Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/6798 Esas 2022/10678 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/6798
Karar No: 2022/10678
Karar Tarihi: 15.09.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/6798 Esas 2022/10678 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı işçi, sigorta başlangıç tarihini 01.10.1982 olarak belirterek davalı kurumdan bu tarih üzerinden işsizlik maaşı ödenmesini istemiştir. İlk derece mahkemesi, işe giriş tarihinin 01.10.1982 olduğunu ve sigortalılık başlangıcının da bu tarih olarak kabul edilmesi gerektiği yönünde karar vermiştir. Ancak, davalı kurumun istinaf başvurusu sonrası yapılan incelemelerde, davacının çıraklık döneminde çalışmadığı ve üretime yönelik çalışmalar yaptığı tespit edilmemiştir. Bu nedenle, davacının sigortalılık başlangıç tarihi ve işsizlik maaşı talebi reddedilmiştir.
5510 sayılı Kanunun 86/9. maddesi, sigortalılık başlangıç tarihlerinin saptanmasına ilişkin hükümler içermektedir. 506 sayılı Kanunun 6. maddesi ise, sigortalılık edinmenin hizmet akdinin kurulması ve çalışmaya başlanması ile gerçekleşeceğini ifade etmektedir. Özel kanunlar arasında yer alan 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu, çıraklık eğitimini tanımlamakta ve çıraklık sözleşmesinin kurulabilmesi için çeşitli koşullar öngörmektedir. Ayrıca, öğrenim sürecinde
10. Hukuk Dairesi         2022/6798 E.  ,  2022/10678 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :... 1. İş Mahkemesi

    Dava, sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 33.Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi
    I-İSTEM
    Davacı sigorta başlangıç tarihinin 01.10.1982 tarihi olduğunun tespitini talep etmiştir.
    II-CEVAP
    Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, öncelikle hak düşürücü süre yönünden davanın reddedilmesi gerektiğini, Kurum kayıtları incelendiğinde davacının iddia ettiği tarihlerde davalı işyerinde çalıştığına ilişkin herhangi bir resmi kayıt ve belge bulunmadığını, bordro kayıtlarında herhangi bir prim ödemesine rastlanılmadığı gibi Kurum tarafından bu yönde bir tespit yapılmadığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    III-MAHKEME KARARI
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    İlk derece mahkemesi, davanın kabulüne, davacının ilk işe giriş tarihinin 01.10.1982 olduğunun tespiti ile 506 sayılı yasanın 60/G maddesi gereğince malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına esas olmak üzere sigortalılık başlangıcı olarak 18 yaşını ikmal ettiği 20.03.1988 tarihinin esas alınması ve tespitine karar verilen bir günlük sürenin prim ödeme gün sayısına dahil edilmesi gerektiğinin tespitine karar verildi.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    ... Bölge Adliye Mahkemesi, usul ve esas açısından ilk derece mahkemesi kararını yerinde bulmak suretiyle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davalı Kurum, davanın hak düşürücü süre yönünden reddedilmesi gerektiğini, davalı Kurumun bu tür davalarda taraf sıfatının bulunmadığını, davalı işverenin Kurumdaki kayıtları incelendiğinde, davacının çalıştığını iddia ettiği tarihlerde davalı işyerinde çalıştığına dair resmi kayıt ve belge bulunmadığını, bordro kayıtlarında prim ödemesine rastlanılmadığı gibi Kurumca da bu yönde bir tespit yapılmadığını, dava konusu çalışmaların gerçek ve fiili bir çalışma olduğunun tespit edilemeyeceğini, gerekli araştırmalar yapılarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddesidir. 506 sayılı Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzenine ilişkin olması nedeni ile özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanması gerektiği özellikle göz önünde bulundurulmalıdır.
    İnceleme konusu dosyada; Davacı sigortalılık başlangıç tarihinin 01.10.1982 tarihi olduğunun tespitini talep ettiği, davacı adına ... Kalıp San.Tic.A.Ş. tarafından verilmiş işe giriş bildirgesinin bulunduğu, davacının işe giriş bildirgesinin verildiği tarihte 12 yaşında olduğu anlaşılmaktadır.
    506 sayılı Kanun’un 2'nci maddesine göre sigortalılık niteliği, hizmet akdinin kurulması ve 6'ncı madde gereğince çalışmaya başlanması ile edinilir. Aynı Kanun’un “Sigortalı Sayılmayanlar” başlıklı 3/II-B maddesinde; “Özel kanunda tarifi ve nitelikleri belirtilen çıraklar hakkında, çıraklık devresi sayılan süre içinde analık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile bu Kanunun 35'inci maddesi hükümleri uygulanmaz.” hükmü öngörülmüştür.
