Esas No: 2011/17395
Karar No: 2012/10277
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2011/17395 Esas 2012/10277 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Kocaeli 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 08/07/2011
NUMARASI : 2011/116-2011/505
Davacı işçi, çalıştığı işyerinden ikale sözleşmesi yaparak kıdem ve ihbar tazminatları ile her yıl için iki haftalık tazminat karşılığında işten ayrıldığını, davalı kuruma süresi içerisinde başvurarak işsizlik sigortalarından aylık bağlanmasını istediğini, davalı kurumun başvurusunu önce kabul ettiğini, daha sonra ise işsizlik sigortasından yararlanma şartlarını taşımadığını bildirdiğini, ikale sözleşmesinin işçinin istifası olmadığını, işçiyi işten çıkarmak isteyen ancak işe iade davası ile de karşılaşmak istemeyen işverenin iş sözleşmesinin sona ermesini sağladığı bir sözleşme olduğunu, işsizlik sigortasından yararlanma için gerekli koşullar açısından ikale sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu"nun 17-18 ve 10. maddelerine dayalı fesihten bir farkının olmadığını belirterek, kurum işleminin iptali ile başvuru tarihinden itibaren işsizlik ödeneği bağlanmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı kurum vekili, 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu"nun genel gerekçesinde işsizlik sigortasının, bir iş veya işyerinde çalışırken çalışma istek, yetenek, sağlık ve yeterliliğinde olmasına karşın tamamen kendi istek ve kusuru dışında işini kaybeden çalışanlara bir yandan yeni bir iş bulunmasına gayret edilirken, diğer yandan da bunların işsiz kalmaları sebebi ile uğradıkları gelir kaybını kısmen de olsa karşılayarak kendisinin ve ailesinin zor duruma düşmesini önlemek amacıyla belli süre ve ölçüde ödemeyi kapsayan sigortacılık tekniği ile faaliyet gösteren devlet tarafından kurulmuş zorunlu bir sigorta kolu olduğunun belirtildiğini, ikale sözleşmesi yolu ile iş sözleşmesi sona eren davacının işsizlik sigortasından da yararlanamayacağını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının iş sözleşmesinin ikale sözleşmesi ile sona erdirildiği, ikale sözleşmesi ile iş sözleşmesinin sona erdirilmiş olmasının, işçinin işini kaybettiği gerçeğini ortadan kaldırmayacağı, aslında işçinin ikale sözleşmesi ile sözleşmenin imzalandığı tarihe kadar olan çalışması karşılığında hak ettiği ücretlerin ödenmesi ve geçmişe dönük bu ücretler yönünden ihtilaf çıkarılmaması ve yargı önüne gidilmemesi amacının güdüldüğü gerekçeleri ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İkale, sözleşmenin, tarafların ortak iradeleriyle sona erdirilmesidir. Niteliği itibariyle bir sözleşme olması sebebiyle, ikale, tarafların serbest iradelerine dayanmalıdır. Ayrıca ikale icabı işverenden gelmişse yasal tazminatlarına ilaveten işçiye ek bir menfaatın sağlanması (makul yarar) gerekir. Aksi halde iş sözleşmesinin ikale ile sona erdirildiğinden söz edilemez.
Öte yandan, işsizlik ödeneğine hak kazanmanın şartları 4447 sayılı Kanun"un 48, 50 ve 51. maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan Kanun"un 51. madde uyarınca, sigortalı işsizin işsizlik ödeneğine hak kazanabilmesi için iş sözleşmesinin maddede belirtilen hallerden birine dayalı olarak sona ermesi gerekmektedir.
Somut olayda, davacı ile dava dışı işvereni ....A.Ş. arasında düzenlenen 24/12/2010 tarihli sözleşme ile davacının 23/12/2010 tarihli talebi doğrultusunda davacı ve işverenin aralarında imzalanmış bulunan 01/12/1995 tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesini karşılıklı olarak serbest ve hür iradeleri ile fesih etmeleri, davacıya kıdem-ihbar tazminatları yanında her yıl için iki haftalık ücretinin (toplam 11.497,00 TL ek ödemenin) ödeneceği hususunda anlaşma sağlanmıştır. İşçinin ek menfaat aldığı, karşılıklı anlaşma ile iş sözleşmesinin sona erdirildiği açıktır. Bu durumda, davacının iş sözleşmesinin 4447 sayılı Kanun"un 51. maddesinde yazılı haller kapsamında sona ermediğinin kabulü gereklidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, 18/05/2012 gününde oybirliği ile karar verildi.