Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2012/3325 Esas 2012/8396 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/3325
Karar No: 2012/8396

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2012/3325 Esas 2012/8396 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2012/3325 E.  ,  2012/8396 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Ankara 9. İş Mahkemesi
    TARİHİ : 21/12/2011 
    NUMARASI : 2008/621-2011/1494

    Davacılar, murisleri olan Sami Irmak"ın 1973 yılında davalı şirkete bağlı olarak çalışmaya başladığını, iş sözleşmesinin 06.01.2000 tarihinde murisin ölümü  ile sonlandığını, murisin hak kazandığı kıdem tazminatının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı alacağının  tahsilini   istemiştir.
    Davalı vekili, davacıların murisinin 10.01.1995-10.08.1998 tarihleri arasında  müvekkili  şirkete  ait  çeşitli inşaatlarda çalıştığını, 10.08.1998 tarihinde firmadan kendi isteği ile ayrıldığını, ölüm tarihinde  ise bir başka bir firmada çalışmakta olduğunu, bu sebeple kıdem tazminatı talebinden sorumlu tutulamayacaklarını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece,  Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarında davacıların murisinin 1995 yılına kadar davalı şirket nezdinde çalışmasının görünmediği, diğer dönemlerde hizmet bildiriminde bulunan dava dışı firmalar veya şahıslarla davalı firma arasında herhangi bir bağlantının tespit edilemediği, davalının kabul beyanı doğrultusunda, murisin davalı şirkete  bağlı gerçekleşen hizmet süresinin 10.01.1995-10.08.1998 tarihleri arasında  üç yıl, yedi ay olarak  belirlendiği  gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Kararı davacı taraf  temyiz etmiştir.
    Taraflar arasında uyuşmazlık konusu bu davada öncelikle çözümlenmesi gereken sorun, murisin hak kazandığı  kıdem tazminatı  açısından mirasçının kendi payına yönelik dava açma hakkının bulunup bulunmadığı  noktasında toplanmaktadır.
    Miras bırakanın davacılar dışında başka mirasçılarının da bulunduğu dosyaya sunulan veraset ilamından anlaşılmaktadır.
    4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 640/II maddesinde; "miras bırakanın ölümü ile birlikte paylaşmaya kadar mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklığın meydana geleceği, mirasçıların terekeye el birliği ile sahip olacakları, sözleşme veya kanundan doğan temsil  ya  da  yönetim  yetkisi  saklı kalmak üzere terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte  tasarruf edecekleri" Aynı maddenin IV. maddesine  “Mirasçılardan her birinin, terekedeki  hakların korunmasını isteyebileceği, sağlanan korumadan mirasçılardan hepsinin yararlanacağı ”öngörülmüştür.                                          
    4721 sayılı Kanun"un 701/II maddesinde ise "el birliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkının ortaklığa ait malların tamamına yaygın olacağı" hükme bağlanmıştır.
    4721 sayılı Kanun"un madde 640/IV hükmü, mirasçılardan biri ya da bir kısmının başvurabileceği kanuni yolları "terekedeki hakların korunması" ile sınırlı tutmuştur. Açılan dava veya başvurulan kanuni yolun bu nitelikte olmadığı durumlarda ana kural (4721 sayılı Kanun"un madde 701/II) geçerli olup, bir ya da bir kısım mirasçının istemi, sıfat yokluğundan reddedilecektir.
    Somut olayda, davacının kıdem tazminatının  kendi payına ilişkin kısmının ödenmesi istemi  "terekedeki hakların korunması"  ile ilgili olmayıp terekedeki haktan  yararlanmaya yönelik bulunmaktadır. Böyle bir durumda ana kural gereğince birlikte hareket etme gereği vardır. Bu durumda, kıdem tazminatının tahsili konusunda  tüm mirasçıların  birlikte dava açması veya  miras ortaklığına  temsilci atanması  yahut 4721 sayılı Kanun"un 644. maddesi uyarınca  iştirak halinde mülkiyetin müşterek mülkiyete dönüştürülmesi  gerekmektedir. Davacının  kendi mirasçılık payını talep yönünden aktif dava  ehliyetinin bulunulmadığı  dikkate alınmaksızın hüküm kurulması hatalıdır.
    Taraflar arasında, davacıların murisinin davalı şirkete bağlı  gerçekleşen hizmet süresi  yönünden de uyuşmazlık bulunmaktadır.
    Somut olayda, Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarının incelenmesinde murisin  01.12.1973-01.04.1987 tarihleri arasında ...Koll. Şti., H. A., H. Y.,... Koll. Şti.  ve  ... Koll.  Şti. tarafından    çalışma kaydının bildirildiği   görülmektedir.
    Murisin 10.01.1995-10.08.1998 tarihleri arasında  davalı ...Ltd. Şti"ne  bağlı çalıştığı davalının da kabulündedir. 11.08.1998-15.11.1999 tarihleri arasında ise T.  O.  adına kayıtlı iş yerinden çalışma kaydı bildirilmiştir.
    Dosya içerisine davalı vekili tarafından ibraz edilen  vekaletnamenin  incelenmesinde, davalı şirket  adına T. O. tarafından  vekalet yetkisinin verildiği görülmektedir.
    Mahkemece, Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına göre, uyuşmazlık konusu dönemde  davacının çalışma kaydının bildiren kişi ve şirketler ile davalı şirket arasında bağlantı bulunup bulunmadığı, murisin davalı şirket tarafından bu şirket ve kişiler ile birlikte istihdam edilip edilmediği araştırılmamıştır, uyuşmazlık konusu dönemde murisin çalışma kaydını bildiren şirketler ile davalı şirkete ait  ticaret sicil kayıtları celp edilerek, Sosyal Güvenlik  Kurumu kayıtlarında ismi bulunan gerçek kişilerin, davalı şirket ortaklarından olup olmadığı, diğer şirketleri ile davalı şirket arasında bağlantı bulunup bulunmadığı araştırılmalı, ve sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi isabetsizdir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten  dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 02.05.2012 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


     

    Hemen Ara