    Atıf yapılan ve dava konusu dönemde yürürlükte bulunan özel kanun olan 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu'nun 3. maddesi, çırağı; “çıraklık sözleşmesi esaslarına göre bir meslek alanında mesleğin gerektirdiği bilgi, beceri ve iş alışkanlıklarını iş içerisinde geliştirilen kişi” olarak tanımlanmıştır.
    Anılan Kanun'un “Çıraklık Şartları” başlıklı 10'uncu maddesine göre çırak olabilmek için,
    a)14 yaşını doldurmuş, 19 yaşından gün almamış olmak. (Bu bentte yer alan "onüç yaşını" ibaresi, 16/8/1997 tarih ve 4306 sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle "ondört yaşını" olarak değiştirilmiştir.)
    b)En az ilköğretim okulu mezunu olmak.
    c)Bünyesi ve sağlık durumu gireceği mesleğin gerektirdiği işleri yapmaya uygun olmak gerekmektedir.
    Ancak, 19 yaşından gün almış olanlardan daha önce çıraklık eğitiminden geçmemiş olanlar, yaşlarına ve eğitim seviyelerine uygun olarak düzenlenecek mesleki eğitim programlarına göre çıraklık eğitimine alınabilir. Kanun'un 13'ncü maddesi hükmüne göre ise; “Bu Kanunun uygulandığı yer ve meslek dallarında 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun çıraklık sözleşmesine dair hükümleri ile 18 yaşını doldurduktan sonra sözleşmesi devam eden çıraklar hakkında 1475 sayılı İş Kanunu'nun, İşçi Sağlığı ve Güvenliği başlıklı beşinci bölümünde yer alan hükümleri dışındaki hükümler uygulanmaz.”
    Bu hükümler çerçevesinde taraflar arasındaki ilişkinin niteliği belirlenirken, başka bir ifade ile, davacının uyuşmazlığa konu dönemde çırak olup olmadığına karar verilirken, çalışma ilişkisine bakılmalıdır.
    Gerçekten de çıraklık sözleşmesinde, akdi ilişkinin üstün niteliği çalışma olgusu değil, sigortalıya bir meslek ve sanatın öğretilmesidir. Ancak çırak, işyerinde üretimle ilgili çalışmalara bilfiil katılıyor, meslek ve sanat eğitimi arka planda tutuluyorsa, bu durumda çıraklık ilişkisinden söz edilemeyecektir.
    Sözü edilen öğrencilerin sigortalı sayılmamaları, “tatbiki mahiyetteki yapım ve üretim işleri” nin gördükleri öğrenimin doğal bir gereği olmasından ötürüdür. Bir başka anlatımla, bu işler -SSK anlamında sigortalı işçilerin gördükleri iş görünümünde bulunsalar bile- belirgin olarak öğrenim çevresine girmektedir. Bu bakımdan, bu gibi durumlarda, esasen bir hizmet akdinin varlığından söz edilemeyeceği için sigortalılık niteliği edinme hali de söz konusu değildir (Mustafa Çenberci, Sosyal Sigortalar Kanunu Şerhi; ..., 1977 Baskı, s;130).
    Somut dosyada; öncelikle davacnın öğrenim durumu araştırılmalı, çıraklık eğitim merkezi ile yazışma yapılmak suretiyle bu dönemde davacının merkezde kayıtlı olup olmadığı ve hangi sıfatla eğitim gördüğü araştırılmalı, iş yerinde yapılan işin niteliği ve mahiyeti tespit edilerek, 12 yaşında bulunan davacının yaptığı işin niteliği de araştırılmak suretiyle, yaşı itibariyle üretime yönelik bir çalışma yapıp yapamayacağı açıklığa kavuşturulmalı, bu şekilde davacının çalışmasının meslek ve sanat öğrenimine yönelik olarak çıraklık mahiyetinde mi yoksa üretime yönelik mi olduğu tespit edilerek, elde edilecek sonuç değerlendirilmek suretiyle karar verilmelidir.
    Mahkemece yukarıda belirtilen hukuki ve maddi olgular göz önünde bulundurulmaksızın eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine ve kararın bir örneğinin bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 15.09.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara