Esas No: 2018/549
Karar No: 2022/250
Karar Tarihi: 07.04.2022
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/549 Esas 2022/250 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2018/549 E. , 2022/250 K."İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sanık ...'in kasten öldürme suçundan TCK'nın 81/1, 53 ve 54. maddeleri uyarınca iki kez müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve müsadereye ilişkin Akhisar Ağır Ceza Mahkemesince verilen 31.12.2015 tarihli ve 448-422 sayılı resen temyize tabi hükümlerin Cumhuriyet savcısı ve sanık müdafisi tarafından da temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 05.06.2018 tarih ve 3455-2742 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 11.07.2018 tarih ve 221658 sayı ile;
“...Sanık ...'in olay günü Dursunbey ilçe merkezine gelerek çalışmakta olduğu kurumun bağlı bulunduğu müftülükten izin alması, toplu ulaşım vasıtalarını kullanarak önce Balıkesir merkeze, sonra Soma ilçesine oradan da olayı gerçekleştirdiği Kırkağaç ilçesine gelmesi, Kırkağaç ilçesinde bulunan yeğeni ...nin evinin inşaat hâlindeki üst katına çıkarak beklemeye başlaması, oğlu olan ...'i görmek amacıyla Kırkağaç'a geldiğini savunmasına rağmen eski eşinin ikamet ettiği eve gitmemesi ve yeğeni olan ...yi de Kırkağaç'a geldiğinden haberdar etmemesi, boş inşaat dairesinde beklerken dinlenmek amacıyla uyuyup gece yarısına doğru uyanmasına rağmen öldürme kararından vazgeçmeyerek öldürme planını icraya koyması, maktullerin ve katılan ...'nin uyuduklarından emin olmak için cep telefonundan ...'ye içi boş bir mesaj göndermesi, mesaja cevap gelmeyince Dursunbey'den yanında getirdiği kesici delici ve kesici ezici aletler ile eski eşi ... ile boşanmalarından sorumlu tuttuğu eski kayınpederi ... ve eski kayınvalidesi ...'nin birlikte ikamet ettikleri eve doğru yola çıkması, evin tüm ışıklarının kapalı olduğunu görünce bahçe duvarından atlayarak evin bahçesine, oradan da evin içine girmesi, önce maktuller ... ve ...'e elindeki kesici ezici alet ile defalarca vurup her ikisinin de ölümlerine neden olması, sonra eski eşi ...'nin odasına girip ona da öldürme kastıyla birçok kez vurup yaralaması, sanık ...'ın önceden aldığı öldürme kararından caymaması, ruhi sükunete varmasına rağmen öldürme kararında sebat edip eylemini icraya koyması eylemin tasarlayarak öldürme suçu kapsamında kabul edilmesi gerektiğine ilişkin kanaate varılmasına yol açmıştır. Sanık ...'ın somut olayın özelliklerine göre aynı evde yaşadıklarını bildiği maktulleri de öldürmeyi tasarlayarak öldürme planına dâhil ettiği, bu nedenle maktullere karşı eyleminin de aynı kasıt içinde gerçekleştirdiği hususu da açıklığa kavuşmuştur. Aksine bir kabul hâlinde, başka bir ifadeyle sanığın maktulleri öldürmeyi tasarlamayıp sadece katılan ...'yi öldürmek için plan yaptığının kabulü hâlinde, sanığın maktullere karşı eyleminin 'Bir suçun işlenmesini kolaylaştırmak amacıyla öldürme' suçu kapsamında değerlendirilmesi gerektiği" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 23.10.2028 tarih ve 3227-4322 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık hakkında hırsızlık ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarından verilen mahkûmiyet hükümleri ile çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçundan verilen beraat kararı Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş, katılan ...’a yönelik kasten öldürme suçuna teşebbüsten verilen mahkûmiyet hükmünün onanmasına ilişkin ilama Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan itiraz Özel Dairece kabul edilerek mahkûmiyet hükmünün bozulmasına karar verilmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme, sanık hakkında maktuller ... ve ...’a yönelik kasten öldürme suçundan verilen mahkûmiyet kararlarıyla sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın maktuller ... ve ...'a yönelik gerçekleştirdiği kasten öldürme suçunda; "Tasarlama" ve "Bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla işlenmesi" şartlarının oluşup oluşmadığı, bu bağlamda sanık hakkında TCK’nın 82. maddesinin 1. fıkrasının (a) ve (h) bentlerinin uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
09.09.2014 tarihinde saat 01.50’de düzenlenen ihbar tutanağında; aynı tarihte saat 01.48’de 155 telefon hattını arayan bir kadının, Kadriye Mahallesi, 73. Sokak, 8 numaralı evine eski eşinin geldiği ve kendilerini darbettiğini, acil ekip istediğini belirterek ihbarda bulunduğunun bildirildiği,
09.09.2014 tarihli olay tutanağında; aynı tarihte saat 01.48 sıralarında Haber Merkezinden Kadriye Mahallesi, 73. Sokak, 8 sayılı ikamette boşanmış olduğu eski eşinin aile fertleri ve kendini darbedip yaraladığını bildiren bir bayan olduğunun bildirmesi üzerine bahse konu adrese gidildiği, ikametin kapısı çalındığı ancak kapıyı açanın olmadığı, ikametin ışıklarının sönük hâlde olduğu ve içeriden herhangi bir ses gelmediği, bu esnada Orhan Paçalı isimli komşunun geldiği, kendisine ikamette herhangi bir kimsenin olup olmadığı sorulduğunda arka tarafta iniltiler duyduğunu söylediği, o esnada olay yerine araçla gelen ... isimli şahsın nişanlısı ... ...’ın evin içeresinde olduğunu, kendisini telefonla arayarak eski eşi olan ...’in kendisini, annesi ve babasını bıçakladığını, yaralı hâlde olduklarını söylediğini belirtmesi üzerine itfaiye ve 112 ambulans ekipleri aranarak bilgi verildiği, olay yeri ve çevresinde gerekli tedbirler alındığı, daha sonra 73. Sokak’a bakan demir parmaklı balkona saçı, yüzü kan içinde olan ... ... isimli kadının anahtarı güçlükle aşağı attığı sırada bayıldığı ve yere yığıldığı, bunun üzerine komşusu olan Orhan Paçalı ile birlikte sokağa bakan demir kapının anahtarla açıldığı, içerideki ahşap giriş kapısının anahtarı olmadığından kapı kırılarak içeri girildiği, içeride ışıklar yanmadığı için el feneri yardımı ile elektrik panosundaki sigortalar kaldırılarak lambaların yakıldığı, tekrar sol tarafta bulunan dairenin ana giriş kapısın çelik kapı olduğu ve anahtar yardımı ile açılarak içeriye girildiğinde sağ tarafta vestiyerin önünde yaralı ve inler vaziyette kanlar içerisinde ...’ın, girişe göre sol tarafta bulunan oturma odasında sırtüstü yatar vaziyette kanlar içeresinde hareketsiz olan ...’ın ve bu odanın sokağa bakan balkon kısmında yerde yatar ve yaralı şekilde kanlar içerisinde kızları olan ... ...’ın görüldüğü, 112 ekiplerince ... ... ve ...’a müdahele edilerek yaralıların hastaneye kaldırıldıkları, oturma odasında bulunan ...’ın eks olduğunun anlaşıldığı, olay yeri ekibince yatak odasında buluna siyah saplı ekmek bıçağı ve bir adet beyaz renkli Samsung marka cep telefonunun muhafaza altına alındığı, ikametin kapı ve pencerelerinde herhangi bir zorlama izlerinin olmadığının belirtildiği,
09.10.2014 tarihli olay yeri inceleme ve ölü muayene tutanağında; aynı tarihte saat 02.36'da Manisa ili, Kırkağaç İlçe Emniyet Müdürlüğü görevlilerince Türkbirliği İlköğretim Okulunun bulunduğu sokak civarında 155 polis ihbar hattına aile içi şiddet konulu ihbar neticesinde ikamette bir şahsın eks olduğu, bir erkek şahsın ağır yaralandığı, yine bir bayan şahsın yaralandığının öğrenilmesi üzerine saat 03.20 sıralarında olay yerine gelindiği, ikamete görevlilerce kapısı kırılmak suretiyle girildiğinin anlaşıldığı, olay yerinin Kadriye Mahallesi, 73. Sokak, 8 sayılı ikamet olduğu, ikametin tek katlı olduğu, ikametinin giriş kapısının sac demirden olup ... gri renkli olduğu, demir kapıdan girildiğinde yine tahta bir kapının bulunduğu, tahta kapısının zorlama ile açıldığı, tahta kapı girişinde hol bulunduğu, holün muhtelif yerlerinde yerde kan izlerinin görüldüğü, holün girişe göre sol tarafında evin ana giriş kapısının çelik olduğu, çelik kapıda herhangi bir zorlama izinin olmadığı, görevliler ile yapılan görüşmeden ikametin giriş kapısı ile ikamette bulunan oda kapılarının tamamının kapalı olduğu, ihbarla birlikte olay yerine gelindiğinden çelik kapısının açılamadığı, ... ...'ın giriş kapısının anahtarı vermesi suretiyle görevlilerin evin içine girebildiği, binanın tahta kapısından içeri girildiğinde yaklaşık 4 metre holün bulunduğu, holde yer yer kan izlerinin görüldüğü, girişe göre sol tarafta bulunan evin çelik kapısının önünde kan izlerinin olduğu, çelik kapıda herhangi bir zorlama izinin bulunmadığı, çelik kapıdan girişe göre sağ tarafta portmantonun önünde yoğunlaşmış şekilde kan birikintisinin bulunduğu, yine bu kan birikintisinin ana holün değişik yerlerinde de bulunduğu, girişe göre sol tarafta bulunan odada 1 adet bayan cesedinin sırtüstü yatar vaziyette üstünde çarşaf bulunduğu hâlde görüldüğü, bu cesedin bulunduğu odanın giriş kapı pervazlarında, giriş kapısı üzerinde odada bulunan kanepenin değişik yerlerinde kan izlerinin görüldüğü, yine cesedin etrafında kan birikintisi olduğu, kan birikintisinin dağıldığı, evin geneli itibarıyla ev içerisinde bir boğuşmanın olduğu, girişe göre sağ tarafta bulunan küçük odada dağınık hâlde bornoz ve havluların bulunduğu, yine bu odadan geçilerek girilen yatak odasında yatağın üzerinde iki adet yastık bulunduğu, yastıklara kan bulaşmış olduğu, yine yatağın üzerinde bir adet siyah kabzalı ekmek bıçağının olduğu, muhtemelen olayda kullanılan suç aleti olarak değerlendirildiği, suç eşyasına el konulması için talimat verildiği, yine yatak odasının yatak baza başında kan izlerinin olduğu, yatağa ait olan battaniye ve çarşaflarda kan izlerinin bulunduğu, bunun dışında yatak odasında başkaca bir dağınıklığın olmadığı, yine yatak odasının girişe göre sağ kapı pervazında kan izinin bulunduğu, ikametin mutfağında herhangi bir dağınıklık ve boğuşma izinin bulunmadığı, ikametin banyo ve tuvalet kısmında kan veya yıkanma emaresi olabilecek herhangi bir bulgu olmadığı, evin çelik kapı girişinin karşısındaki odada herhangi bir boğuşma ve dağınıklığın bulunmadığı, olaya ilk müdahale eden İlçe Emniyet Müdürlüğü görevlilerinden “Hâlihazırda ikametin salonunda eks olduğu anlaşılan şahsın ... olduğu, ...'ın, eşi ... ile birlikte kızları ... ... ve torunu ile birlikte yaşadıkları, ... ...'ın boşanmış olduğu eşi ...'in ikamete gelerek çocuğu ile görüştüğü, görüşmenin ardından henüz tespit edilemeyen bir nedenden dolayı tartışmanın çıktığı, tartışma sonucu kavganın oluştuğu, yine ... ...'ın polis memurlarına vermiş olduğu anahtar ile evinin içerisine girildiği, eve girerken komşuları Orhan Paçalı'nın emniyet görevlilerine refakat ederek içeri girdikleri, yine evde yaralı olarak bulunup hastaneye kaldırılan ...’ın da eks olduğu, ... ...'ın Akhisar Devlet Hastanesine yaralı olarak sevk edildiği, yine İlçe Emniyet Müdürlüğü görevlileri kapı önünde beklerken ... ...'ın nişanlısı ...'ın olay yerine geldiği, ...'in hâlihazırda ... ...'a ait 35 ND 474 plakalı araçla olay yerinden kaçtığı ve yakalanamadığı”nın öğrenildiği; ölü muayene işlemi için Kırkağaç Devlet Hastanesine gidildiği, cesedin ...’a ait olduğunun anlaşıldığı, yüz kısmının kan pıhtısı ile kaplanmış hâlde olduğu, saçlı deri oksipital bölgede birbirine paralel 5 cm uzunluğunda kafatasına kadar uzanan derinlikte kesi görüldüğü, kafa kemiklerinde herhangi bir kırığın olmadığı, baş boyun bölgesinde başkaca patalojiye rastlanılmadığı, batın sağ üst kadranda 1 adet 2x1 cm ebadında kesici aletle oluştuğu düşünülen kesi, yine göğüs kafesi median hatta bir adet 3x1 cm ebadında kesici aletle oluştuğu düşünülen kesi, sırt bölgesinde sağ skapula üzerinde 2 adet 2x1 cm ebadında kesici delici aletle oluştuğu düşünülen kesi olduğu, sağ göğüs üzerinde 1x1 cm ebadında ekimoz olduğu, yine sağ alt kadranda eski ameliyat izi olduğu düşünülen yara bulunduğu, sağ üst kol omuzun altında 1 adet 2x1 cm ebadında kesici delici aletle oluştuğu düşünülen kesi, sol el ön yüzde başparmak altında 1x1 cm uzunluğunda kesi olduğu, başkaca patalojiye rastlanılmadığı, kesi yerlerinden hâlen yoğun miktarda kan geldiği belirtildikten sonra kesin ölüm sebebinin tespit edilebilmesi bakımından klasik otopsi yapılmak üzere cesedin İzmir Adli Tıp Grup Başkanlığına gönderilmesine karar verildiği,
09.09.2014 tarihli araştırma tutanağında; kasten öldürme olayının faili hakkında olayın hemen ardından yapılan ilk araştırmada, ... ... isimli bayanın 7 yıl önce ... isimli şahıstan boşanarak evliliğinden olan 12 yaşındaki ... ile annesi ... ve babası ...'ın yanına taşındığı, 7 yıldır aynı adreste ikamet ettiği, yeniden evlenmeye karar vererek ... ile nişan yaptığı, durumu öğrenen ve kabullenemeyen eski eş ...'in olay tarih ve saatinde bahse konu ikamete gelerek eski kayınbabası, kayınvalidesi ve eşini bıçak ile yaraladığı, yanına ... ...'ın evinde ikamet eden oğlu 12 yaşındaki ...'i de alarak ... ...'a ait 35 ND 474 plaka sayılı, beyaz renkli, Renault Spring marka aracı gasbederek kaçtığı, ikamette bulunan ...’ın eks olduğu, ... ve ... ...'ın 112 ekiplerince Kırkağaç Devlet Hastanesine intikal ettirildiği, ağır yaralı olan ...'ın Soma Devlet Hastanesine sevk edildiği, şahsın Soma'da eks olduğu, ... ... isimli bayanın ise Akhisar Devlet Hastanesine bilinci açık şekilde sevk edilerek tedavi altına alındığı, şüpheli ...'in gasbettiği aracın plakası ivedilikle çevre il ve ilçelere bildirildiği, şüpheli ...’in gasbettiği 35 ND 474 plaka sayılı oto ve kaçırdığı 12 yaşındaki ... ile birlikte aynı tarihte saat 03.45'te Balıkesir ili, Kepsut ilçesinde yakalandığının bildirildiği,
09.09.2014 tarihli görgü ve tespit tutanağında; olayın tek katlı, betonarme, bahçeli, bahçe kapısı ... renkte ve 2x3 metre ebadında demir, giriş kapısı ise ahşap olan evde meydana geldiği, içeri girildiğinde sol tarafta duvar dibinde beyaz renkli bir adet kanlı atlet görüldüğü, yerlerde damla damla kan izinin olduğu, evin ana giriş kısmının çelik kapılı olduğu, içeri girildiğinde geniş bir hol bölümünün bulunduğu, girişe göre sağ tarafta bulunan vestiyerin önünde yolluk üzerinde yoğunlaşmış şekinde kan izlerinin görüldüğü, hol üzerinde göğsünden yaralı vaziyette erkek bir şahsın yattığı, girişe göre sol tarafta bulunan oturma odasında yüzüstü yatar vaziyete hareketsiz şekilde altında kan birikmiş bir bayanın olduğu, oda içeresinde karşılıklı bulunan çekyat üzerlerinde kan izlerinin olduğu, oturma odasından 73. Sokak’a bakan balkonda yaralı vaziyette bir bayanın yatar durumda ve kenarında kan birikintisinin olduğu, girişe göre holün karşısında bulunan çocuk odasında herhangi bir dağınıklığın ve kan izlerinin olmadığı, girişe göre sağ tarafta bulunan oda içerisinde iki adet çekyatın dibinde havlu ve bornozun olduğu, bu odanın içerisinden geçilen yatak odasında girişe göre sol tarafta bulunan yatak üzerinde yatağın sağ ayak ucunda ekranı kırık beyaz renkli Samsung marka cep telefonun bulunduğu, yatağın başucu orta kısmında iki adet kanlı yastık olduğu ve arasında siyah saplı, sap kısmı ile metal kısmının birleştiği yerde bir miktar nokta şeklinde kan izinin olan bıçak görüldüğü, gardıropla yatağın arasında yatağa ait beyaz renkli ve kanlı bir adet yatak örtüsünün olduğu ve yan tarafında da yatağa ait kahverengi renk yoğunluğunda kanlı bir adet battaniyenin bulunduğu, yolluğun baza kısmında ve kapının sağ pervazında kan izinin olduğu, yatağın dip ayakucunda katlanmış vaziyette bir adet seccadenin ve sağ tarafında kahverengi renkli ağzı açık el çantasın olduğu, ikametin mutfak kısmında herhangi bir dağınıklık ve olumsuzluğun olmadığı, banyo ve tuvalet kısmının temiz olduğu ve herhangi bir kan izinin olmadığı ayrıca ikametin kapı ve pencerelerinde zorlama izinin olmadığının belirtildiği,
09.09.2014 tarihli olay yeri inceleme raporu formunda; aynı tarihte saat 02.00 sıralarında Kırkağaç ilçesi, Kadriye Mahallesi, 83. Sokak, 8 sayılı meskende cinayet olayının gerçekleşmiş olduğunun bildirilmesi üzerine olay yerine gidildiği, görevlilerden alınan ilk bilgilerde ... isimli şahsın boşandığı eşinin yaşadığı eve gelerek eski kayınbabası ..., eski kaynanası ... ve eski eşi ... ...’ı kesici aletle yaralayıp olay yerinden kaçtığı, yaralılardan ...’ın ilerleyen saatlerde kaldırıldığı Soma Devlet Hastanesinde, ...’in ise evde olay sırasında eks oldukları, ... ...’ın ise tedavisinin Akhisar Devlet Hastanesinde sürmekte olduğunun öğrenildiği, olay yeri incelemesine geçildiği, olay yerinin tek katlı müstakil mesken olduğu, meskene girişin bahçe demir kapısından geçilip, birkaç adımla ulaşılabilen bina içine geçiş yapılan ahşap kapının olduğu, bu kapının olay sonrası müdahale nedeni ile meskene girmek için emniyet görevlileri tarafından kilidinin kırılmış ve kilit dilinin açık durumda olduğu, bu kapıdan girildiğinde holde solda tuvalet, sağ kısımda çatıya çıkan merdivenler ve hol sonunda ise çelik mesken giriş kapısının olduğu, hol üzerindeki yolluklarda ve zeminde kısmi kan damlalarının olduğu, hol sonunda bulunan çelik kapıdan girildiğinde, hol üzerinde sırası ile soldan sağa doğru oturma odası, genç yatak odası, banyo, mutfak, genç odası ve sadece genç odasından geçişi bulunan ebeveyn yatak odası ve buraya kapısı açık olan ebeveyn banyosunun olduğu, hol zemininde, genç odası ile oturma odası kapısına doğru gelecek şekilde serilmiş yolluk orta kısmı ile giriş çelik kapısı cephesindeki monteli portmanto dolabı önünde ve dolap etek kısmında yoğun kan birikintisinin, mutfak kapısı ile genç odası kapısı önünde yine kan birikintisinin bulunduğu, yollukların ise dağınık vaziyette olduğunun görüldüğü, oturma odasına geçildiği, balkonu da bulunan oturma odasında kuzey, güney ve doğu duvarları önünde üçlü kanepelerin, kuzeybatı köşesinde ise 1 adet TV sehpası ile üzerinde TV’nin olduğu, odanın orta kısmında serili halı üzerinde kafa ve elleri kanlı, sol el içinde kesi yarası bulunan, kolları ve bacakları iki yana, kolları yukarı doğru açık vaziyette, alt kısmında lila renkli desenli pijama, üstünde ise siyah renkli bluz bulunan 60 yaşlarında eks bayan şahsın sırtüstü yatar durumda olduğu, şahsın ağzında ise 112 ekiplerince müdahale için taktıkları aparat ile üzeri nevresimle örtülü olduğu, maktülenin sağında yerde kanlı 1 adet yastığın olduğu, hole açılan genç yatak odasından içeri girildiğinde burada bir adet yatak, yatak üzerinde, yorgan, yatak yanında ise bir adet hasta yatağının olduğu, bu oda içerisinde ve yanında bulunan banyo içerisinde herhangi bir dağınıklığın olmadığı, mutfağa geçildiğinde ise mutfak tezgâh alt dolap kapakları ile bıçak, kaşık, çatal vb malzemelerin bulunduğu çekmecelerin üstteki iki çekmecesinin kısmen açık olduğu, üst dolapta ise herhangi bir dağınıklığın olmadığı, genç odasına girildiğinde yine burada da herhangi bir dağınıklığın olmadığı ancak bu odadan geçiş yapılabilen, yatak odası kapısı önünde yerde iki adet üzerlerinde birkaç damla kan lekesi bulunan iki adet bornozun olduğu, yatak odasına girildiğinde ise oda orta kısımda başlık kısmı pencerenin bulunduğu güney duvarına ayak alt kısmı kuzey duvarına doğru bulunan çift kişilik baza ve üst kısmı dağınık yatağın, yatak üzerinde iki adet kanlı yastığın, yastıklar arasında 1 adet siyah saplı, kanlı bıçağın, 1 adet ekranı kırık kanlı beyaz renkli Samsung marka cep telefonunun, yatak başlığı sol kenarından duvara doğru sıçramış kan lekelerinin, yatak her iki yanında iki çekmeceli komodinin, oda doğu duvarına yaslı bir adet gardırobun görüldüğü, yatak ile gardırop arasında yerde kanlı battaniye ile nevresimin olduğu, yatak ile gardırop arasındaki ikili küçük komidinin yerinden kaymış şekilde durduğu, yatak odasına açılan ebeveyn banyosunda ise herhangi bir dağınıklığın olmadığının belirtildiği,
