Esas No: 2020/374
Karar No: 2022/77
Karar Tarihi: 10.02.2022
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2020/374 Esas 2022/77 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2020/374 E. , 2022/77 K."İçtihat Metni"
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Suça sürüklenen çocuk ... hakkında intihara yönlendirme ve 6136 sayılı Kanun’a muhalefet etme suçlarından açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, TCK’nın 31/2 ve CMK’nın 223/3-a, son maddeleri uyarınca her iki suçtan ceza verilmesine yer olmadığına, TCK’nın 56. maddesi delaletiyle 5395 sayılı Kanun’un 11 ve 5/1-a maddeleri uyarınca danışmanlık tedbirinin uygulanmasına, TCK'nın 54/4. maddesi uyarınca müsadereye ilişkin ... 2. Çocuk Mahkemesince verilen 22.09.2015 tarihli ve 443-573 sayılı hükmün katılanlar Güller ve ... ile suça sürüklenen çocuk müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 09.10.2018 tarih ve 2741-3974 sayı ile;
“1- Kararda iddianame ve suça sürüklenen çocuğun savunmasının yazılmasıyla yetinildiği, kararın dayandığı tüm kanıtların, bu kanıtlara göre mahkemenin ulaştığı sonuçların, iddia, savunma, tanık anlatımları ve dosyadaki diğer belgelere ilişkin değerlendirmeler ile sanığın eylemlerinin ve yüklenen suçların unsurlarının nelerden ibaret olduğunun, hangi gerekçeyle hangi delillere üstünlük tanındığının açık olarak gerekçeye yansıtılması ve cezaların şahsileştirilmesi gerekirken, bu ilkelere uyulmadan suça sürüklenen çocuğun farik ve mümeyyiz olmadığından bahisle ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi sureti ile Anayasa'nın 141 ve 5271 sayılı CMK’nın 34 ve 230. maddelerine aykırı davranılması,
2- 5237 sayılı TCK'nın 31/2. maddesi kapsamında kalan 12 yaşını doldurmuş olup da 15 yaşını bitirmemiş olan küçüklerin işledikleri fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin varlığının tespiti yönünden, Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas kurulundan alınmak suretiyle suç sürüklenen çocuğun ceza sorumluluğunun belirlenmesi gerekirken, ... Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 26.05.2014 tarihli raporuyla yetinilerek hüküm kurulması,
3- Gerekçeli karar başlığında maktul ...'in sıfatının 'mağdur' olarak gösterilmiş olması" isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
(1) ve (3) numaralı bozma nedenlerine uyan ... 2. Çocuk Mahkemesi ise 02.07.2019 tarih ve 528-407 sayı ile: "Suça sürüklenen çocuğa müsnet 6136 sayılı Yasa'ya muhalefet ve intihara yönlendirme suçları sübuta ermiştir. Suça sürüklenen çocuk evde bulunan babasına ait 3 tabancadan birini alarak parkın yanındaki ağaçlık alana gitmiştir. Tabancayı maktule vermiştir. Tanık..., suça sürüklenen çocuğun belindeki silahı maktul ...'ye verdiğini beyan etmiştir. Tanık ... beyanında, suça sürüklenen çocuğun silahı maktule kendisinin verdiğini söylediğini beyan etmiştir. Tabanca ve fişeğin 6136 sayılı Yasa'ya göre yasak niteliğini haiz silah ve fişeklerden olduğu yönünde ... Kriminal Polis Laboratuvarı uzmanlık raporu dosyada mübrezdir. 6136 sayılı Yasa'ya muhalefet suçu, uzmanlık raporu, suça sürüklenen çocuğun ikrarı, tanık beyanlarıyla sübuta ermiştir. Suça sürüklenen çocuk ruhsatsız tabancayı maktule vermiştir. Tanık...'in beyanı bu yöndedir. Tanık... tabancayı suça sürüklenen çocuğun maktule verdiğini bizzat görmüştür. Tanık ..., suça sürüklenen çocuğun tabancayı maktule kendisinin verdiğini söylediğini duyduğunu beyan etmiştir. Suça sürüklenen çocuk, maktulün kendisini öldürmek istediğini bilmektedir. Ailesiyle ve kız arkadaşı Tuğçe ile sorunları vardır. Suça sürüklenen çocuk, maktulün gaz çektiğini görmüştür. Maktulün gaz çektiğini ve kollarını kestiği önceden bilinmektedir. Tanık Bahar'a da maktul, ´Kendisini vuracağını' söylemiştir. Suça sürüklenen çocuk bunu bilmektedir. Bahar, suça sürüklenen çocuğa söylemiştir. Suça sürüklenen çocuk, müştekinin kendisini vuracağını, intihar edeceğini bilmesine rağmen tabancayı maktul ...'ye vererek intiharı yönlendirme suçunu işlemiş, maktulün intiharına tabanca vererek yardım etmiştir. Suça sürüklenen çocuğa müsnet intiharı yönlendirme ve 6136 sayılı Yasa'ya muhalefet suçları sübuta ermiştir. Suça sürüklenen çocuk hakkında işlediği suçların farik-mümeyyizi olmadığına ilişkin Adli Tıp Uzmanı tarafından verilmiş rapor vardır. TCK'nın 31/2. maddesi kapsamında suça sürüklenen çocuklar hakkında Adli Tıp Uzmanı tarafından alınmış farik-mümeyyiz raporları, Yargıtay 6.CD'nin 01.07.2014 tarih, 2012/939 esas, 2014/13652 karar; Yargıtay 2. CD'nin 03.07.2013 tarih, 2012/29050 esas, 2013/18274 karar; Yargıtay 22. CD'nin 04.12.2016 tarih, 2015/10017 esas, 2016/1180 karar sayılı içtihatlarında (Adli Tıp Uzmanı tarafından verilen farik-mümeyyiz raporları) yeterli görülmüştür. Mahkememiz bu nedenle Adli Tıp Uzmanı tarafından verilen farik-mümeyyiz raporunu yeterli görmüştür." şeklindeki gerekçeyle (2) numaralı bozma nedenine direnerek önceki hüküm gibi suça sürüklenen çocuk hakkında ceza verilmesine yer olmadığına, danışmanlık tedbiri uygulanmasına ve müsadereye karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de suça sürüklenen çocuk müdafisi ile katılan ... Hizmetler Bakanlığı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12.06.2020 tarihli ve 94213 sayılı "düşme-bozma" istekli tebliğnamesiyle dosya 6763 sayılı Kanun'un 36. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 14.10.2020 tarih ve 3245-2366 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
1- Suça sürüklenen çocuğa atılı intihara yönlendirme suçunun unsurları itibarıyla sabit olup olmadığı; sabit olduğunun kabulü hâlinde ceza verilmesine yer olmadığına ilişkin hükmün eksik araştırmayla kurulup kurulmadığının,
2- Suça sürüklenen çocuk hakkında 6136 sayılı Kanun'a muhalefet etme suçundan verilen ceza verilmesine yer olmadığına dair hükmün eksik araştırmayla verilip verilmediğine ilişkin ise de, Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 27. maddesi uyarınca öncelikle dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğinin,
Belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından
25.05.2014 tarihli olay yeri inceleme tutanağında; aynı gün saat 17.40 sıralarında ...Parkı içerisinde yaralama olayı olduğunun bildirilmesi üzerine olay yerine gidildiği, görevliler ile yapılan görüşmede yaralı şahsın kendisini baş bölgesinden yaralamış olduğu ve şahsın eks olduğu bilgisinin alındığı, olay yerinde park tabela yanında yerde kana benzer sıvı birikintisinin ve park tabela üzerinde kana benzer kırmızı lekelerin olduğu, yerde silah bulunduğu, silahın tetiğinin kurulu vaziyette ve kovan atma boşluğunda sıkışmış hâlde bir adet kovan olduğu, silaha yakın mesafede içerisinde bir miktar fişek olan şarjör ve sigara izmariti olduğunun görüldüğü, olay yerinde emniyet amaçlı doldur boşalt yapıldığından silahın içinde bulunan kovanın alındığı, kovan alındıktan sonra yine emniyet amaçlı tetik düşürüldüğü, olay esnasında yaralı şahsın yanında bulunduğu anlaşılan şahısların on parmak izi basımı ve el svaplarının alındığının belirtildiği,
