Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2011/1946 Esas 2012/16750 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/1946
Karar No: 2012/16750

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2011/1946 Esas 2012/16750 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2011/1946 E.  ,  2012/16750 K.

    "İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

    MAHKEMESİ : Sincan 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 28/10/2011
    NUMARASI : 2010/503-2011/679

    Davacı vekili, iş sözleşmesinin feshinin geçersizliğine dair kesinleşen mahkeme kararından sonra süresi içinde işe iade talebinde bulunduğunu, davalı belediye tarafından işe davet edildiğini, davet edilen günde işyerine gittiğini ancak önceki haklarının sağlanmaması nedeniyle işe başlamama hakkını kullandığını belirterek, icra takibine başlandığını ancak her iki davalının süresinde itiraz ederek takibi durdurduğunu, itirazların yerinde olmadığını ileri sürerek itirazların iptali ile takibin devamına ve %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesini dava etmiştir.
     Davalı Belediye Başkanlığı vekili; davacının işe iade talebinin kabul edildiğini, işe başlamak üzere belediye de hazır bulunmasının bildirildiğini, davacının işe başlamadan önce hangi birimde çalışacağını, ne kadar ücret alacağını ve tazminatının ne zaman ödeneceğini yazılı olarak sorduğunu, davacıya yazılı bildirim yapılmasının gerekip gerekmediği hususunun araştırılması için beklenmesinin söylendiği ancak davacının işyerinden ayrıldığını, bu hususun tutanaklarda tespit edildiğini, davacının işe iade talebinde samimi ve iyi niyetle olmadığını, işe başlamadığını, dolayısıyla fesih işleminin geçerli hale geldiğini ve davacının tazminat talebinde bulunamayacağını, takip konusu yapılan alacağın likit olmadığını, icra inkar tazminatı talep edilemeyeceğini savunarak davanın reddini talep etmiştir. 
    Davalı ... Şirket vekili; husumet itirazında bulunarak, işe iade davasında taraf olmadıklarını, tazminatın ... Ltd. Şti."den talep edilmesi gerektiğini, davacının adı geçen şirketten hiçbir talepte bulunmadığını, takibe konu alacakların müvekkili şirket yönünden likit sayılmayacağını ve icra inkar tazminatı talebinin yerinde olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.   
    Mahkemece, davalı belediyeden ihale ile iş alan taşeron şirketler arasında işyeri devri olduğu, iş akdinin feshinden sonra ihaleyi alan son taşeron şirketin işe iade davasının sonuçlarından sorumlu olacağı, davacının işe iade davasının kesinleşmesinden sonra süresinde işe iade talebinde bulunduğunu, işveren belediyece davacının işe davet edildiği, davacının Belediye Destek Hizmet Müdürü ile görüşerek ne iş yapacaklarını, ne kadar ücret alacağını sorduğu, Müdür ve davalı Şirket yetkilisinin davacıya" herkes ne iş yapacaksa siz de onu yapacaksınız ... ayda 600 TL-700 TL civarında ücret alacaksınız ... " şeklinde söylemde bulundukları, bunun üzerine davacının işe başlamadığı, işe iadesine karar verilen işçinin süresinde işe iade talebinde bulunması halinde bir ay içerisinde eski işine yada bu mümkün değilse  unvan ve diğer özelliklerine uygun benzer bir işe verilmesi ve fesih öncesi almakta olduğu ücret vs. sosyal hakların aynen sağlanması gerektiği, davalı Belediye Destek Hizmetleri Müdürlüğünün yazısı ve tanık beyanlarıyla sabit olduğu üzere davacının iş aktinin feshedildiği tarihte yüksek olan ücretten daha düşük ücret önerildiği, dolayısıyla  fesih öncesi mali hakların sağlanmadığı, bunun işin nitelikli değişikliği kapsamında olduğu, buna göre davacının işe başlamama hakkı olduğu, davalı Ayber... Ltd. Şti."nin kıdem ve ihbar tazminatları ve boşta geçen süre ücret alacağı ve işe başlatmama tazminat alacağından sorumlu olduğu belirtilerek icra dosyasındaki davalı borçlunun itirazının iptali ile takibin devamına, dava konusu istekler ve davalıların sorumlulukları yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatı talebinin  karar verilmiştir.