09.09.2014 tarihli olay yeri inceleme raporu formunda; 35 ND 474 plaka sayılı, beyaz renkli Renault Broadway marka araçta yapılan incelemede, araç içerisinde suç aleti olduğu belirtilen satır, üzerinde kan benzeri leke olan 3 adet beyaz renkli külot, üzerinde kan benzeri leke olan 3 adet beyaz renkli atlet, 1 adet beyaz renkli üzerinde STRINGER ibareli kan benzeri lekeli tişört, gri renkli mont, çizgili kırmızı-lacivert renkli tişört, desenli boxer, füme renkli keten pantolon, siyah eşofman altı, yeşil renkli alt üst yağmurluk, 1 adet mavi renkli kot pantolon, 1 adet siyah renkli beyaz şeritli şort, 1 adet gri renkli beyaz şeritli bermuda şort, 1 adet siyah renkli sarı yakalı tişört, 1 adet siyah renkli sırt çantası, 1 adet gri renkli kadife pantolon ele geçirildiği, şüphelinin sağ ayağından beyaz renkli üzeri çizgili kan benzeri lekeli çorabının muhafaza altına alındığının bildirildiği,
Dursunbey Kaymakamlığı İlçe Müftüğünce düzenlenen 08.09.2014 tarihli “İzin Onayı” başlıklı belgede; Ören Mahallesinde imam-hatip olarak görevli olan sanık ...’in 09.09.2014-13.09.2014 tarihleri arasında 4 gün yıllık izin aldığına dair bilgilerin yer aldğı,
Kırkağaç Devlet Hastanesince 09.09.2014 tarihinde saat 04.46'da düzenlenen raporda; sanık ...'in şuurunun açık, koopere, oryante olduğu, sol el 3. parmak, boyun sağ tarafı, sağ ön kol ve sol bacak alt ön tarafında yüzeysel 1-2 cm'lik sıyrık izleri olduğu, alkollü olmadığı, yaralarının basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğu, hayati tehlikesinin olmadığının belirtildiği,
Soma İlçe Devlet Hastanesinin 19.10.2015 tarihli yazısı ekinde gönderilen hasta geçmişi raporu ve epikrizlerde; sanık ...’in 02.12.2013-10.02.2014 arasında farklı tarihlerde psikiyatri polikliğinde muayene edildiği, sanığa “orta depresif nöbet” tanısı konulduğu, depresyon belirtileri yüksek çıkan sanıkla boşandığı eski eşiyle ilgili görüşme yapıldığına dair not düşüldüğü ve birtakım ilaçların reçete edildiğine dair kayıtların bulunduğu,
Adli Tıp Kurumu 4. Adli Tıp İhtisas Kurulunca düzenlenen 18.11.2015 tarihli raporda; sanık ...'in yapılan muayenesi sonucunda elde edilen bilgi ve bulguların yorumlanmasından, cezai sorumluluğunu müessir ve kişide şuur ve harekat serbestisini ortadan kaldıracak veya azaltacak mahiyet ve derecede herhangi bir akıl hastalığı ve zeka geriliği saptanmadığı, adli dosya tetkikinde sanığın mezkur suçu işlediği sırada fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını idrak etme ve bu fiil ile ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğini ortadan kaldıracak boyutta bir akli arızanın içinde olduğuna delalet edecek herhangi bir tıbbi bulgu ve belgeye de rastlanmadığı, bu duruma göre ... Demir’in 09.09.2014 tarihinde sanığı bulunduğu suça karşı cezai sorumluluğunun tam olduğu ifadelerine yer verildiği,
Kırkağaç Devlet Hastanesince 09.09.2014 tarihinde saat 02.45'te düzenlenen geçici raporda; katılan ...'ın genel durumunun orta-kötü, bilincinin açık olduğu, sol kaş dış yüzeyden uzanan sol göz dış kenarına uzanan 23 cm ebadında horizontal kesi, sol frontal bölgede 2-3 cm kesi, sol parietalde 4-5 cm uzunluğunda kesi, sağ pariatelde 3-4 cm uzunluğunda kesi, sol kol dış yüzeyde 3-4 cm, sağ ön kol iç yüzeyde 1-2 cm uzunluğunda yüzeysel kesi olduğu, basit bir tıbbi müdahale ile giderilemeyeceği, hayati tehlikesinin bulunduğu ifadelerine yer verildiği,
Manisa Adli Tıp Şube Müdürlüğünce düzenlenen 22.10.2014 tarihli raporda; katılan ...’ın tıbbi belgelerinin incelenmesi sonucunda 09.09.2014 tarihinde maruz kaldığı darp ve kesici delici alet yaralanması nedeniyle, sol kaş dış yüzeyden sol göz dış kenarına uzanan kesi, kafada frontal bölge solunda, parietal bölge solunda kesi, sol kol dış yüzeyde kesi, sağ ön kol iç yüzeyde kesi, sol maksiller kemikte, zigomatik ark bileşkesinde, maksiller sinüs anterior ve lateral duvarında, orbita lateral duvarında kemik kırıklarına neden olduğu tanımlanan yaralanmanın, basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif derecede olmadığı, her ne kadar Kırkağaç Devlet Hastanesi tarafından düzenlenmiş 09.09.2014 tarihli raporda hayati tehlike geçirdiği tanımlanmış ise de, Akhisar Mustafa Kirazoğlu Devlet Hastanesi tarafından yapılan tetkiklerinde kafada ve kaide kemiklerinde kırık ya da kafa içi travmatik değişimlerle, büyük damar-iç organ yaralanması tanımlanmadığından, yaralanmasının yaşamını tehlikeye sokan bir duruma neden olmadığı, yaralanmasının vücudunda sol maksiller kemikte, zigomatik ark bileşkesinde, maksiller sinüs anterior ve lateral duvarında, orbita lateral duvarında kemik kırıklarına neden olduğu, kırıkların hayat fonksiyonları üzerine olan etkileri hafif (1), orta (2,3) ve ağır (4,5,6) şeklinde sınıflandırıldığında bu kırıkların değerlendirmesinde kişinin hayat fonksiyonları üzerine etkisinin ağır (4) derecede olduğunun belirtildiği,
Kırkağaç Devlet Hastanesince 09.09.2014 tarihinde düzenlenen geçici raporda; ...'ın vücudunda saçlı deride 4 adet yaklaşık 10 cm'lik kesi, göğüs ön duvarında 4 adet giriş deliği olduğu, yüzde sol göz çevresinde ekimoz ve deformiteler, sağ elmacık kemikte ekimoz ve defermite bıulunduğu, burunda kanama, alın sol tarafta yaklaşık 1 cm uzunluğunda yüzeysel sıyrık olduğu, hayati tehlikesinin bulunduğunun bildirildiği,
Soma Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 09.09.2014 tarihli ölü muayene tutanağında; 60-65 yaşlarında, 175-180 cm boylarında, 80-85 kg ağırlığında, beyaz tenli, siyah beyaz sakallı, bıyıklı, siyah ve yer yer beyaz saçlı, kahverengi gözlü ...’a ait olduğu anlaşılan erkek cesedinde, baş bölgesinin ön alın kısmının bitim noktasından başlayıp kafatasının kubbe kısmına kadar uzanan pariatelde 15 cm boyunda kesici alet yaralanmasına bağlı olarak düzgün uçlu 1 cm derinliğinde ve içerisinde kemikli dokunun da zarar gördüğü yara, kafatasının kubbe kısmının sağ tarafına doğru 4-5 cm civarında kesici alet yaralanmasına bağlı düzgün uçlu 1 cm derinliğinde yara, kafatası sağ saçlı deriden ön tarafa kafatası kemiğine doğru uzanan 5 cm genişliğinde 1 cm derinliğinde düzgün uçlu kesici alet yarası olduğu, sağ alın bölgesinde yaklaşık olarak 7 cm boyunda içerisindeki kemikli dokuya zarar verecek şekilde kesici alet yaralası, sağ kulak üstü saçlı deride yaklaşık 10 cm uzunlunda 1 cm derinliğinde kemikli dokuya zarar verecek şekilde düzgün uçlu kesici alet yarası, sol kafatası ön bölgesinde 3 cm uzunluğunda 0,5 cm derinliğinde düzgün uçlu kesici alet yarası, sol gözün yaklaşık 2 cm çarpraz kısmında 0,5 cm uzunluğunda düzgün uçlu kesici alet yarası, hemen bu yaranın 0,5 cm çapraz alt kısmında sol kulak memesine zarar verecek şekilde yaklaşık 15 cm uzunluğunda düzgün uçlu kesici alet yarası (kulak kepçesinin parçalandığı görüldü), sağ kulak kepçesinin 3 cm altında çene ve boyun kısmının bitiştiği noktada 2 cm derinliğinde batırma şeklinde düzgün uçlu kesici ve delici alet yarası olduğu, ayrıca sol elmacık kemiğinde parçalı kırığın bulunduğu, maktulün dilini ısırmak sureti ile diline zarar verdiği, bunun dışında başkaca darp cebir izi ile yaralayıcı, bereleyici, delici ya da ateşli silahtan kaynaklanan herhangi bir iz ve emarenin olmadığı, yine boyun kemiğinde herhangi bir kırığa rastlanılmadığı; göğüste yara bantlarının ve izlerinin bulunduğu, sol göğüs kafesinin meme ucundan yaklaşık olarak 5 cm sağında, 3 cm boyunda 4 cm derinliğinde batırma şeklinde kesici ve delici alet yarası olduğu ayrıca söz konusu yaranın göğüs kafesine zarar vererek içeriye doğru devam ettiği, sol göğüs kafesinin sağ alt tarafına doğru 0,5 cm derinliğinde kesici alet yaralanması olduğu, sağ göğüs kafesinde memenin 1 cm altında 3-4 cm batırma şeklinde derinliğinde kesici ve delici alet yaralanmasının olduğu ve bu yaranın da aynı şekilde göğüs kafesinin altına doğru uzandığı, sağ omuz bölgesiyle sağ göğüs kafesinin birleştiği noktada 3 cm uzunluğunda 2 cm derinliğinde kesici alet yarası, sol kürek kemiğiyle ense kısmının birleştiği noktada yaklaşık 4 cm boyunda 5 cm derinliğinde batırma şeklinde kesici ve delici alet yarası, sol kolun 3-4 cm çarprazında 2 cm uzunluğuda 2 cm derinliğide batırma şeklinde kesici ve delici alet yarası, bu yaranın yaklaşık 20 cm aşağı çarpraz bölgesinde 2 cm uzunluğunda 2 cm derinliğinde batırma şeklinde kesici ve delici alet yarası, sol kürek kemiğinde ense kökü arasında 2 cm boyunda 5 cm derinliğinde batırma şeklinde kesici ve delici alet yaralası olduğu, bunun dışında darp cebir izi ile yaralayıcı, bereleyici, delici ya da ateşli silahtan kaynaklanan herhangi bir iz ve emarenin olmadığı; cesedin sağ kol omuzdan 5-6 cm alt kısmında 3 cm uzunluğunda 3-4 cm derinliğinde batırma şeklinde kesici ve delici alet yarası olduğu, bunun dışında başkaca darp cebir izi ile yaralayıcı, bereleyici, delici ya da ateşli silahtan kaynaklanan herhangi bir iz ve emarenin olmadığı belirtildikten sonra kesin ölüm sebebinin tespit edilebilmesi bakımından klasik otopsi yapılmak üzere cesedin İzmir Adli Tıp Grup Başkanlığına gönderilmesine karar verildiği,
