Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/7089 Esas 2022/10494 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/7089
Karar No: 2022/10494
Karar Tarihi: 14.09.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/7089 Esas 2022/10494 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Mahkeme, bir iş kazası sonucu eşini kaybeden bir kurumun, sorumlulukları kusur sorumluluğuna dayanan davalılarına karşı açtığı tazminat davasına ilişkin karar vermiştir. Kararda, davalıların sorumluluğunun kusur sorumluluğu ilkesine dayandığı, iş kazası veya meslek hastalığı durumunda Kurumun bütün sigorta yardımlarının yapıldığı ancak zarara sebep olan 3. kişilere rücu edildiği belirtilmiştir. Ayrıca, Borçlar Kanunu'nun 53. maddesi gereği, hukuk hakimi kesinleşen ceza mahkemesi kararındaki maddi olgu ile bağlıdır ve ceza mahkemesinin kabul ettiği olayın gerçekleşme şekli konusunda kesinleşmiş bir mahkumiyet veya maddi vakıa tespiti olduğu belirtilerek, hükme esas alınan kusur raporunun hatalı olduğu ifade edilmiştir.
Kararda ayrıca, Kurumun sigortalıya bağladığı ilk peşin sermaye değerli gelirden fazlasını isteme hakkı bulunmadığı ve Kurumun ödemediği veya ödemeyecek olduğu gelir kesimini rücuan isteyemeyeceği yönü de belirtilmiştir. Dava konusu edilen gelirlerin belirlenmesi gerektiği, gelirlerin indirilip indirilmediği husus
10. Hukuk Dairesi         2022/7089 E.  ,  2022/10494 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

    Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
    Mahkemece, bozmaya uyularak ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, davacı Kurum vekili, asıl davalı ... Madencilik Sanayi ve Elektrik Üretim Ticaret A.Ş. vekili ve birleşen dava davalısı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    1-506 sayılı Yasa'nın 26. maddesinde davalıların sorumluluğu kusur sorumluluğu ilkesine dayanmaktadır. 506 sayılı Yasa'nın 26/1. maddesinde, kastı, işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi ya da suç sayılabilir bir eyleminin varlığı halinde işverenin rücû alacağından sorumluluğu olanağı tanınmıştır. Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise “İş kazası veya meslek hastalığı, 3'üncü birkişinin kasıt veya kusuru yüzünden olmuşsa, Kurumca bütün sigorta yardımları yapılmakla beraber zarara sebep olan 3'üncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara Borçlar Kanunu hükümlerine göre rücu edilir.” hükmü getirilmiştir.
    Öte yandan, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 74. (818 sayılı Borçlar Kanunu 53.) maddesi hükmü gereğince, hukuk hakimi kesinleşen ceza mahkemesi kararındaki maddi olgu ile bağlıdır. Ceza mahkemesi kendine has usuli olanakları nedeniyle hükme esas aldığı maddi olayların varlığını saptamada daha geniş yetkilere sahiptir. Bu nedenle, hukuk hakiminin, ceza hakiminin fiilin hukuka aykırılığını ve illiyet bağı saptayan maddi vakıa konusundaki kabulü ve ceza mahkemesinin kabul ettiği olayın gerçekleşme şekli diğer bir deyişle maddi vakıanın kabulü konusunda kesinleşmiş olan bir mahkumiyet veya maddi vakıa tespiti yapan beraat hükmüyle bağlı olacağı hem ilmi (Prof. Dr. Kemal Gözler, “Res Judicata’nın Türkçesi Üzerine”, ... Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 56, Sayı 2, 2007, s.45-61 ) hem de kökleşmiş kazai içtihatlarla benimsenmiş bulunmaktadır.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 01.02.2012 gün 2011/19-639 Esas, 2012/30 Kararı; Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 03.02.2009 gün ve 2009/4-13 Esas, 2009/12 Karar; Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 06.04.2010 gün ve 2010/2-76 Esas, 2010/77 Karar sayılı kararlarında da belirtildiği üzere düşme, takipsizlik, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar kesinleşmiş mahkûmiyet kararları olarak kabul edilemeyecektir. Borçlar Kanununun 53. maddesi hükmüne göre, kusurun takdiri ve zarar miktarının tayini hususunda hukuk hakimi ceza mahkemesi kararı ile bağlı değil ise de ceza mahkemesinde saptanan maddi olgularla bağlı olduğundan, mahkumiyetin kesinleşmesi halinde mahkum olanlara az da olsa bir miktar kusur verilmesi gerekmektedir.
