Esas No: 2018/7
Karar No: 2022/161
Karar Tarihi: 10.03.2022
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/7 Esas 2022/161 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2018/7 E. , 2022/161 K."İçtihat Metni"
Yargıtay Dairesi : (Kapatılan) 14. Ceza Dairesi
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan sanık ...'ın TCK'nın 109/2, 109/3-a, 109/5, 62, 53/1, 63 ve 54. maddeleri uyarınca 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, mahsuba ve müsadereye ilişkin ... 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 27.11.2012 tarihli ve 63-424 sayılı hükmün, sanık müdafisi ve katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 15.05.2017 tarih, 7597-2617 sayı ve oy çokluğu ile;
"Tüm dosya içeriğine göre sanığın, adli emanetin 2011/359 sırasında kayıtlı ekmek bıçağını mağdurun boğazına dayayıp ‘Seni öldürürüm, buradan bana zevk vermeden gidemezsin.’ şeklindeki sözlerle tehdit ettikten sonra nitelikli cinsel saldırı suçunu işlemeye teşebbüs etmesi karşısında, olayda kullanılan bıçağın nitelikli cinsel saldırı suçunun ağırlatıcı nedenini oluşturması dışında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun işlenmesi sırasında söz konusu bıçağın kullanılmadığı anlaşıldığı hâlde, sanık hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan hüküm kurulurken TCK'nın 109/3-a maddesinin uygulanması suretiyle fazla ceza tayini," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiş,
Daire Üyesi ... cebir ve tehdit kullanmak suretiyle işlediği kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu sırasında da TCK'nın 6/f maddesi gereğince kesici, delici, yaralayıcı ve bereleyici vasfı nedeniyle silahtan bıçak kullanması nedeniyle eylemine uyan TCK’nın 109/2. maddesi uyarınca tayin edilen temel cezasının aynı maddenin 3-a bendi gereğince artırılmasında bir isabetsizlik bulunup bulunmadığı konusunda sayın çoğunluk ile aramızda görüş ayrılığı doğmuştur. Şöyle ki;
Dosya kapsamına göre yirmi yedi yaşında olan mağdurun olay günü sanığın ... yerinde çalışmaya başladığı, yalnız kaldıkları bir sırada cinsel ilişkiye girmek istediği, mağdurun kabul etmemesi üzerine bıçak gösterip tehdit ederek yere yatırdığı, telefonun elinden aldığı, mağdurun etkin direnmesi nedeniyle cinsel eylemini tamamlayamadığı, mağdurun 'Nefes alamıyorum, kimseye söylemeyeceğim, bir bardak su getir.' biçimindeki sözler ile sanığı bir an oyalayıp ... yerinden çıkarak kaçmak istediği, sanığın tekrar yakaladığı, buradan sağ çıkamayacaksın deyip sürükleyerek içeri götürmeye çalıştığı, ancak mağdurun direndiği, mücadele devam ederken yardım sesini duyan tanıkların gelerek onu kurtardıkları ve oluşun Mahkemece de bu şekilde kabul edildiği,
Anlaşılmaktadır. Oluş ve kabul konusunda görüş ayrılığı bulunmamaktadır.
TCK’nın 109. maddesine göre kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu, bir kimsenin hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakılmasıyla oluşmaktadır. Bu suçla korunan hukuki yarar kişinin hareket özgürlüğüdür. Hareket özgürlüğü aynı zamanda hareket etmeme özgürlüğünü de kapsamaktadır.
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu mütemadi (kesintisiz) bir suçtur. Bu sebeple suçun tamamlanma ve bitme zamanları farklı olabilmektedir. Mağdurun hürriyetinin kısıtlanması ile suç tamamlanır, ancak sona ermez, mağdurun tekrar hürriyetine kavuştuğu an suçun bitme zamanıdır. Fail, hürriyetini kısıtladığı kişiye karşı işleyeceği cinsel saldırı, cinsel taciz, öldürme, yağma veya benzer suçlardan dolayı da ayrıca cezalandırılmaktadır. Hürriyeti tahdit sırasında başka suçların işlenmesi bu suçu sona erdirmediği gibi kesintiye de uğratmaz ve temadi devam eder.
Suçun silahla işlenmesi mağdurun iç huzurunu daha fazla bozması, direncinin kırılmasına yol açması ve suçun işlenmesini kolaylaştırması nedeniyle TCK’nın 109/1-a maddesinde nitelikli hâl olarak kabul edilmiştir. Bu suç, kesintisiz olma vasfı nedeniyle tamamlandıktan sonra kısa sürede bitirilebileceği gibi, günlerce de sürdürülebilir. Suçun silahla işlendiğinin kabulü için suç sürecinin herhangi bir döneminde mağdura yöneltilmesi, gösterilmesi veya korkutucu etkisinden yararlanılması yeterlidir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında;
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu, mağdurun ... yerinden çıkışının engellenmesi ile başlayıp tanıklar tarafından kurtarılması ile sona ermektedir. Bu alıkoyma sırasında ayrıca beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde nitelikli cinsel saldırıya kalkışma fiili gerçekleştirilmiştir. Eylem sürecinin bir kısmında sanık açıkça bıçak gösterilip tehdit etmiştir. Bıçakla açık tehdidin uygulanmadığı anlarda ise bıçak aynı ortamda bulunduğu için mağdur üzerinde korkutucu etkisi devam etmektedir. Sanığın atılı suçları işlediği süre içerisinde mağdur, TCK'nın 6/f maddesi gereğince kesici, delici, yaralayıcı ve bereleyici vasfı nedeniyle silahtan sayılan bıçağın korkutucu, direnç kırıcı etkisi altında kalmış ve sanığın suçları işlemesini kolaylaştırmıştır.
Açıklanan nedenlerle; mütemadi vasıftaki kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun işlendiği sürecin tümünde silah kullanıldığı, kaldı ki temadinin bir kısmında kullanılması dahi TCK’nın 109/3-a maddesi uyarınca cezanın artırılması için yeterli olduğundan Yerel Mahkemenin uygulamasında bir isabetsizlik bulunmadığı, cinsel eylem sırasında silah kullanıldığının kabul edilip aynı esnada devam eden bu suçtan silah kullanılmadığına karar verilmesinin hükümde hukuksal ve mantıksal çelişki yaratacağı kanaatine varıldığı için sayın çoğunluğun kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuyla ilgili hükmün bozulması yönündeki görüşüne iştirak edilmemiştir.” düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 10.07.2017 tarih ve 25620 sayı ile;
"...Dosya kapsamından; olay tarihinde yirmi yedi yaşında olan mağdurun olay günü sanığın ... yerinde çalışmaya başladığı, yalnız kaldıkları bir sırada cinsel ilişkiye girmek istediği, mağdurun kabul etmemesi üzerine bıçak gösterip tehdit ederek yere yatırdığı, telefonu elinden aldığı, mağdurun etkin direnmesi nedeniyle cinsel eylemini tamamlayamadığı, mağdurun ‘Nefes alamıyorum, kimseye söylemeyeceğim, bir bardak su getir.’ biçimindeki sözler ile sanığı bir an oyalayıp ... yerinden çıkarak kaçmak istediği, sanığın tekrar yakaladığı, buradan sağ çıkamayacaksın deyip sürükleyerek içeri götürmeye çalıştığı, ancak mağdurun direndiği, mücadele devam ederken yardım sesini duyan tanıkların gelerek onu kurtardıkları ve oluşun Mahkemece de bu şekilde kabul edildiği sabittir. Sanığın bıçağı mağdurun boğazına dayayıp ‘Seni öldürürüm, buradan bana zevk vermeden gidemezsin.’ şeklindeki sözlerle tehdit ettikten sonra nitelikli cinsel saldırı suçunu işlemeye teşebbüs ettiği de dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu TCK'nın 109. maddesinde hüküm altına alınmıştır.
TCK’nın 109. maddesindeki düzenleme ‘(1) Bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakan kişiye, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Kişi, fiili işlemek için veya işlediği sırada cebir, tehdit veya hile kullanırsa, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Bu suçun;
a) Silahla,
b) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
d) Kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
e) Üstsoy, altsoy veya eşe karşı,
f) Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
İşlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza bir kat artırılır.
(4) Bu suçun mağdurun ekonomik bakımdan önemli bir kaybına neden olması halinde, ayrıca bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
(5) Suçun cinsel amaçla işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek cezalar yarı oranında artırılır.
(6) Bu suçun işlenmesi amacıyla veya sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.’ şeklindedir.
