Esas No: 2009/7-144
Karar No: 2009/272
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2009/7-144 Esas 2009/272 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
İtirazname : 2007/54994
Yargıtay Dairesi : 7. Ceza Dairesi
Mahkemesi : İSTANBUL 1. Çocuk
Günü : 13.09.2006
Sayısı : 300-247
Sanık M. İ..’in ehliyetsiz araç kullanmak suçundan, 5237 sayılı TCY’nın 7/2 maddesi dikkate alınarak 5252 sayılı Yasanın 7/2 ve 2918 sayılı Yasanın 36/3. maddeleri uyarınca 30 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, adli para cezasının 5237 sayılı TCY’nın 52/2. maddesi uyarınca günlüğü 20 YTL"den 600 YTL. adli para cezasına çevrilmesine ilişkin, İstanbul 1. Çocuk Mahkemesince 13.09.2006 gün ve 300-247 sayı ile sanığın yokluğunda ve 5271 sayılı CYY"nın 258/1 ve 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddeleri dikkate alınarak 1412 sayılı CYUY’nın 305-1. maddesi uyarınca kesin olarak karar verilmesi üzerine, T.C. Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 09.03.2007 gün ve 12704 sayılı yazısı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının buna bağlı 03.04.2007 gün ve 54994 sayılı ihbarnamesi ile;
“Ehliyetsiz araç kullanmak suçundan sanık M. İ.."ın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 36/3, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 52/2. maddeleri gereğince 600.00 Yeni Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair, İstanbul 1. Çocuk Mahkemesinin 13/09/2006 tarihli ve 2006/300-247 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
1) Kayden 23/12/1986 doğumlu olup, suçun işlendiği 07/11/2004 tarihinde 18 yaşını ikmal etmediği anlaşılan sanık hakkında tayin olunan cezadan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 31/3. maddesi gereğince indirim yapılmamış bulunulmasında,
2) Sanığa atılı suç ile suç tarihi ve uygulanan yasa hükümleri ile Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 11/07/2006 tarihli ve 2006/2-190 esas, 2006/186 karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, sanık hakkında 2918 sayılı Kanun"un 36/3. maddesi gereğince belirlenen 30 günlük cezanın beher günü 1 Yeni Türk lirası üzerinden paraya çevrilerek sonuç olarak 30 Yeni Türk lirası idari para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde sanık aleyhine sonuç doğuracak şekilde 600.00 Yeni Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasında,
3) Sonuç cezanın idari para cezası olarak belirlenmesi gerekirken adli para cezasına karar verilmesinde,
İsabet görülmemiştir” açıklamasına dayalı olarak, 5271 sayılı CYY’nın 309. maddesi uyarınca yasa yararına bozma yoluna başvurulmakla, dosyayı inceleyen Yargıtay 7. Ceza Dairesince 25.03.2009 gün ve 5487-4845 sayı ile,
“…birinci istemin yerinde görülmediğine, buna karşılık diğer iki başvuru nedeninin isabetli olduğuna, bu nedenle, hükmün bozulmasına, bozma gereği yeniden uygulama yapılarak sanığın 2918 sayılı Yasanın 36/3. maddesi uyarınca 1 ay hafif hapis ve 149 YTL hafif para cezası ile cezalandırılmasına, tayin olunan hafif hapis cezasının günlüğü 647 sayılı Yasanın 4. maddesi uyarınca 1 YTL den hesaplanmak suretiyle 30 YTL hafif para cezasına çevrilmesine, cezaların 765 sayılı TCK’nun 72. maddesi uyarınca toplanarak sanığın sonuç olarak 179 YTL hafif para cezası ile cezalandırılmasına, 5252 sayılı Yasanın 7. maddesi uyarınca tayin olunan sonuç cezanın 179 YTL idari para cezasına çevrilmesine ve infazın bu miktar üzerinden yapılmasına, hükmün diğer kısımlarının aynen bırakılmasına…” Daire Üyesi M.. T..’ın “sadece adli para cezasının idari para cezasına çevrilmesi ile yetinilmesi gerekirken, hükmün belirtilen nedenlerle bozulmasının doğru olmadığı” görüşüne dayanan karşıoyu ile oyçokluğuyla karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 12.06.2009 gün ve 54994 sayı ile, “Dairece yapılan uygulama doğru bulunmakla birlikte, yaş küçüklüğü nedeniyle de 765 sayılı TCY’nın 55/3. maddesi uyarınca indirim yapılması gerektiği” görüşüyle itiraz yoluna başvurulmuştur.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, sanık hakkında ceza tayin edilirken yaş küçüklüğü nedeniyle indirim yapılmasının gerekip gerekmediğine ilişkin ise de; yasa yararına bozma istemi hakkında bir karar verilmeden önce, yerel mahkeme hükmünün kesinleşip kesinleşmediği hususunun Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca ön sorun olarak görüşülmesi gerekmiştir.
İncelenen dosya içeriğinden;
23.12.1986 doğumlu M.İ.’ın, 08.11.2004 tarihinde ilk kez ehliyetsiz araç kullanırken yakalandığı, sanık hakkında 2918 sayılı Karayolları Trafik Yasasının 36. maddesine muhalefet etmekten düzenlenen suç tutanağının Fatih Emniyet Müdürlüğü Çocuk Büro Amirliğince İstanbul Çocuk Mahkemesine gönderildiği, İstanbul 3. Çocuk Mahkeme¬since yapılan yargılama sırasında 765 sayılı TCY’nın 119. maddesi uyarınca ön ödeme teklifinde bulunulmuş ise de, sanık tarafından bu teklife icabet edilmediği, aynı mahkemece 13.02.2006 gün ve 143-517 sayı ile davanın yeni kurulan İstanbul Çocuk Mahkemesine devredildiği, İstanbul 1. Çocuk Mahkemesi ise 13.09.2006 gün ve 300-247 sayı ile 2918 sayılı Yasanın 36/3 ve 5237 sayılı TCY’nın 52. maddeleri uyarınca 600 YTL adli para cezasına kesin olarak karar verildiği ve 20.11.2006 tarihinde başka suçtan cezaevinde bulunan sanığa tebliğ edilen bu hükme karşı, sanık tarafından herhangi bir yasa yoluna başvurulmadığı anlaşılmaktadır.
5252 sayılı TCY’nın Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 7. maddesi ile yasalarda yer alan hafif hapis ve hafif para cezalarına ilişkin yaptırımlar, yeni TCY’nda cürüm-kabahat ayrımının kaldırılması nedeniyle idari para cezasına dönüştürülmüş, maddenin ilk üç fıkrasında idari para cezasının hesaplanmasına ilişkin esaslara yer verildikten sonra, 4. fıkrada bu madde hükümlerine göre idari para cezasına Cumhuriyet savcılığınca karar verileceği belirtilmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Yasasının 36. maddesinin 3. fıkrasında ise; sürücü belgesi sahibi olmadan trafiğe çıkanlara ilk tespitte bir aydan iki aya kadar, tekrarı halinde iki aydan üç aya kadar hafif hapis cezası verileceği ile ayrıca bu kişilerin her defasında 7.200.000 lira hafif para cezasıyla da cezalandırılacakları hükme bağlanmıştır.
Diğer taraftan, 5252 sayılı Yasanın 7. maddesinin 1. fıkrasında, kanunlarda, "hafif hapis" veya "hafif para" cezası olarak öngörülen yaptırımların, idari para cezasına dönüştürüldüğü ve idari para cezasının hesaplanmasında 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 52. maddesi hükümlerinin uygulanacağı, aynı maddenin 2. fıkrasında ise, “hafif hapis cezası ile hafif para cezasının seçimlik olarak veya birlikte öngörüldüğü hallerde idari para cezası yaptırımının belirlenmesinde "hafif hapis cezasının" esas alınacağı, 4. fıkrasında ise, “bu madde hükmüne göre idari para cezasına karar vermeye Cumhuriyet savcısının yetkili olduğu” emredici hükümlerine yer verilmiştir.
Açıklanan nedenlerle, 2918 sayılı Yasanın 36. maddesinde, ehliyetsiz araç kullandığı ilk kez tespit edilenlere, “bir aydan iki aya kadar hafif hapis” ve “7.200.000 lira hafif para cezası” verileceği hüküm altına alındığına göre; 5252 sayılı Yasanın 7. maddesi uyarınca bu suç kabahate dönüşmüş olup; sanık hakkında uygulanması gereken yaptırım da “1 aydan 2 aya kadar hafif hapis” cezası esas alınmak suretiyle, 5237 sayılı Yasanın 52. maddesi uyarınca belirlenecek olan idari para cezasıdır.
Şu durumda, idari para cezasının 5237 sayılı TCY’nın 52. maddesine göre belirlenmesinde, belirlenen gün sayısının 20 lira ile 100 lira arasında bir miktar ile çarpılması gerekeceğinden; sanık hakkındaki idari para cezası “600 lira ile 6000 lira” arasında belirlenebilecektir.
Kabahatler Yasasının 26. maddesine göre, idari yaptırım kararının, Tebligat Yasası hükümlerine göre ilgili kişiye tebliğ edileceği, ayrıca tebligat metninde bu karara karşı başvurulabilecek kanun yolu, mercii ve süresinin açık bir şekilde belirtileceği; idari yaptırım kararının ilgili gerçek kişinin huzurunda verilmesi halinde ise, bu karara karşı başvurabileceği kanun yolu, mercii ve süresine ilişkin olarak bilgilendirildikten sonra kişinin karar tutanağını imzalamasının isteneceği, imzadan kaçınması halinde ise bu durumun tutanakta açıkça belirtileceği ve karar tutanağının bir örneğinin de kişiye verileceği hükme bağlanmıştır.
Ayrıca, aynı Yasanın;
27. maddesinde, Cumhuriyet savcısı tarafından verilmiş bulunan idari yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabileceği, bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idari yaptırım kararının kesinleşeceği,
24. maddesinde, kovuşturma konusu fiilin kabahat oluşturduğunun anlaşılması halinde, idari yaptırım kararının mahkemece verileceği,
29. maddesinde ise, idari para cezasının mahkeme tarafından verilmesi halinde; başvurulabilecek olan yasa yolunun “itiraz” olduğu,
Düzenlenmiştir.
Somut olayda; idari yaptırım kararının Kabahatler Yasasının 24. maddesi uyarınca İstanbul 1. Çocuk Mahkemesince verilmiş olması nedeniyle, sanığın aynı Yasanın 29/1. maddesine göre en geç 7 gün içerisinde karara karşı itiraz yoluna başvurma hakkı bulunmasına ve bu itirazın, kararı veren mahkemenin yargı çevresindeki ağır ceza mahkemesi tarafından incelenecek olmasına rağmen, kararın “kesin” olarak verildiği bildirilmek suretiyle sanık yanıltılış olup; Ceza Genel Kurulunun duraksamasız kararları da dikkate alındığında, yanıltılan sanığın yasa yoluna başvurma hakkının devam ettiği kabul edilen ahvalde, kararın kesinleştiğinden söz edilemez. Kaldı ki, 765 ve 647 sayılı Yasaların lehe olduğu kabul edilerek uygulama yapılmış olsaydı dahi, hürriyeti bağlayıcı cezadan çevrilmiş olan para cezalarına karşı miktarı ne olursa olsun temyiz yasa yoluna başvurulabileceğinden, hükmün henüz kesinleşmediği sonucuna varılabilecekti.
Olağan bir yasa yoluna başvurma olanağı varken “olağanüstü yasa yollarına” gidilemeyeceğinden henüz kesinleşmemiş olan karar ve hükümlerle ilgili olarak yasa yararına bozma yoluna başvurulması mümkün değildir.
Bu itibarla, itirazın değişik gerekçe ile kabulüne, Özel Daire kararının kaldırılmasına, yasa yararına bozma isteminin reddine ve dosyanın yerel mahkemeye iadesine karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçe ile KABULÜNE,
2- Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 25.03.2009 gün ve 5487-4845 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3- T.C. Adalet Bakanlığının 09.03.2007 gün ve 12704 sayılı YASA YARARINA BOZMA İSTEMİNİN REDDİNE,
4- Dosyanın, İstanbul 1. Çocuk Mahkemesine gönderilmek üzere, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.11.2009 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.