Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2009/11-225 Esas 2009/279 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2009/11-225
Karar No: 2009/279

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2009/11-225 Esas 2009/279 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Mahkeme Kararı, sanığın nüfus cüzdanında sahtecilik yaptığı iddiasıyla açılan kamu davasında, 765 sayılı TCY’nın ilgili maddeleri uyarınca 11 ay hapis cezasıyla cezalandırılması ve suça konu nüfus cüzdanının dosyada delil olarak saklanmasıyla ilgilidir. Yargıtay C.Başsavcılığının iade işlemi üzerine yerel mahkemece 5271 sayılı Ceza Yargılaması Yasasının ilgili maddeleri uyarınca yeniden hüküm tesis edilmediği ve bu hususun 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca mutlak hukuka aykırılık oluşturduğu sonucuna varılmıştır. Ancak, eylemin daha ağır bir suç teşkil etmeyeceği ve zamanaşımı süresinin geçmiş olması nedeniyle, kamu davasının düşmesi gerektiği kararlaştırılmıştır. İlgili kanun maddeleri: 765 sayılı TCY’nın 350/1-son, 59/2 ve 81/1 maddeleri, 5271 sayılı CYY’nın 230, 231 ve 232 maddeleri, 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi ve 1412 sayılı CYUY’nın 308 ve 322 maddeleri.
Ceza Genel Kurulu         2009/11-225 E.  ,  2009/279 K.

    "İçtihat Metni"

    Tebliğname :2009/226661
    Yargıtay Dairesi : 11. Ceza Dairesi
    Mahkemesi      : BAKIRKÖY 10. Asliye Ceza
    Günü            : 26.12.2007
    Sayısı            : 338-1065

