Esas No: 2022/8571
Karar No: 2022/11656
Karar Tarihi: 03.10.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/8571 Esas 2022/11656 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2022/8571 E. , 2022/11656 K."İçtihat Metni"
Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
No :
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen karara karşı, davalı ve fer’i müdahil Kurum vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, fer’i müdahil Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının ... ve başka şehirlerde lunapark işlettiğini, davacının davalıya ait işyerinde 15/06/1993 tarihinde çalışmaya başlayıp 30/10/2011 tarihinde işten ayrıldığını, sezonluk işçi olarak çalıştığını, sezonun Nisan ayı başı Ekim ayı sonu olduğunu, 1999-2000 yıllarında askerlik hizmeti nedeniyle çalışmayıp bu süre dışında kesintisiz çalıştığını, kuruma bildirilmediğini belirterek, davacı müvekkilinin, davalıya ait işyerinde 15/06/1993-30/10/2011 tarihleri arası askerlik süresi hariç sezonluk işçi olarak çalıştığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II- CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkiline ait işyerinde çalıştığına yönelik hiçbir bilgi ve belgeye rastlanmadığını, lunapark işletmeciliğinin sezonluk çalışma olup mevsimlik işyeri olduğunu, çalışanların sigorta primlerinin yatırıldığını, hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
Fer'i müdahil kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; kurum aleyhine açılan davanın usul ve yasalara aykırı olduğunu, kurumca yapılan işlemlerde bir hata bulunmadığını belirterek, kurumun "fer'i müdahil" sıfatı ile dava ve duruşmalara katılımı yönünde karar verilmesini, fer'i müdahil olan Kurumun ... Başkanlığı aleyhinde hüküm kurulmamasını, yetki, derdestlik, husumet, hak düşürücü süre gibi ilk itirazları ile zamanaşımı defi yapılmış sayılarak, davanın reddini istemiştir.
III- MAHKEME KARARI
A- İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
“Davanın kısmen kabulü ile davacının davalıya ait işyerinde 15/06/1994-30/10/1998 ve 24/08/2000-30/10/2011 tarihleri arası asgari ücretle mevsimlik nitelikli çalıştığının tespitine, sigortalı hizmet süresine eklenmesine, 08/04/2020 tarihli uzman bilirkişi raporu son sayfa sonuç bölümündeki tabloların hükmün eki olarak alınmasına, Fazla istemin reddine” karar verilmiştir.
B- BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
“Davalı ile Fer'i Müdahil vekillerinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine” karar verilmiştir.
TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ
Feri müdahil Kurum vekili, davanın iyi niyetle açılmadığı, hak düşürücü süreye takılmamak amacıyla 18 yıllık hizmet tespiti isteminde bulunulduğu, davanın ispatı için yeterli bordro tanığı ve tanık beyanı bulunmadığı, davacının ağabeyi olan tanık tarafından dahi işyerinin çalışma süresi ve davacının çalışmalarına dair net beyan vermediği, işe başlama çıkış tarihlerinin kesin olarak belirlenmediği gerekçeleriyle kararın bozulmasını talep etmişlerdir.
IV- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME
Dava, 506 sayılı Kanunun 79/10. ve 5510 sayılı Kanun’un m. 86/9. maddesi uyarınca açılmış hizmet tespiti davasıdır. Maddeye göre, “Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır.”
Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanların hizmetlerin tespitine ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu çerçevede hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyerek, gerekli araştırmaların re'sen yapılması ve kanıtların toplanması gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır.
Tanık beyanları değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren, işçi ve işyeriyle ilişkileri düşünülmeli ve tanıklar buna göre dinlenilmeli, re’sen araştırma kapsamında sadece taraf tanıkları ile yetinilmeyip mümkün oldukça bordrolu, komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar da dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde belirlenmelidir.
Somut olayda, dinlenen tanık beyanları ve aldırılan bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kabulüne karar verilmişse de verilen karar eksik araştırma ve incelemeye dayalıdır.
Mahkemece davacının yılın 1 nisan ile 30 ekim tarihleri arasında dönemsel olarak çalıştığına karar verilmişse de dönemler tereddütsüz bir şekilde ortaya konulamamıştır. Davacının ağabeyi olan tanık dahi çalışma dönemini 23 nisan – 29 ekim arası olarak belirtmesine, tanık beyanları arasında derin çelişkiler bulunmasına rağmen bu çelişkiler üzerinde durulmaksızın karar verilmiştir. Davacının çok uzun süreye yayılan çalışmalarıyla ilgili yeterli araştırma yapılmamıştır.
Mahkemece çalışmanın dönemsel olduğu beyan edildiğine göre, her dönem yönünden ilgili döneme ait bordrolar getirtilmeli, her dönemle ilgili tanıkların ayrıntılı beyanlarına başvurulmalı, davacının sezon içerisinde hangi sürelerde lunaparkın hangi kısmında ne iş yaptığı belirlenmeli, askerlik sonrasında makul bir bekleme süresinin de olacağı dikkate alınmalı oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Kabule göre de; Anayasamızın 141. maddesinde, yargılamanın aleniyeti ilkesini benimsenmiştir. Bunun anlamı yargılama açık olarak yapılacak ve yargılamanın sonunda verilen karar da açıkça belirtilecektir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 28. maddesinde de bu husus belirtilmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun 294. maddesi gereğince mahkeme, hazır olan tarafların iddia ve savunmalarını dinledikten sonra yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder. Kararın tefhimi en az aynı Kanunun 297. maddesinde belirtilen hüküm sonucunun tutanağa geçirilerek okunması suretiyle olur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297. maddesinde bir mahkeme hükmünün kapsamının ne şekilde olması gerektiği açıklanmıştır.
“(1) Hüküm "Türk Milleti Adına" verilir ve bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar:
a)Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini.
b)Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini.
c)Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri.
ç)Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini.
d)Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını.
e)Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi.
(2)Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” şeklinde düzenleme getirilmiştir.
Somut olayda, mahkemece verilen kısa ve gerekçeli kararlarda, “... 08/04/2020 tarihli uzman bilirkişi raporu son sayfa sonuç bölümündeki tabloların hükmün eki olarak alınmasına...” denilmek suretiyle, usul ve yasaya uygun bir karar oluşturulmadığı anlaşılmaktadır. Ortada hukuki varlık kazanmış bir karar mevcut değildir. Kamu düzeni amacıyla konulmuş, emredici hükümlerden olan yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere aykırı olarak davanın yürütülüp sonuçlandırılması, hükmün infazında tereddüt oluşturacak şekilde bilirkişi raporuna atıf yapılması da usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, feri müdahil kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının, HMK'nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle, BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 03.10.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.