... Devlet Hastanesince düzenlenen 25.05.2014 tarihli raporda; suça sürüklenen çocuk ...'un vücudunda herhangi bir darp cebir izinin bulunmadığının bildirildiği,
Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesince düzenlenen 25.05.2014 tarihli geçici raporda; ateşli silah yaralanması sonucu Acil Servise 112 tarafından entübe edilmiş olarak getirilen ...’in, bilincinin kapalı, pupiller fiks dilate olduğu, her iki temporal alanda ateşli silah giriş ve çıkış abrazyonları bulunan ...’in acil operasyona alındığı ifadelerine yer verildiği,
Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 29.05.2014 tarihli ölü muayene tutanağında; kahverengi gözlü, siyalı saçlı, 16-20 yaşlarında, 75 kg ağırlığında, 175 cm boylarındaki erkek cesedinde ölü katılığının henüz gelişmediği, ölü lekelerinin sırtta bası gören yerlerde oluştuğu, kafada frontal ve parietal bölgede geniş bir alanın tıraşlandığı, sol parietal sol frontal oksipital bölgenin sol kısmını içeren kulak arkasına kadar uzanan 20x25 cm ebadında üzerinde beyin dokuları içeren ateşli silah yarası, sağ frontal ve sağ pariteal bölgede 15x20 cm boyunda ateşli silah yarası olduğu, sol paritealde sağ pariteal boyunca uzanan müdahale sonucu sütüre edilmiş 20 cm boyunca kesi izi olduğu, sol ön kol ve kolda çok sayıda eski skar izleri, göğüs ön yüzde eski skar izi görüldüğü, sağ kol kubital bölgede ve sağ el üstünde müdahaleye bağlı iğne pikür izleri görüldüğü belirtilerek kesin ölüm sebebinin tespiti için cesedin Adli Tıp Kurumuna gönderilmesine karar verildiği,
Adli Tıp Kurumu Başkanlığının 20.08.2014 tarihli otopsi raporunda; 172 cm boyunda, 61 kg ağırlığında, 15-18 yaşlarındaki erkek cesedinde alın ve saç bölgesinin yoğun beyin dokusu ile bulaşık hâlde olduğu, kafa sol yarısının tümden tıraşlanmış olduğu, sol frontoparietal bölgeden başlayarak 15x15 cm'lik alan içerisinde C şeklinde sol kulak üzerinde sonlanan açıklığı öne bakan sütüre cerrahi insizyon hattı görüldüğü, sağ şakakta kaşın 7 cm üst dış yanında saçlı deri sınırında sütüre ateşli silah mermi çekirdeği giriş yarası, sol kulağın 3,5 cm üzerinde sütüre ateşli silah mermi çekirdeği çıkış yarası, kafa sol yarısının şiş görünümde olup buradaki insizyon kenarından beyin dokusu sızdığı, sol kolda ve göğüs ön yüzde yaygın eski nedbeler görüldüğü, Kimya İhtisas Dairesinin 22.07.2014 tarihli raporunda, kanda alkol (etanol ve metanol) bulunmadığı. 15.000 ng/ml Metronidazol, 6,29 ng/ml, Lidokain, 7680 ng/ml Fenitoin, 27,2 ng/ml Diazepam, 3,70 ng/ml Nordiazepam, 8,47 ng/ml Psödoefedrin/efedrin (Birbirinden ayırt edilemediği), Ranitidin (Pür standardı olmadığından miktar analizinin yapılamadığı) bulunduğu, sistematikteki diğer maddelerin aranmış olup bulunmadığı, Metronidazol metaboliti bulunduğu (Pür standardı olmadığından miktar analizinin yapılamadığı) bulunduğu, safrada ...metaboliti bulunduğu, sistematikteki diğer maddelerin aranmış olup bulunmadığının kayıtlı olduğu, kişinin vücuduna isabet eden 1 adet ateşli silah mermi çekirdeğinin müstakilen öldürücü nitelikte olduğu, ateşli silah mermi çekirdeği giriş deliği cilt, cilt altı bulgularına göre atışın bitişik atış mesafesinden yapılmış olduğu, cesetten mermi çekirdeği elde edilemediği, kişinin ölümünün ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı kafa kemik kırıklarıyla birlikte beyin kanaması, beyin doku harabiyeti sonucu meydana gelmiş olduğu kanaatinin bildirildiği,
Adli Tıp Kurumu ... Adli Tıp Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen 26.05.2014 tarihli raporda; suça sürüklenen çocuk ...’un 25.05.2014 tarihinde işlediği iddia olunan "Ruhsatsız Tabanca Taşımak ve İntihara Yardım Etmek" suçlarının müdafaa ve münakaşasını yapamadığı, olayın akıbetini bilemediği, herhangi bir akıl hastalığı, zeka geriliği veya çocukluk dönemine ait psikiyatrik sendrom arazı saptanmamakla birlikte işlediği iddia olunan "Ruhsatsız Tabanca Taşımak ve İntihara Yardım Etmek" suçlarının hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamadığı ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olduğu kanaatinin belirtildiği,
... Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce düzenlenen 28.05.2014 tarihli uzmanlık raporunda; olayda kullanılan silahın, 7,65 mm çaplı, Browning tipi fişek atar, yerli el yapısı, fişek yatağı dâhil 9 cm namlu uzunluğunda yarı otomatik bir tabanca olduğu, ateş etmesine mani mekanik herhangi bir arızasının bulunmadığı, birlikte gönderilen 7 adet fişeğin 7,65 mm çaplı Browning tipi olup çap ve tiplerine uygun silahlarda kullanılmak üzere imal edildikleri, söz konusu tabanca ve fişeklerin 6136 sayılı Yasa'ya göre yasak niteliğini haiz ateşli silah ve fişeklerden olduğu; birlikte gönderilen 1 adet kovanın söz konusu yarı otomatik tabancadan atılmış olduğunun belirtildiği,
... Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce düzenlenen 02.06.2014 tarihli uzmanlık raporunda; suça sürüklenen çocuk ..., maktul ... ve tanıklar ..., Samet Mete Kınalı, ..., ..., ... ve ...’dan alınan el svap numuneleri ile mukayese flaster bant numuneleri üzerinde atış artıklarına rastlanılmadığının bildirildiği,
... Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce düzenlenen 09.06.2014 tarihli uzmanlık raporunda; olay yerinden transfer edildiği belirtilen kan lekerine ait genotip özelliklerin yaralı ...’in genotip özellikleri ile uyumlu olduğu, olay yerindeki sigara izmaritinde belirlenen genotip özelliklerin yaralı ...’ten farklı bir erkek şahsa ait olduğu ifadelerine yer verildiği,
03.03.2015 tarihli sosyal inceleme raporunda; suça sürüklenen çocuğun, takvim yaşı ve psikolojik yaşının birbirine uyumlu olduğu, sorulan soruları algılayabildiği, doğru ve yerinde cevaplar verebildiği, kendi yaşamsal faaliyetlerini tek başına devam ettirebildiği, bu gerekçelerle gerçekleştirmiş olduğu eylemlerin hukuki anlam ve sonuçlarını anlayabildği, davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince geliştiğinin düşünüldüğü belirtildikten sonra; suça sürüklenen çocuğun görüşme sırasındaki hâl ve hareketleri, mevcut dosya bilgileri ve kendisinden alınan bilgilere göre değerlendirme yapıldığında ...'un davranışlarının sorumluluğunu alabilecek yaş ve olgunluğa sahip olduğu düşünülse de mevcut suçun işlenmesinde içinde bulunduğu gelişim dönemi ve ergenliğin etkili olduğu, ergenlik duygusal dalgalanmaların ortaya çıktığı bir süreç olmakla birlikte çocuğun içinde bulunduğu ekonomik ve özellikle sosyal ortam ve olaylara bakış açısının suçun işlenmesinde büyük bir faktör olduğu, ayrıca içinde bulunduğu arkadaş ortamındaki bireyleri kendisine örnek alması, bu ortamın etkisiyle olumsuz tavır ve davranışlar sergilemesi gibi nedenlerin suça sürüklenen çocuğun suça yönelmesinde etkili olabileceği, suça sürüklenen çocuğun, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 5. maddesinde belirtilen danışmanlık, bakım ve ... tedbirinin çocuğun ruhsal ve sosyal sağlığı ile gelişimi açısından yararlı olacağı kanaatinin belirtildiği,
Anlaşılmaktadır.
