Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/8467 Esas 2022/11412 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/8467
Karar No: 2022/11412
Karar Tarihi: 28.09.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/8467 Esas 2022/11412 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi'nde görülen hizmet tespitine ilişkin davada, davanın reddine karar verildi. Ancak, davacı ve davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine, yapılması gereken araştırmanın eksik yapıldığı gerekçesiyle karar bozuldu. Mahkemece yapılması gereken işlemler ve araştırmalar belirtilerek, araştırmaların eksik yapılması sonucunda verilen hükmün usul ve yasaya aykırı olduğu belirtildi. Kararda, konuyla ilgili olarak kullanılabilecek 506 sayılı Kanunun 79/10 maddesi detaylı bir şekilde açıklanmaktadır. Hizmet akdine dayalı çalışmanın ispatında delil sınırlandırması olmamasına rağmen, davacının çalıştığı dönemlerde işyerinin yöneticileri, diğer çalışanlar ve komşu işyerleri gibi isim ve adres bilgileri belirtilen kişilerden de tanıklık yapılması gerektiği ifade edilmektedir.
10. Hukuk Dairesi         2022/8467 E.  ,  2022/11412 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

    Dava, hizmet tespitine ilişkindir.
    Mahkemece, bozma ilamına uyularak hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmün davacı ve davalılardan Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Davacı vekili, davacının 01.06.1996-17.02.2000, 29.08.2001-21.10.2005, 01.09.2006-25.03.2007, 01.01.2008-18.11.2008 tarihleri arasında davalı işyeri nezdinde çalışmasına rağmen bildirilmeyen hizmetlerinin gerçek ücret üzerinden tespitini talep etmiş, mahkemece bozmaya uyularak davanın reddine karar verilmiştir.
    Uyuşmazlığın çözümünde, davanın yasal dayanağını (mülga) 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi oluşturmaktadır. Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur.
    Dairemizin 19/03/2015 tarih 2014/28262 E, 2015/5297 K sayılı bozma ilamı “Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2003/21 - 43 Esas, 2003/97 Karar ve 26.02.2003 tarihli kararında ayrıntıları açıklandığı üzere; kural olarak işe giriş bildirgeleri ve ücret ödeme bordroları sigortalının imzasını içermelidir. Sigortalı, anılan belgeleri hile, hata veya manevi baskı altında imzaladığını ileri sürmemiş veya imzanın kendisine ait olmadığını yada kesintisiz çalıştığını söylememiş ise, birden fazla işe giriş bildirgesinin varlığı ve işyerinden yapılan kısmi bildirimler, sigortalının o işyerinde kesintili çalıştığına karine oluşturur. Bu karinenin, aksinin, ancak, eş değerde delillerle kanıtlanması gerekmekte olup tanık sözlerine değer verilemez. Bu halde ise hak düşürücü sürenin kesinti tarihleri dikkate alınarak her bir dönem bakımından ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekecektir.
    Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında dava konusu somut olayda davalı işyerinin kapsamı, davacının davalı işyerinde hangi işlerde çalıştığı, bu çalışmalarının ne kadar süreyle yapılabileceği, buna göre çalışmasının tam zamanlı çalışmayı gerektirip gerektirmediği, çalışmanın varlığı ve süresi yöntemince araştırılmalı, işe başlama ve işten ayrılma tarihi şüpheye mahal vermeyecek şekilde tespit edilmeli, tespiti istenilen dönemde davalı işyerine ait sefer kayıtları dosyaya getirtilmeli, davacının çalışmış olduğu dava dışı işyerleri ile davalı işyeri arasında organik bağ bulunup bulunmadığı yöntemince araştırılmalı, organik bağ bulunmadığı tespit edilecek olursa, davacının davalı işyerinde ki ilk çalışmasının 19.05.2008 tarihi olduğu nazara alınarak, 01.06.1996-17.02.2000 tarihleri arasında hak düşürücü sürenin geçip geçmediği belirlenmeli, dosyada mevcut dönem bordrolarında ismi bulunan ve mahkemece resen seçilecek tanıkların davaya konu uyuşmazlık ile ilgili bilgi ve görgülerine başvurulmalı, tespit edilen bordro tanıklarının hangi dönemlerde davalı işyerinde çalıştıkları tespit edilmeli, mahkemece dinlenen bordro tanıkların beyanları arasında çelişki olursa bu çelişki usulünce giderilmeli, aynı çevrede iş yapan başka işverenler veya bu işverenlerin çalıştırdığı kişiler, komşu işyeri tanıkları re’sen saptanarak dinlenilmeli, uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.” şeklindedir.