    Kararı  yasal süresi içinde davalılar temyiz etmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının tüm, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 
    2-İşe iade davası sonunda işçinin başvurusu, işverenin işe başlatmaması ve buna bağlı olarak işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süreye ait ücret, ihbar ve kıdem tazminatı  konularında taraflar arasında uyuşmazlık   bulunmaktadır. 
    4857 sayılı İş Kanunu"nun 21. maddesinin 5. fıkrasına göre, işçi kesinleşen mahkeme kararının kendisine tebliğinden itibaren 10 iş günü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır. Aksi halde işverence yapılan fesih geçerli bir feshin sonuçlarını doğurur. İşçinin işe iade yönündeki başvurusu ciddi ve samimi olmalıdır. İşçinin gerçekte işe başlamak niyeti olmadığı halde, işe iade davasının sonuçlarından yararlanmak için yapmış olduğu başvuru geçerli bir işe iade başvurusu olarak değerlendirilemez.
    4857 sayılı Kanun"un 21. maddesine göre işveren işe iade için başvuran işçiyi bir ay içinde işe başlatmak zorundadır. Aksi halde feshin geçersizliği davasında belirlenen iş güvencesi tazminatı ile çalıştırılmadığı en çok dört aylık süre ücret ve diğer hakları ödenmelidir. İşverenin işe davete dair beyanının da ciddi ve samimi olması gerekir. İşverenin işe başlatma amacı olmadığı halde işe başlatmama tazminatı ödememek için yapmış olduğu çağrı,  gerçek bir işe başlatma daveti olarak değerlendirilemez.  
    İşçinin işe iade sonrasında başvurusuna rağmen işe başlatılmaması halinde, işe başlatılmayacağının sözlü ya da eylemli olarak açıklandığı tarihte veya bir aylık başlatma süresinin sonunda iş sözleşmesi işverence feshedilmiş sayılır. İhbar ve kıdem tazminatı ile iş güvencesi tazminatı belirtilen fesih tarihindeki emsal işçi ücretine hesaplanır.
    İş sözleşmesi geçersiz nedenle feshedilen işçinin süresinde başvurusuna rağmen işe başlatılmaması veya başlatılması halinde çalıştırılmadığı en çok dört aylık süre ücret ve diğer hakları geçersiz sayılan feshi izleyen dönem ücretine göre hesaplanmalıdır.
    Somut olayda, davacının süresi içinde işverene ve yeni taşerona işe iade talebinde bulunduğu, davalı asıl işveren belediyece işe davet edildiği, davacının Belediye Destek Hizmet Müdürü ile görüşerek  ne  iş yapacaklarını,  ne kadar ücret alacağını sorduğu,   Müdür  ve davalı Şirket yetkilisinin davacıya" herkes ne iş yapacaksa siz de onu yapacaksınız ... ayda 600 TL-700 TL civarında ücret alacaksınız ... " şeklinde söylemde bulundukları, bunun üzerine davacının ücretin düşük olması nedeniyle işe başlamama hakkını kullandığı anlaşılmış olup, iş akdinin feshinden sonra davalı belediye ile yeni taşeron Ayber Şirketi arasında yapılan hizmet alım sözleşmesinde yeni dönem için davacının çalıştığı pozisyona öngörülen ücretin düşürüldüğü, işverenin davacıya işe davetini bu yeni ihale döneminde yeni hizmet sözleşmesine göre yaptığı, işverenden yeni ihale döneminde belirlenen şartlara aykırı davranmasının beklenemeyeceği, davacının yeni hizmet alımı sözleşmesi şartlarının fesih tarihinde uygulanmakta olan hizmet alım sözleşmesi şartlarından aleyhe hükümler içerdiğini ileri sürerek işe başlamamasının gerçek iradesinin işe başlamak olmadığını gösterdiği ortadadır. Bu durumda, davacı hernekadar işe iade  için süresinde başvurmuş ise de işverenin işe başlama davetine haklı bir neden olmadan başlamadığından işe iadenin sonuçlarından yararlanamaz. Mahkemece bu durum gözetilerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozma nedenidir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeple BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 13.07.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.

     

     

    Hemen Ara