İzmir Adli Tıp Grup Başkanlığınca maktul ... hakkında düzenlenen 18.09.2014 tarihli otopsi raporunda; 170 cm boyunda, orta yapıda, kahverengi gözlü, frontaller açık, siyah saçlı, bıyıklı, kırçıllı sakallı, buğday tenli, sünnetli erkek cesedinde ölü katılığının devam ettiği, ölü lekelerinin vücut arka yüzünde bası görmeyen yerlerde oluştuğu, alın solda, sol gözaltında, sol yanakta, göğüs ön duvarı sağ alt kısımda ve batın sağ üst kadranda abrazyonlar olduğu, cesette (1) saçlı deride frontalden parietal arkasına doğru orta hatta uzanan 11 cm’lik kesici ezici alet yarası, (2) saçlı deri içinde sağ parietal bölge ön tarafında 4 cm’lik kesici ezici alet yarası, (3) alın sağdan başlayıp saçlı deri içine frontal bölgeye uzanan 8 cm’lik kesici ezici alet yarası, (4) saçlı deri içinde sağ parietooksipital bölgede 6 cm’lik kesici ezici alet yarası, (5) saçlı deri içinde sağ temporal bölgede 7 cm’lik kesici ezici alet yarası, (6) saçlı deri içinde sol frontal bölgede 5 cm’lik kesici ezici alet yarası, (7) yüzde sol zygoma arka sınırından başlayıp sol kulak kepçesini ortadan keserek arkada saçlı deri içinde temporooksipital bölgeye kadar transvers uzanan 10 cm’lik kesi, (8) 7 numaralı lezyonun 1,5 cm altında ve ona paralel kulak memesini kesen arkada oksipitale uzanan 5 cm’lik kesi, (9) saçlı deri içinde parietooksipital bölgede orta hatta 5 cm’lik kesici ezici alet yarası, (10) boyun sağ yanda angulus mandibula altında sternokleidomastoid kası önünde 1.5 cm’lik bir köşesi dar, bir köşesi geniş açılı kesici delici alet yarası, (11) sağ aksiller bölge önde 2 cm’lik bir köşesi dar, bir köşesi geniş açılı kesici delici alet yarası, (12) göğüs ön duvarı sağda meme başının 1,5 cm altında 2,5 cm’lik bir köşesi dar, bir köşesi geniş açılı kesici delici alet yarası, (13) göğüs ön duvarı solda orta hattın 3 cm solunda 4’üncü kasta hizasında 2.5 cm’lik bir köşesi dar, bir köşesi geniş açılı kesici delici alet yarası, (14) göğüs ön duvarı sol alt sınırı ile batın sol üst kadran sınırında 2,5 cm’lik bir köşesi dar, bir köşesi geniş açılı kesici delici alet yarası, (15) sırtta sol skapula iç üst sınırında 2,5 cm’lik bir köşesi dar, bir köşesi geniş açılı kesici delici alet yarası, (16) sırtta sol skapula dış sınırında 2,5 cm’lik bir köşesi dar, bir köşesi geniş açılı kesici delici alet yarası, (17) sırtta sol yan duvarda 9’uncu kosta hizasında 2,5 cm’lik bir köşesi dar, bir köşesi geniş açılı kesici delici alet yarası, (18) 17 numaralı lezyonun 4 cm altında 3 cm’lik lineer sıyrık, (19) sağ kol dış yüz proksimalde 2,5 cm’lik bir köşesi dar, bir köşesi geniş açılı kesici delici alet yarası olduğu; dış muayenede belirtilen 4, 6, 7, 8, 9, 14, 15, 16, 17, 18 ve 19 numaralı lezyonların herhangi bir vücut boşluğuna girmediği, büyük damar kesisine neden olmadığı, cilt altı yumuşak doku seyirli olduğu, 1, 2, 3, 5 ve 10 numaralı lezyonları oluşturan kesici ezici aletin kafa kubbe kemiklerinde kırıklara ve ayrıklara neden olarak beyin kanaması oluşturduğu, 11 numaralı lezyonu oluşturan kesici delici aletin sağ göğüs boşluğuna girdiği, 12 numaralı lezyonu oluşturan kesici delici aletin sağ göğüs boşluğuna girdiği ve sağ akciğerde kesiye neden olduğu, 13 numaralı lezyonu oluşturan kesici delici aletin solda 4’üncü kostayı keserek sol göğüs boşluğuna girdiği ve devamla kalpte kesiye neden olduğu; kişinin vücudunda 7 adet kesici ezici, 9 adet kesici delici alet yarası, 2 adet kesik vasıfta yara (kesici delici aletin keskin yüzü ile husulü mümkün) ve 1 adet yüzeyel sıyrık( kesici delici aletin ucu ile husulü mümkün) olduğu, harici muayenede belirlenen 1, 2, 3, 5 ve 10 numaralı kesici ezici alet yaralarının kafa kubbe ve kaide kemiklerinde kırıklara ve beyin kanamasına neden olduğu ve her birinin müstakilen öldürücü nitelikte olduğu, 11, 12 ve 13 numaralı lezyonların göğüs boşluğuna nafiz olduğu ve her birinin müstakilen öldürücü nitelikte olduğu, diğerlerinin (4, 6, 7, 8, 9, 14, 15, 16, 17, 18, 19) cilt, cilt altı yumuşak doku seyirli olduğu ve öldürücü nitelikte olmadıkları, kesici delici alet yaraları cilt bulgularına göre bu yaraları oluşturan aletin bir kenarının keskin, bir kenarının küt vasıfta olduğu; kişinin ölümünün, kesici ezici alet yaralanmasına bağlı kafa kubbe ve kaide kemiklerinde kırıklar ile birlikte beyin kanaması ve kesici alet yaralanmasına bağlı iç organ yaralanmasından gelişen iç kanamanın müşterek etkisi sonucu meydana gelmiş olduğu kanaatinin bildirildiği,
İzmir Adli Tıp Grup Başkanlığınca maktul ... hakkında düzenlenen 18.09.2014 tarihli otopsi raporunda; 153 cm boyunda, obez yapıda, yaklaşık 95-100 kg ağırlığında, beyaz kısa saçlı, el ve ayak tırnakları kısa kesilmiş, hijyeni iyi kadın cesedinde, ölü katılığının tüm eklemlerde devam ettiği, ölü lekelerinin vücut arka kısmında basıya uğramayan yerlerde belli belirsiz mor renkte oluştuğu, basmakla solduğu, cesette (1) saçlı deri içinde, oksipital sağda, V şeklinde, kolları 4 ve 7 cm uzunluğunda, yara kenarları düzgün olmayan parçalı kesici ezici alet yarası, (2) 1 numaralı lezyonun 2 cm solunda, 7,5x0,5 cm boyutlarında kesici ezici alet yarası, (3) 2 numaralı lezyonun 3 cm solunda, yara kenarları düzgün, 6x0,2 cm boyutlarında kesici ezici alet yarası, (4) oksipital solda, üç numaralı lezyonun 2 cm solunda, 4x0,5 cm boyutlarında kesici ezici alet yarası, (5) 4 numaralı lezyonun 2 cm solunda 3x0,5 cm boyutlarında, yara kenarları düzgün olmayan kesici ezici alet yarası, (6) sağ temporalde 3x1 cm boyutlarında laserasyon kesici ezici alet yarası, (7) boyun sol altta, 2x0,5 cm boyutlarında, mediale doğru 2 cm uzunluğunda kuyruğu bulunan, kenarları düzgün, bir açısı dar, bir açısı geniş kesici delici yarası, (8) sağ omuz posteriorda 2,5x0,2 cm boyutlarında, kenarları düzgün, bir açısı dar, bir açısı geniş kesici delici yarası, (9) sternum üst uçta, 3,5x0,5 cm boyutlarında kenarları düzgün, bir açısı dar, bir açısı geniş kesici delici yarası, (10) sağ hemitoraks alt lateralde, aksiller hat üzerinde, 3x0,5 cm boyutlarında, üst medialinde kuyruk bulunan, kenarları düzgün, bir açısı dar, bir açısı geniş kesici delici yarası, (11) sağ hemitoraks posterior alt medialde, 2,5x0,2 cm boyutlarında, kenarları düzgün, bir açısı dar, bir açısı geniş kesici delici yarası, (12) 11 numaralı lezyonun 2 cm lateralinde, 3x0,1 cm boyutlarında, kenarları düzgün, bir açısı dar, bir açısı geniş kesici delici yarası olduğu; dış muayenede 2 numaralı lezyon olarak tanımlanan yarayı oluşturan kesici ezici aletin sağ parietal kemikte çökme kırığı ve beyin kanamasına neden olduğu, 3 numaralı lezyon olarak tanımlanan yarayı oluşturan kesici ezici aletin sol parietal kemikte kırığa ve beyin kanamasına neden olduğu, 1, 4, 5 ve 6 numaralı lezyon olarak tanımlanan lezyonları oluşturan kesici ezici aletin cilt, cilt altı seyirli olduğu, 9 numaralı lezyon olarak tanımlanan yarayı oluşturan kesici delici aletin, solda 5. kaburgayı keserek göğüs boşluğuna girdiği, perikardı kesip sağ ve sol ventrikülü kestiği, 10 numaralı lezyon olarak tanımlanan yarayı oluşturan kesici delici aletin, sağda 9. interkostal aralığı keserek göğüs boşluğuna girdiği, iç organ yaralanmasına neden olmadığı, 11 ve 12 numaralı lezyon olarak tanımlanan yaraları oluşturan kesici delici aletin, sağ 8. kaburgayı keserek göğüs boşluğuna girdiği, sağ akciğer alt lobu kestiği, 7 ve 8 numaralı lezyon olarak tanımlanan yaraları oluşturan kesici delici aletin cilt, cilt altı seyirli olduğu, derin dokuya penetre olmadığı, büyük damar ve sinir yaralanmasına neden olmadığı; kişinin vücudunda 6 adet kesici ezici, 6 adet kesici delici alet yarası olduğu, dış muayenede 2, 3, 9, 10, 11 ve 12 numaralı lezyon olarak tanımlanan yaraların tek başına öldürücü nitelikte olduğu, diğer tüm kesici ezici ve kesici delici alet yaralarının öldürücü nitelikte olmadığı, yara özellikleri dikkate alındığında kesici delici alet yaralarının, bir kenarı keskin bir kenarı küt bir kesici delici aletle oluşturulmuş olduğu; kişinin ölümünün, kesici ezici alet yaralanmasına bağlı kafatası kemiklerinde kırıklar ve beyin kanaması ile kesici alet yaralanmasına bağlı iç organ yaralanmasından gelişen iç kanamanın müşterek etkisi sonucu meydana gelmiş olduğu kanaatinin bildirildiği,
14.10.2014 tarihli bilirkişi inceleme tutanağında; metal üzeri ahşap kaplama, sap kısmı 13 cm uzunluğunda, namlu kısmı 13 cm uzunluğunda toplam 26 cm uzunluğunda, tek ağızlı, sivri uçlu bıçağın genel yapısı bakımından bir ekmek bıçağı olduğu, bu hâliyle 6136 sayılı Yasa kapsamında yasak nitelikte olan bıçaklardan olmadığı; sapı 13 cm, kesici kısmı 34 cm olan ve tahra (tırpan) diye tabir edilen kesici aletin, halk arasında çalı çırpı kesmekte ve ağaç budamakta kullanıldığı, amacı dışında saldırıda kullanıldığında ölümcül darbeye neden olduğundan silahtan sayıldığı kanaatinin bildirildiği,