Katılan ... Kollukta; “24.05.2014 tarihinde saat 17.30 sıralarında oğlum ...'in ... Mahallesi, ...Parkı içerisinde kafasına tabanca ile ateş açmak suretiyle intihar ettiği bilgisini aldım. Ben hemen acil olarak belirtilen parka giderek oğlumun kanlar içerisinde yerde yattığını gördüm. Ben geldikten yaklaşık 20-25 dakika sonra 112 acil ambulans gelerek oğluma ilk müdahaleyi yaptıktan sonra Gaziosmanpaşa Taksim İlkyardım Eğitim ve Araştırma Hastanesine getirdi. Ben de peşlerinden hastaneye geldim. Oğlum hastanede ameliyata alındı. Oğlum ameliyat sonrası 4 gün yoğun bakımda kaldı. Bugün yani 29.05.2014 günü saat 10.45'te oğlum ölüm haberi hastane görevlileri tarafından verildi.”,
Mahkemede; “Ben suça sürüklenen çocuğu tanımam, olaya ilişkin de görgüye dayalı bilgim yoktur. Ben çocuğumun öldürüldüğünü düşünüyorum, intihar edeceğini zannetmiyorum, şikâyetçiyim, katılan olmak istiyorum. Olay günü oğlum saat 12.30 gibi yanımdaydı, ... yağınca yanımdan ayrıldı, yanımdan ayrıldığı saat yaklaşık 13.00 gibiydi. Bu nedenle daha önce internet kafeye gitmiş olamaz, bu yöndeki tanık beyanlarını kabul etmiyorum.”, 22.09.2015 tarihli celsede; “Ben oğlumun intihar ettiğine inanmıyorum. Birisinin onu öldürdüğüne inanıyorum. Kimin öldürdüğünü bilmiyorum. Şikâyetçiyim. Yargılanan suça sürüklenen çocuk ... ya da oğlumu öldüren diğer kişiler cezalandırılsın.”,
Katılan ... Mahkemede; “Benim oğlumun intihar ettiğini kabul etmiyorum. Benim oğlum sol elini kullanmıyor, sağ elini kullanmıyor. Bu nedenle sol eli ile tabancayı kullanmış olamaz. Olaydan önce suça sürüklenen çocuk oğlum ile yarım saat konuşmuş. Daha sonra kurusıkı diyerek tabancayı eline vermiş, güvenlik kamerası olmadığı yere gitmiş. Olaydan önce oğlum bir kavgaya karışmıştı, bu nedenle ölüm tehditleri alıyordu. Onur isimli olduğunu söylediği kişiden alıyordu. Daha sonra gerçek ismini Abdülkadir olduğunu öğrendim. Benim oğlumu öldüren kişiler daha önce kavgaya karıştığı kişilerdir. Şikâyetçiyim, katılan olmak istiyorum.”,
22.09.2015 tarihli celsede; “Benim oğlum öldürülmüştür. Yargılanan suça sürüklenen çocuk ... mi öldürdü başkası mı öldürdü kesin olarak bilemiyorum. Benim bildiğim sadece oğlumun intihar etmediğidir. Oğlumu öldürenlerden şikâyetçiyim. Cezalandırılmalarını talep ederim. Ben bu konuda daha önce Savcılıkta da ifade vermiştim. Aynısını tekrar ediyorum. Ben ...ve ...'dan şikâyetçiyim. Suça sürüklenen çocuk ...'ten de şikâyetçiyim. Oğluma tabancayı boş diye ya da içinde kurusıkı mermi var diye vermiş. Bunlar benim oğlumun ölümüne sebep olmuşlardır. Hepsi cezalandırılsın. Kan bedelini de istiyorum.”,
Tanık ... Kollukta; “... yaklaşık üç senedir arkadaşım olur. 25.05.2014 günü saat 17.30 sıralarında ...Parkı içerisinde arkadaşlarım ... Bozkuş, kardeşi Umut Bozkuş ve ... ile birlikte oturup muhabbet ediyorduk. Bu sırada ... yanımıza gelip selam verdi. Daha sonra durmadı ve parkın aşağısına doğru inip gözden kayboldu. Birkaç dakika sonra geri geldi ve üzerindeki siyah renkli hırkayı çıkarıp oturduğumuz bankın üzerine bıraktı. Sonra da hiçbir şey söylemeden parkın girişinde bulunan ...Parkı tabelasının yanına gitti. ...’nin peşinden ...de kalkıp yanına doğru gidiyordu. ... parkın tabelasının önüne giderken ellerini görüyordum ve elleri boştu. Daha sonra tabelanın önünde durup bize doğru .... ... bize doğru dönerken sağ eli ile belinden bir tabanca çıkarıp başına dayadı ve tabanca ile bir el ateş etti. ... tabanca ile kafasına ateş ettikten sonra yere sol yanının üzerine düştü ve hareketsiz bir şekilde kaldı. Bu sırada parkta bulunan herkes ayaklandı ve arkadan birinin 'Ona silahı ben verdim, keşke vermeseydim' dediğini duydum. Bu şahsın kim olduğuna baktığımda daha önceden tanımadığım bugün parkta tanıştığım ve ismini ... olarak bildiğim şahıs olduğunu gördüm. Daha sonra yerde yatan ...’nin yanına gittik. Ben ...’in böyle bir şey yapacağını asla tahmin etmediğimden ...’nin şaka yaptığını zannettim. Bundan dolayı ...’nin yanında bulunan silahın gerçek olup oImadığını anlamak istedim ve silahın şarjörünü bulunduğu yerden elimle alarak içerisindeki fişeklere baktım. Bu sırada sarjör tabancaya takılı değildi. Ayrıca ...’nin başının kanadığını görünce gerçekten tabanca ile başına ateş ettiğini anladım. Sonra da hemen koşarak annesine haber vermek istedim ve parktan ayrılarak ...’nin evine gittim. ...’nin annesine haber verdim. ...’nin annesi herhâlde şaka yaptığımı düşünerek tepki göstermedi ancak parka gelip ...’yi görünce sinir krizi geçirdi. Sonra da görevli polis memurları ile birlikte polis merkezine geldik. ...’in neden böyle bir işe kalkıştığına anlam vermedim. Aynı mahallede oturmadığımdan kendisini pek görmüyorum ancak diğer arkadaşlarımdan öğrendiğim kadarı ile sabah ... neşeliymiş. Benim bu olay ile ilgili anlatacaklarım bunlardan ibarettir.”,
Mahkemede; “Olay günü arkadaşım ... Onur ile birlikte ...Parkı’na gittik, çardakta oturuyorduk. Yanımızda arkadaşlarım ...ve şu anda isimlerini hatırlamadığım başka kişiler de vardı. Bir süre sonra ... ve ... birlikte yanımıza geldiler. Biraz oturdular. Birlikte bir konuyu konuşmak için yanımızdan yaklaşık 10 metre uzağa gittiler. Normal bir şekilde konuştular, tartıştıkları gibi bir görüntü yoktu. Aralarında herhangi bir tartışma olduğuna ilişkin bir izlenim de edinmedim. İki dakika kadar sonra geri geldiler. ... yanımızdan ayrıldı. O sırada belindeki tabancayı gördüm. Daha önce fark etmemiştim, bizim oturduğumuz çardağın yaklaşık 15 metre kadar uzağa açık alana gitti. Bizlerin de gördüğü bir şekilde tabancayı kafasına dayadı. O sırada çevresinde kimse yoktu. Tabancayı ateşledi, o sırada yanımızda bulunan ... bizim silahı nereden buldu gibi konuşmamız üzerine ‘Silahı kendisinin verdiğini, keşke vermeseydim’ şeklinde konuşmasını duydum. ...'in benim bildiğim düşmanları yok ancak kavga ettiği kişilerin olduğunu duymuştum. Benim bildiğim kadarıyla ... uyuşturucu madde kullanmıyordu. ... ile ... bizim çardakta oturduğumuz sırada yanımıza geldiklerinde yanlarında başka arkadaşları da vardı, ... ile ... konuşmak için yanımızdan ayrıldıktan sonra birlikte yanımıza geldiler. ... üzerindeki hırkayı yanımıza bıraktı.”,
