Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2009/7-243 Esas 2009/301 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2009/7-243
Karar No: 2009/301

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2009/7-243 Esas 2009/301 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Zimmet suçundan mahkum edilen sanığın ceza Genel Kurulu'nda temyiz talebi incelendi. Sanığın eyleminin nitelikli zimmet suçunu oluşturup oluşturmadığına karar verildi. Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 27. maddesi uyarınca, hükmün eylemli uyma sonucunda verilmiş yeni bir hüküm mü yoksa direnme hükmü mü olduğu değerlendirildi. Dosya, yeni hüküm nedeniyle Yargıtay 7. Ceza Dairesi'ne gönderildi. Kararda, sanığın zimmet suçundan 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 160/2, 160/2-son cümle ve 5237 sayılı TCY'nın 62. maddeleri gereğince 10 yıl hapis ve 103.100 YTL adli para cezası ile cezalandırılması, zimmete konu tutarın suç tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sanıktan alınarak kuruma verilmesi, sanığın cezanın infazından sonra işlemek üzere takdiren 10 yıl süre ile TCK'nun 53/1. maddesinin (a) bendindeki hakları kullanmaktan yasaklanması hükmedilmiştir. Kanun maddeleri: 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 160/2, 160/2-son cümle ve 5237 say
Ceza Genel Kurulu         2009/7-243 E.  ,  2009/301 K.

    "İçtihat Metni"

    Tebliğname: 2007/213871
    Yargıtay Dairesi : 7. Ceza Dairesi
    Mahkemesi : ZONGULDAK 2. Ağır Ceza
    Günü : 22.03.2007
    Sayısı : 136-34

