Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2012/8522 Esas 2012/13243 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/8522
Karar No: 2012/13243

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2012/8522 Esas 2012/13243 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2012/8522 E.  ,  2012/13243 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Manisa 1. İş Mahkemesi
    TARİHİ : 27/01/2012
    NUMARASI : 2009/1030-2012/46

    Davacı işçi, davalı Bakanlığa bağlı Manisa 1. Piyade Eğitim Tugayı Komutanlığı Batı Kışla mutfağında, değişik alt işverenlerin işçisi olarak aralıksız çalıştığını, işyerinde iki vardiya halinde 04:30 - 14:30 ve 10:30 - 20:30 saatleri arasında çalışıldığını, Ramazan ayı boyunca saat 24.00" e kadar çalıştırıldığını, davacının genellikle 2. vardiyada haftanın altı günü on saat, bazen de on saatten fazla çalıştığını, bazen dini bayramların 1. gününde tatil yaptığını, bunun da hafta tatiline sayıldığını, Ramazan ayında hafta tatili yaptırılmadığını, fazla çalışma ve genel tatil ücretlerinin ödenmediğini, davalı ...A.Ş."nin 30.04.2008 tarihinde ihaleyi kazanarak son devralan şirket olduğunu, davalı şirketin bu işyerindeki faaliyetini 29.04.2009 tarihinde sonlandırdığından burada çalışan tüm işçilerin işine son verdiğini, işçilere, yazılı fesih bildirimi verilmediğini ve çalıştıkları günlere ilişkin haklarının da ödenmediğini, davalıların 4857 sayılı İş Kanunu"nun 2. maddesi gereğince asıl işveren-alt işveren olarak dava konusu alacaklardan müşterek ve müteselsilen sorumlu olduklarını ileri sürerek davacının, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kıdem ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, genel tatil ve ulusal bayram günleri ücret  alacağı ile  fazla mesai, hafta tatili ücreti alacaklarının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline  karar  verilmesini  talep etmiştir
     Davalı bakanlık vekili; Manisa 1. Piyade Eğitim Tugay Komutanlığının hazır yemek işini 30.04.2009 tarihinden itibaren yürüten ....Şti."nde halen çalışmaya devam ettiğini, davacının, dava açmakta hukuki yararının olmadığını, dava şartlarının oluşmadığından davanın sıfat yokluğu ve dava açma süresi yönünden reddi gerektiğini, müvekkili Kurumun ihale makamı olduğunu, hazır yemek hizmetini bütünü ile, anahtar  teslimi olarak ve ihale yolu ile satın aldığını, davalı Kurum ile diğer davalı şirket arasında alt işveren-asıl işveren ilişkisinin bulunmadığını, yüklenici ile akdedilen sözleşmenin eki niteliğindeki "Hizmet İşleri Genel Şartnamesinin" 38. maddesi uyarınca yüklenici şirketlerden alacaklı olan personel varsa başvurmaları hususunun her hak ediş döneminde işçilere ilan edildiğini, işçilik alacağını alamadığını bildiren işçilere bu hak edişlerden gerekli ödemenin yapıldığını, 4857 sayılı Kanun"un 36. ve Genel Şartnamenin  38. maddeleri gereğince Milli Savunma Bakanlığı’nın dava konusu alacaklardan sorumlu tutulamayacağını savunarak  davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı .... A.Ş. davaya cevap vermemiştir.
    Mahkemece, davalı ...... A.Ş. hakkında davanın işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmediğinden davalı şirket hakkındaki davanın  açılmamış sayılmasına karar verilmiş, davalı Milli Savunma Bakanlığı ile davalı şirket arasında alt işverenlik ilişkisinin bulunduğu, feshin davacının kıdem tazminatı ödenmeyecek şekilde feshedildiği davalı tarafından ispatlanamadığından  davacının  kıdem ihbar tazminatına hak kazandığı, işyerinde yapılan  işin  niteliği gereği fazla çalışma yapmaya elverişli olduğu, ücret bordrolarında fazla çalışma ücretlerinin mevcut olmadığı, davalı tarafın denkleştirme çalışması veya telafi çalışması yaptırdığına ilişkin bir savunması bulunmadığı, dosya içinde çalışma sürelerini gösteren nöbet çizelgesi, fazla çalışma talimatı, vardiya listesi, işyeri giriş çıkış kayıtları, elektronik takip kartı gibi belgelerin mevcut olmadığı dikkate alınarak görüşüne başvurulan hesap bilirkişisinin tanık anlatımlarına göre düzenlediği rapora itibarla raporda hesaplanan fazla mesai ücreti, bayram ve genel tatil ücreti alacağından % 30 hakkaniyet indirimi yapılarak, davanın kısmen kabulüne dair hüküm tesis edilmiştir.
    Kararı kanuni süresi içinde davalı Milli Savunma Bakanlığı vekili temyiz etmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2- Davacı işçinin fazla çalışma, ulusal bayram genel tatil, hafta tatili çalışması yapıp yapmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık  konusudur.
    Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
    Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup  olmadığı araştırılmalıdır.
    İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde,  fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda da ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
    Günlük çalışma süresinin onbir saati aşamayacağı Kanunda emredici şekilde düzenlendiğine göre, bu süreyi aşan çalışmaların denkleştirmeye tabi tutulamayacağını ve zamlı ücret ödemesi veya serbest zaman kullanımının söz konusu olacağı kabul edilmelidir. 
    Yine işçilerin gece çalışmaları günde yedibuçuk saati geçemez (m.69/3). Bu hal de  günlük  çalışmanın,  dolayısıyla  fazla  çalışmanın  bir sınırını oluşturur. Gece çalışmaları
    yönünden haftalık kırkbeş saat olan kanuni çalışma sınırı aşılmamış olsa da günde yedibuçuk saati aşan çalışmalar için fazla çalışma ücreti ödenmelidir.
    Sağlık Kuralları Bakımından günde ancak yedibuçuk saat veya daha az çalışılması gereken işler hakkında yönetmeliğin 4. maddesine göre hükümlerine göre günde yedibuçuk saat çalışmasını gerektiren  işlerde çalışan  işçinin yedibuçuk saati aşan  çalışma süreleri ile yedibuçuk saatten az çalışılması gereken  işler bakımından Yönetmeliğin 5. maddesinde sözü edilen günlük çalışma sürelerini aşan  çalışmalar doğrudan fazla çalışma niteliğindedir. Sözü edilen çalışmalarda haftalık kırkbeş saat olan kanuni sürenin aşılmamış olmasının önemi yoktur.
    Fazla çalışma yönünden diğer bir kanuni sınırlama da, 4857 sayılı Kanun’un 41. maddesinde yazılı olan fazla çalışma süresinin toplamı bir yılda ikiyüzyetmiş saatten fazla olamayacağı şeklindeki hükümdür. Ancak bu sınırlamaya rağmen işçinin daha fazla çalıştırılması halinde, bu çalışmalarının karşılığı olan fazla mesai ücretinin de ödenmesi gerektiği açıktır. Kanun"daki sınırlama esasen işçiyi korumaya yöneliktir.
    Fazla çalışmanın yazılı delil yada tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
    Fazla çalışmanın belirlenmesinde 4857 sayılı Kanun"un 68. maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin dikkate alınması gerekir.
    Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtay’ca son yıllarda indirim yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır. Ancak, fazla çalışmanın taktiri delil niteliğindeki tanık anlatımları yerine, yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir.
    Somut olayda, davalı Milli Savunma Bakanlığı’na ait işyerinde alt işveren  durumundaki şirketler işçisi olarak çalışmıştır. Mahkemece karara esas alınan bilirkişi raporunda ücret bordrolarında fazla çalışma ücretlerinin mevcut olmadığı, davalı tarafın denkleştirme çalışması veya telafi çalışması yaptırdığına ilişkin bir savunması bulunmadığı, dosya içinde çalışma sürelerini gösteren nöbet çizelgesi, fazla çalışma talimatı, vardiya listesi, işyeri giriş çıkış kayıtları, elektronik takip kartı gibi belgelerin mevcut olmadığı gerekçesiyle  tanık anlatımlarına göre hesaplama yapılmış ise de  yapılan araştırma karar verilmeye yeterli değildir.  Mahkemece öncelikle   her iki davalıdan  işyeri kayıtları, hizmet alım sözleşmesi, ihale belgeleri,  teknik ve idari şartnameler, işe  giriş ve çıkış kayıtları,  kamu idaresi tarafından  alt işverene  verilmiş işle ilgili olarak özellikle alt işverende  çalışan işçilerin  özlük haklarına  yönelik tuttuğu kayıt ve belgeler varsa  getirtilmeli, davacı işçilerin çalıştıkları  işyerlerini günlük çalışma düzenine ilişkin olarak asıl işveren  tarafından yapılmış  düzenlemeler varsa  ilgili belgelerin getirtilmeli, alt işverenin üstlendiği işte  çalışacak işçi sayısı ve günlük çalışma sürelerinin kanuni sınırları aşmasının mümkün olup olmadığı, bu hususta  asıl işverenin izninin veya  icazetinin  gerekip gerekmediği araştırılıp tespit edilmeli, belirtilen tüm bu yönler açıklığa kavuşturulduktan sonra bilirkişiden yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda hesaplama yapılmak üzere ek  rapor alınmalı, alınan  bilirkişi raporu dosyadaki tüm delillerle birlikte yeniden bir değerlendirmeye tabi  tutularak oluşacak  sonuca göre    karar verilmelidir.
    Mahkemece  tüm bu yönler gözetilmeden  dava sonucundan  yararı olan ve  işverene aynı haklarla ilgili  dava açan  tanık beyanlarına itibarla bilirkişi tarafından  yapılan hesaplama doğrultusunda karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 12.06.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.

    Hemen Ara