Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde tesis sorumlusu olarak çalıştığını, 07/06/2010 tarihinde iş sözleşmesinin sözlü olarak sona erdirildiğini, ancak davalı işverenin iş sözleşmesini sona erdirirken hiçbir gerekçe göstermediğini belirterek feshin geçersizliğine karar verilerek müvekkilinin işe iadesini talep etmiştir.
Davalıya usulüne uygun olarak tebligat yapılmışsa da davalı davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davalı tarafından yazılı bir fesih bildiriminde bulunulduğuna dair bir kaydın mevcut olmadığı, davacının iş sözleşmesinin yazılı olarak sona erdirilmediğinden 4857 sayılı İş Kanunu"nun 19, 20 ve 21. maddelerine göre iş sözleşmesi usule uygun feshedilmediği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yenileme dilekçesinin davalı vekili yerine asile tebliğ edildiği, bu sebeple yenileme üzerine davanın davalı vekilinin yokluğunda görüşülüp sonlandırıldığı anlaşılmaktadır. Davalı derneğin yenilemeden önce davada kendisini vekil marifeti ile temsil ettirdiği dosya içeriği ile sabittir. Vekil varken asile yapılan tebligat geçerli sayılamaz. Yenileme dilekçesinin davalı vekile tebliğ edilmeden davalı yanın savunma hakkı kısıtlanarak yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır. 
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, bozma nedenine göre şimdilik sair yönlerin incelenmesine yer olmadığına peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,
19/04/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.