Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/10552 Esas 2022/12256 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/10552
Karar No: 2022/12256
Karar Tarihi: 12.10.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/10552 Esas 2022/12256 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2022/10552 E.  ,  2022/12256 K.

    "İçtihat Metni"

    Bölge Adliye
    Mahkemesi : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
    No :


    Dava, ... sigortalılık tespiti istemine ilişkindir. 
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
    Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince verilen kararın temyizen incelenmesi davalı Kurum vekili tarafından istenmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM:
    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 20.09.2018 tarihinde 12209649 evrak numarası ile ... Kurumu İskilip İlçe Müdürlüğüne bağkur kayıtlarının yapılması konulu başvurularını yapmış olduklarını, kurum tarafından başvuruya olumsuz yanıt verilmiş olduğunu, 04.10.2018 tarihinde kurum cevabını tebliğ aldıklarını, Kurumun talebi kabul etmediğini belirterek; 1479 sayılı Kanunun 3165 sayılı Kanunla değişik yukarda bahsedilen hükmünün sigortalılık için, aradığı şartlar dikkate alındığında oda kaydı ve fiili çalışma durumu sebebiyle kayıtlarda sigortalı gözükmeyen 31.05.1990-07.09.1990, 12.02.1991-26.10.1998, 07.04.2000-02.08.2003 tarihleri arasında zorunlu sigortalı olarak ... kapsamında değerlendirilmesi konusunda yasal zorunluluk buluğundan, buna göre tespit ve tescilinin yapılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.



