Esas No: 2004/55
Karar No: 2004/61
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2004/55 Esas 2004/61 Karar Sayılı İlamı
Hukuk Bölümü 2004/55 E. , 2004/61 K.- 506 SAYILI SOSYAL SIGORTALAR KANUNU’NUN 140. MADDESINE GÖRE VERILEN IDARI PARA CEZASI
- SOSYAL SİGORTALAR KANUNU(MÜLGA) (506) Madde 140
"İçtihat Metni" Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.
Davacı : Akhisar İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Vekili : Hazine Av. L. V. Davalı : S.S.K. Manisa İl Müdürlüğü O L A Y : İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünce öğretmen açığının giderilmesi amacıyla ders ücreti karşılığında sigortalı olarak çalıştırılan 43 öğretmene ait sigortalı işe giriş bildirgelerinin Kuruma zamanında verilmediği nedeniyle, Manisa Sigorta Müdürlüğü tarafından, 16.5.2002 tarih ve 33397 sayı ile, işveren idare hakkında 9.546.032.250.-TL. idari para cezası tahakkuk ettirilmiş; yapılan itiraz, Kurum ilgili ünitesince reddedilmiştir. Davacı M.E. Müdürlüğü vekilince, sözkonusu idari para cezasının iptali istemiyle, idari yargı yerinde dava açılmıştır. MANİSA İDARE MAHKEMESİ; 30.12.2002 gün ve E:2002/1086, K:2002/1202 sayı ile, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 140/1-b. maddesinde, bu Kanunun 9. maddesinde belirtilen bildirgeyi yasal süresi içinde Kuruma vermeyenlere idari para cezası verileceğinin ve aynı maddenin son fıkrasında, idari para cezalarına karşı yetkili sulh ceza mahkemesinde itiraz edilebileceğinin kurala bağlandığı, bu durumda davanın görüm ve çözümümde adli yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, DANIŞTAY ONUNCU DAİRESİ’nin 16.12.2003 gün ve E:2003/584, K:2003/5219 sayılı kararıyla onanmak suretiyle kesinleşmiştir. Davacı idare vekilince, idari para cezasının kaldırılması istemiyle, 9.4.2004 gününde adli yargı yerinde itirazda bulunulmuştur. AKHİSAR SULH CEZA MAHKEMESİ; 14.4.2004 gün ve E.2004/173 D.İş, K:2004/173 D.iş sayı ile, Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 4958 sayılı Kanunla değişik 140. maddesine göre Kurumca verilen idari para cezalarına karşı başvurulacak yargı yolunun idare mahkemesi olarak düzenlendiği gerekçesiyle Mahkemenin görevsizliğine, karar kesinleştiğinde adli ve idari yargı mercileri arasında çıkan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE :Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Tülay TUĞCU’nun Başkanlığında, Üyeler: Dr. Atalay ÖZDEMİR, M. Lütfü ÜÇKARDEŞLER, Serap AKSOYLU, Z.Nurhan YÜCEL, Abdullah ARSLAN ve H.Hasan MUTLU’nun katılımlarıyla yapılan 04/10/2004 günlü toplantısında; I-İLK İNCELEME :Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre,olay kısmında belirtildiği üzere, tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada; idari yargı yerince adli yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle verilmiş ve kesinleşmiş bir görevsizlik kararı bulunmakta olup, bunun üzerine kendine gelen davayı inceleyen adli yargı yerinin sahip olduğu seçenekler ile verdiği karar bakımından bir değerlendirme yapılması gerekmektedir. 1- 2247 sayılı Yasanın 14. maddesinde yer alan, “Olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararların kesin veya kesinleşmiş olması gerekir. Bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi, ancak davanın taraflarınca ve ceza davalarında ise ayrıca ilgili makamlarca ileri sürülebilir.” hükmüne göre, idare mahkemesinin kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine adli yargı yerince de görevsizlik kararı verilmesi ve bu kararın kesinleşmesi halinde, olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuş olacak; hukuk alanında doğmuş bulunan bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi ise, ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilecektir. 2- 2247 sayılı Yasanın 19. maddesindeki “ Adli, idari , askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler.” hükmüne göre ise, adli yargı yeri, davaya bakma görevinin daha önce görevsizlik kararı veren idari yargı yerine ait olduğunu belirten gerekçeli bir karar ile doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesine başvurma olanağına sahiptir. Şu kadar ki , başvuru kararının, görev konusunda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilmesine değin işin incelenmesinin ertelenmesi hususunu da ihtiva etmesi gerekir. Yasakoyucu, 14. maddeye göre olumsuz görev uyuşmazlığı doğması halinde her iki yargı merciince işten el çekilmiş olduğundan başvurma iradesini davanın taraflarına bırakmış iken, bu yönteme nazaran daha kısa zamanda çözüme ulaşılmasını amaçladığı 19. madde ile, daha önce görevsizlik kararı veren yargı merciinden sonra davayı inceleyen yargı merciine, işten el çekmeden doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesine başvurma olanağını tanımıştır. Olayda, adli yargı yerince, görevsizlik kararı verilerek işten el çekildiğine göre, adli ve idari yargı yerleri arasında 14. maddede öngörülen şekilde olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuş bulunmaktadır. Bu durumda, hukuk alanında olumsuz görev uyuşmazlığı doğmasına neden olacak şekilde görevsizlik kararı vererek işten el çekmiş bulunan mahkemenin, bu uyuşmazlığın giderilmesi için resen başvurma yetkisi bulunmadığı gibi, bu yöndeki başvurusu 19. madde kapsamında da görülemez. Ancak, adli yargı kararının kesinleşmesi üzerine, davacı vekilince dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesi istemiyle dilekçe verildiği dikkate alınarak, adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu ve dava dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak, davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiğinin kabulü ile usule ilişkin başkaca bir noksanlık görülmeyerek görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi. II- ESASIN İNCELENMESİ :Raportör–Hakim İsa YEĞENOĞLU’nun davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; -İlgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ ile Danıştay Savcısı Nevzat ÖZGÜR’ün davada idari yargının görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, 506 sayılı Yasa’nın 140. maddesinin (1/b). bendine göre Kurumca verilen idari para cezasına ilişkin işlemin iptali isteminden ibarettir. 