Esas No: 2022/9354
Karar No: 2022/11710
Karar Tarihi: 04.10.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/9354 Esas 2022/11710 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2022/9354 E. , 2022/11710 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
No :
İlk Derece
Mahkemesi : Mersin 2. İş Mahkemesi
Dava, iş kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince davalının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Adana Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili dava ve birleşen dava dilekçesinde özetle, kazalı sigortalının geçirdiği iş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe uğradığı iddiasıyla 20.000,00-TL maddi, 100.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 06/01/2020 tarihli talep artırım dilekçesi ile maddi tazminat talebini 108.010,00 - TL’ye çıkarmıştır.
II-CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
1-Davacının davasının kısmen kabul kısmen reddine,
Davacı için 108.010,00 TL maddi tazminatın iş kazası tarihi olan 16.07.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı için 60.000,00 TL manevi tazminat iş kazası tarihi olan 16.07.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacının fazlaya ilişkin manevi tazminat taleplerinin reddine, karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK 353/1-b-2 maddeleri gereği ilk derece mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına, ilk derece mahkemesi kararı yerine
-Davacının davasının kısmen kabul kısmen reddine,
a)Davacı için 108.010,00 TL maddi tazminatın iş kazası tarihi olan 16.07.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b)Davacı için 20.000,00 TL manevi tazminat iş kazası tarihi olan 16.07.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacının fazlaya ilişkin manevi tazminat taleplerinin reddine, karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; manevi tazminat yönünden usul, yasa ve hakkaniyete aykırı Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılarak davalarının tam kabulü ile 60.000-TL manevi tazminat alacağının iş kazası tarihi olan 16.07.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini,
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının, dava dışı ... çalışanı olup Müvekkilinin çalışanı olmadığını, Şirket ile ... arasında ne hizmet alım ilişkisi ne de asıl işveren alt işveren ilişkisinin söz konusu olmadığını, Şirket ile ... arasında herhangi bir hukuki ilişkinin bulunmadığını, dolayısıyla, Şirket'in İş Hukuku ya da ... Hukuku nedeniyle sorumluluğunun söz konusu olamayacağını, bu konudaki husumet itirazlarının dikkate alınmadan, hukuki bir gerekçe oluşturulmadan davacı ile ... arasında ilişki kurulmaya çalışılmasının hukuka aykırı olduğunu, ... ile dava dışı ... işvereni arasında herhangi bir asıl işveren-alt işveren ya da hizmet alımı ilişkisinin söz konusu olmadığını, Yerel mahkemenin, davalılar arasında asıl-alt işveren ilişkisini kurarken gerekçesinin ne olduğunu ve bu kapsamda davalılar arasında bu ilişkinin bulunduğuna karar verirken hangi delile ne şekilde dayandığını herhangi bir şekilde açıklama yapmadığını, bu sebeple ...'in davacının maddi ve manevi tazminatından sorumlu olduğu hususunun gerekçesiz olduğunu, bu kapsamda gerekçeli kararın, hukuka uygunluk denetimi yapmaya elverişli olmadığını, Yerel mahkemece ...'in kusurlu olduğu, %80 kusur oranı üzerinden hesaplanan maddi tazminata hükmedildiğini, ancak iş bu değerlendirmenin hatalı olduğunu, Mersin ... hizmet veren ...'in, faaliyet gösterdiği alanda güvenli, emniyetli, sağlıklı bir çalışma ortamı yaratma bilinciyle örnek bir kuruluş olduğunu, bu kapsamda gerçekleştirdiği tüm faaliyetlerini ..., .......... politikasına uyumlu olarak yönettiğini, huzurdaki davaya konu kaza kapsamında da liman sahasına giren her kişi yazılı iş güvenliği talimatıyla bilgilendirildiği gibi kazazedenin de bilgilendirildiğini, üstelik kendisine eğitimlerin verildiğini, iş bu eğitimlere ilişkin belgelerin dosyada mevcut olduğunu, Şirketin davaya konu kazada kusuru olduğunu kabul etmemekle, Şirketin kusurunun %80 olarak dikkate alınarak hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, Yerel mahkemece davacının ağır kusuru sebebiyle kazanın gerçekleştiği hususu göz ardı edildiğini, Kazazede işçi brandanın denize doğru sarktığını gördüğünde, limanda bulunan rıhtım sorumlusuna bilgi vermeyip, iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini hiçe sayarak denize doğru sarkan brandayı tutması için vinç operatöründen yardım istemiş ve kavrama aparatının brandayı tutmasını sağlamak için olaya bizzat müdahale etmiş ve bu sırada elini kavrama aparatına kaptırdığını beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
V- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Dava, 16/07/2010 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu sürekli işgöremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık, meydana gelen iş kazasında sorumluluğun tespiti noktasında toplanmaktadır.
İş kazalarında olay, İş Hukuku ve ... İlkeleri çerçevesinde değerlendirilmeye tabi tutulmalıdır. İşverenin iş kazası sonucu meydana gelen zarar nedeniyle hukuki sorumluluğu yasa ve içtihatlarla belirlenmiş olan ayrık haller dışında ilke olarak iş akdinden doğan işçiyi gözetme (koruma) borcuna aykırılıktan kaynaklanan kusura dayalı sorumluluktur. İnsan yaşamının kutsallığı çerçevesinde işverenin işçilerin sağlığını ve güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu İş Kanunu'nun 77. maddesinin açık buyruğudur.