Sanık ... ile katılan ...’a ait cep telefonlarında bulunan mesajlar, arama ve aranma saatlerine ilişkin kayıtların incelenmesi sonucu düzenlenen 09.04.2015 tarihli bilirkişi raporunda; sanığa ait cep telefonunun gelen kutusunda “Ncy” olarak kayıtlı olan ... ...’a ait telefondan 05.09.2014 tarihinde saat 19.42.44’te gelen mesajda; “Evet nasıl bir vefaya sahip olduğunu en iyi ben bilirim, işine gelmeyin helalini çocuğunun annesini orosbu ilan edip giden bir SEREFSİZSİN sen... ve yine işine geldiğinde orosbuyu helalin yapabilecek kadar da adisin... o çok calisan aklin hala çok çalışıyorsa.benden hakaret duymak istemiyorsan benimle muhatap olmazsin bu saatten sonra”, aynı numaradan 05.09.2014 tarihinde saat 21.00.06’da gelen mesajda; “sen bence ecelinin peşindesin”, aynı numaradan 07.09.2014 tarihinde saat 10.01.21’de gelen mesajda; “Degilim” şeklinde yazılar bulunduğu; gönderilen ögeler klasöründe sanığa ait cep telefonundan, ... ...’ın telefonuna 02.09.2014 tarihinde saat 16.30.53’te; “... müsaitsen konuşabilirmiyiz”, 02.09.2014 tarihinde saat 19.41.00’de; “... sen başkasıyla evlenmek istediğinden ben nasıl engel olabilirimki. 1.... biliyomu.Ademin psikolojisi nasıl.... buna hazır mı-bunları bilmek istiyorum. 2.... ne olacak. kimde kalacak. En azından bunları konuşmalıyız.”, 03.09.2014 tarihinde saat 10.09.25’te; “... cevap vermedin”, 03.09.2014 tarihinde saat 12.10.58’te; “... bu yatığın çok yanlış. Altından kalkamaz ve hsabını veremezsin. Öncekiler gibi.”, 04.09.2014 tarihinde saat 15.51.16’da; “... düzgünce konuşarak anlaşmalıyız”, 05.09.2014 tarihinde saat 19.26.17’de; “Benim çocukluğum yoklukla geçti bir lokma bir hırka yeter bana şükür ki yoklukta birbirine sarılan anne babam vardı. Zorluklara beraber direnen, tepkileri bir olan,gayeleri bizler olan, Bırakmadılar birbirlerini en zor anlarında bile. Laflara, kavgalara takılıp kalmadılar”, 05.09.2014 tarihinde saat 19.26.46’da; “Ben vefalı sadakati sabrı ve mücadeleyi onlardan öğrendim. Gerisi teferruat”, 05.09.2014 tarihinde saat 19.50.18’de; “İçi boş, mesnetsiz sözlere takılıp kalmam, Vefa haddını bilmek hakkını vermektir. Benim senden oğlum var. Sen hakareti hakatmiyorsun”, 05.09.2014 tarihinde saat 20.51.16’da; “Hevesin peşinde değilim. Nefesim olan hayatıma hayat katanın peşindeyim”, 07.09.2014 tarihinde saat 09.19.27’de; “... evdesin herhalde.Ademle konuşmama yardımcı olabilirsin”, 07.09.2014 tarihinde saat 12.57.05’te; “Akşam olurmt”, 07.09.2014 tarihinde saat 19.35.55’te; “... ademle konuşamayacak mıyım”, 08.09.2014 tarihinde saat 11.53.04’te; “... ademin telefonun olması bu kadar uzun sürmez. Evleneceksen bile oğlumun suçu ne lütfen konuşmama izin verin”, 08.09.2014 tarihinde saat 18.54.50’te; “... oğlumu çok merak ediyorum. Konusabilir miyim” şeklinde mesajlar ile 09.09.2014 tarihinde saat 00.01.47’de içi boş bir mesajın gönderildiği, yine gönderilen ögeler klasöründe “... oluşu” olarak kayıtlı olan cep telefonuna 02.09.2014 tarihinde saat 09.70.16’da; “...”, 03.09.2014 tarihinde saat 03.15.13’te; “canım oğlum. seni düşünüyorum. Seninleyim. Senin için dua ediyorum. Allah yardımcın olsun”, 05.09.2014 tarihinde saat 08.22.51’de; “...”, 05.09.2014 tarihinde saat 13.08.56’da içi boş şekilde, 06.09.2014 tarihinde saat 09.55.25 ve 13.20.33’te; “...”, 07.09.2014 tarihinde saat 10.44.59’da; “...”, 08.09.2014 tarihinde saat 11.53.04’te; “...” şeklinde mesajlar gönderildiğinin tespit edildiği,
Dosya içerisinde bir örneği mevcut olan Kırkağaç Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.05.2009 tarihli ve 116-121 sayılı gerekçesi kararında; davacı ... (Özdemir) ...’ın davasının kabulü ile davacı (katılan) ... (Özdemir) ... ile davacı (sanık) ...’in TMK’nın 166/1. maddesi gereğince boşanmalarına, 2003 doğumlu müşterek çocuk ...’in velayet hakkının kullanma yetkisinin davacı anne ... (Özdemir) ...’a tevdi edilmesine, tedbiren şahsi ilişki tesisine ilişkin kararın, hükmün kesinleştiği tarihe kadar devamına, hükmün kesinleştiği tarihten itibaren velayeti davacı anneye tevdi edilen müşterek çocuk ... ile davalı (sanık) babanın her ayın 2. cumartesi günleri saat 10.00 ile saat 17.00 arasında, dini bayramların 2. günü saat 10.00’dan aynı gün saat 17.00’ye kadar, her yılın 1 Ağustos ve 30 Ağustos tarihleri arasında görüştürülmek sureti ile şahsi ilişki tesisine karar verildiği,
Anlaşılmaktadır.
Katılan ... Kollukta; “... adlı kişi ile yaklaşık olarak 7 yıl önce mahkeme kararıyla boşandık. Öz oğlum olan ...’in velayeti bana verildi. Oğlum 1 ay boyunca babasında kalması konusu mahkeme kararı iledir. Bundan dolayı oğlum ağustos ayı boyunca Dursunbey ilçesinde imamlık yapan babasının yanında kaldı. Ben de oğlumu babasının akrabalarının evlerinin önünde yolda görünce alıp evime getirdim. Zaten babası ile boşandığımızdan beri görüşmüyoruz. Oğlumun ona gidip gelmeleri onun Kırkağaç ilçesinde bulunan akrabaları tarafından yapılmaktadır. Eski eşim olan ... ile evli olduğum sürede kendisi aşırı kıskanç ve tutarsız hareketleri olan bir insandı. Onun hastaneye yatarak tedavi görmesini önerdiğimde bana şiddet uyguladı ve beni darbetmek isterdi ve bunu da yapardı. Eski eşim olan ... öyle ki gece rüyasında beni başka erkeklerle gördüğünü söyleyerek bana şiddet uyguluyordu. Bugün yani 08.09.2014 günü saat 21.00 sıralarında kendimi yorgun hissettiğimden ikametimde kendi odamda oğlum ile birlikte yattık. Oğlum da uyudu. Bugün yani 09.09.2014 günü saat 01.00 sıralarında eski eşimden boş bir mesaj geldi. Kısa bir süre sonra da yatak odasından annemin çığlıklarını duydum. Babam 'Ne oluyor?' diye bağırdı. O esnada babama vurma sesini duydum ve babam da bağırmaya ve inlemeye başladı. Yattığımız için ışıkları söndürmüştük, evin içi karanlıktı. Babama ve anneme ne olduğunu göremedim ve korktuğumdan oğluma sarılarak odamda beklerken durumu önce nişanlım olan ...’a sonra da 155’e bildirdim. O esnada odaya eski eşim ... girdi ve direkt benim üzerime atladı ve elinde tam olarak göremediğim fakat kesici ve delici bir alet olan satır, tırpan veya başka bir demir cinsinden bir cisim ile başıma vurmaya başladı. O esnada oğlum üzerime abandı ve elleriyle 'Baba anneme vurma' diyerek beni korumaya çalıştı. Ben kendimden geçerek yataktan yere düştüm. Üzerime pike türü bir örtü attı. Herhâlde öldüğümü zannetti. Daha sonra oğluma 'Annenin arabasının anahtarı nerede?' diye sordu. Arabanın anahtarını aldı ve oğluma 'Hadi gidelim amcaların bekliyor' dedi. Evin sadece bahçe demir kapısını kilitlemiştim. Daire giriş kapısı kilitli değildi. Hatta oğlum dışarı çıkınca dışarıda kalmasın diye anahtar kapının üzerindeydi. Eve şahsın nasıl girdiğini görmedim. Elindeki aleti nereden aldığını bilmiyorum. Zaten tam da göremedim. Dediğim gibi demir bir cisimdi. Evden oğlumu da yanına zorla alarak ve benim kullanmakta olduğum 35 ND 474 plaka sayılı araç ile evden ayrıldı. Daha sonra ben aldığım darbelerden dolayı yarı baygın yerde yatıyordum. Babamın iniltileri geliyordu. Koridor kısmında olduğunu gelen seslerden dolayı fark ettim. Zaten annem ve babamın inilti ve bağırmaları esnasında ve benim odada beni darbettiği esnada hiç konuşmadı. Sadece oğlumu götüreceği zaman 'Hadi seni amcana götüreceğim amcaların bizi bekliyor' dedi. Ben evin kapısının dövüldüğünü duydum ve nişanlım beni arayarak 'Eve giremiyoruz kapı kilitli' dedi. Muhtemelen bizleri yaraladıktan sonra şahıs evin kapılarını kilitlemiş ve anahtarını da yanına almış. Işıkları da söndürmüş olmalı. Ben de yarı baygın şekilde sürüne sürüne koridora vardım ve babamı kanlar içinde yaralı hâlde gördüm. Balkona çıkarak bize yardıma gelen kalabalığa kendi çantamdan aldığım evin anahtarını verdim. Daha sonra tekrar bayılmışım. Ben bu olaydan dolayı boşandığım eski eşim ...’den şikâyetçiyim.”,
Savcılıkta; “Sormuş olduğunuz ... ile ben 2002 yılında evlendim. 6 yıl evli kaldım. 2008 yılında boşanma davamız başladı. Hatırladığım kadarıyla 2011 yılında boşanma davamız sonuçlandı. Ben 2008 yılından beri ayrı yaşıyorum. Çocuğumuzun velayeti de bendedir. ... velayet kararında belirtilen tarihte her yıl 1 Ağustos-31 Ağustos tarihleri arasında çocuğunu almak için bize müracaat ederdi. Hatta teslim almak için yalnız kendisi gelirdi. Biz kendisine teslim ederdik. İcra yolu ile de gelmezdi. Ayrıca yine velayet kararında her ayın ikinci cumartesi günleri görüşme hakkı olmasına rağmen çoğunlukla bu hakkını ... kullanmazdı. Ben en son 31 Ağustos tarihinde çocuğumu alırken gördüm. Hatta çocuğu kendisi teslim etmedi. Ben telefon ile kendisi ile görüştüm. Nerede olduğunu sordum. Bana ters cevaplar verdi. Ben her zamanki akrabalarının yanında olabileceğini düşündüğüm için akrabalarının yanına gitmek üzere iken çocuğumu yolda gördüm. Yolda ...'tan çocuğumu teslim aldım. Hatta arabanın içerisinde ... ile tartıştık. Ben olay günü ...'