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 3910 sayılı Kanun ile değişik 140. maddesinin birinci fıkrasında “Kurumca dayanağı belirtilmek suretiyle; (…) b) Bu Kanunun 9 uncu maddesinde belirtilen bildirgeyi yasal süresi içinde Kuruma vermeyenlere aylık asgari ücretin üç katı tutarında (…) İdari para cezası verilir.” kuralı yer almış; dördüncü fıkrasında yer alan “Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren (7) gün içinde yetkili sulh ceza mahkemesine başvurabilirler.” yolundaki üçüncü tümcesi, Anayasa Mahkemesi’nin 8.10.2002 gün ve E:2001/225, K:2002/88 sayılı kararıyla iptal edilmiş ve iptal edilen kuralın doğuracağı hukuksal boşluk kamu yararını ihlal edici nitelikte görüldüğünden, Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasıyla 2949 sayılı Yasa’nın 53. maddesinin dördüncü ve beşinci fıkraları gereğince, iptal hükmünün kararın Resmi Gazetede yayımlanmasından başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiş; bu karar, 26.2.2003 tarih ve 25032 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Anayasa’nın “ Anayasa Mahkemesinin kararları” başlıklı 153. maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkralarında, “ Kanun, kanun hükmünde kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmi Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmi Gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez. İptal kararının yürürlüğe girişinin ertelendiği durumlarda Türkiye Büyük Millet Meclisi iptal kararının ortaya çıkardığı hukuki boşluğu dolduracak kanun tasarı veya teklifini öncelikle görüşüp karara bağlar.” hükümlerine yer verilmiş; aynı maddenin son fıkrasında, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazetede hemen yayımlanır ve yasama yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.” hükmü yer almıştır. Anılan hükümlere göre sözüedilen Anayasa Mahkemesi kararının hukuki sonuçları incelendiğinde: iptal hükmünün, karar 26.2.2003 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmış olduğuna göre,Anayasa Mahkemesi’nce belirlenen bir yıllık sürenin sona ereceği 26.2.2004 gününde yürürlüğe gireceği açık olup, ancak bu tarih itibariyle görev kuralı yürürlükten kalkacağından, yasama organınca kendisine verilen bir yıllık süre içinde herhangi bir düzenleme yapılmadığı takdirde 26.2.2004 tarihinden itibaren görevli yargı yeri hukukun genel ilkelerine göre saptanabileceği; fakat,yasama organı tarafından, Anayasa Mahkemesi’nce verilen bir yıllık süre içinde iptal hükmü doğrultusunda yasal düzenleme yapılması halinde ise, işaret edilen yargı yerinin yeni düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren görevli olacağı tartışmasızdır. Nitekim, 29.7.2003 tarih ve 4958 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu’nun 51. maddesi ile, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun “ Kurumca verilecek idari para cezaları” başlıklı 140. maddesi tümüyle değiştirilmiş ve bu yeni maddenin dördüncü fıkrasının üçüncü tümcesinde “Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren altmış gün içinde idare mahkemesine başvurabilirler.” denilmek suretiyle, anılan Anayasa Mahkemesi kararının gereği yerine getirilmiştir. 6 Ağustos 2003 tarih ve 25191 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 4958 sayılı Yasa’nın “Yürürlük” başlıklı 58. maddesi “Bu Kanunun; a) 25 inci ve 36 ncı maddeleri 1.1.2004 tarihinden itibaren, 38 inci maddesi yayımını izleyen ayın sonundan itibaren, 40 ıncı maddesi yayımını takip eden aybaşından itibaren, 43 üncü maddesi Kanunun yayımı tarihinden altı ay sonra, b)Diğer maddeleri ise yayımı tarihinden itibaren, Yürürlüğe girer.” hükmünü taşımakta olup; sözüedilen değişikliği öngören 51. madde 6.8.2003 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunmaktadır. Öte yandan, görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir. Buna göre, davanın açıldığı andaki kurallara görev görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, ( davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır. Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip ( yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerekir. İncelenen uyuşmazlıkta, dava konusu edilen idari para cezasına ilişkin yasa kuralı değiştirilmiş ve yeni düzenleme 6.8.2003 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiş olduğuna göre, görev kuralının geçmişe etkili olacağı yolundaki genel hukuk ilkesi karşısında, 506 sayılı Yasa’nın 140. maddesine göre verilen idari para cezasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davanın görüm ve çözümünde idari yargı yerleri görevli bulunmaktadır. Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmektedir. SONUÇ :Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Manisa İdare Mahkemesi’nin 30.12.2002 gün ve E:2002/1086, K:2002/1202 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 4.10.2004 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.