Bu suçun konusu mağdurun fiziki varlığı olup kişinin bir yerde kalma veya bir yere gitme özgürlüğünü ortadan kaldırılmaktadır. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılmanın kısa veya uzun süreli olmasının bir önemi yoktur. Ancak, mağdurun belirli bir süre hürriyetin yoksun kılınması gerekmektedir. Bu süre, failin kastının ortaya koymaya yetecek derecede olmalıdır. Fiilin bir süre devam ettirmesinin gereği olarak bu suç, temadi eden bir suçtur. Bu sebeple suçun tamamlanma ve bitme zamanları farklı olabilmektedir. Mağdurun hürriyetinin kısıtlanması ile suç tamamlanır, ancak sona ermez, mağdurun tekrar hürriyetine kavuştuğu an suçun bitme zamanıdır. Fail, hürriyetini kısıtladığı kişiye karşı işleyeceği cinsel saldırı, cinsel taciz, öldürme, yağma veya benzer suçlardan dolayı da ayrıca cezalandırılmaktadır. Hürriyeti tahdit sırasında başka suçların işlenmesi bu suçu sona erdirmediği gibi kesintiye de uğratmaz ve temadi devam eder. Bu suç, kesintisiz olma vasfı nedeniyle tamamlandıktan sonra kısa sürede bitirilebileceği gibi, günlerce de sürdürülebilir. Suçun silahla işlendiğinin kabulü için suç sürecinin herhangi bir döneminde mağdura yöneltilmesi, gösterilmesi veya korkutucu etkisinden yararlanılması yeterlidir. Birlikte işlenen suç nedeniyle kullanılan silahın diğer bir suç yönünden mağdurun direncini kırmak konusunda işlevsiz kaldığının, suç mağdurunun eylemin bir aşamasında kendisine yönelen ve işlenen her iki suçun da unsuru olan silahlı tehdit eyleminden yalnız bir suç yönünden etkilendiğinin kabul edilmesi mümkün değildir. Sanığın bıçağı mağdurun boğazına dayayıp ‘Seni öldürürüm, buradan bana zevk vermeden gidemezsin.’ şeklindeki sözlerle atılı suçu işlediği anlaşılmakla, bu sözlerin işlediği her iki suçu da kapsar hâlde olmasına göre, sanığın olayda bıçak kullanmasını cinsel saldırı suçuna özgüleyerek, mağdurun hürriyetinin kısıtlanmasında bu hareketin kolaylaştırıcı bir etkisinin olmadığına dair kabulün çelişkiye neden olduğu, aksine sanığın işlediği diğer suçlar gibi kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu da silahla işlediğinin kabulünde zorunluluk olduğu, sanığın olayda bıçak kullanarak mağdurun direncini kırmak eyleminin herhangi bir suça özgülenmesinin mümkün olmadığı" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 14. Dairesince 11.12.2017 tarih ve 5667-6334 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İtirazın kapsamına göre inceleme; sanık ... hakkında katılan ...'ya yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; teşebbüs aşamasında kalan nitelikli cinsel saldırı suçunu silahla işlediği kabul edilen sanığın, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu da silahla işleyip işlemediğinin, bu bağlamda sanık hakkında TCK'nın 109/3-a maddesinin uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
1956 doğumlu olan sanığın, suç yeri olan... Halı Yıkama Fabrikasının sahibi olduğu, 1984 doğumlu olan katılanın ise sanığa ait ... yerine gazetede verilen ... ilanını görerek çalışmak amacıyla gittiği,
28.01.2011 tarihinde saat 18.30'da tanzim edilen tutanağa göre; cinsel saldırı olayına karışıp ... yolundan ... Merkez istikametine kaçtığı bildirilen üzerinde... Halı Yıkama yazısı bulunan ....plakalı kırmızı renkli doblo marka otonun ..., Cömert Sokak, No: 20 önünde durdurulduğu, araç sürücüsünün sanık ... olduğu, üst aramasında suç unsuruna rastlanılmadığı, sanığın, halı yıkamada sekreter olarak çalışan bir kadın ile diyaloğunun olduğunu, kadının 500 TL para istediğini, kendisine para vermediği için bu kadının şikâyette bulunabileceğini belirttiği,
28.01.2011 tarihli muhafaza altına alma tutanağına göre; Satılmışoğlu Mahallesi, ...-... Karayolu 17. km'de faaliyet gösteren... Halı Yıkama Fabrikasında meydana gelen olayda kullanıldığı iddia edilen 29 cm uzunluğunda siyah saplı ekmek bıçağının sanıktan teslim alınarak muhafaza altına alındığı, ... (Kapatılan) 5. Sulh Ceza Mahkemesince 29.01.2010 tarih ve 91 sayı ile el koyma işleminin onanmasına karar verildiği,
Adli Tıp Kurumu 6. Adli Tıp İhtisas Kurulunca 29.02.2012 tarihinde düzenlenen rapora göre; katılanın mağduru bulunduğu olaydan kaynaklanmış ruh sağlığını bozacak mahiyet ve derecede olan (travma sonrası stres bozukluğu) denilen psikiyatrik bozukluğun tespit edildiği, bu duruma göre katılanın olay nedeniyle ruh sağlığının bozulduğu,
... Adli Tıp Şube Müdürlüğünce 09.02.2011 tarihinde düzenlenen rapora göre; yaşamını tehlikeye sokan bir durumun olmadığı, basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif olduğu, 04.02.2011 ve 09.02.2011 tarihlerinde düzenlenen rapora göre; beden ve ruh sağlığının bozulup bozulmadığının tespiti için psikiyatri uzmanından mütalaa alınması gerektiği,
..Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından 15.02.2011 tarihinde düzenlenen rapora göre; katılanın ruh sağlığının bozulduğu,
... Devlet Hastanesince 28.01.2011 tarihinde düzenlenen genel adli muayene raporlarına göre; sanığın 0.41 promil alkollü olduğu, vücudunda darp cebir izi bulunmadığı; katılanın ise sağ kol iç yüzde sıkmayla oluşmuş 4 adet 1,5x1,5 cm'lik ekimoz, sol iliak çıkıntı üzerinde 2x5 cm sıyrık yarası, sağ diz kapağı üzerinde 2x2 cm kızarıklık bulunduğu, genital muayenesinin normal olduğu, hayati tehlikenin bulunmadığı, mevcut lezyonların basit tıbbi müdahale ile giderilebilir nitelikte olduğunu bildirir geçici rapor olduğu,
... Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesince 28.01.2011 tarihinde düzenlenen rapora göre; ekstragenital vulva perional bölgede ekimoz/travmaya ait bulguya rastlanılmadığı, vajinadan alınan örneklerde canlı/cansız sperm izine rastlanılmadığı, sonuç olarak genital bulguların normal olduğu,
... Jandarma Karakol Komutanlığınca 29.01.2011 tarihinde düzenlenen fezlekede; ... yeri sahibi olan sanığın 27.11.2010 tarihinde aynı ... yerinde gazete ilanında görmesi üzerine ... başvurusu yapıp işe başlayan...'na da cinsel tacizde bulunduğuna ilişkin adli tahkikat düzenlendiğinin belirtildiği, ... Cumhuriyet Başsavcılığının 14.12.2010 tarihli ve 29421-16875 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ve bu karara ilişkin dosya UYAP üzerinden incelendiğinde; sanığın gazeteye verdiği ... ilanını gören şikâyetçi...'nun sanıkla iletişime geçerek işe başladığı ilk günde... Halı Yıkama Fabrikasında sanığın kendisini zorla ve tehditle öpmeye çalıştığı ve hürriyetinden yoksun kıldığı iddiası ve şikâyeti üzerine yapılan soruşturma sonucunda sanık hakkında kamu davası açmaya yeterli şüphe bulunmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğinin tespit edildiği,
... (Kapatılan) 5. Sulh Ceza Mahkemesince 29.01.2011 tarih ve 14 sayı ile; sanığın tutuklandığı, 01.03.2012 tarihinde ise tahliye edildiği,
Anlaşılmaktadır.
Tanık ... Kollukta; Ölçsan Elektronik Sistemleri isimli şirkette çalıştığını, 28.01.2011 tarihinde saat 16.00 sıralarında çalışmakta olduğu fabrikanın bahçesinden çöp dökmek için dışarı çıktığını, çöpü döktüğü esnada çalıştığı fabrikanın sağ çaprazında bulunan... Halı Yıkama Fabrikasının bahçe kapısında katılanın kendisine “Abi beni kurtar.” diye seslendiğini, katılanın yanına gittiğini, katılanın kendisine “Ağabey içerideki adam beni dövdü.” dediğini ve kazağını yukarı kaldırarak karın boşluğundaki morarmayı gösterdiğini, katılanı yanına alarak çalıştığı fabrikaya götürdüğünü, bu sırada katılanın kendisine "Ağabey hissettirmeden gidelim, görürse bize zarar verir." dediğini, katılanın telefonunun, montunun ve nüfus cüzdanının halı yıkama fabrikasında kaldığını söylemesi üzerine ... yerinden ... ve ...’i yanına alarak... Halı Yıkama Fabrikasına gittiğini, fabrikanın bahçesine girip “Kimse var mı?” diye bağırdıklarını, cevap gelmeyince fabrika binasının camından içeri baktıklarını ve açık olan kapıdan fabrikanın içine girdiklerini, fabrikanın bürosunda yerde yeni çıkarıldığı belli olan bir erkek pantolonu ve 3-4 adet boş bira kutusu gördüklerini, masa üzerinde de 2 adet cep telefonunu görünce fabrikayı telefonla arayarak katılandan cep telefonunu ve montunu tarif etmesini istediklerini, katılanın tarif ettiği montu askıdan aldıklarını, telefonu bulamayınca halı fabrikasından dışarı çıktıklarını, bahçe kapısına doğru ilerlerken halı fabrikasına kırmızı renkli yan tarafında... Halı Yıkama Fabrikası yazılı kapalı kasa kamyonetin geldiğini, aracın yanlarında durduğunu, araçtan 50 yaşlarında beyaz saçlı görünce tanıyabileceği bir şahsın inerek "Bayan sizin orada mı?” diye sorduğunu, şahsa fabrikada olduğunu söyleyince beklemelerini söyleyip fabrikaya girerek katılanın cep telefonuyla geri gelip telefonu kendisine verdiğini, daha sonra çalıştığı fabrikaya geri dönüp Jandarma’ya bilgi verdiklerini, bu sırada halı yıkama fabrikasına ait olan kırmızı renkli aracın hızlı bir şekilde ... istikametine doğru gittiğini gördüklerini, katılanı ilk gördüğünde pantolonu yerde sürünmüş gibi çamur olduğunu, katılanın aşırı derece korkmuş olduğunu gördüğünü,
Mahkemede; kolluk ifadesinin doğru olduğunu, olay günü çöp dökmek için dışarı çıktığını, sanığa ait ... yeri tarafında olan kutuya çöpü bırakıp geri dönerken bir kadının "Ağabey beni kurtar." diye seslendiğini duyduğunu, dönüp baktığında bahçe kapısının önünde katılanı gördüğünü, katılanın üstü başı eli ayağı çamur içinde olduğunu, çok korkmuş ağlar hâlde olduğunu, ne olduğunu sorduğunda “Ağabey beni burdan kurtar, ama fark ettirmeden gidelim, yavaş gidelim, bize zarar verebilir.” dediğini, katılanı alıp ... yerine götürdüğünü, katılanın kendilerine ... yerinde şahsın kendisine saldırdığını, ırzına geçmeye kalktığını, onunla mücadele ettiğini, bıçak çekildiğini, tehdit edildiğini, ... yerinde montunun kaldığını, cep telefonunun sanıkta olduğunu, kendisinin camdan kaçtığını söylediğini, bunun üzerine ... ve ... ile olayın olduğu yere gittiklerini, içeri girdiklerinde televizyonun açık olduğunu, yerde bir adet pantolon ile 2 adet boş bira kutusu bulunduğunu, yatağın üzerindeki yorganın dağınık vaziyette olduğunu, cebinde katılana ait kimlik olan montu aldıklarını, dışarı çıktıkları sırada araba ile sanığın geldiğini, ne olduğunu sorduklarını, telefon ve mont için geldiklerini söyleyince sanığın ... yerine girip telefonu getirdiğini, ... yerine dönüp jandarmayı aradıklarını, bu yerde daha önce de bir kadına saldırı olduğunu duyduklarını, katılan yardım istediğinde belindeki morluğu da sıyırıp gösterdiğini,
Tanık ... Kollukta; Ölçsan Elektronik Sistemleri isimli şirkette çalıştığını, 28.01.2011 tarihinde saat 15.10 sıralarında fabrikada çalışırken büro kısmından bağırma sesleri gelince büro kısmına gittiğini, katılanın sinir krizi geçirdiğini gördüğünü, yanında olan ... yeri arkadaşı ...’un katılanın kendisinden yardım istediği için onu fabrikaya getirdiğini söylediğini, katılanın kendisine halı yıkama fabrikasında fabrika sahibi olan şahsın kendisine saldırdığını, yerlerde sürüklediğini ve tecavüz etmeye teşebbüs ettiğini söylediğini, ardından halı yıkama fabrikasında kalan montunu ve cep telefonunu almalarını istediğini, ... ve ... ile birlikte halı yıkama fabrikasına gittiklerini, fabrikanın bahçesine girip “Kimse var mı?” diye bağırdıklarını, cevap gelmeyince fabrika binasının camından içeri baktıklarını ve açık olan kapıdan fabrikanın içine girdiklerini, fabrikanın bürosunda yerde yeni çıkarıldığı belli olan bir erkek pantolonu ve 3-4 adet boş bira kutusu gördüklerini, masa üzerinde de 2 adet cep telefonunu görünce fabrikayı telefonla arayarak katılandan cep telefonunu ve montunu tarif etmesini istediklerini, katılanın tarif ettiği montu askıdan aldıklarını, telefonu bulamayınca halı fabrikasından dışarı çıktıklarını, bahçe kapısına doğru ilerlerken halı fabrikasına kırmızı renkli yan tarafında... Halı Yıkama Fabrikası yazılı kapalı kasa kamyonetin geldiğini, aracın yanlarında durduğunu, araçtan 50 yaşlarında beyaz saçlı görünce tanıyabileceği bir şahsın inerek "Bayan sizin orada mı?" diye sorduğunu, şahsa fabrikada olduğunu söyleyince beklemelerini söyleyip fabrikaya girerek katılanın cep telefonuyla geri gelip telefonu...’a verdiğini, daha sonra fabrikaya giderek Jandarma’ya olayla ilgili bilgi verdiklerini, bu sırada halı yıkama fabrikasına ait olan kırmızı renkli aracın hızlı bir şekilde ... istikametine doğru gittiğini gördüklerini,
Mahkemede; kolluk ifadesinin doğru olduğunu, ... yerindeki bürodan bağırma sesleri gelince bu kısma gittiğini, ... ve ... ile birlikte orada bulunan katılana ne olduğunu sorduğunda ... yeri sahibinin kendisine cinsel amaçlı saldırdığını söylediğini, katılanın korkmuş hâlde, eli yüzü çamur içinde, belinde ve kolunda morluklar olduğunu, titreyip ağladığını, katılanın isteği üzerine olay yerine gittiklerini, katılanın montunu aldıklarını, odada bir adet erkek pantolonu, içilmiş bira kutuları ve iki adet telefon bulunduğunu, katılana ait telefonu bulamadıklarını, dışarı çıktıkları sırada sanığın araçla geldiğini, sanığın katılana ait telefonu kendilerine teslim ettiğini, sanığın ... yerindeki odada bıçak görmediğini, çekyatın üzerindeki yorganın dağınık olduğunu, başka kimseyi görmediklerini,
Tanık ... Kollukta; Ölçsan Elektronik Sistemleri isimli şirkette çalıştığını, 28.01.2011 tarihinde saat 16.10 sıralarında fabrikada çalışırken çöp dökmek için dışarı çıkan ...’un yanında katılanla birlikte fabrikaya girdiğini, katılanın sürekli bağırdığını, “Kurtarın beni!” diye bağırıp ağladığını, katılanın elbiseleri yerde sürüklenmiş gibi çamur olduğunu, katılanı sakinleştirdiklerini ve katılana ne olduğunu sorduğunda... Halı Yıkama Fabrikasında bugün işe başladığını, fabrika sahibi olan şahsın kendisine saldırdığını, yerlerde sürüklediğini ve tecavüz etmeye teşebbüs ettiğini söylediğini, kendilerinden halı yıkama fabrikasında kalan montunu ve cep telefonunu almalarını istediğini, katılan ile konuşurken halı yıkama fabrikasına ait olan kırmızı renkli kapalı kasa kamyonetin Çukurhisar istikametine doğru gittiğini, ... ve ... ile birlikte halı yıkama fabrikasına gittiklerini, fabrikanın bahçesine girip “Kimse var mı?” diye bağırdıklarını, cevap gelmeyince fabrika binasının camından içeri baktıklarını ve açık olan kapıdan fabrikanın içine girdiklerini, fabrikanın bürosunda yerde yeni çıkarıldığı belli olan bir erkek pantolonu ve 3-4 adet boş bira kutusu gördüklerini, masa üzerinde de 2 adet cep telefonunu görünce fabrikayı telefonla arayarak katılandan cep telefonunu ve montunu tarif etmesini istediklerini, katılanın tarif ettiği montu askıdan aldıklarını, nüfus cüzdanının da montun cebinde olduğunu, telefonu bulamayınca halı fabrikasından dışarı çıktıklarını, bahçe kapısına doğru ilerlerken halı fabrikasına ait kamyonetin geldiğini, aracın yanlarında durduğunu, araçtan 50 yaşlarında beyaz saçlı görünce tanıyabileceği bir şahsın indiğini, bu şahsa “Bayan burada mı çalışıyor? Montu ve cep telefonu varmış.” dediklerini, şahsın kendilerine "Bayan sizin orada mı?” diye sorduğunu, kendilerinin evet diye cevap verdiğini, şahsın kendilerine beklemelerini söyleyip fabrikaya girerek katılanın cep telefonuyla geri gelip telefonu...’a verdiğini, daha sonra fabrikaya giderek Jandarma’ya olayla ilgili bilgi verdiklerini, bu sırada halı yıkama fabrikasına ait olan kırmızı renkli aracın hızlı bir şekilde ... istikametine doğru gittiğini gördüklerini,
Mahkemede; kolluk ifadesinin doğru olduğunu, ...’un fabrikaya katılanla geldiğini, katılanın “Beni kurtarın!” diye bağırdığını, ... yerindeki şahsın kendisine tecavüz amacı ile saldırdığını, ayrıca bu ... yerinde montunun ve telefonunun kaldığını söylediğini, ... ve ... ile ... yerine gittiklerini, montu alıp dışarı çıktıklarında sanığın geldiğini, ne olduğunu, katılanın ... yerlerinde olup olmadığını sorduğunu, sanığa katılanın montunu ve telefonunu almaya geldiklerini söylediğini, odada yerde pantolon olduğunu, yatağın dağınık, camın açık olduğunu, yerde boş bira kutuları bulunduğunu, sanığın katılanın telefonunu getirip teslim ettiğini, katılanın üstü başı çamur içinde, perişan bir hâlde olduğunu, ağlayıp titrediğini, daha sonra jandarmaya haber verdiklerini, katılanı fabrikaya alırken sanık arabası ile oradan ayrılıp gittiğini, sonra geri geldiğini, arabasını tanıdığı için bu kadar net konuştuğunu,
Tanık Funda Koç Mahkemede; Ölçsan Elektronik isimli fabrikada çalıştığını, olayı görmediğini, ... ve ...’ın ağlayan bir kadını ... yerinin içine doğru getirdiklerini gördüğünü, katılanı odasına getirdiklerini, katılan ile konuştuğunda eli ayağı titreyen, devamlı ağlayan, şokta olan katılanın “Namusumuzla çalışamayacak mıyız?” diyerek ağlamaya devam ettiğini, konuşmalarında o gün olayın olduğu ... yerinde yeni işe başladığını ve ... yerini çalıştıran şahsın kendisine tecavüz amaçlı saldırdığını, bıçak çektiğini, kendisinin kaçmaya çalıştığını, en son fırsatını bulup camdan kaçtığını, ancak kapıda saldıran kişinin kendisini tekrar yakaladığını, o sırada mücadele ettiğini anlattığını, katılanın vücudunun çeşitli yerlerinde morluklar olduğunu, katılanın giyinik olduğunu ancak giysilerinin dağınık bir vaziyette ve çamurlu olduğunu, ayrıca kasık bölgesinde de morluklar olduğunu, sanığı daha önce görmediğini,
Tanık ... Deniz Mahkemede; olay tarihinde Ölçsan Elektronik isimli ... yerinde çalıştığını, olayı görmediğini ancak o gün ... yerinde çalışırken ağlama sesi üzerine baktığında ... yerinde çalışan ... ve ...’ın ağlayan bir kadın getirdiklerini, katılanın üstü başı perişan bir şekilde ve yaralı hâlde olduğunu, kendilerine o gün işe yeni girdiğini ve patronunun cinsel amaçla kendisine saldırdığını, kendisinin mücadele ettiğini, kaçtığını, çöp dökmek için kapıya çıkan ... yeri çalışanı...’ın kendisine yardım ettiğini anlattığını, sanığı da daha önce görmediğini,
Katılan ... Kollukta; 28.01.2011 tarihinde... Halı Yıkama isimli ... yerinde çalışmaya başladığını, sabahleyin ... yeri sahibi olan sanığın kendisine ... yerini tanıttığını, aradan bir süre geçtikten sonra kendisiyle samimi şekilde, canım vb. kelimeler kullanarak konuşmaya başladığını, bu sırada ... yerinde sanıkla yalnız olduklarını, kendisine “... yerinde başka çalışan yok mu?” diye sorduğunu, sanığın kendisine “Onlar şu an dışarıda halı topluyorlar. Saat beş gibi gelirler.” dediğini, öğle saatlerinde de sanığın iki üç kutu bira içtikten sonra kendisiyle ilişkiye girmeyi istediğini söylediğini, bu teklifi kabul etmeyince sanığın kendisine yakında duran bilgisayar masası üzerindeki bıçağı göstererek “Seni öldürürüm. Buradan bana zevk vermeden gidemezsin.” dediğini ve ağır hakaretlerde bulunduğunu, tehditle üzerindeki giysilerini çıkarttırdığını, zorla ... yerinde bulunan yatağın üzerine yatırdığını, üzerine çıkarak baskı uyguladığını ve eliyle boğazını kuvvetli şekilde sıktığını, kendi üzerindeki giysilerini tamamen çıkardığını, zorla ilişkiye girmeye çalıştığını, eliyle iterek ondan kurtulmaya çalıştığını, bütün gücüyle ona karşı koymaya çalıştığını, karşı koyması nedeni ile tecavüz edemediğini, bu sırada elinde bulunan cep telefonunu da kimseye haber vermemesi için zorla aldığını, onun elinden kurtulmak için “Tamam, kimseye söylemeyeceğim, lütfen beni bırak.” dediğini ve nefes darlığı çektiğini söyleyerek bir bardak su getirmesini istediğini, sanık su getirmeye gittiğinde camdan atlayarak koşmaya başladığını, koşarken sanığın da yakalamak için arkasından koştuğunu, koşarken kendisine “Buradan sağ çıkamayacaksın.” dediğini, ... yerinin çıkış kapısında sanığa yakalandığını, sanığın yerde sürükleyerek kendisini tekrar içeriye götürmeye çalıştığını, içeri götürmesini engellemek için çıkış kapısının demirlerinden tutunduğunu, sürükleme esnasında belinden ve vücudunun çeşitli yerlerinden yaralandığını, bu sırada “Lütfen kimseye söylemem, beni bırak.” dediğini, ondan kurtulmak ve uzaklaşmasını sağlamak için de “Git çeşmeyi aç da elimi yüzümü yıkayayım.” dediğini, sanığın da “Gitme bir yere bekle.” dediğini ve çıkış kapısının yanında bulunan küçük kulübeyi göstererek “Seni buraya atar kilitlerim. Akşama kadar çıkamazsın.” dediğini, korkusundan sanığa “Tamam söz kaçmayacağım.” dediğini, sanık çeşmeyi açmaya gittiğinde yolun karşısında bulunan ... yerinin kapısında ismini sonradan öğrendiği ... isimli kişinin beklediğini gördüğünü, bu kişiden yardım isteyip durumu ona anlattığını, ... isimli kişinin kendisini ... yerine götürdüğünü, daha sonra bu kişi ile birlikte iki kişi giderek fabrikada bulunan montunu ve cep telefonunu getirdiklerini, ... yerinden biraz şüphelendiğini, kimse olmadığı için ayrılmak istediğini, fakat sanığın kendisini tehdit ederek zorla alıkoyduğunu, şikâyetçi olduğunu,
Mahkemede; evli olduğunu, çocuğu olmadığını, ... Gazetesindeki sekreter ilanı üzerine telefon ettiğini, telefonda sanıkla görüştüklerini, sanığın eşi ile ... yerini çalıştırdığını ve elemanları olduğunu söylemesi üzerine işi kabul ettiğini, ertesi gün ... yerini bilmediği için sanığın kendisini evden alıp ... yerine götürdüğünü, ... yerinde kimse olmadığını, sanığa “Kimse yok mu?” diye sorduğunda, geleceklerini söyleyip kendisini oyaladığını, telefonla arayanlara “hayır hayır” diye cevaplar verdiğini, sanığı eşinin aradığını düşündüğünü, eşinin gelmesini istemediğini, ... yerinin hemen girişinde solda bulunan odada telefonun sehpanın üstünde olduğunu, odada bir de yatak ve raf gibi bir şey bulunduğunu, odanın sekreter odası gibi olmadığını, mecburen çekyatta oturup telefon beklediğini ancak telefon gelmediğini, sanık bir ara dışarı çıkıp odaya elinde bira ile geldiğini, kendisine de içmesini teklif ettiğini, kullanmadığını söylediğini, kendisinden hoşlandığını, “soyun” dediğini, sanığa “Sen kendine kadın mı arıyorsun, sekreter mi?” diye sorup teklifini kabul etmediğini, sanığın bilgisayarın alt tarafından çıkardığı bıçağı boğazına dayayarak “soyun” dediğini, sanığı sakinleştirmek ve niyetinden vazgeçirmek için “Madem sevdin, hoşlandın, insan sevdiğine böyle mi yapar?” dediğini, eli ayağı titremeye başladığını, astım bronşit olduğu için rahatsızlanması nedeniyle sanığa “Bana su getirir misin?” dediğini, sanığın kendisine “Hayır, geber, zaten gebereceksin. Buradan sağlam çıkmayacaksın. Beni rahatlatmadan zaten çıkamayacaksın.” dediğini, yine su istemesi üzerine sanık su getirmeye giderken odanın camından dışarı atladığını, oradan caddeye doğru koştuğunu, ancak ... yerinin bahçe kapısında sanığın kendisini yakaladığını, korkuluğun demirlerinden tutunduğunu ancak kendisini zorla tutarak yerlerde sürükleyip götürmeye çalıştığını, o sırada yakınlardan kimse geçmediğini, bağırdığını ancak kimsenin duymadığını, sanığın kendisine “Üstün kirlendi, gel yıkayalım. Söz seni eve bırakacağım.” dediğini, gitmek istemeyip direndiğini, “Beni bırak ben evime gideceğim.” dediğini, o sırada bahçe kapısını kapattığını, kendisini çeşmeye götürmek istediğini, gitmeyince bu sefer kendisini bırakıp hortuma doğru gittiğini, devamlı olarak kendisine bakıp kontrol ettiğini, o sırada karşıdaki ... yerinde bir şahsın yanına geldiğini, kendisinin de kapıyı açıp bu şahsın yanına çıktığını, o sırada sanığın kaybolduğunu, gelen şahsa durum anlattığını, şahsın kendisini ... yerine götürdüğünü, sanığın ilişki teklifinden sonra cep telefonunu elinden çekip aldığını, olaylar sırasında odadayken sanığın sütyeni hariç, tüm giysilerini zorla çıkarttığını, çıplak olduğunu, su almaya gittiğinde apar topar giyinerek camdan atlayıp kaçtığını, bahçede de mücadele ederken sanığın kazağını tutup çıkarttığını, atlet ile kaldığını ancak daha sonra kazağını giydiğini yani tanık geldiğinde giyinik olduğunu, odada iken sanığın da soyunduğunu, kendisini çekyata yatırdığını, ilişkiye girmeye zorladığını, direndiği için sanığın amacına ulaşamadığını, sanık ile aralarında husumet olmadığını, sanığı daha önceden tanımadığını, eşiyle fiilen ayrı olduğunu, 09.03.2011 tarihinde de resmen boşandıklarını, sanığın, eşi ile ayrı yaşadığını bilmediğini, boşanmasına bu olayın etkisi olmadığını, şikâyetçi olduğunu,
Beyan etmişlerdir.
Sanık Kollukta; 27.01.2011 tarihinde katılanın kendisini arayarak kendisine ait... Halı Yıkama Fabrikası ilanını gördüğünü ve işe girmek istediğini söylediğini, katılana müsait olmadığını, bir gün sonra görüşebileceklerini söylediğini, katılanın kendisini... Mahallesi’nde bulunan PTT'nin önünden almasını istediğini, 28.01.2011 tarihinde saat 10.30 sıralarında katılanı istediği yerden alarak halı yıkama fabrikasına getirdiğini, ... yerine geldiklerinde katılanın cep telefonuyla konuştuktan sonra kendisine “Abi beni icraya vermişler, alacaklılarım arıyor. Bana yüz elli lira avans verebilir misin?” dediğini, bunun üzerine katılana yüz elli lira verdiğini, katılanla beraber borcu yatırmak için şehir merkezine gittiklerini, ... Polis Karakoluna geldiklerinde katılan arabadan inerek borcunu ödemeye gittiğini, kendisinin de halı toplamak için şehir merkezine geçtiğini, şehir merkezinde işini hâllettikten sonra katılanı tekrar karakolun önünden alıp ... yerine geldiklerini, katılan ile birlikte fabrika içerisinde bulunan halıları toplayarak paketlediklerini, o esnada katılanın ... yerinin yan tarafında bulunan geceleri yatmak için kullandığı odaya ısınmak için girdiğini ve içeride bulunan bıçak ile elmayı keserek yediğini, daha sonra ... yerinden ayrılarak şehir merkezine halı bırakmak için gittiğini, geldiğinde ... yerinin içinde Ölçsan Elektronik Tartıda çalışan üç kişinin olduğunu gördüğünü, şahıslara neden geldiklerini sorduğunu, onların da kendisine katılanın montunu aldıklarını söylediklerini, kendilerine katılanın nerede olduğunu sorduğunu, katılana ait cep telefonunu bu şahıslara verdiğini, katılanın cep telefonunu şehir merkezinden batarya satın almak için aldığını, daha sonra ... yerine gittiğini yaklaşık olarak bir saat sonra ... yerinden ayrılarak evine gittiği esnada polis ekiplerinin kendisini durdurduğunu, suçu kabul etmediğini,
Savcılıkta; kolluk ifadesini aynen tekrar ettiğini, katılanın işe girmek amacıyla kendisine ulaştığını, olay günü katılanı... PTT önünden alarak ... yerine getirdiğini, bu sırada katılanın telefonunun çaldığını, katılanın kendisine alacaklılarının aradığını söyleyerek kendisinden avans para istediğini ve katılanın borcunu ödemek için birlikte şehir merkezine gittiklerini, katılanın ... Polis Merkezi önünde indiğini, kendisinin de yıkanacak halıları topladığını, katılanı daha sonra aynı yerden alıp ... yerine geldiklerini, katılanın ... yeri yan tarafında bulunan odada ısınmak için oturduğunu, kendisinin bir süre sonra tekrar şehir merkezine döndüğünü, katılanın batarya alması için cep telefonunu kendisine verdiğini, şehir merkezinden döndüğünde ... yerinde Ölçsan Elektronik Tartıda çalışan üç kişi olduğunu, bu şahısların katılanın montunu ve telefonunu aradıklarını söylediklerini, şahıslara katılanın cep telefonunu verdiğini, el konulan bıçağın katılanın ısınma amaçlı oturduğu odada elma yemekte kullandığı bıçak olduğunu, suçu kabul etmediğini,
Sorguda; üç gün önce kendisini telefonla katılanın ... için aradığını, o gün müsait olmadığı için ertesi gün görüşebileceğini söylediğini, katılanın kendisine ...'i fazla bilmediği için evinin yakınından kendisini almasını isteyip adresini verdiğini, bu adrese arabasıyla giderek katılanı alıp fabrikaya götürdüğünü, o gün için teslim olunacak halıları paketlerken katılana telefon geldiğini, katılanın kendisine telefon eden şahsın alacaklısı olduğunu, avans para istediğini söylediğini, katılana 150 TL verdiğini, katılanı arabasıyla tekrar çarşıya getirip ... Polis Karakolunun yanında indirdiğini, kendisinin de yıkanan halıları teslim için gittiğini, karakolun önünden katılanı alıp fabrikaya gittiklerini, halıları birlikte toplayıp paketlemeye başladıklarını, üşüdükleri için yandaki sobalı odaya geçtiklerini, birlikte elma yediklerini, katılanın elmaları soyup yerken kendisinin dışarı çıktığını, halıları toplayıp teslim etmeye giderken katılanın batarya değiştirmek için cep telefonunu da kendisine verdiğini, katılanın fabrikada kaldığını, bir buçuk saat geçtikten sonra ... yerine geldiğini, fabrikada ... yeri komşuları olan üç şahsın olduğunu, katılanın montunu almak için geldiklerini söylediklerini, bu şahıslara katılanın cep telefonunu da verdiğini, daha sonra fabrikayı kapatıp evine gittiğini, bıçak çekmediğini, o gün alkol almadığını, cinsel ilişki teklif etmediğini, suçu kabul etmediğini,
Mahkemede; olayın olduğu gün katılanı işe aldığını, katılanı halı yıkama fabrikasına kendisinin getirdiğini, bir süre sonra katılanın borcu olduğunu söyleyerek para istediğini, halı teslimi için katılanla beraber merkeze döndüklerini, bu sırada katılana 150 TL para verdiğini, iki saat sonra katılanı bıraktığı yerden alıp fabrikaya döndüklerini, katılanın yaptırdığı pideyi fabrikada yediğini, yıkanan halıları tekrar arabaya aldıklarını, müşterinin verdiği adrese halıları götürüp geri döndüğünde katılanın olmadığını, ... yeri komşularının fabrikada olduğunu, komşuların katılanın çalıştıkları yerde olduğunu, parkesini almak için geldiklerini söylediklerini, katılanın bataryası zayıf olduğu için cep telefonunu kendisine verdiğini, katılanı önceden tanımadığını, aralarında husumet bulunmadığını, her gün sabah ... yerine geldiğinde eşofman giydiğini, telefonlara bakması için eleman ilanı verdiğini, katılanın bahsettiği odanın aslında mutfak olarak anılan kısım olduğunu, büro soğuk olduğu için katılanı bu odaya aldığını, odadaki bira kutularının önceden kaldığını, olay günü ... yerinde başka kimse olmadığını, suçu kabul etmediğini,
Savunmuştur.
5237 sayılı TCK’nın "Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" başlıklı 109. maddesi;
"(1) Bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakan kişiye, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Kişi, fiili işlemek için veya işlediği sırada cebir, tehdit veya hile kullanırsa, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Bu suçun;
a) Silahla,
b) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
d) Kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
e) Üstsoy, altsoy veya eşe karşı,
f) Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
İşlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza bir kat arttırılır.
(4) Bu suçun mağdurun ekonomik bakımdan önemli bir kaybına neden olması halinde, ayrıca bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
(5) Suçun cinsel amaçla işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek cezalar yarı oranında artırılır.
(6) Bu suçun işlenmesi amacıyla veya sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır." şeklinde düzenlenmiş iken, 14.07.2021 tarihli ve 31541 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7331 sayılı Kanun’un 9. maddesi ile; TCK'nın 109. maddesinin üçüncü fıkrasının (e) bendine “eşe” ibaresinden sonra gelmek üzere “ya da boşandığı eşe” ibaresi eklenmiş olup anılan madde son hâlini almıştır.
Maddenin birinci fıkrasında; kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun temel şekli düzenlenmiş, ikinci fıkrasında; suçun cebir, tehdit veya hile ile işlenmesi ve üçüncü fıkrasında ise; altı bend hâlinde, suçun silahla, birden fazla kişi ile birlikte, kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle, kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanmak suretiyle, üstsoy, altsoy veya eşe ya da boşandığı eşe karşı, çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenmesi nitelikli hâller olarak yaptırıma bağlanmış, dördüncü fıkrasında; suçun netice sebebiyle ağırlaşmış hâline, beşinci fıkrasında; cinsel amaçla işlenen özgürlüğü kısıtlama suçuna yer verilmiş, altıncı fıkrasında ise; suçun işlenmesi amacıyla veya sırasında kasten yaralama suçunun sonucu itibarıyla ağırlaşmış hâllerinin gerçekleşmesi hâlinde, ayrıca bu suça ilişkin hükümlerin de uygulanacağı belirtilmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasında nitelikli hâl olarak sayılan cebir, kişiye karşı fiziki güç kullanmak suretiyle, onun veya bir üçüncü kişinin iradesi ve davranışları üzerinde zorlayıcı bir etki meydana getirilmesidir. Cebre maruz kalan kişi, bu fiziki gücün meydana getirdiği acının etkisiyle belli bir davranışta bulunmaya zorlanmaktadır.
Tehdit, Türk Dil Kurumu Büyük Türkçe Sözlüğü’ne göre, “gözdağı verme” anlamına gelmekte olup bir kimsenin bir zarara veya kötülüğe uğratılacağının bildirilmesidir. Bu bildirimin sözlü olması mümkün olduğu gibi başka yollarla ve bu bağlamda davranışlar yoluyla da yapılması mümkündür. Bu nedenle tehdit suçu, söz, yazı veya herhangi bir işaretle işlenebilecek bir suç olup önemli olan gerçekleştirileceği belirtilen haksızlığın mağdurun bilgisine ulaştırılmasıdır (M.Emin Artuk- A.Gökcen- M.Emin Alşahin-Kerim Çakır, Ceza Hukuku Özel Hükümler, ... Kitabevi, ... 2019, 18. Bası, .... 405.).
Tehdidin, mağdurun iç huzurunu bozmaya, onda korku ve endişe yaratmaya objektif olarak elverişli olması yeterli olup, saldırının kişinin veya başkasının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına, belirli bir ağırlıkta olmak kaydıyla malvarlığına veya bunlar dışındaki sair bir kötülüğe yönelik olması gereklidir. Suçun oluşabilmesi için de mağdurun iç huzurunun bozulup bozulmadığının veya mağdurun bundan korkup korkmadığının ayrıca araştırılmasına gerek yoktur. Önemli olan failin tehdidi oluşturan fiili "korkutmak amacıyla" yapmış olmasıdır (MAJNO, C.II, ....127; A.Pulat Gözübüyük, Mukayeseli Türk Ceza Kanunu, 5. Bası, C.II, .... 517 ve 873.).
Hile ise, söz, hareket veya diğer davranışlarla bir kişinin bilerek aldatılması ve yanıltılmasıdır. Hile ile kendisinde yanlış düşünce uyandırılan kişi belli bir davranışa sürüklenmekte ve buna zorlanmaktadır. Hilenin alıkoyma veya kaçırmaya yönelik olması gerekir. Ayrıca hile aldatıcı nitelikte de olmalıdır. Vaad ile hile birbirine karıştırılmamalıdır. Ancak mağdurun yaşı, tecrübesizliği, içinde bulunduğu korku ve endişe hâli gibi nedenlerle esasen hür iradesi ile kabul etmeyeceği bir hususun vaad edilerek iradesinin kırılması durumunda hilenin varlığı kabul edilmelidir. Bu nedenle bir şeyin hile olup olmadığı her somut olaydaki koşullara göre değerlendirilmeli ve failin kandırılarak direncinin kırılıp kırılmadığı belirlenip sonuca ulaşılmalıdır.
Öğretide "Hile, kişiyi kandırmak için kullanılan bir yöntemdir. Hile, gerçek olmayanı gerçekmiş gibi göstererek failin kandırılmasını sağlar. Kandırılmış olan kişi de, gerçeği bilseydi yapmayacağı bir davranışı yapar. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda kullanılan hileyle kandırılan kişi, bir yerden diğer bir yere kendi iradesiyle gider veya gitmez. Ancak, bu irade, kandırılmış olduğundan özgür irade değildir." şeklinde görüşlere yer verilmiştir (Serap Keskin Kiziroğlu, Özel Ceza Hukuku, 3. Cilt, On İki Levha Yayıncılık, 1. Baskı, 2018, .... 86-87.).
Bu suç tipi ile bireylerin hareket özgürlüğünün hukuka aykırı biçimde kaldırılması veya sınırlanması eylemleri cezalandırılmak istenmiştir. Nitekim bu husus madde gerekçesinde; "Bu suç ile korunan hukuki değer, kişilerin kendi arzusu ve iradesi çerçevesinde hareket edebilme hürriyetidir." şeklinde belirtilmiştir. Suçun maddi unsuru, kişinin özgürlüğünden yoksun bırakılmasıdır. Bu fiil, failin doğrudan doğruya veya dolaylı hareketleriyle ve çeşitli araçlar kullanılarak gerçekleştirilebilir. Sonuç ise mağdurun hareket etme ya da yer değiştirme özgürlüğünün kaldırılması biçiminde kendini gösterir.
Fail, kişinin özgürlüğünden yoksun bırakılmasına yönelik fiili, doğrudan doğruya veya dolaylı hareketleriyle ve çeşitli araçlar kullanarak gerçekleştirebilir. Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu, serbest hareketli bir suç olduğundan, bir yere gitme veya bir yerde kalma özgürlüğünün kaldırılması neticesini doğurabilecek her türlü hareket ile işlenebilecektir. Maddede sadece "bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakmak"tan söz edilmiş, fiilin işleniş şekli, yeri, zamanı ve süresi konusunda bir sınırlama yapılmamıştır. Bu nedenle suç mağdurun bir yere gitme veya bir yerde kalma özgürlüğünün ihlal edilmesi sonucunun doğması kaydıyla, her zaman her yerde işlenebilir. Fiilin herkesin girebileceği bir yerde, özel, kapalı veya açık alanda gerçekleştirilmesinin yahut uzun veya kısa süreli olmasının bir önemi bulunmamaktadır. Suçun oluşması için mutlaka mağdurun bir yere kapatılmış olması gerekmeyip aleni bir yerde tutma veya böyle bir yere götürme hâlinde dahi diğer unsurlar da var ise kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu oluşacaktır. Kesintisiz bir suç olması sebebiyle suçun tamamlanma ve bitme zamanları farklı olabilmektedir. Mağdurun hürriyetinin kısıtlanması ile suç tamamlanır, ancak sona ermez. Mağdurun tekrar hürriyetine kavuştuğu an suçun sona erme zamanıdır. Suç tamamlandıktan sonra kısa sürede sona erdirilebileceği gibi günlerce de sürdürülebilir. Öte yandan özgürlükten yoksun bırakma kavramı, anlık olmayan bir süreyi zorunlu olarak içerdiğinden, suçun tamamlanması için fiil ile sonucun hukuken kabul edilebilecek bir zaman müddetince sürmesi gerekmektedir. Sürenin çok kısa olup olmadığı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma niteliği taşıyıp taşımadığı, hareketin ağırlığı, önemi ve ciddiyeti ile birlikte hâkim tarafından değerlendirilip belirlenecektir. Sonuç ise, mağdurun bir yere gitme ya da bir yerde kalma özgürlüğünün kaldırılması biçiminde ortaya çıkmaktadır.
Suçun manevi unsuru; failin, mağduru şahsi özgürlüğünden yoksun bırakmaya yönelik hareketleri gerçekleştirmeyi bilmesi ve istemesi, yani genel kasttır. Kanun'un metni ve ruhundan anlaşılacağı üzere, suçun temel şeklinin oluşumu için saik (özel kast) aranmamıştır. Nitekim bu görüş öğretide (Kişilere Karşı İşlenen Suçlar, Çetin Özek-Sahir Erman, ... 1994, .... 130; Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Ayhan Önder, 4. Bası, ... 1994, .... 31; Teorik-Pratik Ceza Hukuku, Durmuş Tezcan-... Ruhan Erdem-... Önok, ... 2008, .... 363; Ceza Hukuku Özel Hükümler, ... Emin Artuk-... Gökcen, ... 2018 ... Yayınevi, 17. Baskı, .... 368) ve yargısal kararlarda da (Ceza Genel Kurulunun 29.06.2010 tarihli ve 110-161, 23.01.2007 tarihli ve 275-9, 03.12.2002 tarihli ve 288-419 sayılı ile bu güne kadar süreklilik arz eden çok sayıdaki kararları) benimsenmiştir. Suçun oluşabilmesi için kişiyi hürriyetinden yoksun kılma yönündeki ihlalin hukuka aykırı olarak yapılması, diğer bir deyişle eylemde hukuka uygunluk nedenlerinin bulunmaması zorunludur. Hukuka aykırılık, öğretide genel olarak hukuk düzeninin izin vermediği hâlleri ifade etmektedir.
Uyuşmazlık konusuyla ilgisi bakımından TCK'nın 109. maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde düzenlenen kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun silahla işlenmesi hâli üzerinde de durulması gerekmektedir.
Madde gerekçesinde; "Maddenin üçüncü fıkrasında, bu suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâlleri sayılmıştır. Bu nitelikli hâllerden bir kısmı, suçun işleniş tarzına ilişkindir. Söz konusu suçun işlenmesi bakımından, silâhlı olunması veya kamu görevinin sağladığı nüfuzun kötüye kullanılması, bir kolaylık sağlamaktadır." şeklinde ifadelere yer verilmiştir. Kanun koyucu, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun işlenmesinde silahlı olunmasının sağladığı kolaylığı dikkate alarak bu nitelikli hâli kabul etmiştir. Gerçekten, failin silahlı olması mağdurun hürriyetinin sınırlanmasına göstereceği mukavemeti bertaraf etmekte ve fiilin kolaylıkla işlenmesini sağlamaktadır.
Nitelikli hâlin uygulanmasını gerektiren bir silahın bulunup bulunmadığı, suçun icrasında kullanılan vasıtanın TCK’nın 6. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendinde beş grup hâlinde sayılan maddelerden olup olmadığına bakılarak belirlenecektir. Aynı Kanun'un 6. maddesi;
"(1) Ceza kanunlarının uygulanmasında;
...
f) Silah deyiminden;
1. Ateşli silahlar,
2. Patlayıcı maddeler,
3. Saldırı ve savunmada kullanılmak üzere yapılmış her türlü kesici, delici veya bereleyici alet,
4. Saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasa bile fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli diğer şeyler,
5. Yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı, boğucu, zehirleyici, sürekli hastalığa yol açıcı nükleer, radyoaktif, kimyasal, biyolojik maddeler,
...
Anlaşılır." şeklinde hüküm altına alınarak silah kavramının kapsamı belirlenmiştir.
Bu nitelikli hâlin uygulanması bakımından suçun “silahla işlenmesi” ile anlaşılması gereken, silahın fiilin icrası sırasında ve bunu gerçekleştirmek için kullanılmış olmasıdır. Olayın gerçekleştiği yerde veya failin üzerinde silah bulunması, yani salt silahın varlığı bu nitelikli hâlin uygulanması bakımından yeterli değildir. Ancak fail bu suçu işlemek amacıyla silah kullanabileceği yönünde mağdurda korkuya sebep olup silahın varlığından yararlanarak mağdurun hürriyetini kısıtlıyor ise bu nitelikli hâl uygulanacaktır. Bu yararlanmanın ne şekilde ve hangi aşamada gerçekleştiğinin bir önemi bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık konusunda sağlıklı bir sonuca varılması bakımından ''geçitli suç'' kavramının ve bu bağlamda cinsel istismar (veya cinsel saldırı) suçunun işlenmesi sırasında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun da oluşup oluşmadığının ayrıca irdelenmesi gerekmektedir.
Failin bir suçu işlemek için aynı hukuki değeri koruyan daha hafif bir suçu işlemek zorunda kaldığı hâllerde "geçitli suç" söz konusu olur. Geçit suçlar cezalandırılmayan önceki eylemlerin kapsamında sayılırlar ve bu nedenle bütün cezalandırılmayan önceki eylemlerle birlikte görünüşte içtimanın bir türünü oluştururlar. Bu tip görünüşte içtimada, bir suçun işlenmesi için daha hafif suçu basamak yapmak zorunluluğu vardır ve basamak durumunda bulunan suçu düzenleyen normun yardımcı norm oluşu nedeniyle, ağır suçu düzenleyen normun uygulanması ile yetinilir. Geçitli suçun söz konusu olabilmesi için, görünüşte içtima eden normlar arasında açık nitelikte asli-yardımcı norm ilişkisinin bulunmaması, ağır suç ile bu suça ulaşabilmek için aşılması zorunlu basamak durumunda bulunan hafif suçu düzenleyen normların korudukları hukuki değerlerin aynı nitelikte ve aynı türden olmaları, ağır suçun işlenmesi için mutlaka geçit durumundaki daha hafif bir suçun işlenmesinin gerekmesi, hafif suçun faili ve mağduru ile ağır suçun faili ve mağdurunun aynı kişiler olmaları, failin hareketi ile ağırlaşan neticeler arasında nedensellik bağının bulunması ve failin kastının başlangıçtan itibaren ağırlaşan neticeleri gerçekleştirmeye yönelmiş olması gerekir. Bu nedenle fail hareketine taksirle başlamış ve sonradan kastla devam etmişse veya başlangıçta hafif sonucu gerçekleştirmek istediği hâlde daha sonra kastını ağır sonuca yöneltmişse artık geçitli suçtan söz edilemez (Kayıhan İçel, ... Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Yıl: 7, Sayı: 14, Güz 2008, .... 35-49; Kayıhan İçel, Suçların İçtimaı, Sermet Matbaası, ..., 1972, .... 226-238).
Öğretide amaç suç-araç suç ilişkisinin bulunduğu hâllerde, amaçlanan suç işlendiği takdirde, bu suçtan dolayı da failin ayrıca cezalandırılacağı, gerçek içtima kurallarının uygulanacağı savunulmuştur (İzzet Özgenç, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayınevi, 9. Bası, ..., 2013, .... 538, Mahmut Koca-İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayınevi, 12. Bası, ..., 2019, .... 505).
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, cinsel saldırı suçu gibi bazı suçların icrası sırasında zorunlu olarak eşlik eden bir fiil olarak yer alabilir. Cinsel saldırı suçunda failin fiilini icra edebilmesinin zorunlu sonucu olarak mağdurun kısa bir süre özgürlüğünden yoksun kaldığı bu gibi hâllerde işlenen suç dışında failin sorumluluğunu gerektiren ayrı bir fiilin varlığından bahsetmek mümkün değildir. Ancak işlenen fiilin zorunlu sonucu olmamakla birlikte, amaç suçun işlenebilmesi için mağdurun hürriyetinden yoksun bırakıldığı hâllerde, fail amaç suçun yanında ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan da cezalandırılacaktır (Mahmut Koca-İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, ... Yayınevi, 6. Bası, ..., 2019, .... 465). Ancak cinsel saldırı öncesi ya da sonrasında eğer mağdurun özgürlüğü sınırlandırılmışsa, fail kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan da sorumlu tutulmalıdır (M. Emin Artuk-... Gökçen-M. Emin Alşahin-Kerim Çakır, Ceza Hukuku Özel Hükümler, ... Yayınevi, 18. Baskı, ..., 2019, .... 375.)
Yargıtay uygulamalarına göre de kişinin vücut dokunulmazlığı amaç suçun konusu olması durumunda hürriyeti sınırlandırılmadan bu suçların işlenmesine olanak bulunmadığı için suç süresiyle sınırlı olarak kişilerin tutulması hâlinde, örneğin cinsel saldırı (cinsel istismar) veya yaralama eylemini gerçekleştirirken sadece bu suçların işlendiği süre boyunca bekletme veya tutma eylemleri ayrı bir suç oluşturmamakta, ancak amaç suç öncesinde veya sonrasında mağdurun bir yere gitme veya bir yerde kalma özgürlüğü kaldırıldığında ise ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu oluşmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Halı yıkama fabrikasını işleten sanığın gazeteye verdiği ilanı gören katılanın sanıkla suç tarihinden önce telefonla irtibata geçtikten sonra suç tarihinde sanığın katılanı alarak ... yerine götürdüğü, ... yerinde sanık ve katılandan başka kimsenin bulunmadığı, sanığın katılana cinsel ilişkiye girmeyi teklif ettiği, katılanın kabul etmemesi üzerine odada bulunan bilgisayar masası üzerinde bulunan bıçağı katılana göstererek "Seni öldürürüm. Buradan bana zevk vermeden gidemezsin." şeklinde sözlerle tehdit ederek katılanı zorla olay yerinde bulunan yatağa yatırdığı, üzerine çıkarak baskı uyguladığı, bir eliyle katılanın boğazını sıkarak kendi üzerindeki kıyafetleri ve katılanın kıyafetlerini çıkarttığı, katılanın direnerek karşı koyması nedeniyle sanığın cinsel organını katılanın cinsel organına sokamadığı, sanığın katılanın elinden yardım çağırmasını engellemek amacıyla cep telefonunu aldığı, katılanın nefes darlığı çektiğini söyleyerek sanıktan su getirmesini istediği, sanığın katılana su getirmeye gittiği esnada katılanın odanın camından dışarı atlayarak kaçmaya çalıştığı, katılanın peşinden koşan sanığın katılanı ... yeri bahçe kapısında yakaladığı, katılanın korkuluğun demirlerinden tutunduğu ancak sanığın bahçe kapısını kapatarak katılanı yerlerde sürükleyerek yeniden içeri götürmeye çalıştığı, sanığın katılana “Buradan sağ çıkamayacaksın.” dediği, sürükleme esnasında katılanın belinden ve vücudunun çeşitli yerlerinden yaralandığı, katılanın elini yüzünü yıkamak amacıyla çeşmedeki hortuma doğru gittiği esnada sanığın katılana “Gitme bir yere bekle.” dediği ve çıkış kapısının yanında bulunan küçük kulübeyi göstererek “Seni buraya atar kilitlerim. Akşama kadar çıkamazsın.” şeklinde sözlerle tehdit ettiği, katılanın korkusundan sanığa “Tamam söz kaçmayacağım.” dediği, sanık çeşmeyi açmaya gittiğinde yolun karşısında bulunan ... yerinde çalışan tanık ...’tan katılanın yardım istediği, tanığın da katılanı oradan alarak kendi ... yerine götürdüğü, katılanın montunu ve cep telefonunu almalarını istemeleri üzerine tanıklar ..., ... ve ...’in olay yerine gittikleri, katılanın montunu alıp ... yerinden çıktıkları esnada sanığın katılana ait cep telefonunu tanıklara teslim ettiği anlaşılan olayda;
Sanığın gazeteye verdiği ilan üzerine ... başvurusunda bulunan katılanı işe alıp katılana cinsel ilişki teklif etmesi, cinsel ilişkiye girme teklifini kabul etmeyen katılana bıçak göstererek "Seni öldürürüm, buradan bana zevk vermeden gidemezsin." şeklinde sözlerle tehdit etmesi, cebir kullanmak suretiyle yatağa yatırıp cinsel saldırıya teşebbüs ettikten sonra katılanın sanığı oyalarak camdan atlayıp kaçması, fabrikanın bahçe kapısında sanığın katılanı tekrar yakalayarak “Buradan sağ çıkamayacaksın.” ve “Seni buraya atar kilitlerim. Akşama kadar çıkamazsın.” şeklinde sözlerle tehdit ederek yerde sürükleyip içeriye götürmek istediği esnada tanık ...'un katılanı görüp yardım etmesi sonucunda sanığın eylemlerinin son bulması karşısında; sanığın katılanı elindeki bıçakla tehdit ederek katılana yönelik cinsel davranışlarda bulunduğu aşamaya kadar gerçekleşen kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna yönelik eylemlerin, cinsel saldırı suçunun süresi ile sınırlı olması nedeniyle ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu oluşturmadığı, bu eylemler sonrasında kaçan katılanı tekrar yakalayan sanığın bıçağın varlığından yararlanmadığı, sanığın katılanı bıçakla tehdit etmesinin cinsel saldırı suçunun işlenmesine yönelik olarak gerçekleştirildiği anlaşıldığından, teşebbüs aşamasında kalan nitelikli cinsel saldırı suçunu silahla işlediği kabul edilen sanığın, camdan atlayarak kaçan katılanı yakalayıp tehdit ederek yerde sürükleyip içeriye götürmesi şeklinde gerçekleşen eyleminin ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu oluşturduğu ve bu suçun silahla işlenmediği, bu nedenle sanık hakkında TCK'nın 109/3-a maddesinin uygulanma koşullarının bulunmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Üyesi ...; "Ceza Genel Kurulunun sayın çoğunluğu ile aramızdaki ihtilaf; sanığa isnat edilen cinsel saldırı amacıyla hürriyetten yoksun kılma suçunun silahla işlenip işlenmediğine ilişkindir.
Dosya kapsamına göre yirmi yedi yaşında olan mağdurenin olay günü sanığın ... yerinde çalışmaya başladığı, yalnız kaldıkları bir sırada sanığın mağdure ile cinsel ilişkiye girmek istemiştir. Sanığın cinsel ilişki isteğini mağdurenin kabul etmemesi üzerine sanık bıçak gösterip tehdit ederek mağdureden soyunmasını istemiştir. İsteğini kabul etmeyen mağdureyi zorla yere yatırıp telefonunu elinden almıştır. Sanık mağdurenin etkin direnmesini kırmaya ve cinsel eylemini tamamlamaya çalışırken, mağdure 'nefes alamıyorum, kimseye söylemeyeceğim, bir bardak su getir.' biçimindeki sözler ile sanığı bir an oyalamıştır. Sanık su getirmeye çalışırken mağdure ... yerinin penceresinden çıkarak kaçmaya başlamıştır. Sanık mağdureyi tekrar yakalayıp, buradan sağ çıkamayacaksın deyip sürükleyerek içeri götürmeye çalışmıştır. Mağdure direnmeye devam ederken yardım sesini duyan tanıkların gelerek onu kurtardıkları ve oluşun mahkemece de bu şekilde kabul edildiği olayda mahkeme cinsel saldırı ve hürriyetten yoksun kılma suçlarının silahtan sayılan bıçak tehdidi ile işlendiğini Mahkemece kabul edilmiş Yargıtay 14. Ceza Dairesi 'hürriyetten yoksun kılma' suçunun silahtan sayılan bıçak tehdidi ile işlenmediği gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar vermiştir.
TCK'nın 109. maddesine göre kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu, bir kimsenin hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakılmasıyla oluşmaktadır. Bu suçla korunan hukuki yarar kişinin hareket özgürlüğüdür. Hareket özgürlüğü aynı zamanda hareket etmeme özgürlüğünü de kapsamaktadır.
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu mütemadi (kesintisiz) bir suçtur. Bu sebeple suçun tamamlanma ve bitme zamanları farklı olabilmektedir. Mağdurun hürriyetinin kısıtlanması ile suç tamamlanır, ancak sona ermez, mağdurun tekrar hürriyetine kavuştuğu an suçun bitme zamanıdır. Fail, hürriyetini kısıtladığı kişiye karşı işleyeceği cinsel saldırı, cinsel taciz, öldürme, yağma veya benzer suçlardan dolayı da ayrıca cezalandırılmaktadır. Hürriyeti tahdit sırasında başka suçların işlenmesi bu suçu sona erdirmediği gibi kesintiye de uğratmaz ve temadi devam eder.
Suçun silahla işlenmesi mağdurun iç huzurunu daha fazla bozması, direncinin kırılmasına yol açması ve suçun işlenmesini kolaylaştırması nedeniyle TCK'nın 109/1-a maddesinde nitelikli hâl olarak kabul edilmiştir. Bu suç, kesintisiz olma vasfı nedeniyle tamamlandıktan sonra kısa sürede bitirilebileceği gibi, günlerce de sürdürülebilir. Suçun silahla işlendiğinin kabulü için suç sürecinin herhangi bir döneminde mağdura yöneltilmesi, gösterilmesi veya korkutucu etkisinden yararlanılması yeterlidir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında;
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu, mağdurenin ... yerinden çıkışının engellenmesi ile başlayıp, tanıklar tarafından kurtarılması ile sona ermektedir. Bu alıkoyma sırasında ayrıca beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde nitelikli cinsel saldırıya kalkışma fiili gerçekleştirilmiştir. Eylem sürecinin bir kısmında sanık açıkça bıçak gösterilip tehdit etmiştir. Bıçakla açık tehdidin uygulanmadığı anlarda ise bıçak aynı ortamda bulunduğu için mağdure üzerinde korkutucu etkisi devam etmektedir. Sanığın atılı suçları işlediği süre içerisinde mağdure, TCK'nın 6/f maddesi gereğince kesici, delici, yaralayıcı ve bereleyici vasfı nedeniyle silahtan sayılan bıçağın korkutucu, direnç kırıcı etkisi altında kalmış ve sanığın suçları işlemesini kolaylaştırmıştır.
Mütemadi vasıftaki kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun işlendiği sürecin tümünde silah kullanıldığı, kaldı ki temadinin bir kısmında kullanılması dahi TCK'nın 109/3-a maddesi uyarınca cezanın artırılması için yeterli olduğundan yerel mahkemenin uygulamasında bir isabetsizlik bulunmadığı, cinsel eylem sırasında silah kullanıldığının kabul edilip, aynı esnada devam eden bu suçtan silah kullanılmadığına karar verilmesinin hükümde hukuksal ve mantıksal çelişki yaratacağı kanaatinde olduğumdan, sayın çoğunluğun kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuyla ilgili hükmün bozulması yönündeki görüşüne iştirak etmiyorum.
Açıklanan nedenlerle; hürriyetten yoksun kılma suçunun da silahla işlendiğine dair Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulü görüşünde olduğumdan, itirazın reddine karar veren Ceza Genel Kurulu sayın çoğunluğunun görüşüne katılmıyorum." düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 10.03.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.