Tanık ... Kollukta; “... ile yaklaşık altı yedi yıldır arkadaşız. Ben 25.05.2014 günü saat 12.00 sıralarında Uludağ Caddesi üzerinde internet kafede bulunurken ... geldi ve selam verdi. Bu esnada kendisi neşeliydi ve herhangi bir olumsuz durum görmedim. ... beş dakika kadar internet kafede kaldıktan sonra buradan ayrıldı. Aynı gün saat 15.00 sıralarında ... yanında ... ile birlikte internet kafeye gelip benim arka masama oturdular. Yaklaşık bir saat burada kaldıktan sonra ... ve ...ayrıldılar. Aynı gün saat 17.00 sıralarında ... internet kafeye geldi ve birlikte ...Parkı’na geçtik. Burada ben ..., kardeşim Umut Bozkuş, Cihan Kızılay ile birlikte çardakta oturduk. Bir süre sonra yanımıza ..., ... ve yanlarında tanımadığım birkaç arkadaşı geldiler. ... herkese selam verdikten sonra yanında tanımadığım ilk defa burada gördüğüm bir arkadaşını alarak parkın aşağısına doğru merdivenlerden aşağıya indiler. Yaklaşık bir iki dakika sonra ...’in yalnız başına parkın yukarı tarafına tabelanın olduğu tarafa doğru yürüdüğünü gördüm. ...de kalkıp onun peşinden gitti. Bu sırada silah sesi duydum. Silah sesinin geldiği tarafa baktığımda ... yerdeydi. Bunun üzerine hemen ...'nin yanına koştuk. ...'nin yanına geldiğimizde ...'nin başından kan geldiğini ve yüzünün kanlı olduğunu gördüm. Sonrasında polis memurları ve ambulans geldi. Görevli memurlar bizi polis merkezine getirdiler. Ben ...’in başına ateş ettiğini görmedim.”,
Mahkemede; “Ben olay günü saat 11.00 sıralarında internet kafedeydim. ... de geldi. Selam verdi gitti. Saat 15.00 gibi ... ile birlikte yeniden internet kafeye geldiler. Yarım saat kadar oturduktan sonra çıkıp gittiler. Bir süre sonra ... geldi. Birlikte parka gittik. Parkta otururken ... ve olay günü ilk kez gördüğüm ..., Samet, ... ve şu anda isimlerini hatırlamadığım birkaç kişi daha vardı. Yanımıza oturdular, bir süre sonra ... ile ... yanımızdan ayrılıp parkın aşağısında konuştular. Daha sonra ... bizim yanımıza geldi ancak ... yanımıza uğramadı. Direkt parkın girişine doğru gitti. Ben ...'in kafasına dayayıp kendisini vurduğunu gördüm. Ben ... ile uzun zamandır görüşmüyordum. Bu nedenle kendisinin düşmanı olup olmadığını bilmiyorum. Birileri ile kavga etmiş olduğunu duydum. Parka geldiklerinde ... ve ... normal iki arkadaş gibi davranıyorlardı, şüpheli hareketleri yoktu. Ben ...'in hırkayı bıraktığını görmedim.”,
Tanık ... Kollukta; “... ile mahalleden 1,5 yıldan beri arkadaşız. 25.05.2014 günü saat 13.30 sıralarında ben ...Parkı’nda oturduğum sırada ... yanıma geldi. Kendisinde anormal bir durum yoktu. Saat 15.00 sıralarında birlikte Uludağ Caddesi üzerinde olan internet kafeye gittik. İnternet kafede ... vardı. 1 saat oturduktan sonra buradan çıktık. Daha sonra ...Parkı’na tekrar gittik. Burada ..., kardeşi Umut Bozkuş, Cihan Kızılay, Samet Kınalı vardı. Ben arkadaşlara selam veriyordum. ... de parkın aşağısına indi. İki dakika sonra kendisi parktan yukarı doğru çıkıyordu. Aramızda 20 metre vardı. Ben de yanına gitmek istedim. Tam parkın girişinde tabelanın olduğu yere aramızda 5 metre vardı ki ... kafasına bir silah dayayarak sıktı ama ben bu silahı neresinden çıkardığını ve nereden bulduğunu bilmiyorum. Hemen ...'nin yanına koştuk, ...'nin yanına geldiğimizde başından kan geldiğini ve yüzünün kanlı olduğunu gördüm. Sonrasında polis memurları ile ambulans geldi.”,
Mahkemede; “Olay günü sabah ... ile birlikte internet kafedeydik. Daha sonra internet kafeden ayrılıp mahallemizde bulunan parka gittik. Birkaç saat orada birlikte oturduk. Normal günlük konuşmalar yapıyorduk. Bu konuşmalarımızda ... kendisinin tehdit edildiğinden bahsetmedi, morali de iyiydi. Konuşmalarımızda bir iki ay önce yapmış olduğu kavga ve aldığı ölüm tehditlerinden bahsetmedi. Parkta bulunduğumuz sırada ... ve ... yanımıza geldi. Sonra birlikte ...Parkı’na gittik. ... ile ... arasında herhangi bir olumsuz durum yoktu. Zaten mahalleye de yeni taşınmıştı. ...'in üzerinde tabanca vardı. O şekilde ...Parkı’na gittik. Orada bulunan ... ... Kaya ve Samet'in oturduğu çardağa gittik. Hemen oturduğumuz sırada ... ile ... yanımızdan ayrıldı ve birlikte yaklaşık 5 dakika kadar konuştular. ... yanımıza geldi, ... yanımıza uğramadan parkın girişine doğru gitti. Ben ...'nin internet kafeye gittiğini düşünerek peşinden gittim. Sonra parkın girişinde durdu, dönüp bize baktı tabanca ile kendini vurdu. Bu sırada herhangi bir şey söylemedi. Olay nedeniyle ben şoka girdiğimde ondan sonra olanları hatırlamıyorum.”,
Tanık Samet Mete Kınalı Kollukta; “...’i ben 2 yıldır tanırım. 25.05.2014 günü saat 17.00 sıralarında ...Parkı’na ... ve ... ile çıktık. Burada ..., ... tanımadığım bir arkadaşları ile parkın köşesine gittiler. Daha sonra bu yanlarında olan tanımadığım arkadaşı geri geldi. ... de önce önden gitti, arkasından ... gitti. Daha sonra ... ...Parkı tabelasının olduğu yere doğru gittiğinde ... belinden silah çıkartarak kafasına dayayıp sıktı. ...'nin yerde olduğunu gördük, daha sonra polis memurları ve ambulans geldi. Daha sonra görevli memurlar bizi Polis Merkezine getirdiler. Ben ...'in kullandığı silahı nereden aldığını bilmiyorum.”,
Tanık ... Kollukta; “Ben annemle babam ayrı olduğu ve velayetim babamda olduğu için yukarıda vermiş olduğum adreste babamla birlikte ikamet ederim ancak bugün yani 25.05.2014 günü hafta sonu olduğu için Alibeyköy Mahallesi, Seren Sokak, No: 3/3 ... adresinde ikamet eden annemin yanındaydım. Bugün yani 25.05.2014 günü saat 13.30 sıralarında ..., ..., ..., Simge Celep ve ...ile buluştuk. Alibeyköy İmar Blokları’nda bulunan Havuzlu Park’ta birkaç saat oturduktan sonra..., ... ve...'un yanına yalnızca isimlerini bildiğim...ve Melih isimli şahıslar geldi ve... ile kısa süreli bir tartışma yaşadıktan sonra şahıslardan...cebinden bıçak çıkardı ve bize doğru sallamaya başladı. Bunun üzerine biz kendisine bıçağı cebine koymasını söyledik ancak...ve Melih bize hitaben ‘Başınızı çok büyük belaya soktunuz, burada bekleyin emanetli adamlar alıp geleceğiz’ dediler ve yanımızdan koşarak ayrıldılar. Daha sonra ... yakında bulunan evine gitmek için yanımızdan ayrıldı ve aradan 5 dakika kadar geçtikten sonra tekrar yanımıza geldi. Ben ... yanımıza geldiğinde ...'in üzerinde silah olup olmadığını görmedim, bilmiyorum. Daha sonra... ve ... isimli arkadaşlarımız...ve Melih'in kavga etmek için geri geleceklerini bildiklerinden dolayı ... ve ... isimli arkadaşlarımızı bulmak amacıyla ... Mahallesi, Aylin Sokak’ta bulunan ...Parkı’na gideceklerini söyleyerek yanımızdan koşarak ayrıldılar. Biz de onların peşinden koştuk ancak yetişemedik. Bunun üzerine nasılsa geri dönerler diye ilk oturduğumuz yer olan İmar Blokları'ndaki Havuzlu Park'a geri döndük. Aradan 15-20 dakika kadar geçtikten sonra ben eve gitmek için yanımda bulunan Simge ve Sibel'in yanından ayrılarak eve doğru yürümeye başladım. Evime ulaşmak için ...Parkı’ndan geçmem gerekiyordu ve tam parkın kapısına geldiğim esnada ...'in bana doğru yürüdüğünü gördüm ancak ...'nin beni gördüğünü sanmıyorum. ... bir anda durdu, elinde bir silah vardı. ... silahın mekanizmasını çekerek silaha mermi koydu, daha sonra silahın sarjörünü çıkartarak yere fırlattı ve silahı kafasına dayayarak bir el ateş etti. Daha sonra ... olduğu yere yığıldı. Ben bu olayı görünce şok oldum ve arkamı dönerek biraz önce yanlarından ayrıldığım Havuzlu Park'a doğru koşmaya başladım. Daha sonra Sibel ve Simge'yi buldum ve olanları kendilerine anlattım ve hep birlikte yeniden koşarak ...'in intihara teşebbüs ettiği yere doğru gittik. Olay yerine gittiğimizde neler olduğunu öğrenmek için ... isimli arkadaşımızla görüştüğümüzde ‘...’in kavga çıkar diye eve gittiğinde yanında silah getirmiş olduğunu, hatta silaha kendisinin de dokunduğunu ancak ...’un silahı en son ...'e verdiğini ve ...’in yanlarından birkaç metre uzaklaştıktan sonra silahı kafasına dayayarak kafasına bir el ateş ettiğini, sebebini anlayamadıklarını, hâlâ şokta olduğunu’ ağlayarak bize söyledi. Daha sonra olay yerine ambulans geldi. Ambulans olay yerinden yapılan ilk müdahalenin ardından ...'i alarak Gaziosmanpaşa Taksim İlk Yardım Hastanesine götürdü. Biz de kendi imkânlarımızla hastaneye gittik. Hastaneye gittiğimizde yanımda ..., ... ve ...vardı. Daha sonra hastaneye polisler geldi ve bizleri alarak ... Çocuk Büro Amirliğinize getirdiler ancak yanımızda bulunan ...olayı görmediği için kendisi büro amirliğine gelmedi. Ben ... ile ne zaman konuşsam bana ailevi problemlerinden ve kız arkadaşı Tuğçe Bayraktar ile yaşadıkları sorunlardan bahseder ve hep kendisini öldürmek istediğini söylerdi.”,
Tanık ... Kollukta; “Bugün yani 25.05.2014 günü saat 13.30 sıralarında ..., ..., ..., Simge Celep ve ...ile buluştuk. Alibeyköy İmar Blokları’nda bulunan Havuzlu Park’ta birkaç saat oturduktan sonra yanımıza yalnızca isimlerini bildiğim...ve Melih isimli şahıslar geldi ve... ile kısa süreli bir tartışma yaşadıktan sonra şahıslardan...cebinden bıçak çıkardı ve bize doğru sallamaya başladı. Bunun üzerine biz kendisine bıçağı cebine koymasını söyledik ancak...ve Melih bize hitaben 'Başınızı çok büyük belaya soktunuz, burada bekleyin emanetli adamlar alıp geleceğiz’ dediler ve yanımızdan koşarak ayrıldılar. Daha sonra ... yakında bulunan evine gitmek için yanımızdan ayrıldı ve aradan 5 dakika kadar geçtikten sonra tekrar yanımıza geldi. Daha sonra ben ... isimli arkadaşımla birlikte, Ömer ve Melih'in kavga etmek için geri geleceklerini bildiğimizden dolayı ... ve ... isimli arkadaşlarımızı bulmak amacıyla ... Mahallesi,...’ta bulunan ...Parkı’na gitmek üzere diğer arkadaşlarımızın yanından ayrıldık. Daha sora... Parkı’na doğru giderken ...'in ikametinin önünden geçtiğimiz esnada ... ve ...'u burada gördük ve bizi dövmeye geleceklerini söyleyerek hep birlikte ...Parkı’na gittik. Parka gittiğimizde ...'un belinde silahı fark ettim ve silaha dokundum. Ben silaha dokununca ... hemen irkildi ve ... ile birlikte bizim yanımızdan biraz uzaklaştılar. Bu esnada ... silahı ...'ye verdi. ... silahı aldıktan sonra parkın çıkışına doğru biraz yürüdü. Arkasından ...de yürüyordu. ... bir anda silahın mekanizmasını çekerek silaha mermi koydu. Daha sonra silahın şarjörünü çıkartarak yere fırlattı ve silahı kafasına dayayarak bir el ateş etti. Daha sonra ... olduğu yere yığıldı. Ben bu olayı görünce şok oldum, olduğum yerde kalakaldım. Daha sonra olay yerine ambulans geldi. Ambulans olay yerinde yapılan ilk müdahalenin ardından ...'i alarak Gaziosmanpaşa Taksim İlk Yardım Hastanesine götürdü. Biz de kendi imkânlarımızla hastaneye gittik. Hastaneye gittiğimizde yanımda ..., ... ve ...vardı. Daha sonra hastaneye polisler geldi ve bizleri alarak ... Çocuk Büro Amirliğinize getirdiler ancak yanımızda bulunan ...olayı görmediği için kendisi büro amirliğine gelmedi. Ben ... isimli arkadaşımın niye böyle bir hareket yaptığını bilmiyorum. Bir derdi olup olmadığını da bilmiyorum. Benim konu ile ilgili bildiklerim ve anlatacaklarım bunlardan ibarettir.”,
Mahkemede; “Olay günü Ben, Harun, Ulaş ile birlikte havuzlu parka gittik. ... da kız arkadaşı ile birlikte geldi. Parkta ... tanımadığımız bir çocukla tartıştı. Ona silah çekti, çocuklar silah getireceğiz diyerek gittiler. Biz de bu kişiler ile kavga olması ihtimali nedeniyle adam toplamak için ...Parkı’na gittik, kimse yoktu. Daha sonra ...'in evine doğru gittik. Orada ...ve ...'in konuştuğunu gördük. Durumu onlara anlattık, ... ‘...Parkı’na gidelim oraya gelsinler’ dedi ve parka gittik. Parkta ... ile ... yanımızdan ayrılıp bir süre görüştüler. Daha sonra ... yanımıza geldi ... ise parkın girişine doğru yukarıya çıktı, sonra arkasından ...gitti ancak yetişemedi. ... belindeki tabancayı çıkarttı, tabancanın ağzına mermiyi verdi, şarjörü çıkarttı, daha sonra kafasına sıktı. ... her zamanki gibiydi, intihar edecekmiş gibi bir hâlini sezmedim.”,
Tanık ... Kollukta şüpheli sıfatıyla; “25.05.2014 günü saat 23.15 sıralarında görevli memurlar ikametime gelerek ellerinde bulunan arama kararını bana gösterdiler ve ikametimde ayrıca ... yerimde arama yaptılar. Herhangi bir suç unsuruna rastlamadılar. Bana ikametimde silah olup olmadığını sorduklarında hurda işi yaptığımı hurda toplarken yaklaşık 3-4 gün kadar önce bir silah bulduğumu polise teslim etmek amacıyla hurdaların yanındaki dolaba bıraktığımı kendilerine söyledim. Bana aramada silah bulamadıklarını söyleyince görevli memurlarla birlikte hurdalığa baktığımızda silahın yerinde olmadığını gördüm. Daha sonrasında silahı oğlum ...'un aldığını ve bu silahla ... isimli şahsın kendini yaraladığını görevli memurlardan öğrendim. Ben çöpten bulmuş olduğum bu silahı hurdalıkta dolabın üzerine bırakmıştım. Oğlum ...'un bu silahı alıp almadığından haberim yoktu. Bu silahı alırken görmedim. Ben bu silahı polise teslim edecektim.”,
Şeklinde beyanda bulunmuşladır.
Suça sürüklenen çocuk ... Savcılıkta; “Dün akşam üzeri saatlerinde ...'teki ...Parkı’nda arkadaşlarım ..., ..., ... ve bunlar dışında isimlerini bilmediğim toplam 9-10 arkadaş sohbet ediyorduk. Bizim yanımızdan geçen üç çocukla aramızda tartışma çıktı. Kurusıkı tabanca getireceklerini ve abilerini çağıracaklarını söyleyerek yanımızdan ayrıldılar. Çocuklardan birinde bıçak vardı. Ben de bu nedenle hiçkimseye söylemeden kendiliğimden parkın karşısındaki evimize koşarak gittim. Evde kimse yoktu. Babama ait üç adet tabancadan birinin yerini biliyordum. Bu tabancayı yanıma alarak tekrar parka gittim. ... ve... ile üçümüz bizden büyük olan ...'e bazı çocukların bizimle kavgaya geleceklerini söylemek için onu parkın yakınında bulunan ağaçlık alanda gördük. ... yanında ... olduğu hâlde orada gaz çekiyordu. ...çekmiyordu. Gömleğinin iç kısmına yerleştirdiği bir şeyi ağzına doğru tutup nefes çekiyordu. Onun gaz çektiğini ve kollarını kestiğini daha önceden biliyorduk. ...'e kavga olacağını, karşı tarafın adam toplayıp geleceğini söyledik. Siz bizim yanımızda durun onlar gelsin size bir şey yapamazlar dedi. ...'i de yanımıza alarak tekrar parka gittik. Parka gittiğimizde ... belimdeki tabancayı görmüş. İstedi. ‘Ne yapacaksın?’ diye sordum. ‘Havaya sıkacağım’ dedi. Tabancayı vermedim ancak belime sarıldı zorla tabancayı aldı. Tabancayı beline koyup parkta biraz ilerledi. Park girişinde tabelanın yanında durdu. Tabancanın şarjöründe sekiz adet mermi olduğunu biliyordum. ... tabancayı aldığında şarjörde dolu mermiler olduğunu kontrol etmişti. Park girişinde çıkardı, namlusuna mermi sürdü. Şarjörü çıkarıp yere düşürdü ve tabancayı kafasına dayayıp tetiği çekti. Silah bir el patladı. ... yere düştü. Ambulansı oradaki bazı abiler aradılar. Hastaneye götürüldü. Yukarıda adını yazdırdığım ve adını bilmediğim diğer arkadaşlarla biz de hastaneye gittik. ... tabancayı benden zorla aldı. Kendisini vuracağına dair herhangi bir şey söylemedi. Ben onun kendisine ateş edeceğini bilmiyordum. Tabancayı da kendimi korumak amacıyla yanıma almıştım. ... daha önce ... adlı arkadaşımıza biz kızdan ayrıldığı için kendisini vuracağını söylemiş. Ben bunu Bahar'dan duymuştum. ...'in böyle bir söz söylediğini ben kulağımla duymadım. Olay bu şekilde meydana geldi.”,
Hakkındaki yakalama kararına istinaden çıkarıldığı ... 4. Çocuk Mahkemesinde; “Olay günü babama ait olan evde bulunan ruhsatsız tabancayı üzerime aldım. Havuzun orada yanımda ..., ... ve ... varken karşı tarafta 10-15 kişi vardı. Kavga ettik. ..., ...'i yürüyerek gidip parktan kavga ettiğimizi söyleyerek çağırdı. O da kavga yerine geldi. Benim belimdeki tabancıyı gördü. İstedi. Vermedim. Elini belime atıp zorla silahı aldı. Sorunları varmış. Biraz yürüdükten sonra kafasına dayayıp ateş etti, ben kendisini intihara yönlendirmedim. Bu tabancayı Babam ... da taşıyordu.”, soruşturma aşamasındaki ifadesi okunarak çelişki nedeni ile sorulduğunda; “Ben Bahar'ın ismini polislere söylemiştim. Yazmamışlar, karşı tarafta üç kişi değil on onbeş kişi vardı. İlk başta... gitti çağırdı, o bulamayınca üçümüz birlikte parka giderek onu çağırdık, ... silahı aldığında mermiyi ağzına verip şarjörü cebine koyduktan sonra başına dayayıp tetiği çekmişti. ..., arkadaşımız ...'a sevgilisi yanlış hatırlamıyorsam Tuğçe isimli kızdan ayrılacağı için intihar edeceğini söylemiş, ben Bahar'dan bunu duydum.”,
Şeklinde savunma yapmıştır.
Uyuşmazlık konularının ayrı ayrı değerlendirilmesine fayda bulunmaktadır.
1- Suça sürüklenen çocuğa atılı intihara yönlendirme suçunun unsurları itibarıyla sabit olup olmadığı;
5237 sayılı TCK’nın, yürürlüğe girdiği 01.06.2005 tarihinde “intihar” başlığı altında düzenlenip 08.07.2005 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5377 sayılı Kanun’un 10. maddesiyle madde başlığı “İntihara yönlendirme” şeklinde değiştirilen 84. maddesi;
“(1) Başkasını intihara azmettiren, teşvik eden, başkasının intihar kararını kuvvetlendiren ya da başkasının intiharına herhangi bir şekilde yardım eden kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) İntiharın gerçekleşmesi durumunda, kişi dört yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Başkalarını intihara alenen teşvik eden kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(4) İşlediği fiilin anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan veya ortadan kaldırılan kişileri intihara sevk edenlerle cebir veya tehdit kullanmak suretiyle kişileri intihara mecbur edenler, kasten öldürme suçundan sorumlu tutulurlar.” şeklinde düzenlenmiştir.