ı hiç görmedim. Kırkağaç ilçesinde olduğunu bilmiyorum. Olay gecesinden önce akşam saatlerinde ... gelip çocuğu görmek için kapımızı çalmadı. Mahalle içerisinde karşılıklı kavga, yüksek sesle konuşmalar olmadı. Biz saat 22.30-23.00 sıralarında yattığımızı hatırlıyorum. Yatmadan önce biz kapıları kontrol ederiz. Olay günü de kapıların tamamı kapalıydı. Özellikle de bahçe girişi olan demir kapı sürekli kapalıdır ve kilitlidir. Ayrıca babam etrafta tırpan cinsi kesici aletleri bir şey olur korkusu ile ulu orta bırakmaz çocuğum oynar, kendisini yaralar diye genellikle evin kuytu köşelerine dama saklardı. Olay gecesi saat 01.00 sıralarında ...'tan bir adet mesaj geldi. İçi boştu. Bu mesajdan önce de ... ile telefon görüşmesi yapmadım. Olay günü de gece 01.00’den önce herhangi bir mesaj bana gelmedi. Genelde bana mesaj gönderdiğinde 10-15 mesaj karşılığında ben 1 mesajla cevap veririm. Ben boş mesajı görünce aramadım. Ama geç bir saat olunca da her zamanki gibi olur olmaz saatlerde mesaj atıyor olmasından dolayı önemsemedim ve yattım. Bir müddet sonra ben annemin çığlığını duydum. Annemin psikolojik rahatsızlıkları vardır. Gece yatarken ani çığlıklar atar. Ağlama krizlerine girer. Ben ilk önce bu şekilde bir kriz zannettim. Ben bazalı dolaplı küçük odada yatıyorum. Çocuk da yanımda yatıyordu. Çocuğum uyandı. Ben önemsemedim. Her zamanki gibi ağlama krizi zannettim. Çocuğa etkilenmemesi için sarıldım. ‘Dur annem geçer’ gibilerinden sakinleştirici sözler söyledim. Daha sonra babamın ‘Ne oluyor?’ şeklinde bir sözünü duydum. O zaman eve birilerinin girdiğini düşündüm. Hırsız veya başka bir kişinin girdiğini düşündüm. Ben babamın lafını duymama rağmen dışarı çıkmadım. Çok korktum. Telefonu elime aldım. Elim titrediğimden arama dahi yapamadım. Tam o sırada ... içeri girdi. Ben ...'ın elinde bir şey olup olmadığını görmedim. Bana saldırmaya başladı. Ancak bana vurduğunda elinde sert bir cisim olduğunu hissettim. Bu cisim muhtemelen bıçak değildir. Daha sonra düşündüğümde bizim yörede tırpan olarak adlandırılan satır cinsi demir bir alet olduğunu düşünüyorum. Kafama kaç kere vurduğunu hatırlamıyorum. Birden çok vurdu. Bu esnada oğlum ‘Baba vurma’ şeklinde söz söyledi. Ben o esnada ... olduğunu daha iyi anladım. Ancak oğlum araya girmesine rağmen bana vurmaya devam etti. Ben elimle bana vurmaması için ona müdahale ediyordum. Ancak engelleyemedim. Son darbeyi sol kaş üstüme aldım. Aldığımda ben kendimi yataktan yere bıraktım. Bilincim açıktı. Kendimdeydim. ... düşünce benim üzerime pikeyi örttü. Ben de bir daha kımıldamadım. Daha sonra benim oğluma yöneldi. ‘Hadi gidiyoruz, amcanlar bizi bekliyor’ şeklinde söz söyledi. Oğlumdan bana ait aracın anahtarının yerini söylemesini istedi. Ben bunları duydum. Oğlum sürekli ağlıyordu, bağırıyordu. Oğlum ile birlikte evin içerisinde iken babama ...'ın birden fazla kez daha vurduğunu duydum. Her vuruşunda babam inliyordu. Ben anneme ilişkin çıkarken bu şahıs tarafından tekrardan vurulup vurulmadığına ilişkin bir ses duymadım. Zaten annemin sesini ilk çığlıklarından sonra hiç duymadım. Arabanın anahtarları devamlı portmanto üzerinde kalıyordu. Arabanın anahtarını bulmuşlar. Dışarı çıktılar. Ben demir kapının kilitlenme sesini duydum. Arabanın çalışmasını duydum. Aracın çalışması ile birlikte aracın gitmesini bekledim. Aracın gittiğini anlayınca direkt polisi aradım. Daha sonra evin karanlık olmasından dolayı nişanlımı aradım. Nişanlımın gelmesini söyledim. Polis gelince de ben anahtarları balkondan polislere attım. Hatırladığım kadarıyla da balkonun tahta kapısı kilitliydi. Ben açtım.", Adli emanette kayıtlı bir adet ekmek bıçağı ile bir adet satır gösterilerek sorulduğunda; “Babam akşamları mutfakta bulunan dolapları açar. Açmasının sebebi de dolapların içerisi gaz kokmasıdır. Bunun dışında göstermiş olduğunuz bir adet siyah kabzalı ekmek bıçağı şeklindeki hatırladığım kadarıyla bizim evde bulunan bıçak değildir. Evde zaten benim ve oğlum dışında yaşayan sağ kimse kalmadı, yine göstermiş olduğunuz bir adet demir tırpan da muhtemelen bize ait değildir. Ben babam kullandığı için bize ait tam ne şekilde olduğunu bilmiyorum. Zaten ... da gelip evin içerisinde veya bahçede tırpanı araması mümkün değildir. Biz kesinlikle evin içerisinde de tırpanı bulundurmayız. Zaten bu tırpan ile de çalı çırpı ince odunlar kesilir. Evde bulundurulmasını gerektirecek bir durum yoktur. Ben bu şekilde davranarak beni yaralayan annem ve babamı öldüren çocuğumu kaçıran arabamı çalan ...'tan şikâyetçiyim. Çocuğumu ben teslim aldım. Benimle birlikte yaşıyor. En son Akhisar Devlet Hastanesinde tedavi gördüm. Onun dışında sadece psikolojik tedavi açısından Manisa Celal Bayar Üniversitesinde tedavi evraklarım mevcuttur.”, ...’in beyanı okunarak sorulduğunda; “Kesinlikle ... bizim eve gelip kapıyı çalıp çocukla görüşmek istediği beyanı gerçek dışıdır. Bu şekilde bir olay gerçekleşmedi. Annem ve babam ... ile o akşam hiç karşılaşmadılar. Ayrıca babası oğluma nasıl ifade vermesi konusunda öğütlerde de bulunmuş. Ben ...'ın beyanlarını kabul etmiyorum. Annem ve babamda kesici ve delici aletler yoktu. Annem ve babam uyuyordu. Ekleyecek başka bir beyanım yoktur. Aklıma herhangi bir şey yaşadığımda psikolojik bunalımdan dolayı bir şey gelmiyor. Ben evlilik süresi içerisinde de çeşitli defalar ‘Benden ayrılırsan seni öldürürüm, aileni öldürürüm, evini yakarım, Seni sağ bırakmam’ şeklinde tehditlere maruz kaldım. Ancak herhangi bir şekilde müracaatta bulunmadım. Ancak evlilik bitimi ile birlikte kolluk ve polise bize zarar verebileceği endişesi ile müracaatta bulunmuştum.”,
İstinabe olunan Mahkemede; “Ben bu konuda daha önce ifade vermiştim tekrar ederim. Biz sanık ... ile 2002 yılında evlendik, daha sonra 2008 yılında ayrı yaşamaya başladık ve boşanma davası açıldı. Biz ayrı yaşamaya başladığımızdan beri çocuğumuz ...’in velayeti bendeydi. Sanığa da görüş hakkı verilmişti. Sanık görüş süresince kendisi bize gelir, görüşmesini yapardı, icra kanalı ile gelmezdi. Biz de zorluk çıkarmazdık, velayet kararında her ayın ikinci cumartesi günlerinde de görüş hakkı olmasına rağmen çoğunlukla gelmezdi. Fakat geldiği zaman hep görüşme yapardı ve biz buna engel olmazdık. Yine 31.08.2014 günü çocuğu görüş için almıştı, çocuğu teslim etmedi. Ben kendisine nerede olduğunu sordum. Telefonda bana ters cevaplar verdi. Ben de her zaman uğradığı akrabalarının yanında olacağını tahmin ettiğim için oraya giderken yolda sanık ile karşılaştık, ben araç ile gidiyordum, onlar da müşterek çocuğumuz ... ile birlikte yaya yürüyerek gidiyorlardı, kendisi benim arabama bindi, inmek istemedi, ben onu itekledim, bu şekilde indi. Aramızda böyle bir tartışma yaşanmıştı. Bu sırada ... kaldırımda bekledi. Bize müdahil olmadı. Olay günü ben ...’ı hiç görmedim. Kırkağaç’ta da olduğunu bilmiyordum. Yukarıda bahsettiğim tartışma dışında da evin yanında benimle ya da başka birisiyle herhangi bir tartışma olmadı. Babamla birlikte kaldığımız evimiz bahçeli bir evdi, fakat orta yerlerde görünür yerlerde kesinlikle kesici tarım aletleri yoktu. Olay gecesi bana sanık bir mesaj göndermişti, gelen mesajın içi boştu, bunun dışında herhangi bir görüşme ya da mesaj olmadı. Biz bu mesaj gelmeden önce yaklaşık 22.30 civarı yatmıştık. Ben saat 01.00 civarı mesaj gelince uyandım, mesaja baktım, önemsemedim, yeniden yatmıştım. Geceleri annem bir odada babam da başka bir odada yatarlardı. Mesajı okuduktan sonra tekrar uyuduğum sırada annemin odasından bir çığlık sesi geldi. Ses annemin sesiydi fakat annemin psikolojik sıkıntıları olduğundan bazen ağlama krizlerine girerdi. Ben yine bu şekilde bağırıyor diye zannettiğim için yanına gitmedim. Aynı şekilde bir gün öncesi gece de ağlamıştı, annemin sesine çocuğum ... de uyandı. Ben çocuğumu teselli ettim, ‘Anneannen ağlıyor birazdan sakinleşir’ dedim. Daha sonra babamın seslerini duydum. Babam ‘Ne oluyor?’ şeklinde söylemişti ben bu şekilde ifadeyi duyunca eve hırsız girdi diye düşündüm. Telefonu elime aldım fakat elim titrediği için telefonu dahi çeviremedim. Bu telaşım eve hırsız girdiği düşüncesinden kaynaklanıyordu. Sanığın girdiğinin hâlâ farkında değildim. Bu sırada benim odamın kapısı açıldı, içeriye bir erkek şahsın girdiğini gördüm fakat ben tanıyamadım. Bu sırada yatağın üzerinde oturur vaziyette telefonu çevirmeye çalışıyordum, bu sırada sanık bana vurmaya başladı. Ben karanlık ve telaşlı olduğum için elinde herhangi bir cisim olduğunu fark edemedim. Fakat darbelerden sert bir cisim ile vurduğunu hissettim. Bu arada oğlum ... ‘Baba vurma’ diye bağırmaya başladı. Ben oğlumun bu şekilde söylemesinden sonra bana saldıran kişinin sanık olduğunu anlayabildim . Sanık bana elindeki cisim ile en son sol kaşımın üzerine vurmuştu, bunun üzerine benim gözlerim karardı, yataktan aşağıya düştüm fakat bilincim yerindeydi. Onları duyuyordum, sanık ...’e ‘Haydi gidelim’ dedi. ... sürekli ağlıyordu, hatta ...’e arabanın anahtarını getirmesini söyledi. Bu sırada babamın sesini duydum koridorda bizim odaya doğru geldiğini tahmin ediyorum. Bu sırada sanık benim üzerimi pike ile örttü, koridora doğru yürüdü. Babama tekrar vurmaya başladı, Ben vurma seslerini ve babamın çığlık seslerini duydum. Daha sonra ...'e ‘Amcaların bizi bekliyor hemen gitmemiz lazım’ şeklinde söyledi. ... de korktuğu için mecburen yanında gitti. Ben kapıların kapandığını ve kilitlendiğini duydum, hatta evin önünde arabanın çalıştığını da duydum. Arabanın gittiğini anladıktan sonra polisi aradım. Olay yerinde bulunan ve soruşturma aşamasında bana gösterilen demir tırpan ve bıçak kesinlikle bana ve annem babamdan birine ait değildi. Bize ait olan sapı kırık bıçağımız masanın üzerinde diğer bir bıçak da çekmecede bulunuyordu. Bahsettiğim gibi kendisi ile tartışmamız 8 gün önce gündüz vakti ve dışarıda olmuştu. Bir de o gece boş mesaj gelmişti. Bunun dışında kendisiyle kesinlikle karşılaşmadık. O gece çocuğunu almak için bize geldiği ve görüşmek istediği doğru değildir. O gün kesinlikle annem ve babam ile de karşılaşmadılar. Daha önce de ayrı yaşadığımız sırada evimizi yakmakla, annemi babamı öldürmekle ve beni öldürmekle tehditlerde bulunmuştu. Fakat ben olay büyümesin diye herhangi bir şikâyette bulunmamıştım. Daha sonra evliliğimiz sona erdikten sonra rahatsız ettiği için bir defa Kırkağaç Cumhuriyet Başsavcılığına müracaatta bulunmuştum. Olay nedeniyle sanıktan şikâyetçiyim, cezalandırılmasını istiyorum, davaya katılmak istiyorum.”,
