Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2004/124 Esas 2004/111 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 2004/124
Karar No: 2004/111

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2004/124 Esas 2004/111 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Bölümü Hüküm Uyuşmazlığı Olmadığına Dair         2004/124 E.  ,  2004/111 K.
  • ANAYASANIN 158. VE 2247 SAYILI YASANIN 1.MADDESINDE SAYILAN YARGI MERCILERINDEN OLMAYAN GÜMRÜK YOLCU KOMISYONUNUN KARARI
  • KAÇAKÇILIĞIN MEN VE TAKİBİNE DAİR KANUN (MÜLGA) (1918) Madde 33

"İçtihat Metni" Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı           : K.H.

Müdahil         :Taşucu Gümrük Müdürlüğü

Vekili              :Hazine Av. U. O.

Sanık             :M. B.

             O  L  A  Y       :Jandarma devriyesince aranan sanığın çantasında 18 Kg. Sri Lanka menşeli kaçak çay yakalanması üzerine, SİLİFKE CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’nın 8.1.2001 gün ve Hz. No: 2000/2998, E:2001/18, 2001/16 sayılı iddianamesi ile, 1918 sayılı Kanuna Muhalefet suçunu işlediği nedeniyle 3005 sayılı Kanun hükümlerine göre yargılamasının yapılarak 1918 s.K.25/2 ve 33/son. md. uyarınca tecziyesine karar verilmesi talebiyle, sanık hakkında kamu davası açılmıştır.

            SİLİFKE ASLİYE CEZA MAHKEMESİ; 3.12.2002 gün ve E:2001/36, K:2002/661sayı ile, sanığın 1918 s.K. 25/2. maddesi gereğince hükümlülüğüne ve kaçak eşyaların zoralımına karar vermiştir.

            Bu karar, sanığın temyizi üzerine YARGITAY 7. CEZA DAİRESİ’nin 8.12.2003 gün ve E:2003/19180, K:2003/11764 sayılı ve “Hükümden sonra, 19.7.2003 gün ve 25173 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ve 1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve, Takibine Dair Kanunu yürürlükten kaldıran 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun getirdiği lehe düzenlemeler ile TCK.2. maddesi de göz önünde tutularak sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilerek bir hüküm kurulmasının gerekmesi…” yolundaki kararıyla bozulmuştur.

            SİLİFKE ASLİYE CEZA MAHKEMESİ; 9.2.2004 gün ve E:2004/64, K:2004/23 sayılı tensip kararı ile, sanık tarafından getirildiği belirtilen suça konu eşyaların 4926 sayılı Yasa’nın 13/1. maddesinde belirtilen yolcu beraberindeki eşya olarak değerlendirilmesi gerektiği, miktar ve niteliğe göre ticari mahiyette olmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle sanık Ö.G. hakkındaki kamu davasında Mahkemenin görevsizliğine, sanık hakkında 4926 sayılı Yasa’nın 13/1-2. maddesine göre işlem yapılması için dosyanın Taşucu Gümrük Müdürlüğüne gönderilmesine karar vermiştir.

             TAŞUCU GÜMRÜK MÜDÜRLÜĞÜ YOLCU KOMİSYONU; 30.6.2004 gün ve 8 sayı ile, 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun 26. maddesinin “Bu Kanunun 3 üncü maddesinin (ı) bendinin (1) numaralı alt bendi, 13 üncü maddenin birinci ve ikinci fıkrası ile 14 üncü maddesinde yazılı fiillere gümrük komisyonlarınca, ağır hapis gerektiren suçlara ağır ceza mahkemesince ve bunlar dışında kalan suçlara da asliye ceza mahkemesince bakılır.” hükmünü amir olduğu; sanıkta yakalanan eşyalar puro ve pipo tütünü olduğundan ve bu eşyaların Türkiye’ye ithalinin ithalat rejimi gereğince belirlenen kurumların iznine tabi olması nedeniyle 4926 sayılı Kanunun 13/1-2 maddesine göre değerlendirilmesinin mümkün olmayıp aynı maddenin 3. fıkrasına temas ettiğinden Komisyonun yetkisizliğine karar vermiştir.

            Taşucu Gümrük Müdürlüğü vekilince, Silifke Asliye Ceza Mahkemesi ile Taşucu Gümrük Müdürlüğü Yolcu Komisyonu arasında görev uyuşmazlığı doğduğundan bahisle giderilmesi istemiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvuruda bulunulmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE   : Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün Tülay TUĞCU’nun     Başkanlığında,  Üyeler:  Dr. Atalay   ÖZDEMİR,  M. Lütfü  ÜÇKARDEŞLER, Z. Nurhan YÜCEL, Esen EROL, Turgut ARIBAL ve Abdullah ARSLAN’ın katılımlarıyla yapılan 6.12.2004 günlü toplantısında, Raportör- Hakim İsa YEĞENOĞLU’nun 2247 sayılı Yasaya uygun bulunmayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ ile Danıştay Savcısı Nevzat ÖZGÜR’ün başvurunun reddi gerektiğine ilişkin yazılı ve sözlü  açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

            Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu’nun 13.10.1988 tarih ve 19958 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararının sonuç kısmında, “ 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un bütünü ile incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanun’un uygulanması yönünden, 2. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan  ‘ceza uyuşmazlıkları’  ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebiyle başlayan yargılanması sonucunda sanığın mahkûmiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda Askeri ve Adli Ceza Mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması; bunun dışında kalan tüm görev ve hüküm uyuşmazlıklarının ‘ hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır.” denilmekte olup, adli ceza mahkemesi ile  idari mercii arasında görev uyuşmazlığı doğduğu öne sürüldüğüne göre, başvurunun 2247 sayılı Yasa’nın uygulanması yönünden “hukuk uyuşmazlığı” kapsamında bulunduğu açıktır.

            Anayasa’nın 158. maddesinin birinci fıkrasında “Uyuşmazlık Mahkemesi adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkilidir”. denilmiş; 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 1. maddesinde “ Uyuşmazlık Mahkemesi; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile görevlendirilmiş, adli, idari ve askeri yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili ve bu Kanunla kurulup görev yapan bağımsız bir yüksek mahkemedir.

            Özel kanun uyarınca hakeme başvurulmasının zorunlu olduğu hallerde, eğer hakemlik görevi hakim tarafından yerine getirilmiş ise bu merci, davanın konusuna göre, yukarıdaki fıkrada yazılı adli veya idari yargı mercilerinden sayılır.” hükümleri yer almış;  aynı Yasa’nın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesinin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmiştir.

Anılan hükümlere göre, Uyuşmazlık Mahkemesi’nce bir görev ya da hüküm uyuşmazlığının incelenebilmesi için, uyuşmazlığa konu edilen karar veya kararların, adli, idari veya askeri yargı mercilerince ya da hakemliğin hakim tarafından yerine getirilmesinde olduğu gibi yargı merci sayılanlarca verilmiş bulunması gerekmektedir.

Olayda, Silifke Asliye Hukuk Mahkemesince görevsizlik kararı verilerek dosyanın gönderilmesi üzerine Taşucu Gümrük Müdürlüğü Yolcu Komisyonu tarafından yetkisizlik kararı verilmiş olup, Taşucu Gümrük Müdürlüğünce sözüedilen kararların görev uyuşmazlığına konu edildiği anlaşılmaktadır.

10.7.2003 tarih ve 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun 27. maddesinde  “Gümrük komisyonları, ilgili gümrük başmüdürü veya yetkilendireceği yardımcısının başkanlığında, bir gümrük müdürü, bir gümrük görevlisi ile mahallin ticaret ve sanayi odasınca görevlendirilen iki temsilci olmak üzere beş kişiden; yolcularla ilgili gümrük komisyonları ise gümrük müdürü veya yetkilendireceği yardımcısının başkanlığında mahallin ticaret ve sanayi odası ile mülki amirin görevlendireceği birer temsilciden olmak üzere üç kişiden; oluşur ve oy çokluğu ile karar verir.

Gümrük komisyonlarınca verilen kararların tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde sulh ceza mahkemelerine itiraz olunabilir.

Gümrük komisyonlarının kuruluş ve çalışma usul ve esasları Gümrük Müsteşarlığınca belirlenir.” hükümlerine yer verilmiştir.

Anılan düzenlemeye göre Gümrük İdaresi bünyesinde kurulan Gümrük Komisyonları, Anayasa’nın 158. ve 2247 sayılı Yasa’nın 1. maddesinde belirtilen yargı mercilerinden olmadığından, ortada Uyuşmazlık Mahkemesi’nce çözümü gereken bir görev uyuşmazlığı bulunduğundan sözetmek olanaksızdır.

            Bu durum karşısında, 2247 sayılı Yasaya  uygun olmayan başvurunun reddi gerekmektedir.

             SONUÇ  :2247 sayılı Yasa’nın 1. maddesine uygun bulunmayan BAŞVURUNUN, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 6.12.2004 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

Hemen Ara