Sanık Ş... Ç... ’nin, 765 sayılı TCY’nın 456/3, 51/1 ve 59. maddeleri uyarınca 3 yıl 1 ay 15 gün ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına, TCY’nın 31. maddesi gereğince taktiren 3 yıl süre ile kamu hizmetlerinden yasaklanmasına, TCY’nın 40. maddesi gereğince sanığın gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği sürenin hükmolunan cezasından indirilmesine, adli emanetin 2004/93 sırasında kayıtlı demir çubuğun TCY’nın 36. maddesi gereğince müsaderesine ilişkin, İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 24.09.2004 gün ve 213-246 sayılı hüküm, sanık Ş... Ç... müdafii tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay C.Başsavcılığının 30.06.2005 gün ve 223517 sayılı yazısı ile 5320 sayılı Yasanın 8/2. maddesi uyarınca lehe yasa değerlendir¬mesi yapılmak üzere incelenmeksizin mahkemesine iade edilmiş,
İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesince 22.09.2005 gün ve 307-227 sayı ile; önceki hük¬mün sanık lehine olduğu kabul edilerek, 5349 sayılı Yasanın 2/1. maddesine göre ağır hapis cezalarının hapis cezasına dönüştürülmesi suretiyle yine sanığın aynı şekilde cezalandırıl¬masına karar verilmiştir.
Sanık Ş... Ç... müdafii tarafından temyiz edilen bu hüküm ise dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 14.03.2007 gün ve 6491-2266 sayı ile;
“01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Yasanın yaralama suçlarını düzen¬leyen ve somut olaya uygun 87/2-b-son ve 29. maddelerindeki üst sınırlar itibarıyla sanık lehine olduğu gözetilmeden yanlış değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması” isabetsizliğinden bozulmuştur.
İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesi ise 02.11.2007 gün ve 147-290 sayı ile;
5237 sayılı TCY’nın 87/2-b maddesindeki suçun cezasının üst sınırının 20 yıl olduğu, Türk Ceza Yasasının Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki 5252 sayılı Yasanın 9/3. mad¬desine göre, lehe olan hükmü, önceki ve sonraki yasaların ilgili bütün hükümlerini olaya uygulayarak, ortaya çıkan sonuçları birbirleri ile karşılaştırmak suretiyle belirlediği, buna göre olaya 5237 sayılı TCY’nın uygulanması halinde 87/2-b-son maddesine göre 5 yıl, 29/2. maddesine göre 3 yıl 9 ay ve 62/1’e maddesine göre verilecek 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası ile 765 sayılı TCY’sına göre verilen sonuç hapis cezasının matematiksel olarak aynı olduğu, ancak 53. madde ile ceza miktarı kadar hak yoksunluğuna hükmedileceğinden 5237 sayılı TCY hükümlerinin aleyhe olacağı, ayrıca ilk verilen 24.09.2004 günlü kararda 31. madde uygulanarak 3 yıl kamu hizmetlerinden yasaklılığa hükümedildiği halde, 5320 sayılı Yasaya göre Yargıtay Başsavcılığınca iade edildikten sonra duruşma açılarak verilen 22.09.2005 günlü kararda 31. maddenin sehven gözden kaçtığı, bu hususun sanık açısından kazanılmış hak oluşturduğu, bu bakımdan da yeni yasaya göre karar verilmesi halinde, ayrıca hak yoksunluğuna hükmedilmesinin yine sanığın aleyhine olacağı gerekçeleri önceki kararda direnilmiştir.
Bu hükmün de, sanık Ş.... Ç... müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C.Başsavcılığının “onama” istekli 09.11.2009 gün ve 134100 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Uyuşmazlık konusu lehe yasanın belirlenmesine ilişkin ise de;
İncelenen dosyada;
Yerel Mahkemece önceki hükümde lehe yasa karşılaştırması 5252 sayılı Yasanın 9/3. maddesine uygun yapılmayıp, 5237 sayılı Yasanın 87/2-b, 29/2 ve 62/1. maddelerine göre hüküm kurulduğunda cezanın 3 yıl 9 aya ulaşacağı ve 765 sayılı TCY’nın lehe olacağı kabul edildiği halde, Özel Daire bozmasından sonra bu kez 5237 sayılı TCY’nın 87/2-b maddesindeki suçun cezasının üst sınırının 20 yıl olduğu ve 5237 sayılı TCY’nın olaya uyan 87/2-b-son maddesine göre 5 yıl, 29/2. mad. göre 3 yıl 9 ay, 62/1’e göre 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası verilmesi gerekeceği, hapis cezası eşit olmasına karşın 53. maddenin ceza süresince uygulanması zorunluluğu nedeniyle 5237 sayılı Türk Ceza Yasasının aleyhe sonuç doğuracağı, önceki hükümde 765 sayılı Yasanın 31. maddesinin uygulanmamış olmasının da kazanılmış hak oluşturacağı şeklindeki yeni gerekçe ve açıklamalarla direnme kararı verilmiştir.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre, şeklen ısrar kararı ve¬rilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,
c) Bozma sonrasında yapılan araştırmaya, incelemeye, toplanan yeni kanıtlara dayan¬mak,
d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurmak,
Suretiyle verilen hüküm; özde direnme hükmü olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Özel Daire denetiminden geçmemiş bulunan bu yeni hükmün doğrudan ve ilk kez Ceza Genel Kurulu tarafından ele alınması mümkün görül¬mediğinden, dosyanın incelenmek üzere Özel Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
Dosyanın yeni hüküm nedeniyle, temyiz incelemesi için Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 15.12.2009 günü oybirliği ile karar verildi.