Mahkemede; “Ben bu hususta Kırkağaç Asliye Ceza Mahkemesinde beyanda bulunmuştum. O ifadelerimi aynen tekrar ediyorum. Sanık doğru söylemiyor. Ben kesinlikle kendisine telefonla herhangi bir kadınla evleneceği yönünde bir şey söylemedim. Ayrıca hepimiz olay gecesi evde uyuyorduk. Kaldı ki sanık anne ve babamın kendisine saldırdığını söylüyor. Kendisinin herhangi bir yaralanması yoktur. Suçta kullanılan bıçak ile tırpan bize ait değildir. Zaten oğlum bu hususta daha önce beyanda bulunmuştu. Ben aynı zamanda kendisi beni aradığında, ‘Ben evleneceğim, beni rahat bırak’ diyordu. Çünkü beni bu şekilde rahatsız ediyordu. Ne dediği belli değildi. Bazen barışalım diyordu. Bazen tehdit ediyordu. Ben hiçbir zaman kendisi ile barışalım diye bir şey demedim. Sadece kendisine ‘Evlen, hayat kur, beni rahat bırak’ dedim, şikâyetçiyim, davaya katılmak istiyorum.”,
İnceleme dışı davanın mağduru ... 09.09.2014 tarihinde saat 10.50’de Kollukta; “Annem ve babam 7 yıl önce boşandılar, velayetim annemin üzerinedir. Benim her ay, ayda bir gün ve her yıl ağustos ayında babamla görüşebileceğime dair mahkeme kararı vardır. Bu ayda bir gün olan görüşmelerin sonunda beni anneme bırakacağı zaman genelde annem ve babam kavga ederler. Bugün gecenin geç saatlerinde annem ile birlikte arka odada uyuduğum esnada anneanemin bağırma sesiyle uyandım. Annemin de uyanarak yatağın üzerinde oturduğunu gördüm. Ben de annemin yanına oturdum. Yatak odasının kapısı açıldı ve karanlıkta kim olduğunu anlayamadığım bir erkek şahıs sağ elinde tırpan ile yatak odasına girdi ve elinde bulunan tırpan ile annemin kafasına vurmak isterken annem ellerini ve kollarını havaya kaldırarak kendini korumaya çalıştı. Şahsın savurduğu tırpan annemin kollarına geldi, bunun üzerine annem arkasını döndü ve tekrar annemin sırtına tırpan ile vurdu. Sonrasında ise yine aynı tırpan ile annemin kafasına vurduğunu gördüm ancak kaç defa vurduğunu bilmiyorum. Annem kafasına aldığı tırpan darbesiyle yataktan yere düştü ve sesi kesildi. Ben annemin bayıldığını düşündüm. Ben çok korktuğum için çığlık atarak bağırmaya başladım. Karanlıkta tanıyamadığım bu şahıs eliyle benim ağzımı kapatarak ‘Sus konuşma’ dedi. Ben elinden kurtulmak için yan odaya kaçtım ve arkamdan gelen şahsa baktığımda bu şahsın babam olduğunu anladım. Babam üzerimdeki kıyafetlerin kan olduğunu ve üzerimi değiştirmemi söyledi. Ben tekrar yatak odasına girerek dolaptan temiz çamaşır aldım. Bu sırada babam annemin üzerine beyaz bir çarşaf örttü. Birlikte salona çıktık, salona çıktığımda dedemin çelik kapıya yakın şekilde yerde yattığını gördüm. Dedemin üstü başı da kan içerisindeydi. Halının üzeri ve parkelerin üzerinde de kan lekeleri vardı. Anneannem kendi yatak odalarındaydı onu hiç görmedim. Salonda yerde yatan dedem inleyerek mırıldanıyordu. Babam ise tırpan ile dedeme vurmak isterken babama engel olmaya çalıştım ancak gücüm yetmedi. Babam tırpan ile yerde yatan dedemin kafasına 3-4 defa daha tırpan ile vurdu. Bu sırada dedemin sesi kısıldı, kısık kısık inlemeye devam ediyordu. Ben babamın dedeme ve anneme daha fazla zarar vermesini istemediğim için babama ‘Baba hadi arabayı alıp gidelim’ dedim ve dedemin ceketinin cebinde olan arabanın anahtarlarını aldım ve babama verdim. Bu sırada babam ‘Evi yakacağım’ diye konuşuyordu. Ben babama ‘Baba yapma, hadi arabayla gidelim’ dedim ve çıkış kapısına doğru yürüdüm. Bu sırada babam tekrar anneanemin bulunduğu odaya girdi. Anneannemin çığlık atarak bağırdığını duydum ancak anneannemi görmedim. Ben çelik kapının dışındaydım. Babam benim yanıma doğru gelirken dedemin yattığı yere doğru yöneldi ve oradan yine vurma sesi geldi ancak ben dedeme tekrar vurup vurmadığını görmedim. Sonra babamla birlikte evden çıkacağımız esnada kapının yanında bulunan ayakkabılıktaki evin anahtarlarını aldı ve kapıları kilitledi. Birlikte anneme ait araç ile evin önünden ayrıldık. Evden ayrılırken babam elindeki tırpanı da arabanın arka koltuğuna üzerine doğru attı. Tahminen Sanayi Sitesi’nin üst taraflarında bulunan bir yerde ikamet eden babamın akrabası olduğunu bildiğim ... isimli bir kadının evinin önüne gittik. Babam burada arabadan indi bana ‘Sen arabada bekle, benim burada çantam var, çantamı alıp geleyim’ dedi ve koşarak gidip çantasını alıp geldi ve arabaya binip oradan ayrıldık. Bu sırada babam arabada benzin olmadığını fark etti ve Kırkağaç Mezarlığı’nın yakınındaki benzinlikten benzin almak için durduk. Babam kan olan pantolonunu arabanın içinde değiştirdi. Pantolonunu değiştirirken benzinlikteki görevli babama bakıyordu babam da adama ‘Eşim ovada kaldı, onun yanına gidiyoruz.’ dedi. Benzin aldıktan sonra önce Gelenbe’ye, buradan da Balıkesir'e doğru devam ettik. Yolda giderken babam bana ‘Sana sorarlarsa tırpan ve bıçak bizim de, bunları gelirken benim yanımda getirdiğimi söyleme’ dedi. Ancak bizim dedemlerin evinde tırpan yoktu. Ben hiç görmedim, babamın elinde görmüş olduğum tırpanı daha önce babamın yaşadığı Dursunbey ilçesinin Ören köyünde yaptığı inşatta görmüştüm. Babam yine bana hitaben ‘Seni sorguya çekerlerse, kapıya çaldığımı, eve o şekilde girdiğimi, konuşurken kavgaya dönüştüğünü, dedemin mutfaktan tırpan alıp bana vuracağı sırada dedenin elinden alıp vurduğunu, sizin de annenle birlikte diğer kaçtığınızı söyleyeceksin, tamam mı?' diye sordu. Ben de ‘Bana sorarlarsa öyle anlatırım, tamam’ dedim. Ancak ben bunu babamdan korktuğum için o an böyle söylemiştim. Yaklaşık 1-1,5 saat kadar yol gittikten sonra Balıkesir ili, Kepsut ilçesinin girişinde polisler bizim içinde bulunduğumuz ve babamın kullanmış olduğu arabayı durdurdu. Babamı yakaladılar ve bizi Polis Merkezine götürdüler. Babam Kepsut Polis Merkezindeki polislere ‘Biz zaten Dursunbey'de teslim olacaktık.’ dedi. Daha sonra polisler bizi Kırkağaç'a geri getirdiler.”,
İstibane olunan Mahkemede uzman psikoloğun “Yaşı küçük tanığın olayı tekrar anlatması durumunda yeniden travmatize olabileceği” görüşü üzerine dinlenilmesinden vazgeçilen inceleme dışı davanın mağduru ... Savcılıkta uzman bilirkişi ve vekili eşliğinde; “Olay günü babamın bizim eve geldiğini görmedim. Annemin de babam ile telefonda konuştuğunu bilmiyorum. Olay günü akşam saat 22.00 sıralarında annem ile birlikte yattık. Bazen annem ile birlikte yatarım. Anneanemin bağırması üzerine uyandık. Bir süre sonra odanın kapısı açıldı, içeriye elinde satır olan biri girdi. Ben ilk başta içeri giren kişinin babam olduğunu anlayamadım. Babam anneme elindeki satır ile vurmaya başladı. Ben bu sırada babamı tutmak onu engellemek istedim ancak gücüm yetmedi. Babam anneme vurmaya devam etti. Daha sonra babam annemin yere düştüğünü görünce üzerine örtü ile kapattı. Birlikte beni de dışarı çıkarttı. Ağzımı kapattı. Dışarı çıktığımızda bu kişinin gerçekten babam olduğunu fark ettim. Babam yerde yatan dedeme 3-4 kez daha elindeki satırla vurdu. Babam daha sonra anneme ait arabanın anahtarlarının yerini sordu. Ben de portmantodaki ceketin cebinde olduğunu söyledim. Arabanın anahtarlarını babam aldı. Birlikte dışarıya çıktık. Çelik kapı önünde ben bekledim. Bana bu esnada temiz giysilerimi almamı söyledi. Kendisi gitti içeriden temiz giysilerimi getirdi. Getirirken anneannemin odasına yöneldi. Anneannemin odasından anneannemin çığlıklarını duydum. Anneannemin odasından çıktı. Elinde satır vardı. Satır ile tekrar dedemin yattığı yere doğru yöneldi. Yine dedemden sesler geldi. Sonra benim yanıma yöneldi. Birlikte dışarı çıktık. Arabaya bindik. Arabaya bindikten sonra kız kardeşi ...nin evine gittik. Ben araçtan inmedim. Dışarıda beklerken babam eşyalarını aldı. Geldi. Ben ...yi hiç görmedim. Daha sonra benzinliğe gittik. Benzinlikte babam pompacının üzerinin kanlı olduğunu görünce şüphelenmemesi için bir şeyler söyledi daha sonra Balıkesir'e hareket ettik. Babam aracın içerisinde bana ifademi nasıl vereceğim konusunda yönlendirmelerde bulundu. Sorduklarında bıçakla satırın dedeme ait olduğunu söylememi istedi. Yine sorduklarında dedemin bıçak ve satır ile kendisine saldırdığını kendisini korumak için babamın dedeme vurduğunu söylememi istedi. Telefonunu aldı. Bir yerleri aradı. Daha sonra telefonu bana verdi. Hafızasını çıkartmamı istedi. Bir müddet daha sonra gittikten sonra polisler bizi çevirdi. Ben babam ile kendi rızam ile gitmedim. Babam beni zorladı. Ayrıca ben başkalarına daha fazla zarar vermemesi için bu zorlamaya da dayanamadığımdan babam ile birlikte gittim.”,
