Esas No: 2012/8634
Karar No: 2012/10226
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2012/8634 Esas 2012/10226 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Mutki Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 06/03/2012
NUMARASI : 2009/41-2012/26
Davacı vekili, davacı ile davalı tarafından 1988-2005 tarihleri arasında çok sayıda toplu iş sözleşmesi imzalandığını, ancak 2821 sayılı Sendikalar Kanunu"nun 61. maddesi ve Toplu İş Sözleşmesi düzenlemeleri gereği davalının işçilerden üyelik veya dayanışma aidatını kesip davacıya zamanında ödemesi gerekirken bunun yapılmadığını iddia ederek ödenmeyen sendika üyelik veya dayanışma aidatının bankalarca işletme kredilerine uygulanan en yüksek faiz ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının talep ettiği alacakların zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporlarına dayanılarak, davacının aidat alacakları olduğu, bununla davacının bir kısım aidat alacaklarının zamanaşımına uğradığı, ödenmeyen aidat alacakları için toplu iş sözleşmelerinde yer alan temerrüt tarihlerinin dikkate alındığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının sendika ve dayanışma aidatı alacağı olup olmadığı, varsa bu alacakların zamanaşımına uğrayıp uğramadığı noktalarında toplanmaktadır.
2821 sayılı Kanun"un 23. maddesinde, “Faaliyeti durdurulmayan sendika ve konfederasyonlara üyelerince ödenecek aidatın miktarı tüzüklerinde belirtilir. İşçi sendikasına işçinin ödeyeceği aylık üyelik aidatı tutarı, bir günlük çıplak ücretini geçemez. İşveren sendikasına işverenin ödeyeceği aylık üyelik aidatı tutarı, işyerinde işçilere ödediği bir günlük çıplak ücretleri toplamını geçemez. Sendika tüzüklerine, üyelik aidatı dışında, üyelerden başka bir aidat alınacağına ilişkin hükümler konamaz.” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanun"un 61. maddesinde, “İşyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesinin tarafı olan işçi sendikasının, toplu iş sözleşmesi yapılmamışsa veya sona ermişse yetki belgesi alan
işçi sendikasının yazılı talebi ve aidatı kesilecek sendika üyesi işçilerin listesini vermesi üzerine, işveren sendika tüzüğü uyarınca üyelerin sendikaya ödemeyi kabul ettikleri üyelik aidatını ve Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu gereğince sendikaya ödenmesi gerekli dayanışma aidatını, işçilere yapacağı ücret ödemesinden kesmeye ve kestiği aidatın nevini belirterek tutarını ilgili sendikaya vermeye ve kesinti listesini sendikaya göndermeye mecburdur. Bu aidat dışında sendikaya ödenmek üzere bir kesintinin yapılması toplu iş sözleşmesi ile kararlaştırılamaz.
Yukarıdaki fıkra gereğince sendika tüzüğüne uygun olarak kesilmesi istenilen aidatı kesmeyen işveren ilgili sendikaya karşı kesmediği veya kesmesine rağmen bir ay içinde ilgili kuruluşa göndermediği miktar tutarınca genel hükümlere göre sorumlu olduktan başka aidatı sendikaya verinceye kadar bankalarca işletme kredilerine uygulanan en yüksek faizi ödemek zorundadır.” düzenlemesi yer almıştır.
2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu’nun 9. maddesinin 3. Fıkrasında ise, “Toplu iş sözleşmesinin imzası sırasında taraf işçi sendikasına üye bulunmayanlar, sonradan işyerine girip de üye olmayanlar veya imza tarihinde taraf işçi sendikasına üye bulunup da ayrılanlar veya çıkarılanların toplu iş sözleşmesinden yararlanabilmeleri, toplu iş sözleşmesinin tarafı işçi sendikasına dayanışma aidatı ödemelerine bağlıdır. Bu hususta işçi sendikasının muvafakatı aranmaz. Dayanışma aidatı ödemek suretiyle toplu iş sözleşmesinden yararlanma talep tarihinden geçerlidir.”, aynı maddenin 4. fıkrasında da “Dayanışma aidatı miktarı, üyelik aidatının üçte ikisidir.” hükümleri yer almıştır.
Öte taraftan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 126. maddesinde aidat alacaklarının beş yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu düzenlenmiş olup aynı Kanun"un 133. maddesinde ise borçlunun borcu ikrar etmesi, özellikle faiz veya borca mahsuben bir miktar ödemede bulunması ya da borcu için teminat vermesi zamanaşımını kesen sebeplerden sayılmıştır.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
1-Dosyada yer alan bilgi ve belgelere göre, davacı ile davalı arasında borcun yeniden yapılandırılmasına ilişkin “protokol” isimli bir anlaşmanın imzalandığı görülmektedir. Davalı tarafından ise bu anlaşma uyarınca borcun bir kısmının ödendiği savunulmuştur. Mahkemece söz konusu ödemenin yapılıp yapılmadığı yeterince araştırılmaksızın hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
2-Davacı sendika ile davalı işveren arasında imzalanan toplu iş sözleşmelerinde sendika aidatlarının ne şekilde ve hangi sürede sendika adına yatırılacağı düzenlenmiştir. Ancak davacı sendikanın her toplu iş sözleşmesi döneminde 2821 sayılı Kanun’un 61. maddesi emredici hükmü ve toplu iş sözleşmeleri uyarınca üyesi olan işçilerin listesini, sendika tüzüğüne göre üyelik aidatı miktarını ve banka hesap numarasını davalı işverene gönderip göndermediği anlaşılamamaktadır. Davacı sendika bu belge ve bilgileri davalı işverene göndermediği takdirde toplu iş sözleşmelerinde belirtilen ödeme tarihine göre faiz isteminde bulunamaz. O halde öncelikle mahkeme tarafından söz konusu bilgi ve belgelerin davalı işverene gönderilip gönderilmediği yöntemince araştırılmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir. Bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
3-Savunmanın genişletildiği itirazı ile karşılaşılmadığı sürece zamanaşımı savunmasının geç ileri sürülmesi, incelenmesine engel değildir. Bu nedenle davalı vekili tarafından dava dilekçesine karşı süresinde zamanaşımı savunmasında bulunulmamakla beraber davacı tarafından savunmanın genişletildiği itirazı ileri sürülmediğinden dava dilekçesinde talep edilen miktar bakımından zamanaşımı savunmasının değerlendirilmesi zorunludur. Ancak belirtmek gerekir ki dava konusu aidat alacaklarının hesaplanmasına dayanak oluşturan bilgi ve belgelerin davalı işverence mahkemeye gönderilmesi mahkemenin isteğine dayalı olup, bu bilgi ve belgelerin davalının serbest iradesiyle alacaklıya verilmesi söz konusu olmadığından usulünce yapılmış zamanaşımını kesen bir borç ikrarından söz etmek doğru değildir. Bu esaslar doğrultusunda mahkemece davalının zamanaşımı savunmasının değerlendirilmesi gereklidir. Kararın bu yönden de bozulması cihetine gidilmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 17.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.