    Mahkemece bu bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, yine dairemizin 19/11/2018 tarih ve 2018/1752 E, 2018/9532 K sayılı bozma ilamı ile “Mahkemece anılan bozma kararın uyduğu halde, bozma ilamının gereği yerine getirmemiştir. 6100 sayılı HMK m. 119/1-e gereğince davacının, iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini bildirmek, m. 194 gereğince de taraflar, dayandıkları vakıaları, ispata elverişli şekilde somutlaştırma yükümlülüğü vardır. Tarafların, dayandıkları delilleri ve hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtmeleri zorunludur.
    Bir davada haklı çıkabilmek için soyut veya genel hatlarıyla bir iddiayı ortaya koymak yeterli değildir. Aynı zamanda bu iddiaların, ispata elverişli hale getirilerek zaman, mekân ve içerik olarak somutlaştırılması gerekir. En azından iddianın araştırılabilmesine yönelik somut bilgi ve açıklamaların sunulması gerekir. İddia somutlaştırıldıktan sonra hâkim ve karşı taraf, bunun üzerinden savunma ve yargılama yapabilecektir. Soyut iddialar ve vakıalar üzerinden değerlendirme yapılması mümkün değildir.
    Somutlaştırma yükü, genel anlamda tarafların açıklama ödevinin bir parçası ve layihalar teatisi aşamasındaki tezahür şeklidir. Somutlaştırma yükü, basit yargılama ve kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı davalarda da geçerlidir.
    HMK m. 31 gereğince, Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir. Davaya konu talebin somutlaştırılmaması halinde önce hâkim, m. 31 ve 119/1-e gereğince davayı aydınlatma ödevi ve ön incelemedeki görevi gereği, somut olmayan hususların belirlenmesini davacıdan istemeli, gerekirse tarafa açıklattırma yaptırmalı, bu eksiklik giderildikten sonra yargılamaya devam etmelidir.
    Hizmet tespiti davalarının amacı hizmetlerin karşılığı olan sosyal güvenlik haklarının korunmasıdır. Hizmet akdine dayalı çalışma olgusunun ispatında delil sınırlandırması yoksa da davacının Kurum sicil dosyası, işyeri özlük dosyası temin edilip işyerinin Kanunun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlendikten sonra iddia edilen çalışmanın başlangıç ve bitiş tarihleri, hangi işyerinde ne iş yapıldığı, işyerinin kapsam, kapasite ve niteliği, prime esas kazanca tabi ücretin ne olduğu, çalışmanın sürekli, kesintili, mevsimlik olup olmadığı eksiksiz bir şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır.
    Mahkemece sefer kayıtları getirtilerek incelenmeli, davacının hangi işlerde hangi otobüste ve tam olarak ne iş yaptığı tek tek belirlenmeli, araçların davalıya ait olup olmadığı ve çalışmanın kesintili olup olmadığı araştırılıp re’sen araştırma kapsamında sadece taraf tanıkları ile yetinilmeyip mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, şoför, muavin gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde belirlenmelidir.” şeklinde ikinci bozma yapılmış, mahkemece bu bozma ilamına uyularak davanın reddine karar verilmiştir.
    Mahkemece bozma sonrası, davacının çalıştığı dönemlerde işyerinin Müdür, amir, Şef, Şoför, muavin gibi görevlilerin ve çalışan diğer kişilerin isim ve adres bilgilerinin bildirilmesi için davalı tarafa müzekkere yazılmış, müzekkereye verilen cevapta süre aşımı bittikten sonra firma tarafından imha edildiğinden gönderilemediği bildirilmiş, mahkemece de, dosya kapsamında tanık beyanlarından davacının hangi işlerde, hangi otobüste ve tam olarak ne iş yaptığı tek tek belirlenemediği, araçların davalıya ait olup olmadığı, çalışmanın kesintili olup olmadığı belirlenemediği gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiştir.
    Mahkeme kararı eksik inceleme ve araştıramaya dayalıdır. Yukarıda da belirtildiği üzere, mahkemece bozma ilamının gerekleri yerine getirilmemiş, davalıya ait firmanın sefer kayıtlarının davalı tarafından sunulmaması davacı aleyhine yorumlanmış, eksik araştırma ile hüküm kurulmuştur.
    Mahkemece yapılacak iş Bozma ilamında belirtildiği şekilde araştırma yapılarak, sefer kayıtlarının varlığı ... Terminal müdürlüğünden ve yine ... Terminal Müdürlüğünden sorulmalı, bozmada belirtilen eksik hususlar araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmelidir.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davacı ve davalılardan Kurum vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 28/09/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara