâyet kapsamında değerlendirilemeyecek başvurusunun zımnen reddedilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır" gerekçesiyle davanın reddine karar vermiş, temyiz edilen karar Danıştay 4. Dairesinin 09/02/2017 gün, E:2016/6410, K:2017/1100 sayılı ilamıyla onanarak kesinleşmiştir.
Davacı vekili benzer taleple 03/08/2017 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.
İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ: 03/04/2018 gün, E:2017/692, K:2018/311 sayılı dosyada "Tüm dosya birlikte değerlendirildiğinde; davacı ile dava dışı S. Ambalaj San. ve Tic. A.Ş arasında 20/06/2008 tarihli temlikname ile KDV iade alacağının temlik edildiği ve yine dava dışı S. Ambalaj San. Tic. A.Ş"nin İkitelli Vergi Dairesi mükellefi olduğu, taraflar arasında nizasızdır. Buna göre yapılan alacağın temlikinde davacı taraf temlik edene ilişkin hakları halefiyet yoluyla kullanmakta olup Vergi Dairesi mükellefinin sahip olduğu hak ve yetkileri kullanma talebiyle İkitelli Vergi Dairesine başvurmuş, KDV iade alacağına ilişkin red kararı 12/09/2009 tarihinde verilmiş, bu karar karşı red kararının hukuka aykırılığı iddia edilerek davacı tarafça açılan İstanbul 6. Vergi Mahkemesi 2013/1774 Esas sayılı dosyasında red kararının hukuka aykırılığı ileri sürüldüğünden, vergi hatası kapsamından olmayan davacının şikayet/düzeltme kapsamında değerlendirilmeyecek başvurusunun zımnen reddedilmesinin hukuka aykırı olmadığı belirtilerek açılan davanın reddine karar verilmiş ve karar kesinleşmiş olup yapılan başvurunun vergi hatasına ilişkin değil mevzuatın uygulanmasına ilişkin hukuki nitelemeden kaynaklandığı sabit hale gelmiş olup idarenin vermiş olduğu 12/09/2009 tarihli red kararına karşı davacı tarafça idari işlemin iptali istemiyle idare mahkemesinde dava açılması gerekir" görüşüyle "Dava dilekçesinin yargı yolu itirazı gözetilerek usulden reddi" ile görevsizlik kararı vermiş, kararın istinaf ve temyiz başvurularının reddedilmesi üzerine kesinleştiği anlaşılmıştır.
Davacı vekili 04.07.2019 havale tarihli dilekçesiyle oluştuğunu ileri sürdüğü olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi isteminde bulunmuş, dava dosyaları İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10/10/2019 gün, E:2017/692 sayılı üst yazısı ile Mahkememize gönderilmiş, başvuru 15/10/2016 tarihinde kayıt altına alınmıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, Hicabi DURSUN’un Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN"ın katılımlarıyla yapılan 23.12.2019 günlü toplantısında: Raportör-Hakim Engin SELİMOĞLU’nun 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın başvurunun reddi gerektiği yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Anayasanın "Uyuşmazlık Mahkemesi" başlıklı 158. maddesinde;
"Uyuşmazlık Mahkemesi adli ve idari yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkilidir. Uyuşmazlık Mahkemesinin kuruluşu, üyelerinin nitelikleri ve seçimleri ile işleyişi kanunla düzenlenir. Bu mahkemenin Başkanlığını Anayasa Mahkemesince, kendi üyeleri arasından görevlendirilen üye yapar.
Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesinin kararı esas alınır." hükmüne yer verilmiş;
2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 1. Maddesinde, “ Uyuşmazlık Mahkemesi; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile görevlendirilmiş, adli ve idari yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili ve bu kanunla kurulup görev yapan bağımsız bir yüksek mahkemedir…”,
14. maddesinde; “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli ve idari yargı mercilerinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir” denilmiş;
Aynı Yasanın "İncelemede izlenecek sıra" başlıklı 27. maddesinde;
"Uyuşmazlık Mahkemesi, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceler; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddeder" kuralına yer verilmiştir.
Anılan düzenlemelere göre, davanın taraflarınca 14. madde kapsamında Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulabilmesi için, adli ve idari yargı yerlerince (yargı yolu bakımından) verilmiş görevsizlik kararlarının kesin veya kesinleşmiş olması gerekmektedir.
Dosyaların incelenmesinde;uyuşmazlığa ilişkin olarak adli yargı yerince yargı yolu itibarıyla verilmiş bir görevsizlik kararı bulunmakla birlikte İstanbul 6. Vergi Mahkemesinin 19/01/2015 gün, E:2013/1774, K:2015/65 sayılı dosyasında "davanın esastan reddine" karar verildiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla adli ve idari yargı yerlerince karşılıklı olarak verilmiş görevsizlik kararı bulunmadığından, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen "adli ve idari yargı mercilerinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri" koşulu gerçekleşmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasanın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan davacı vekilince yapılan başvurunun, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir.
S O N U Ç : 2247 sayılı Yasanın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan davacı vekilince yapılan BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 23.12.2019 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye
Hicabi Şükrü Mehmet Birol
DURSUN BOZER AKSU SONER
Üye Üye Üye
Aydemir Nurdane Ahmet
TUNÇ TOPUZ ARSLAN