    II-CEVAP:
    Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Yasa gereğince dava açılmadan önce ... Kurumuna müracaat edilmesi zorunlu olduğunu, kuruma müracaatın dava şartı olduğunu, davacının kuruma başvuru şartını yerine getirmediğinden davanın reddi gerektiğini, yasa gereği borçlanmalarda geçmişe yönelik vergi kaydının olduğu dönemleri borçlanabilmek için öncelikle kişinin talebiyle sigortalılığının başlatılması, daha sonra da borçlanma için kayıtlı sigortalının talebinin arandığını davacının yasalarla kendisine, tanınan bu haklardan yararlanmadığını, ...'a kayıt olmadığını, ... sigortalılığının başlatılması ile ilgili hiçbir talepte bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    III-MAHKEME KARARI:
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    " 1-Davacının davasının kabulüne,
    -Davacı 0439314678 ... numaralı sigortalısı ...'un İskilip Şoförler ve Nakliyeciler Odasına kayıtlı olarak 31/05/1990-07/09/1990, 12/02/1991-26/10/1998, 07/04/2000-02/08/2003 tarihleri arasında çalıştığının tespitine, " şeklinde karar verilmiştir.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    Mahkeme kararında hukuka aykırılık bulunmadığından bahisle, istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davalı vekili, eksik inceleme yapıldığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    Dava; 01.01.1988-03.10.2000 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığın tespiti istemine ilişkindir.
    Dosya kapsamı incelendiğinde, 02.04.1990 - 31.05.1990, 07.09.1990 - 12.12.1991, 26.10.1998 - 07.04.2000, 25.01.2005 - 31.05.2006 tarihleri arasında ... tescili bulunan davacının, 02.04.1990 - 02.08.2003 tarihleri arasında bildirimi gözükmeyen dönemler yönünden tespit isteminde bulunduğu, tescili yapılan dönemlerle sınırlı olmak üzere vergi kaydı bulunan davacının, 03.04.1990 tarihinden itibaren oda kaydının bulunduğu, prim ödemelerinin 21.02.1991 ve 26.02.1991 tarihleri sonrası 31.08.2001-28.01.2003 tarihleri arası ile 04.09.2008 tarihi ve sonrasına ilişkin olduğu, mahkemece yapılan araştırmada, “…davacı ...'un (... no 0439314678) İskilip Şoförler ve Nakliyeciler Odasına 03/04/1990 tarihinde 944 sicil numarası ile Nakliyeci-Şoför olarak kaydını yaptırdığı, 1479 sayılı yasanın yürürlük tarihi olan 02/08/2003 tarihinden önce Halkbankası aracılığı 21/02/1991 tarihinde ile iki yüz seksen beş bin türk lirası "prim borcu"; 26/02/1991 tarihinde iki yüz dört bin türk lirası "prim borcu" ödediğinin İskilip ... Merkezinin gönderdiği yazı ve eklerinden anlaşıldığı, bu haliyle Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2019/462 esas ve 2019/484 karar sayılı ilamında göz önünde bulundurduğu prim ödemesi şartını yerine getirdiği, tanık anlatımlarına göre fiilen de kamyon şoförlüğü yaptığı fiili çalışmasının bulunduğu, belli bir dönem adına kayıtlı kamyonunun da bulunduğu anlaşıldığından davacının talep ettiği süreler yönünden 1479 sayılı yasa kapsamında tescilinin mümkün olduğu anlaşılmakla…” gerekçesiyle yazılı şekilde karar verildiği anlaşılmış ise de, söz konusu hükmün eksik araştırmaya dayalı olduğu anlaşılmıştır.
    01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Kanunun 24 ve 25. maddelerinde “...kendi adına ve hesabına çalışanlar olarak nitelendirilen bağımsız çalışanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına yazılı olan gerçek kişiler...”, “meslek kuruluşuna yazılarak çalışmaya başladıkları tarihten itibaren” zorunlu ... sigortalısı sayılmışken, anılan maddelerde 19.04.1979 gün ve 2229 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik ile meslek kuruluş kaydı zorunluluğu kaldırılarak, “kendi adına ve hesabına” çalışma koşulu ve belirtilen nitelikte çalışmaya başlama tarihi sigortalılık niteliğini kazanmak için yeterli kabul edilmiştir. 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Kanun ile yapılan düzenlemede, kendi adına ve hesabına çalışma koşuluna ek olarak “gerçek ve götürü usulde gelir vergisi mükellefi olanlar” için mükellefiyetin başlangıç tarihinden, “kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmakla beraber gelir vergisinden muaf olanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı olanlar” kayıtlı oldukları tarihten itibaren sigortalı sayılmaktadır.
    22.03.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikte ise, bu kez, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; “gerçek ve götürü usûlde gelir vergisi mükellefi olanlar, ... kayıtlı bulunanlar veya kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun kayıtlı bulunanlardan” gelir vergisi mükellefi olanlar, mükellefiyetin başlangıç tarihinden, gelir vergisinden muaf olanlar ile vergi kaydı bulunmayanlar da ... veya kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıt oldukları tarihten itibaren kendiliğinden sigortalı sayılmışlardır.
    02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemede de; kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; “gelir vergisi mükellefi olanlar ile, gelir vergisinden muaf olanlardan ... Sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun olarak kayıt olanlar” sigortalı sayılmışlardır.
    Yukarıda açıklanan tüm bu Kanunlarla yapılan değişiklikler; önceki mevzuatın öngördüğü koşullara sahip olan sigortalıların, sigortalılık niteliklerine son vermemekte, değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten sonra ... sigortalılık niteliğini kazananlar yönünden yeni düzenlemeler içermektedir. Tersinin kabulü, kazanılmış hakları ortadan kaldırmak olur ki, bu durumun kabulüne yasaca ve hukukça olanak olmadığı açıktır.
    Belirtilen açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde, mahkemece, davacının nakliyecilik faaliyeti ile iştigal ettiği belirgin olup, söz konusu dönemleri kapsayacak şekilde üzerine kayıtlı nakliye aracının bulunmadığı ile davacının sunmuş olduğu satış sözleşmelerinin okunaklı suretleri ikmal edilmeli, dinlenen tanıkların davacının çalışmasını bilebilecek düzeyde olup olmadıkları tartışılıp aynı dönemde nakliyecilik faaliyetinde bulunup ilgili çalışmayı bilebilecek kişiler araştırılarak bilgilerine başvurulmalı, yine ilgili şoförler odası tarafından davacının söz konusu dönemde ticari faaliyetinin bulunmadığı ve sadece şoför olarak kayıtlı olduğunun bildirilmesi ve davacı hakkında 03.10.1995 tarihinde düzenlenen trafik ceza tutanağı gereğince ilgili tutanakta belirtilen plakalı aracın kime ait olduğu hususları irdelenip davacının bu konularda beyanına başvurulmalı, ehliyetin alınma tarihi ile nakliyeye uygun ilk aracın edinme tarihi de dikkate alınmak suretiyle 1479 sayılı Kanunun 26. maddesinde düzenlenen, “sosyal güvenliğin vazgeçilmez ve kaçınılamaz” kamusal yapısı gereği, belirtilen hususlarda daha detaylı araştırma yapılarak, davacının kendi nam ve hesabına çalışma olgusu kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip elde edilecek sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir.
    Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi kararının, HMK'nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine ve kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine 12.10.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.



    Hemen Ara