    Sanığın zimmet suçundan, 5237 sayılı TCY’nın 247/1-2 ve 62/1. maddeleri uyarınca 10 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve hakkında 53. maddenin uygulanmasına ilişkin, Zonguldak 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 03.06.2005 gün ve 81-72 sayılı hüküm, Cumhuriyet Savcısı, katılan vekili ve sanık müdafi tarafından temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 7. Ceza Dairesince 07.06.2006 gün ve 13561-10771 sayı ile;
    “… II- Yerel Cumhuriyet Savcısı ile sanık müdafilerinin temyizlerine göre yapılan incele¬mede;
    1- Banka parasını zimmete geçirme suçundan doğrudan doğruya zarar görmeyen mudi S. Ü.’nün müdahilliğine ve lehine vekalet ücretine karar verilmesi,
    2- Sanığın, ‘mudi S. Ü..’ye ait 2536073 VT-3 nolu hesaptan 11.07.2001 tarihinde müşteri imzası ya da talimatı olmaksızın 123.725.000.000 TL’lik tutarı imzasız tediye fişi düzenle¬mek suretiyle çektiği ve hayali bir şahıs olan Ş.Y..adına 2534309 VT-1 nolu vadeli mevduat hesabına yatırdığı, sözkonusu hesaptan 129.105.000.000 TL’yi 08.08.2001 tarihinde Sümerbank Ulus/ANKARA Şubesi Müdürü E... Y... Adına havale ettiği ve E... Y...’nin de parayı çekerek sanığın eşi olan A... Y... adına hesap açıp bu hesaba yatırdığı,’ mudi S... Ü... nün 12.06.2003 tarihinde şubeye gelerek kendisine ait 2536073 VT-1 nolu hesabından para çekmek istediği sırada para miktarının eksik olduğunu görerek gişe yetkili yardımcısı A... Ö...’ye annesi N... kocaman tarafından kendisi adına yatırılan takriben 100-150 milyar lira olması gerektiğini ve bunun araştırılmasını istemesinin ardından, banka içi kayıtlara göre yapılan araştırma üzerine, olayın açığa çıktığı dosyadaki tüm bilgi ve belgelerden anlaşılmış bulunması karşısında; eylemin banka dışı araştırmayı gerektirmeyecek nitelikte iç denetimle ortaya çıkabilecek şekilde basit zimmet suçunu oluştu¬ra¬cağı ve sanığın müdürlüğünü yaptığı Sümerbank A.Ş.’nin, Yüksek Planlama Kurulu’nun 16.07.1993 gün ve 93/17 sayılı kararı ile özelleştirme kapsamına alındığı ve suç tarihinden önce özelleştirilmiş bulunduğu gözetilerek sanık hakkında suç tarihinde yürürlükte bulunan 4389 sayılı Bankalar Kanununun 22/3. maddesinin uygulanması gerektiği düşünülmeden yazılı şekilde uygulama yapılması,
    Yasaya aykırı olup ayrıca,
    3- Hükümden sonra 03.11.2005 gün ve 25983 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5411 sayılı Bankacılık Kanununun sanık yararına olan hükümlerinin gözetil¬mesinin gerekmesi” isabetsizliklerinden bozma kararı verilmiştir.
    Zonguldak 2. Ağır Ceza Mahkemesince 22.03.2007 gün ve 136-34 sayı ile; boz¬maya karşı direnilmiş, ancak ilk hükümden sonra 5411 sayılı Yasanın yürürlüğe girmiş ol¬ması nedeniyle lehe yasa değerlendirmesi yapıldıktan sonra “… sanığın zimmet suçundan 5411 sayılı Yasanın 160/2, 160/2-son cümle ve 5237 sayılı TCY’nın 62. maddeleri gereğince 10 yıl hapis ve 103.100 YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına, zimmete konu 123.725 YTL’nin suç tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sanıktan alınarak katılan kuruma veril¬mesine, 5237 sayılı TCY’nın 53/1. maddesinin sanık hakkında uygulanmasına, anılan Yasanın 53/5. maddesi gereğince cezanın infazından sonra işlemek üzere takdiren 10 yıl süre ile sanığın TCK’nun 53/1. maddesinin (a) bendindeki hakları kullanmaktan yasaklanmasına...” hükmedil¬miştir.
    Bu hükmün de Cumhuriyet Savcısı, katılan vekili ve sanık müdafi tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca incelenmek üzere Yargıtay 7. Ceza Dairesine gönderilen, Yargıtay 7. Ceza Dairesince de 26.10.2009 gün ve 16236–12297 sayı ile; hükmün direnme niteliğinde olduğu gerekçesiyle, Yargıtay Ceza Genel Kuruluna tevdii edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin nitelikli zimmet suçunu oluşturup oluşturmadığına ilişkindir.
    Ancak, hükmün eylemli uyma sonucunda verilmiş yeni bir hüküm mü yoksa direnme hükmü mü olduğu konusu, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ön sorun olarak ele alınarak öncelikle değerlendirilmelidir.
    Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre, şeklen ısrar kararı ve¬rilmiş olsa dahi;
    a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
    b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,
    c) Bozma sonrasında yapılan araştırmaya, incelemeye, toplanan yeni kanıtlara dayan¬mak,
    d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle ya da sonradan yürürlüğe giren yasa maddeleri uygulanarak yeni ve farklı hüküm kurmak,
    Suretiyle verilen hüküm; özde direnme hükmü olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise inceleme Yargıtay ilgili dairesi tara¬fından yapılmalıdır.
    İncelenen dosyada;
    Yerel mahkemece bozma kararına karşı direnildiği belirtilmiş ise de; ilk hükmün 5237 sayılı TCY uyarınca verilmiş olmasına karşılık, direnme kararında ilk hükümden sonra yürürlüğe girmiş bulunan 5411 sayılı Yasa ile 5237 sayılı TCY hükümleri lehe yasa açısından karşılaştırılıp değerlendirilmiş ve ilk hükümden farklı olarak lehe olduğu belirlenen 5411 sayılı Yasa uyarınca hüküm tesis edilmiştir.
    5411 sayılı Yasa uyarınca verilmiş ve Özel Daire denetiminden geçmemiş bulunan bu yeni hükmün, doğrudan ve ilk kez Ceza Genel Kurulu tarafından ele alınması mümkün görül¬mediğinden, dosyanın incelenmek üzere Özel Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.
    SONUÇ :
    Açıklanan nedenlerle;
    Dosyanın yeni hüküm nedeniyle, temyiz incelemesi için Yargıtay 7. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 22.12.2009 günü oybirliği ile karar verildi.

     

    Hemen Ara