    Sanığın 765 sayılı TCY’nın 350/1-son, 59/2 ve 81/1. maddeleri uyarınca 11 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, suça konu nüfus cüzdanının dosyada delil olarak saklanmasına ilişkin Bakırköy 10. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 05.03.2003 gün ve 153-121 sayılı hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay C.Başsavcılığınca 29.06.2005 gün ve 143845 sayılı yazı ile, sanığın hukuki durumunun yeni Yasalar kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinden bahisle 5320 sayılı Yasanın 8/2. maddesi uyarınca incelenmeksizin mahke¬mesine iade edilmiş,
    Bakırköy 10. Asliye Ceza Mahkemesince 07.10.2005 gün ve 153-121 sayılı ek karar ile; yeni yasaların sanık lehine hükümler getirmediği ve önceki mahkûmiyet hükmünde değişiklik yapılmasını gerektiren nedenler bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
    Sanık tarafından temyiz edilen bu hüküm ise, dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince 19.02.2007 gün ve 753-915 sayı ile;
     “5320 sayılı Yasanın 8/2. maddesi uyarınca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca gerçekleştirilen iade işlemi yerel mahkeme kararını ortadan kaldırmış olmakla, henüz kesinleşmiş bir karar bulunmadığından yapılan yargılama sonucu yeniden kurulan hükümde; 5271 sayılı Ceza Yargılaması Yasasının 230. maddesine uygun biçimde, suç oluşturduğu öngörülen sıra ve esaslara göre cezanın ve cezaya mahkûmiyet yerine ya da yanı sıra uygulanacak güvenlik tedbirinin belirlenmesi, cezanın ertelenmesine veya adli para cezası ya da tedbirlerden birine çevrilmesine, ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına yahut bu hususlara ilişkin istemlerin reddine dair dayanaklar ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de gösterilmesi gerektiği gözetilmeden, bu kurallara uyulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması” isabetsizliğinden bozulmuş,
    Bakırköy 10. Asliye Ceza Mahkemesince 26.12.2007 gün ve 338-1065 sayı ile;
     “Yargıtay C.Başsavcılığının 5320 sayılı Yasa hükmüne dayanılarak sanığın durumu¬nun değerlendirilmesi için yaptığı iade işleminin CMY’nın Yargıtay Ceza Dairelerine tanımış olduğu, kararların bozulması niteliğinde olmadığı açıktır.
     Kaldı ki, yargılama ve karar makamı olmayan ve ceza davasının tarafı olan C.Başsav¬cılığının kararı bozma gibi veya ortadan kaldırma gibi bir yetkisi mevcut değildir, bu yetkinin tanınması da mümkün değildir. Yukarıda belirtilen yasada tanınan iade yetkisi sadece verilen kararın sonradan yürürlüğe giren yasalar yönünden sanığın durumunun yeniden değerlendi¬ril¬mesini sağlamaya yönelik bir işlem olduğu açıktır. İade işlemi üzerine eğer gerçekten sonra¬¬dan yürürlüğe giren 5237 sayılı Yasanın hükümleri lehe kabul edildiği takdirde doğal olarak, yeniden bir karar verilecekti ve bu kararda CYY’nın 230. maddesindeki unsurları taşıyacaktı. Ancak mahkememizce yapılan eski uygulamanın yeni Yasanın 204/1. maddesinde öngörülen ceza miktarına göre açıkça lehe olduğu görülmesine nazaran yeniden eski kararın tekrarlan¬masının kırtasiyecilikten öteye bir işleve sahip olmayacağı, gerekçe¬leriyle önceki hükümde direnilmesine ve sanık Ercan Yalçın hakkında verilen 05.03.2003 tarih ve 153-121 sayılı kararda değişiklik yapılmasını gerektirir nedenler bulunmadığından bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmiştir.
    Bu hükmün de O Yer Cumhuriyet Savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C.Başsavcılığının zamanaşımı nedeniyle “bozma” ve “ortadan kaldırma” istekli 28.10.2009 gün ve 226661 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerek¬çelerle karara bağ¬lanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, 5320 sayılı Yasa¬nın 8. maddesi uyarınca gerçekleştirilen iade işleminin, bozma sonu¬cunu doğurup doğur¬madığı, noktasında toplanmakta ise de,
    İnceleme konusu somut olayda, sanık hakkında nüfus cüzdanında sahtecilik yaptığı iddiasıyla açılıp, sanığın 765 sayılı TCY’nın 350/1-son, 59 ve 81. maddeleri uyarınca cezalan¬dırılmasıyla sonuçlanan kamu davasında, gerek 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca gerçekleştirilen iade üzerine, gerekse Özel Daire bozmasından sonra yerel mahkemece 5271 sayılı Yasanın 230, 231 ve 232 maddeleri uyarınca yeniden hüküm tesis edilmediği ve bu hususun 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY’nın 308. maddesine göre mutlak hukuka aykırılık oluşturduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ancak daha ağır bir suçu oluşturma olanağı bulunmayan eylemde suç tarihi olan 05.02.2002 tarihinden itibaren kesen nedenler de dikkate alındığında 765 sayılı TCY’nın 102/4 ve 104/2 maddelerinde öngörülen 7 yıl 6 aylık dava zamanaşımı süresi, yerel mahkemece direnme hükmünün verildiği 27.11.2007 tarihinden sonra, dosyanın henüz Yargıtay C.Başsavcılığında bulunduğu 05.08.2009 tarihinde gerçekleşmiş bulunduğundan, zamanaşımı nedeniyle direnme hükmünün bozulmasına, 765 sayılı TCY’nın 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CYY’nın 223/8. maddeleri uyarınca kamu davasının düşmesine karar verilmesi gerekmektedir.
    Bu itibarla Yerel Mahkeme direnme hükmünün bozulmasına, yeniden yargılama gerektir¬meyen bu konuda, 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY’nın 322. maddesi uyarınca karar verilmesi mümkün bulunduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının 765 sayılı TCY’nın 102/4 ve 104/2. maddeleri gereğince 5271 sayılı CYY’nın 223. maddesi uyarınca düşmesine karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1 Bakırköy 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 26.12.2007 gün ve 338-1065 sayılı direnme hükmünün BOZULMASINA,
    2- Yeniden yargılama gerektirmeyen bu konuda, 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY’nın 322. maddesi uyarınca karar verilmesi mümkün bulunduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının 765 sayılı TCY’nın 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CYY’nın 223. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,
    3- Dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.11.2009 günü yapılan müzakerede tebliğnamedeki isteme uygun olarak oybirliğiyle karar verildi.

     

    Hemen Ara