Esas No: 2011/15610
Karar No: 2012/8366
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2011/15610 Esas 2012/8366 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul 11. İş Mahkemesi (Beyoğlu 2. İş Mahkemesi)
TARİHİ : 15/12/2010
NUMARASI : 2009/234-2010/569
Davacı vekili; davacının davalı işyerinde göz doktoru olarak, belirsiz süreli iş sözleşmesiyle 01/12/2007 tarihinde işe başladığını, iş sözleşmesinin 31/01/2009 tarihinde İş Kanunu’nun 17. maddesine göre feshedildiğinin yazıyla müvekkiline bildirildiğini, müvekkilinin deneyimli bir doktor olduğunu ve, işverenin müvekkilinin iş sözleşmesini nedensiz yere fesih ettiğini belirterek feshin geçersizliğine karar verilmesi, buna bağlı tazminat ile boşta geçen süre ücretinin belirlenmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalı işveren vekili iş sözleşmesinin davacının 21/01/2009 tarihinde yazılı talebi üzerine 31/01/2009 tarihli mutabakat tutanağı düzenlendiğini, davacı ile 27/01/2009 tarihinde ibraname düzenlendiğini, iş sözleşmesinden doğan tüm haklarının ödendiğini, davacının sağlık merkezinde çalıştığı dönemde hastalarına karşı tutum ve davranışları konusunda birçok şikayet geldiğini, davacının hastaları azarladığının ve terslediğinin bildirildiğini, davacının davranışlarının kurum ilkeleriyle bağdaşmadığını, iş sözleşmesinin feshi için gerekçelerinin mevcut olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece davalı işverenin geçerli bir sebebin varlığını ispat edemediği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Anayasanın 141. maddesi uyarınca, yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerekir. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesinde de hüküm altına alınmıştır. Anılan anayasal ve yasal düzenlemeler gereğince yargıcın, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kararda göstermesi zorunludur. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda dosyada bulunan deliller karar gerekçesinde tartışılmadan yazılı şekilde karar verilmesi karar tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun’nun 388. maddesi ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesine aykırı olduğundan kararın bu gerekçe ile bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 02.05.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.