Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2012/13146 Esas 2012/16461 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/13146
Karar No: 2012/16461

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2012/13146 Esas 2012/16461 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2012/13146 E.  ,  2012/16461 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Ankara 14. İş Mahkemesi
    TARİHİ : 21/06/2011
    NUMARASI : 2010/567-2011/504

    Dava, Toplu İş Sözleşmesinden doğan işçilik alacaklarının kanuni temerrüt tarihlerinden itibaren en yüksek banka işletme kredisi faiz oranıyla tahsiline karar verilmesini isteğine ilişkindir.
    Davalı, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Kararı davalı temyiz etmiştir.
    Hükmün tefhiminin karar tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 489. maddesinin yollamada bulunduğu, aynı Kanun"un 388. maddesindeki unsurları içerir biçimde yapılmadığından ve gerekçeli karar da temyiz isteminden önce davalı tarafa tebliğ edilmediğinden, kanunda öngörülen sekiz günlük temyiz süresinin geçtiğinden söz edilemez. Hal böyle olunca, davalının hükmü süresinde temyiz ettiği anlaşıldığından, temyiz itirazlarının incelenmesi gerekir.
    1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
    2-Taraflar arasında davaya konu işçilik alacaklarının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
    4857 sayılı İş Kanunu"ndan daha önce yürürlükte bulunan 1475 sayılı İş Kanunu"nda ücret alacaklarıyla ilgili olarak özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediği halde,  4857 sayılı Kanun"un 32/8 maddesinde işçi ücretinin beş yıllık özel bir zamanaşımı süresine tabi olduğu açıkça belirtilmiştir. Ancak, bu kanundan önce de tazminat niteliğinde olmayan, ücret niteliği ağır basan işçilik alacaklarının, 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 126/1 maddesi uyarınca beş yıllık zamanaşımına tabi olacağı tartışmasız öğreti ve uygulama tarafından kabul edilmiştir.
    Sözleşmeden doğan alacaklarda zamanaşımı alacağın muaccel olduğu tarihten başlar. (818 sayılı Kanun md. 128). 818 sayılı Kanun"un 101. maddesi gereğince, borcun muaccel olması, ifa zamanının gelmiş olmasını ifade eder. Borcun ifası henüz istenemiyorsa muaccel bir borçtan da söz edilemez.          
    5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun 7. maddesinde İş Mahkemelerinde sözlü yargılama usulü uygulanır. Bu sebeple zamanaşımı defi ilk oturuma kadar ve en geç ilk oturumda yapılabilir.
    Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı defi de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder.
    Somut olayda, bilirkişi raporu ve 05.05.2011 tarihli ıslah dilekçesi 18.05.2011 tarihinde davalı vekiline tebliğ edilmiş, 08.06.2011 tarihli celsede davalı vekili bilirkişi raporu ve ıslah dilekçesine karşı beyanda bulunmak için süre istemiş ve mahkemece de süre verilmiştir. Davalı vekili, 21.06.2011 havale tarihli bilirkişi raporuna karşı itirazlarının sunulması hakkında dilekçe vermiş ve anılan dilekçede zamanaşımının definin incelenmediğini belirtmiştir. Mahkemece, kararın gerekçesinde bu husus tartışılmadan sonuca ulaşılmıştır. Bu durumda, davalı vekilinin zamanaşımı defi konusunda değerlendirme yapılarak bir karar verilmesi gerekirken, bu hususun gözardı edilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davalının bu yönleri amaçlayan  temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, 10.07.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi. 

     

    Hemen Ara