TCK’nın 84. maddesinin gerekçesi ise “Maddenin birinci fıkrasında bir başkasını intihara azmettirme, teşvik etme, başkasının intihar kararını kuvvetlendirme ya da başkasının intiharına herhangi bir şekilde yardım etme fiilleri, seçimlik hareketli bir suç olarak tanımlanmaktadır.
Canlı türü olarak insan, hayatını sürdürme konusunda bir içgüdüye sahiptir. Ancak, algılama yeteneğinin olmaması nedeniyle veya yakalandığı hastalıktan kaynaklanan acı ve ızdırabın etkisiyle kişide hayatını sona erdirmeye yönelik bir eğilim ortaya çıkabilir ve bunu bir irade açıklamasıyla ortaya koyabilir. Belirtmek gerekir ki, kişinin bu şartlar altında hayatını sona erdirme yönündeki iradesinin hukukî geçerliliği söz konusu değildir. Başka bir deyişle, belirtilen durumlarda hukuken muteber bir iradeden söz etmek mümkün değildir.
Ahlaken tasvip edilmeyen bir tasarruf olan intihar veya intihara teşebbüs olgusu, bizatihi cezalandırılabilir bir davranış niteliği taşımamaktadır. Buna karşılık, bir başkasını intihara azmettiren, teşvik eden, başkasının intihar kararını kuvvetlendiren ya da başkasının intiharına herhangi bir şekilde yardım eden kişinin bu fiilleri cezalandırılabilir niteliktedir.
Maddenin ikinci fıkrasında, intihara teşvik veya yardım suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâli düzenlenmiştir. İntihara teşvik veya yardımın cezalandırılabilmesi için, kişinin intihar etmesi şart değildir. Teşvik veya yardım sonucunda intiharın gerçekleşmesi durumunda, söz konusu fıkraya göre cezanın artırılması gerekmektedir...” biçiminde ifadelere yer verilmiştir.
Türk Dil Kurumunun Güncel Türkçe Sözlüğü’ne göre, "Bir kimsenin toplumsal ve ruhsal nedenlerin etkisi ile kendi hayatına son vermesi” anlamına gelen ve madde gerekçesinde de belirtildiği üzere ahlaken tasvip edilmeyen bir tasarruf olan intihar veya intihara teşebbüs olgusu, bizatihi cezalandırılabilir bir davranış niteliği taşımamaktadır.
İntiharın bizatihi suç olarak kabul edilmemesi nedeniyle bir başkasını intihara sevk eden veya yardımda bulunan kişileri iştirak hükümlerine göre cezalandırmak da mümkün bulunmamaktadır. TCK’nın 40. maddesinde düzenlenen “bağlılık kuralı” gereğince suça iştirak için fail tarafından işlenen fiilin, tipik ve hukuka aykırı olması gerekir. Hâlbuki intihar veya intihara teşebbüs, ceza kanunlarında suç olarak tanımlanan bir fiil değildir. Böyle olunca iştirak kuralarını uygulamak suretiyle bir başkasının intiharına şerik (azmettiren ve yardım eden) olarak katılanları cezalandırmak mümkün değildir. Bu nedenle yasa koyucular, kişinin yaşama hakkını daha etkin bir şekilde korumak ve dolayısıyla kişinin kendi eliyle yaşamını sona erdirmesine bir başkasının müdahalesini önlemek için intihara yönlendirme fiilini bağımsız bir suç olarak düzenlemişlerdir. TCK’nın 84. maddesinde de intihara yönlendirme bağımsız bir suç olarak düzenlenmiştir. İntihara yönlendirme suçunu oluşturan davranışlar, TCK’nın “faillik” ve “şeriklik” olarak ikiye ayırdığı iştirak şekillerinden sadece “şeriklik” statüsünü oluşturan “azmettirme” ve “yardım etme” fiillerini kapsamaktadır. Bu itibarla bir başkasının intihar fiili veya intihar edenin iradesi üzerinde hâkimiyet kuran kişilerin, artık intihara yönlendirme suçundan değil, kasten öldürme suçunun doğrudan veya dolaylı faili olarak cezalandırılmaları gerekmektedir. Başka bir deyişle, intihar fiiline faillik türlerinden birisiyle iştirak edilmesi hâlinde, fiil artık intihara yönlendirme suçunu değil, kasten öldürme suçunu oluşturacaktır. Örneğin; evinin tavanına astığı iple intihar etmek isteyen kişi, arkadaşından altındaki sandalyeye tekme atmasını rica etse ve arkadaşı da intihar edenin o isteğini yerine getirse, bu durumda kasten öldürme suçundan söz edilmelidir. Çünkü, bu olayda intihar etmek isteyen kişi, kendi hareketiyle kendisini öldürmemekte, bir başkasının hareketiyle öldürülmüş olmaktadır.
İntihara yönlendirme suçu, “başkasını intihara azmettirme, teşvik etme, başkasının intihar kararını kuvvetlendirme ve başkasının intiharına herhangi bir şekilde yardım etme” şeklindeki hareketlerden oluşan seçimlik hareketli bir suçtur. Bu hareketlerden yalnızca birisinin yapılması suçun oluşması için yeterlidir. Suçu oluşturan seçimlik hareketlerden azmettirmek, teşvik etmek ve kararı kuvvetlendirmek, mağduru intihara yönlendirici manevi nitelikteki hareketlerdir. Nitekim bu hareketler TCK'nın 38. maddesinin 1. fıkrasında ve 39. maddesinin 2. fıkrasında suça iştirakin manevi şekilleri olarak düzenlenmiştir. Diğer seçimlik hareket olan "herhangi bir şekilde yardım etmek" ise daha çok maddi nitelikteki yardımları kapsamaktadır.
İntihar fiilini gerçekleştiren kişi bizatihi mağdurun kendisi olmalıdır. Failin intihara katkısı, maddede seçimlik olarak sayılan hareketlerle sınırlı olmalı, mağdurun kendi yaşamına son vermesi, kendi iradesiyle aldığı karara istinaden bizzat kendisi tarafından gerçekleştirilmelidir. Şayet fail, azmettirme, teşvik etme, kararı kuvvetlendirme veya yardım etme şeklindeki hareketlerin yanında veya tek başına ölümü meydana getiren icra hareketini kendisi gerçekleştirmişse, intihara yönlendirme suçunu değil, kasten öldürme suçunu işlemiş olur.
Suç teşkil eden seçimlik hareketlerden “intihara azmettirme”, aklında hiç intihar düşüncesi olmayan kimsede intihar düşüncesi uyandırmak, intihar etmesi yönünde karar verdirmek ve böylece intiharın ilk ve etkili sebebi olmak anlamına gelmektedir. “İntihara teşvik” ise, intihar etmeyi düşünen ve fakat henüz bu konuda kararını tam olarak vermemiş olan kişiyi intihar kararı verdirmeye yöneltmektir. Teşvikte, mevcut olan ancak ortaya çıkmamış bulunan intihar düşüncesi uyandırılmakta ve kişi intihara özendirilmektedir. Azmettirmede intihar kararını müntehirin iradesi üzerinde yoğun etkide bulunan azmettiren verdiği hâlde, teşvikte intihar kararını müntehir daha serbest vermektedir. “İntihar kararını kuvvetlendirme”, intihar kararını vermiş olan kişinin bu kararını güçlendirmek, almış olduğu intihar kararını icra safhasına koyması için motive etmektir. İntihara yönlendirme suçunun diğer bir seçimlik hareketi olan “intihara herhangi bir şekilde yardım etme” ise, intihara karar vermiş olan bir kimsenin intiharını fiilen ve etkili bir şekilde kolaylaştırmaya yönelik her türlü hareket olarak sayılmaktadır. Bu yardım intihardan önce olabileceği gibi intihar sırasında da yapılabilir. Yine bu yardım, maddi olabileceği gibi manevi de olabilir. Örneğin; bir kimseye intihar etmesi için silah, zehir, ip verme veya yüksekten atlayacağı yere götürme gibi hareketler maddi anlamda intihara yardım etme olarak sayılabilir. Müntehire, intiharı ne şekilde gerçekleştireceği konusunda yol gösterme, intihar sonrasında geride kalan çocuklarına bakacağını söyleme gibi hareketler manevi nitelikte yardımı teşkil etmektedir.
Başkasının intiharına yardım eden failin hareketleri bunlarla sınırlı kalmalı, intihar fiili müntehir tarafından gerçekleştirilmelidir. Şayet yardım eden kimse, kendini asanın ayağından çekmek, ipi boğazında sıkmak gibi kişinin ölümü sonucunu doğuran icrai hareketi de bizzat kendisi yapmışsa, bu takdirde intihara yönlendirme suçu değil, kasten öldürme suçu söz konusu olacaktır (Mahmut Koca-İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, 7. Baskı, Seçkin Yayınevi, ..., 2020, s. 155-165.).
Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
11.10.1999 doğum tarihli olan suça sürüklenen çocuk ...’un, 25.05.2014 tarihinde arkadaşları olan ..., ..., ..., Simge Celep ve ...ile birlikte saat 13.30 sıralarında Alibeyköy’de bulunan Havuzlu Park içerisinde oturdukları sırada yanlarına ve gelen kimlik bilgileri tespit edilemeyen şahıslarla aralarında tartışma çıktığı, tartışma sırasında kendilerine bıçak çeken şahısların başka kişilerle birlikte kalabalık bir hâlde tekrar geleceklerini söyleyerek yanlarından ayrıldıkları, bunun üzerine suça sürüklenen çocuk ...’un eve giderek babasına ait yerini bildiği 7,65 mm çapındaki ruhsatsız tabancayı alarak geri döndüğü, suça sürüklenen çocuk ... ile arkadaşı tanık...’in kavga çıkacağını düşünerek mahalleden tanıdıkları olan ölen ... ile tanık ...’u bulmak amacıyla ...Parkı’na doğru giderken ölen ... ve tanık Taner’i gördükleri, kendilerine Havuzlu Park’taki yaşananları anlattıkları ve kavga çıkacağını söyledikleri, bunun üzerine suça sürüklenen çocuk, ölen ... ve tanıkların hep birlikte ...Parkı’na gittikleri, suça sürüklenen çocuk ... ile ölen ...’nin arkadaşlarının yanından ayrılarak parkın içine doğru uzaklaştıkları, suça sürüklenen çocuk ...’in yanında tabanca getirdiğini gören ölen ...’nin, tabancayı eline aldıktan sonra uzaklaşarak tabancanın namlusuna mermi sürüp şarjörünü çıkardığı ve tabancayı başına dayayarak bir el ateş ettiği, kaldırıldığı hastanede bir süre yoğun bakımda tedavi gören ölen ...’in 29.05.2014 tarihinde öldüğü olayda;
Suça sürüklenen çocuğun savunmasında, parka giderken ölen ...’yi gaz çekerken gördüğünü, daha önceden ölenin kendi kollarını kestiğini bildiğini, ölenin tanık ...’a kız arkadaşından ayrıldığını ve kendisini vuracağını söylediğini, bunu tanık Bahar’dan duyduğunu ancak olay anında ölenin kendisine ateş edeceğini bilmediğini, ölenin havaya ateş etmek amacıyla tabancayı elinden zorla aldığını beyan etmesi, suça sürüklenen çocuğun tabancayı, kalabalık bir grubun kendileriyle kavga etmek üzere geri gelmeleri ihtimaline binaen tedbiren yanına aldığının anlaşılması, suça sürüklenen çocuğun tabancayı ölenin intihar edeceğini bilerek ve kendi isteğiyle verdiğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilememesi karşısında; suça sürüklenen çocuğa atılı intihara yönlendirme suçunun unsurları itibarıyla oluşmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün, suça sürüklenen çocuğun beraatine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
Ulaşılan bu sonuç karşısında, hükmün eksik araştırmayla verilip verilmediğine ilişkin uyuşmazlık konusu değerlendirilmemiştir.
2- 6136 sayılı Kanun'a muhalefet etme suçunda dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediği;
Suça sürüklenen çocuğa atılı 6136 sayılı Kanun’a muhalefet etme suçunun yaptırımı aynı Kanun’un 13/1. maddesinde bir yıldan üç yıla kadar hapis ve otuz günden yüz güne kadar adlî para cezası olarak düzenlenmiş olup TCK'nın 66/1-e ve 66/2. maddeleri uyarınca bu suçun asli dava zamanaşımı süresinin TCK’nın 31/2. maddesi kapsamında bulunan suça sürüklenen çocuk bakımından 4 yıl, aynı Kanun’un 67/4. maddesi göz önüne alındığında da kesintili dava zamanaşımı süresinin 6 yıl olduğunun anlaşılması karşısında; daha ağır cezayı gerektiren başka bir suçu oluşturma ihtimali bulunmayan ve 25.05.2014 tarihinde gerçekleştirilen eylemle ilgili olarak, suça sürüklenen çocuk hakkında dava zamanaşımını kesen en son işlem 03.03.2015 tarihli sorgusu olup bu tarihten sonra zamanaşımını kesen veya durduran başkaca bir sebebin gerçekleşmediği gözetildiğinde, TCK'nın 66/1-e ve 66/2. maddeleri uyarınca, 4 yıllık asli zamanaşımı süresi 03.03.2019 tarihinde dolmuş bulunmaktadır.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu 6136 sayılı Kanun’a muhalefet etme suçundan verilen ceza verilmesine yer olmadığına dair hükmünün, gerçekleşen dava zamanaşımı nedeni ile bozulmasına, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, 1412 sayılı CMUK'nın 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken 322. maddesine göre karar verilmesi mümkün olduğundan, TCK'nın 66/1-e, 66/2 ve CMK'nın 223/8. maddeleri uyarınca suça sürüklenen çocuk hakkında 6136 sayılı Kanun’a muhalefet etme suçu suçundan açılan kamu davalarının zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verilmelidir.
Ulaşılan bu sonuç karşısında, 6136 sayılı Kanun’a muhalefet etme suçundan eksik araştırmayla hüküm kurulup kurulmadığına ilişkin uyuşmazlık değerlendirilmemiştir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yerel Mahkemenin direnme gerekçesinin İSABETLİ OLMADIĞINA,
2- ... 2. Çocuk Mahkemesinin 02.07.2019 tarih ve 528-407 sayılı direnme kararına konu ceza verilmesine yer olmadığına dair hükümlerinin,
a- İntihara yönlendirme suçunun unsurları itibarıyla oluşmadığı ve beraat kararı verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
b- 6136 sayılı Kanun'a muhalefet etme suçu bakımından gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle BOZULMASINA,
Ancak, yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda 1412 sayılı CMUK'nın, 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken 322. maddesine göre karar verilmesi mümkün olduğundan, suça sürüklenen çocuk hakkındaki 6136 sayılı Kanun'a muhalefet etme suçundan açılan kamu davasının TCK'nın 66/1-e, 66/2, ve CMK'nın 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,
3- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 10.02.2022 tarihinde yapılan müzakerede her iki uyuşmazlık bakımından da oy birliğiyle karar verildi.
...
...
...
...
...
...
...
...
...
...
...
...
Yazı İşleri Müdürü
...
...