    Bu kapsamda, eldeki davada hükme esas alınan kusur raporu hatalıdır. Ceza davasında; sigortalıya asli kusur, davalı ... ve dava dışı ... ve ...’e tali kusur verilerek; maddi olgular ceza davasında kesinleşmiş olup, davacının formen olduğu, kazaya sebebiyet veren araç dahil, araçların sevkinin kendisinde olduğu, bu konuda araçların arkasında bulunmaması gerektiğine dair kendisine uyarıda bulunulması karşısında, oluşa uygun kusur raporu alınarak, denetim raporu ve ceza dosyasındaki kusur oranları arasındaki çelişkinin giderilmesi gerekirken, önceki bozma ilamının da gereğinin yerine getirilmemesi yerinde görülmemiştir.
    2-Yukarıda izah edilenler ile birlikte; davacı tarafından asıl ve birleşen davada, müteselsil sorumluluğa dayanılmasına karşın, Mahkemece, kusur oranlarına göre hüküm tesisi yoluna gidilmesi isabetsizdir.
    3-İnceleme konusu davada; davaıcnın eşine ölüm aylığı bağlandığı anlaşılmakla; 506 sayılı Yasa'nın 92. maddesi, “Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile iş kazalarıyla meslek hastalıkları sigortasından hak kazanılan aylık ve gelirler birleşirse, sigortalıya veya hak sahibine bu aylık ve gelirlerden yüksek olanın tümü, eksik olanın da yarısı bağlanır. Bu aylık ve gelirler eşitse, iş kazalarıyla meslek hastalıkları sigortasından bağlanan gelirin tümü, malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından bağlanan aylığın da yarısı verilir.” düzenlemesini içermektedir.
    Kurumun, sigortalıya bağladığı ilk peşin sermaye değerli gelirden fazlasını isteme hakkı bulunmadığı gibi; bağlanan gelirin kesildiği veya kesilmesi gereğinin, yargılama sürecinde ortaya çıktığı durumlarda; Kurumun ödemediği veya ödemeyecek olduğu gelir kesimini rücuan isteyemeyeceği yönü de, tazmine yönelik davada gözetilmesi gereken genel ilkeler arasında bulunmaktadır.
    Dava konusu edilen gelirlerin, 506 sayılı Yasa'nın 92. maddesi (5510 sayılı Yasa’nın 54. madde) uyarınca indirildiğinin anlaşılması halinde; davalının tazminle sorumlu olduğu ilk peşin sermaye değerli gelir miktarının; gelirin başladığı tarih itibariyle 506 sayılı Yasa'nın 92. maddesi (5510 sayılı Yasa’nın 54. madde) uyarınca indirilmiş hâli üzerinden hesaplanan ilk peşin sermaye değerli gelir miktarına, indirme tarihine kadar yapılan fiili ödeme miktarının yarısı da eklenmesi suretiyle belirlenmelidir. Mahkemece; dava konusu edilen gelirlerin, 506 sayılı Kanunun 92. maddesi (5510 sayılı Yasa’nın 54. madde) uyarınca yarıya indirilmiş olup olmadığı belirlenerek yarıya indirildiğinin belirlenmesi halinde gelirin başlangıç tarihi itibariyle 506 sayılı Yasa'nın 92. madde (5510 sayılı Yasa’nın 54. madde) uygulaması gözetilerek belirlenmiş (yukarıda anlatılan şekilde hesaplanmış) miktarını gösterir ilk peşin sermaye değeri Kurumdan sorulmalı, davalının tazminle sorumlu olduğu ilk peşin sermaye değerli gelir miktarı hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmeli ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmelidir.
    Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmeksizin, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, davacı Kurum, davalı ... Madencilik Sanayi ve Elektrik Üretim Ticaret A.Ş. ve birleşen dava davalısı ... avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 14.09.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara