Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/8838 Esas 2022/11416 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/8838
Karar No: 2022/11416
Karar Tarihi: 28.09.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/8838 Esas 2022/11416 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2022/8838 E.  ,  2022/11416 K.

    "İçtihat Metni"

    Bölge Adliye
    Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
    No : 2021/1379-2021/1552

    İlk Derece
    Mahkemesi : Denizli 4. İş Mahkemesi

    Dava, 2926 sayılı Yasa Kapsamında sigortalılık süresi tespiti istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince verilen kararın temyizen incelenmesi davalı Kurum vekili tarafından istenmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM:
    Davacı, çok uzun yıllar öncesinden beri kendi nam ve hesabına çiftçilik yaparak geçimini sağladığını, hatta 13/06/1996 tarihinde Güney Ziraat Odası'na kayıt olarak 2001 yılı sonrasında da tarımsal desteklemelerden yararlandığını, üstelik odaya 25.941 m2 yüzölçümlü tarlasında tarımsal faaliyette bulunduğunu bildirdiğini, ziraat odası üyelik aidatlarını da ödediğini, dolayısıyla ortada geçerli bir ziraat odası kaydının olduğunu, müvekkilinin 01/10/2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa'nın 4/1-b bendi hükmü kapsamında tarım Bağ-kur sigortalısı olmak için 05/05/2012 tarihinde davalı Kuruma başvurduğunu ve talebi doğrultusunda sigortalılık tescilinin yapıldığını, zira bunun için tek şartın devam eden ziraat odası kaydı veya yeni kayıt yaptırmak olduğunu, ancak her nedense davalı Kurum tarafından müvekkilinin Güney Ziraat Odası kaydı yok sayılarak 4/1-b bendi kapsamındaki tarım Bağ-kur sigortalılık sürelerinin de iptal edildiğini ve prim ödemesi kadar 27/04/2012-31/05/2012 tarihleri arası tescilinin devam ettirildiğini, bu hususa ilişkin olarak davalı Kuruma başvuruda bulunarak müvekkilinin sigortalılık tescilinin devam ettirilmesini istediklerini, ancak başvurudan da olumlu sonuç alamadıklarını beyanla; müvekkilinin ziraat odası kaydının geçerli olduğunun tespitine, müvekkilinin 02/05/2012 tarihinden itibaren 5510 sayılı Yasanın 4/1-b bendi kapsamında tarım Bağ-kur sigortalısı olduğunun tespitine ve aksine kurum işleminin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    II-CEVAP:
    Davalı Kurum vekili, davanın haksız ve mesnetten yoksun açılmış bir dava olup, reddi gerektiğini, davanın süresinde açılmadığını, hak düşürücü süre geçtikten sonra açılmış olduğunu, davacının 02/05/2012 tarihinden itibaren 5510 sayılı Kanunun 4/1-b bendi kapsamında tarım Bağ-Kur sigortalılığının tescilini talep ettiğini, davacının bu hususa ilişkin olarak müvekkili Kuruma yazılı olarak başvuru yaptığını, Kurumun 14/06/2018 tarihli ve 5989562 sayılı yazısıyla davacının başvurusuna cevap verildiğini, davacının taleplerinin gerekli şartları taşımadığını, dolayısıyla kurum tarafından yapılan işlemlerin mevzuata uygun olup, davacının taleplerinin kabulünün mümkün olmadığını, kurum kayıtlarının esas olduğunu, davacının bu kayıtların aksini ancak aynı değerdeki yazılı belgelerle ispatlayabileceğini beyanla; davanın reddini talep etmiştir.
    III-MAHKEME KARARI:
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    Mahkemece, "davanın kısmen kabulü, kısmen reddi ile,
    1-Davacının 01/06/2012-22/11/2017 tarihleri arasında 5510 sayılı Kanunun 4/1-b bendi kapsamında tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine, aksine kurum işleminin iptaline,
    2-Davacının ziraat odası kaydının geçerli olduğunun tespitine yönelik talebinin reddine," dair hüküm kurulmuştur.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    Dosya kapsamı, delil durumu itibariyle, Denizli 4. İş Mahkemesi 2020/37 Esas 2021/26 Karar sayılı kararında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Mahkemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davalı vekili, kurum işleminin yerinde olduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    Dosya kapsamı incelendiğinde, 13/06/1996 Ziraat odası kaydı olduğunu bildiren ve 05/05/2012 tarihinde kuruma intikal eden bağkur giriş bildirgesine istinaden davacının tescilinin kurumca 5510 Sayılı kanunun 4/b-4 ve 8. madde gereğince 27/04/2012 tarihinde tescil edilerek başlatıldığı, davacının prim ödemesinin bulunmadığı, Güney Ziraat odasının, davacının 13/06/1996-05/03/2018 arasında kayıtlı olduğunu bildirdiği halde davalı Kurum denetmeni tarafından düzenlenen 28/03/2016 tarihli ve 2016/06 sayılı araştırma inceleme raporu ve ekleri ile; Güney Ziraat Odası Başkanlığına ait 01/01/1994-01/10/2008 tarihleri arasındaki üye listesinde, üye sicil numaralarının ve kayıt tarihlerinin, birbirini takip eder nitelikte olduğunun, sicil numaralarının kayıtlı bulunulan mahalleye göre sırayla verildiğinin ve bu şekilde 6469 üyenin bulunduğunun, sosyal güvenlik denetmeni Ahmet Çelen tarafından düzenlenen 22/04/2015 tarihli ve 2015/33 sayılı raporda, her ne kadar Güney Ziraat Odasının 01/10/2008 tarihinden önceki üyelik kayıtlarına itibar edilmemesi gerektiği kanaatine ulaşılmış olsa da yapılan incelemede oda kayıtlarının tamamının geçersiz kılınmasını gerektirecek bir usulsüzlüğün olmadığının tespit edildiği belirtilerek 01/01/1994-01/10/2008 tarihleri arasında Güney Ziraat Odasına kayıtlı üyeler hakkında, yapılan incelemeler neticesinde düzenlenen listeye göre işlem yapılması önünde görüş bildirilmiş olup, rapora ekli listede geçen davacıya ilişkin olarak kayıt olmadığı gerekçesiyle iptal ibaresine yer verilmiş ve neticede 27/04/2012 tarihinde başlatılan bağkur tescili ziraat oda kaydının usulsüz olduğunun denetmen raporu ile tespit edildiğinden davacının tescil kaydı (4) kodu ile davalı Kurum tarafından iptal edilmiş, mahkemece yapılan yargılamada davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de söz konusu hüküm eksik araştırma ve incelemeye dayalıdır.
    Davanın yasal dayanağı; 5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasının (b) maddesinde, köy ve mahalle muhtarları ile hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan tarımsal faaliyette bulunanların sigortalı olacakları, anılan Kanunun 3. maddesinde ise tarımsal faaliyetin, “Kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde veya kamuya mahsus mahallerde; ekim, dikim, bakım, üretme, yetiştirme ve ıslah yoluyla yahut doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünleri elde edilmesini ve/veya bu ürünlerin yetiştiricileri tarafından; muhafazasını, taşınmasını veya pazarlanmasını,” ifade edeceği, 7. maddenin (b) bendinde sigorta hak ve yükümlülüklerinin “tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar için tarımsal faaliyetlerinin kanunla kurulu ilgili meslek kuruluşlarınca veya kendilerince, bir yıl içinde bildirilmesi halinde kaydedildiği tarihten, bu süre içinde bildirilmemesi halinde ise bildirimin Kuruma yapıldığı tarihten” itibaren başlayacağı, 9. maddenin 1. fıkrasının 5. bendi gereği sigortalılığın “Tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar için, tarımsal faaliyetinin sona erdiği veya 6 ncı maddenin birinci fıkrasının (ı) bendi uyarınca muafiyet kapsamına girdiği yahut 65 yaşını doldurması nedeniyle talepte bulunduğu tarihten,” itibaren sona ereceği, 6. maddenin (ı) bendinde ise, Kamu idarelerinde ve Kanunun ek 5 inci maddesi kapsamında sayılanlar hariç olmak üzere, tarım işlerinde veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz işlerde çalışanlar ile tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; tarımsal faaliyette bulunan ve yıllık tarımsal faaliyet gelirlerinden, bu faaliyete ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan tutarın aylık ortalamasının, bu Kanunda tanımlanan prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olduğunu belgeleyenlerin ve 65 yaşını dolduranlardan talepte bulunanların 5510 sayılı Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta hükümleri çerçevesinde sigortalı sayılmayacakları belirtilmiştir.
    Kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunan ve bildirimsiz kalan sigortalılar için 5510 sayılı Kanunun 86.maddesinde öngörülen "hizmet tespiti" davasına eşdeğer bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Anılan düzenlemede, kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takiben başlayacağının hükme bağlanmış olması karşısında, kayıt ve tescil, yada tescil yerine geçen iradi prim ödemesi veya prim tevkifatı öncesine isabet eden tarımsal faaliyet ve buna dayalı "sigortalılığının tespiti" söz konusu olamayacaktır

    Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.05.2011 gün, 2011/10-230 Esas 2011/319 Karar sayılı, 29.02.2012 gün ve 2011/10-769 Esas 2012/107 karar sayılı ve 27.06.2012 gün 2012/10-292 Esas ve 2012/415 Karar kararlarında da açıkça belirtildiği üzere, davacının tarımsal faaliyetinin kesintisiz sürüp sürmediğinin tespiti için, Mahkemece; 1-Çekişmeli dönemde davacının nerede oturduğu; Nüfus Müdürlüğü, İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı ve Muhtarlık kayıtları esas alınarak belirlenmeli,
    2-Dönem içinde Ziraat Bankası, Kooperatif veya Birlikler aracılığıyla "Tarımsal Amaçlı Kredi" kullanıp kullanmadığı araştırılmalı,
    3-Dönem içinde ürün teslimatından dolayı prim kesintisi yapılıp yapılmadığı veya sigortalılık iradesini ortaya koyacak şekilde prim ödemesinin bulunup bulunmadığı araştırılmalı,
    4-25.04.2006 gün 26149 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5488 sayılı Tarım Kanunun 19. maddesi uyarınca Çiftçi Kayıt Sistemine dahil edilerek doğrudan gelir desteği alıp almadığı ve bu bağlamda davacının hangi ürünleri ekerek bunları nerelere sattığı, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun "Zirai kazanç, zirai faaliyet, zirai işletme, çiftçi ve mahsulün tarifi" başlıklı 52, "Zirai kazançta vergileme" başlıklı 53, ve "Vergi Tevkifatı" başlıklı 94 vd. maddeleri ile 213 Vergi Usul Kanununun "Vergi kesenlerin sorumluluğu" başlıklı 11. maddesi kapsamında zirai kazançlarından dolayı vergi ödeyip ödemedikleri araştırılmalıdır. Konu ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.12.2010 gün ve 2010/10-580-647 sayılı kararında da açıkça belirtildiği üzere "Tevkifat yapma ve kurum hesaplarına aktarma yükümü, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun 94/11.maddesinde öngörülen çiftçilerden satın alınan zirai mahsuller için yapılan ödemelerden gelir vergisine mahsuben tevkifat yapma yükümüne paralel olarak getirilmiştir. Bakanlar Kurulu Kararı kapsamındaki gerçek ve tüzel kişiler, tarımsal faaliyette bulunan bu kişilerden satın aldıkları ürün bedellerinden tevkifat yapmakla yükümlüdürler." Tevkifat suretiyle vergilendirilen çiftçiler yaptıkları satış ve hizmetleri dolayısıyla müstahsil makbuzu almak ve saklamak zorundadırlar.
    5-Tarımsal faaliyeti kapsamında ilaç, gübre ve sulama parası ödeyip ödemediği, varsa bunların fatura ve belgelerinin nelerden ibaret olduğu, Ziraat Odası, Kooperatif veya Birliklere üyeliği varsa bu kuruluşlara düzenli bir şekilde aidat ödeyip ödemediği araştırılmalı, tarımsal faaliyete elverişli tapulu taşınmazının bulunup bulunmadığı, tarımsal faaliyetin taşınmaz kiralanması yoluyla gerçekleştirildiğinin savunulması halinde; taşınmazların, kimden hangi yıllar için kiralandığı, kiracının; kiralama yoluyla faaliyetini yürütmeye elverişli alet ve edavatının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, traktörünün bulunduğunun ileri sürülmesi halinde, traktörün hangi tarihte satın alınıp ilgilisi adına trafiğe tescil edildiğini gösteren fatura ve trafik tescil belgesinin celp edilmeli,
    6-Hayvan yetiştiriciliği bulunduğunun ileri sürüldüğü hallerde, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 01.06.2011 gün ve 2011/10-306-365 sayılı kararında da belirtildiği üzere 16.05.1986 tarihinde yürürlüğe giren 3285 sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Kanununun 22. maddesi kapsamında hayvanlarına ilişkin menşe şehadetnamesinin bulunup bulunmadığı tespit edilerek, büyük ve küçükbaş hayvanlarına ilişkin istatistik bilgileri ve bu hayvanlara ilişkin yapılması zorunlu bulunan periyodik aşılara ilişkin bilgiler İlçe Tarım Müdürlüklerinden sorulmalı, köy muhtarı ve ihtiyar heyeti üyeleri gibi tarımsal faaliyetin varlığını yakından bilebilecek durumdaki tanıklar dinlenilerek sigortalılık olgusunun varlığı hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır.
    Ayrıca 2926 sayılı Kanunun 6.maddesinde belirtilen şekilde sigortalılığın sona erip ermediği araştırılmalı ve bu bağlamda çekişmeli dönemde 506 sayılı Kanun kapsamında SSK sigortalılığı ya da 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı varsa ve bu sigortalılık süresi makul süreyi aşmışsa, HGK'nun 14.02.2007 gün, 2007/21-73-71 sayılı ve 14.03.2012 gün, 2011/10-804-152 sayılı kararları göz önünde bulundurularak sigortalılığın sona erdiği olgusu da dikkate alınmalıdır.
    Somut olaya dönüldüğünde, yukarıda belirtilen ayrıntılı araştırmanın yapılarak varılacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi kararının, HMK'nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine ve kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 28/09/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara