Esas No: 2014/330
Karar No: 2015/358
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/330 Esas 2015/358 Karar Sayılı İlamı
Özet:
İzmir 13. Asliye Ceza Mahkemesi, taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma suçundan sanığın 5237 sayılı TCK’nun 89/4 ve 53/6. maddeleri uyarınca 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve sürücü belgesinin bir yıl süre ile geri alınmasına hükmetti. Ancak sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Ceza Dairesi, adalet, hakkaniyet ve nasafet kurallarına uygun bir cezaya hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden asgari haddin çok üzerinde temel ceza tayini yapıldığı gerekçesiyle önceki kararın bozulmasına karar verdi. Yerel Mahkeme, direnme kararı verdi ancak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı karara itiraz etti ve Ceza Genel Kurulu, yerel mahkemenin son kararının yeni hüküm niteliğinde olduğunu belirterek dosyanın tekrar incelenmesi gerektiğine hükmetti. Kanun maddeleri ise şöyle açıklanmıştır: 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 89/4, 53/6, 62, 50 ve 51. maddeleri.
"İçtihat Metni"
Tebliğname :2013/322980
Mahkemesi : İZMİR 13. Asliye Ceza
Günü : 20.06.2013
Sayısı : 167-451
Taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma suçundan sanığın 5237 sayılı TCK’nun 89/4 ve 53/6. maddeleri uyarınca 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve sürücü belgesinin bir yıl süre ile geri alınmasına ilişkin, İzmir 13. Asliye Mahkemesince verilen 28.12.2009 gün ve 486-1192 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesince 19.12.2012 gün ve 5584-27730 sayı ile;
"Sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- İki sınır arasında temel ceza belirlenirken, cezanın alt ve üst sınırını oluşturan ceza miktarları, suçun işleniş biçimi, kusur durumu, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığının dikkate alınması esas olup, dava konusu olayda sanık asli kusurlu olmakla birlikte, olay sonucunda yaralı iki kişinin basit tıbbi müdahale ile giderilebilir nitelikte yaralanmış olması ve maddede öngörülen cezanın alt sınırı da nazara alınmak suretiyle, adalet, hakkaniyet ve nasafet kurallarına uygun bir cezaya hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden asgari haddin çok üzerinde temel ceza tayin edilerek teşdidin derecesinde yanılgıya düşülmek suretiyle sanık hakkında fazla ceza tayini,
2- Sabıkasız olan sanığın dosyaya yansıyan olumsuz bir davranışının bulunmayışı karşısında, hükümde sanığın geçmişi ve sosyal özellikleri, yargılama sürecindeki davranışları ve pişmanlık duymadığı gerekçeleri ile sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nun 62. maddesinde düzenlenen takdiri indirim ve 50. maddede düzenlenen seçenek yaptırıma çevirme düzenleme- lerinin yerinde olmayan gerekçelerle uygulanmaması,
3- 5237 sayılı TCK"nun 51. maddesine göre 2 yıl ve daha az süreli hapis cezasının ertelenmesi mümkün olduğu halde, dosya kapsamına uygun olmayan gerekçelerle ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 07.07.2009 gün ve 2009/9-62 ve 2009/191 karar sayılı kararında belirtildiği üzere, taksirli suçlarda uygulama imkanı bulunmadığı gözetilmeden 5237 sayılı TCK"nun 61/1-g bendindeki "kastın yoğunluğu" gerekçe gösterilerek ertelemenin uygulanmamasına karar verilmesi" isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 20.06.2013 gün ve 167-451 sayı ile;
"Sanığın kazadan sonra aracın kapısı ile katılan M.. Y..a vurarak onu tekrar yere düşürmesi, "benim polis tanıdıklarım var, istediğin yere şikayet et" demesi ve katılanlara yardımcı olmayarak olay yerini terk etmesi, suçun işleniş biçimi, suçun işlenilmesinde kullanılan araçlar, suçun işlendiği zaman ve yer, zararın ve tehlikenin ağırlığı ve taksirin yoğunluğu, sanığın olayda asli ve tam kusurlu olması, failin güttüğü amaç ve saiki gibi hususlar nazara alınarak 5237 sayılı Kanunun 61. maddesi gereğince sanık hakkında iki sınır arasındaki temel cezanın takdiren ve teşdiden tayini cihetine gidilmiştir.
Sanığın yargılama sırasında kazadan sonra aracın kapısı ile katılan M.. Y..a vurarak onu tekrar yere düşürmesi, "benim polis tanıdıklarım var, istediğin yere şikayet et" demesi ve katılanlara yardımcı olmayarak olay yerini terk etmesi, sanığın olayda asli ve tam kusurlu oluşu, sanığın suçu işleyiş biçimi, kişiliği, sosyal ve ekonomik durumu, yargılama sırasında pişmanlık duymaması ve suçun işlenişindeki özelliklere göre takdiren hakkında 5237 sayılı TCK"nun 50. maddesinde yer alan seçenek yaptırımlarının uygulanmasına yer olmadığına,
Sanığın yargılama sırasında kazadan sonra aracın kapısı ile katılan M.. Y..a vurarak onu tekrar yere düşürmesi, "benim polis tanıdıklarım var, istediğin yere şikayet et" demesi ve katılanlara yardımcı olmayarak olay yerini terk etmesi, sanığın olayda asli ve tam kusurlu oluşu ve suçu işleyiş biçimi, kişiliği, suç sebep ve saikleri, hapis cezasının üzerinde etkili ve caydırıcı olacağı ve taksirin yoğunluğu ve suç işleme hususundaki eğilimi gibi hususlar ile kasıtlı suçtan mahkumiyetinin oluşu ve tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkememizde bir kanaatin oluşmaması nazara alınarak takdiren hakkında 5237 sayılı TCK"nun 51. maddesinde yer alan erteleme hükümlerinin uygulanmasına yer olmadığına" karar verilmiştir gerekçesiyle önceki hükmünde direnmiştir.
Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 27.11.2013 gün ve 322980 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçeyle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözülmesi gereken uyuşmazlıklar; taksirle birden fazla kişiyi yaralama suçundan mahkûmiyetine karar verilen sanık hakkında;
1- Temel cezanın 1 yıl olarak belirlenmesinin isabetli olup olmadığı,
2- 5237 sayılı TCK’nun 62, 50 ve 51. maddelerinin uygulanmamasına ilişkin olarak gösterilen gerekçenin dosya kapsamına uygun, kanuni ve yeterli olup olmadığı,
Noktalarında toplanmakta ise de; Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle, yerel mahkeme direnme kararının yeni hüküm niteliğinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre, şeklen ısrar kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,
c) Bozma sonrasında yapılan araştırma, inceleme ya da yeni delillere dayanmak,
d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak,
Suretiyle verilen hüküm, direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucunda verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise incelemenin Yargıtay"ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Özel Dairece hüküm, teşdidin derecesinde yanılgıya düşüldüğünden ve TCK’nun 50, 51 ve 62. maddelerinin uygulanmama gerekçelerinin yerinde olmadığından bahisle bozulmuş, yerel mahkemece bozmadan sonra yapılan yargılamada hem teşdidin derecesini belirleme nedenine hem de TCK’nun 50, 51 ve 62. maddelerini uygulamama sebebine ilişkin olarak önceki kararda yer almayan yeni ve değişik gerekçelerle direnme kararı verilmiştir.
Bu nedenle, yerel mahkemenin son uygulaması direnme kararı niteliğinde olmayıp, ilk hükümde yer almayan yeni ve değişik gerekçeyle hüküm kurulmuş olması nedeniyle yeni hüküm niteliğindedir. Özel Daire denetiminden geçmemiş olan bu yeni ve değişik gerekçelerin doğrudan ilk kez Ceza Genel Kurulunca incelenmesi mümkün görülmediğinden, hükmün Özel Dairece incelenmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, yerel mahkemenin son uygulaması direnme kararı olmayıp, yeni hüküm niteliğinde bulunduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
İzmir 13. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 20.06.2013 gün ve 167-451 sayılı karar yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 12. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 03.11.2015 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.