Esas No: 2012/9647
Karar No: 2012/15883
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2012/9647 Esas 2012/15883 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara 16. İş Mahkemesi
TARİHİ : 28/09/2010
NUMARASI : 2010/346-2010/651
Davacı işçi, iş sözleşmesinin geçerli sebep olmadan işverence feshedildiğini ileri sürerek, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücretinin belirlenmesini istemiştir.
Davalı işveren, davacının davalı şirkete ait otel işletmesinde genel müdür yardımcısı olarak çalıştığını, dolayısıyla işveren vekili olduğunu, bu sebeple iş güvencesi hükümlerinin uygulanamayacağını belirtilerek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı işverence temyiz edilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 18. maddesi uyarınca işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilmesi işçinin işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili ve yardımcıları veya işyerinin bütününü sevk ve idare eden ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekili konumunda bulunmaması gerekir.
İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekilleri her şeyden önce, işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekilleri ile yardımcıları olduğuna göre, işletmenin tümünü yöneten genel müdürler ile yardımcıları iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacaktır. Ancak belirtelim ki, işyerinde genel müdür veya genel müdür yardımcısı unvanının kullanılması tek başına iş güvencesi kapsamı dışında bulunma sonucunu doğurmaz. Önemli olan, kendisine temsil yetkisi verilip verilmediği ve işletmenin bütününü yönetip yönetmediğidir; bu hususta görev tanımı ve konumuna bakmak gerekir.
İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekillerinin ikinci grubunu, işletmenin değil de işyerinin bütününü yöneten ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekilleridir. Buna göre, işletmenin bütününü sevk ve idare edenler, başka bir şart aranmaksızın işveren vekili sayılırken; işletmenin değil de işyerinin bütününü sevk ve idare edenlerin 18. madde anlamında işveren vekili sayılabilmesi için ilave olarak, işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisini haiz olması şartı aranır. İşyerinin tümünü sevk ve idare ile işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi katlanmış olarak, birlikte aranır. Dolayısıyla bir banka şubesi müdürü ile fabrika müdürü, işyerini sevk ve idare etmekle beraber, özgür iradesi ile işçi alma ve işten çıkarma yetkisi yoksa İş Kanunu’nun 18. maddesi anlamında işveren vekili sayılmaz. İş güvencesinden yararlanır. Aynı şekilde, işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan insan kaynakları müdürü ile personel müdürü, işyerinin tümünü yönetmediğinden iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilecektir.
Somut olayda, davacının davalı şirkete ait .... Otelinde genel müdür yardımcısı olarak çalıştığı anlaşılmaktadır. Ancak, dosya içerisinde sadece anılan otele ait organizasyon şeması mevcut olup, davalı ... A.Ş."nin organizyon şeması bulunmamaktadır. Bu sebeple, davacının aynı zamanda davalı şirketin de (işletmenin de) genel müdür yardımcısı mı yoksa, sadece davalı şirketin işlettiği otelin mi (işyerinin mi) genel müdür yardımcısı olduğu, davalı şirketin başka oteli (işyeri) olup olmadığı hususları anlaşılamamaktadır. Tanıklar da, bu konularda açıklayıcı beyanlarda bulunmamışlardır. Bu durumda, davalı şirketin genel organizyon şeması da celp edilerek, tanıkların bu konuda yeniden ifadeleri alınarak ve davalı şirketten, maliyeden ve ticaret sicilinden bu hususlar sorularak, yukarıda belirtilen düzenleme gereği davacının işveren vekili veya işveren vekili yardımcısı olup olmadığı açıkça tespit edilmelidir. Belirtilen hususlar araştırılmadan davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 06.07.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.