İş kazasından doğan tazminat davalarının özelliği gereği, İş Kanunu'nun 77. maddesinin öngördüğü koşulları göz önünde tutarak ve özellikle işverenin niteliğine göre, iş yerinde uygulanması gereken İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü'nün ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin iş yerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelenmek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranı hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde belirlenmelidir. (Hukuk Genel Kurulunun 16.06.2004 gün ve 2004/21-365 E.-369 K.sayılı ilamı da aynı yöndedir.)
Bu açıklamadan olarak şüphesiz ki tarafların kusur durumu irdelenirken konusunda ehil bilirkişilere olayı inceletmek kadar olaya neden olan tüm saiklerin bir bütün olarak ele alınması ve bu kapsamda da taraflarca ortaya konulan iddia ve savunmalar ile tüm delillerin titizlikle değerlendirilerek kusurun aidiyeti ve oranına dair raporun oluşa uygun olup olmadığının tespiti gerekir.
Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden; kazalı sigortalının, ihbar olunan ... unvanlı işverenliğin çalışanı olduğu, olay günü saat 01:50 sularında, liman sahasında rıhtımına yanaşmış haldeki gemiden hububat tahliyesi işi yapıldığı esnada, taşıma/indirme sırasında yere dökülen hububatın üzerinde birikip toplanması için gemi ile iskele arasına serili bulunan brandanın bir ucunu, branda üzerinde toplanmış olan büyük miktardaki döküntü hububatı ambara/araca aktarmak amacıyla, çağırdığı yakındaki kepçeye/vince benzer bir iş makinesinin kavrama uç aparatına eliyle verdiği esnada, sağ elini brandayı tutmak için kapanan söz konusu kavrama aparatının arasına sıkıştırması suretiyle yaralandığı, ... ... ve ... Başkanlığının 17/11/2017 tarihli tahkikat raporunda meydana gelen olayın iş kazası olduğunun, iş kazasının meydana gelmesinde işveren ...'ın %80 oranında, kazalı işçi ...'in %20 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği, Mersin 1.İş Mahkemesi’nin 2018/146E.sayılı, ... Kurumu tarafından açılan rücuen tazminat, dava dosyasında mahkemece hükme esas alınan kusur bilirkişi raporunda ...’ın %10, operatör ...’nin %10, MİP’in %20, ...’ın %60 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği, eldeki dosyada Mahkemece aldırılan 07/12/2017 tarihli ilk kusur bilirkişi raporunda davalı Mersin... A.Ş. nin işveren sıfatıyla olayın meydana gelmesinde 1. Derecede asli kusurlu olduğunun belirtildiği, 27/06/2019 tarihli ikinci bilirkişi heyeti raporunda ise ihbar olunan ...'ın %60 oranında, Mersin... A.Ş. nin %20 oranında , davacının %20 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği, İlk Derece Mahkemesince ve Bölge Adliye Mahkemesince anılan rapora itibar ile davalı şirketin asıl işveren olduğu kabul edilerek sorumlu olduğu gerekçesiyle karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bu tespitlere göre mahkemece yapılacak iş, ceza dava dosyası ile ... tarafından açılan rücu dava dosyasının asıl veya onaylı suretlerini dosya içerisine dahil etmek, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki bilgiler çerçevesinde yeniden olaya ve oluşa uygun şekilde düzenlenecek, olayın gerçekleştiği iş kazası alanında uzman A sınıf iş güvenliği uzmanlarından oluşturulacak üçlü bilirkişi heyetinden kusur raporu alınmak suretiyle iddia edilen işverenler arasındaki ilişkinin hukuki niteliği, Mersin... A.Ş.‘nin asıl işveren olup olmadığı belirlendikten sonra tarafların iş kazasının gerçekleşmesindeki kusur oranlarını - tarafların dosyada mevcut kusur raporlarına itirazları da göz önünde tutulmak suretiyle- her türlü şüpheden uzak şekilde tespit ettirmek, rücu dosyasında alınan kusur raporları ile oluşan çelişkiyi gidermek, belirlenecek kusur oranını mahkemece hükme esas alınan 02/01/2020 tarihli hesap raporuna uygulamak, bu hesap raporundaki verileri esas alarak, bilinen devre sonu olarak esas alınan tarihi ileri çekmemek ve bu tarihten sonra yürürlüğe giren asgari ücretteki farkları rapora yansıtmamak suretiyle alınacak raporu, dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler ile taraflar lehine oluşan usuli kazanılmış hakları da gözetmek suretiyle (özellikle davacı tarafın istinaf yoluna başvurmadığının, temyiz yoluna ise manevi tazminat yönünden başvurduğunun), hükme esas alarak bir karar vermekten ibarettir.
O hâlde, davalı ve davacı vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Adana Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz itirazlarının sair yönleri incelenmeksizin, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgililere iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 04/10/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.