Tanık ... Kollukta; “... ... benim nişanlım olur. ... 09.09.2014 günü saat 01.40 sıralarında beni telefonla aradı ve ‘Hakan eski eşim eve girdi, hepimizi bıçakladı, biz ölüyoruz, çabuk yardım et, polisi ara’ dedi. Ben de bunun üzerine Polis Merkezini aradım ve arabamla ...'nin Kadriye Mahallesi, 73. Sokak’taki evine gittim. Ben eve gittiğimde polis ekibi evin önündeydi ve ekip memurları kapıyı çalıyorlardı. Memurlardan biri içerden ses gelmediğini söyledi. Ben de 112’ye ve itfaiyeye kapının açılmadığını içeride yaralılar olabileceğini söyledim. Ambulansı karşılamak için Türkbirliği İlkokulu’nun oraya gittim ve ambulansla birlikte tekrar evin önüne geldik. Ben eve gittiğimde kapı açılmıştı. Sonradan öğrendiğime göre ... balkona çıkıp anahtarı ekiplere vermiş. Daha sonrasında 112 ve polis ekipleri ilk müdahaleleri yapıp ... ve babasını ilk etapta hastaneye götürdüler. Ben de arkalarından hastaneye gittim. Ben olayın neden ve ne şekilde gerçekleştiğini bilmiyorum. Ben ...'nin eski eşi ...'ı daha önce hiç görmedim, tanımam.”,
İstinabe olunan Mahkemede; “Gece saat 02.00’de müşteki ... ... telefon ile beni çağırdı, telefonda bana eski eşi olan ...'ın kendilerini doğradığını, evdekileri öldürdüğünü belirterek ‘Çabuk polisi ve jandarmayı ara, eve gel’ dedi. Ben de uyku hâlindeydim, onun telefonu ile uyanmıştım, ben de hemen polisi aradım. Kendim de arabama binerek ... ...’ın evine geldim. Ben eve geldiğimde polisler de oradaydı. Bu esnada kapılar, dış kapı kapalıydı, kapı açılmayınca ben ...’yi aradım, ...’ye kapının açılmadığını söyledim. Bu esnada polislere de ‘İtfaiyeye ve ambulansa haber verelim’ dedim. Onlar da itfaiye ve ambulansa haber verdi. Bu esnada ... kendisi de yaralı olduğu için sürünerek balkondan anahtarı polislere atmış, polisler de dış kapıyı açarak içeri girmişler, ben de bu esnada ambulansı karşılamak için okulun oraya inmiştim. Daha sonra ben ambulansı alarak eve geldim, eve geldiğimde demir kapılar açılmıştı ancak eve giriş kapısı tahta idi ve kilitli olduğu için kapı açılmıyordu, polisler eşliğinde öldürülen ...'ın alt komşusu taş ile vurarak kapıyı açmaya çalışıyordu. Daha sonra kapı açıldı, önden polisler girdi, arkadan da ben girdim. Polisler önce lambaları yokladı, elektrikler kesilmişti. Ben el yordamı ile sigortayı buldum. Sigortayı açtım ve elektrikler geldi. O eve girdiğimizde ...’ı yerde yatar vaziyette gördük. O anda daha son nefesini vermemişti ben o esnada ...’yi aramaya başladım. O esnada ...’nin annesi ...’nin yerde hareketsiz bir şekilde yattığını gördüm. Daha sonra evde ...’yi aramaya devam ettiğimde balkonda buldum. Oraya vardığımda ... yaralı bir hâldeydi ‘Hakan beni kurtar’ dedi ve bayıldı. Ben ambulans ile birlikte hastaneye gittim. Daha sonradan öğrendiğim kadarı ile sanık elektrikleri, suları da kesip, kapıyı da kilitleyerek gitmiş. Ben polisler ile eve geldiğimde olay olmuş bitmiş hâldeydi, evde sanık yoktu, evde vefat eden ..., ... ve yaralı ... haricinde kimse yoktu. Çocuk evde yoktu, sonradan öğrendiğim kadarı ile ...’nin çocuğu evdeymiş, zaten ...’nin çocuğu da ... ile birlikte yaşıyordu. Sonradan öğrendiğim kadarı ile sanık ...’nin arabasını ve çocuğunu da alıp gitmiş.”,
Tanık Orhan Paçalı Kollukta; “..., eşi ... ve kızları ... ... benim yan komşum olurlar. 09.09.2014 günü saat 01.30 sıralarında yukarıda belirttiğim adresteki evimde lavoboya gitmek için uyandım. O sırada ne taraftan geldiğini bilmediğim bir erkek inilti sesi duydum. Dışarıya çıktım. Sesin nereden geldiğini tespit edemedim. İnilti ara ara duyulduğu için dışarıya çıktıktan sonra herhangi bir ses duyamadım. Tekrar evime girdim. Yola bakan taraftaki mutfak camından baktığımda polis aracının ışıklarının yansımasını gördüm. Tekrar ne olduğunu anlamak için dışarıya polislerin yanına gittim. Polislerin yan komşum olan ...'ın Kadriye Mahallesi, 73 Sokak, 8 sayılı evinin önünde durduğunu gördüm. Ekipteki polisler bana ‘Bu adresten ihbar geldi’ dediler. Polisler evin kapısını elle vurarak çaldılar. İçeriden herhangi bir ses gelmedi. O sırada yanımıza ... ...'ın nişanlısı olduğunu söyleyen ... geldi. Hakan bize nişanlısı olan ... ...'ın içeride darbedildiğini, bunu da nişanlısı olan ... ...'ın kendisini yaralı olarak aradığı için öğrendiğini söyledi. Hemen itfaiye ve ambulansa polislerle bilgi vererek yardım istedik. Önce ambulans geldi. Bu sırada balkonun demir muhafazalı parmaklıklarının arasından ... ... elini çıkardı. Gördüğüm kadarıyla saçı ve başı ve yüzü kan içindeydi. Balkona yatarak bayıldı kaldı. Bize evin oda anahtarını o sırada bayılmadan son anda attı. Biz de daha itfaiye gelmediği için evin dış bahçe demir giriş kapısını açtık. Evin hane tahta giriş kapısı kilitliydi açamadık. Polisler tahta kapıyı zorlamalarına rahmen kapı açılmadı. Yerden büyük bir taş bulup kapıya göbek kısmından vururak açtık. Evden ekipteki polisler ile birlikte el fenerleri yardımı ile içeri girdik. Evin ışıkları hiç yanmadığı için elektrik şalterini açarak ışıkları yaktık. Bulunduğumuz yerin evin hol giriş kısmı olduğunu gördük. Bize göre sol taraftaki çelik kapıyı açmak istedik kilitliydi. ... ...'ın verdiği anahtar ile polisler çelik kapıyı açtılar. İçeri girdiğimizde komşum olan ... yerde kanlar içinde yatarak inliyordu. Ekipteki polisler bana ambulanstaki görevlileri içeri çağırmamı istediler. Ben de çağırdım. Bir daha içeri girmedim. Ben ... ve kızı ... ...'ı orada baktığım kadarıyla görmedim. Benim bu olay ile ilgili olarak bildiklerim, gördüklerim ve duyduklarım bunlardan ibarettir.”,
Tanıklar Seval Özkan ve ... Savcılıkta benzer şekilde; “Ben ... ve ...'ın komşusu olurum. Aramızda evlerimizi ayıran bir yol geçer. En fazla 10 metrelik bir mesafe vardır. Evlerini doğrudan görmemi engelleyecek herhangi bir yapı yoktur. Biz komşularım ile sık sık gidip gelirdik. Ancak damatları olan şüpheliyi tanımıyorum. Hiç görmedim. Olay günü de ben saat 22.00 sıralarında uyudum. Saat 22.00'ye kadar mahallede herhangi bir ses, kavga gürültü duymadım. Ben polis gelince olaylardan haberim oldu. Bana sormuş olduğunuz sorular ile ilgili olarak bilgim ve görgüm bunlardan ibarettir.”,
Tanık ... ve ... Savcılıkta benzer şekilde; “Bana anlattığınız olayı hatırladım. ... ve ... benim komşum olurlar. Benim evim ile komşumun evi arasında yaklaşık en fazla 10 metrelik bir mesafe vardır. Birbirimizi ayıran sadece 4-5 metre enindeki bir yoldur. Aramızda herhangi bir komşularımın evini görmemi engelleyecek bir yapı yoktur. Olay günü biz evdeydik. Evde eşimle birlikteydim. Kesinlikle mahallede herhangi bir bağırış veya yüksek sesle konuşma duymadık. Ben şüpheliyi de tanımıyorum. Daha önce hiç görmedim. Ancak saat 20.00-21.00 sıralarında mahallede herhangi bir hareketlilik olmadı. Karşılıklı bağrışma da duymadım.”,
Tanık Ali Osman Özdemir Mahkemede; “Sanık benim amcam olur. Ben Kırkağaç'ta oturuyorum ama amcamın oturduğu Ören köyüne de sık sık gider gelirim. Ben suçta kullanılan tırpanı fotoğrafta gördüm. Ancak ben bu tırpanı amcamın evinde hiç görmedim. Ama buna benzer tırpanlar köy yerinde kullanılır. Fotoğraftaki tırpan amcama ait değildir. Ben uzun zamandır mağdurların evine gitmedim. Onlarda tırpan var mı bilemem.”,
Tanık Mustafa Şeker Mahkemede; “Sanık benim dayım olur. Kendisinin evinde ağustos ayında gününü hatırlamadığım bir zamanda ...'in dayımın yanında bulunduğu bir zamanda inşaat için dayımın evine gitmiştim. Divanın altında satıra benzer tırpana benzer birşey gördüm. Onu köyden getirdim hâlen arabada duruyor. Tırpan olarak onu gördüm. ...'in gördüğü de bu tırpan. Başka da bir tırpan görmedik. ...'in beyanında geçen tırpan bu tırpandır.”, Sanık müdafisinin talebi üzerine katılan ... ile sanık arasındaki telefon görüşmelerine şahit olup olmadığı sorulduğunda; “Sanık oğlu ...'i annesi ...'ye teslim ettikten iki gün sonra sanık ile inşaatta çay içiyorduk. O arada sanığa telefon geldi. Çok yakın olduğumuz için karşıda konuşan kişinin sesini duyabiliyordum. Karşıdaki kişi bayan olduğunu anladım. Bu kişi çok küfürlü şekilde konuşuyordu. Orospu çocuğu, piç şeklinde hakaretli küfürler ediyordu. Sonra ‘Telefonu birisine veriyorum’ dedi. Bunun üzerine telefondan erkek sesi gelmeye başladı. Ben de bunun üzerine oradan ayrıldım gittim. Ben ilk önce bayanın ... olduğunu anlamamıştım ancak sonra telefon konuşmasından sonra sanık bana ... olduğunu söyledi. Aslında ben ayrıldım derken telefonun yanından ayrıldım. Sanığın yanından ayrılmadım. Erkekle ne konuştuğunu bilmiyorum.”,
Tanık Mustafa Özdemir Mahkemede; “Sanık benim kardeşim olur. Olayın yaşandığı günün gündüzü beni telefon ile aradı. Öğleden sonra 14.00 civarıydı. Bana oğluyla görüşmek için müftülükten izin alacağını söyledi. Ben de ‘Tamam’ dedim. Olayla ilgili bilgim yoktur. Ancak kardeşim olan sanık yaşamış olduğu ailevi ilişkileri bana telefonda anlatıyordu. Kardeşimin anlattıklarına göre boşanmadan sonra kardeşime iyi davranılmıyordu. Özellikle çocuğun şahsi ilişkilerinde sorun çıkarıyorlardı. Hatta kendisine ‘Bu çocuk senden değil’ denilmiş. Bunu diyen ...'nin babasıdır. Ama bu her defasında söylenmiş. Her defasında da bunu ...'nin babası söylemiş. Ama buna rağmen kardeşim onu babası olarak görüyordu. Ben sanık ile ...'yi barıştırmak istedim ancak olmadı. Sonra anlaşmalı boşanma neticesinde evdeki tüm eşyayı alıp götürdüler. Daha sonra ... bu anlaşmalı boşanmadan vazgeçip tek taraflı yeni boşanma davası açmış. Tam tarihini bilmiyorum. Bu boşanma davası sürecinde ...'nin babası sanığı dövmüş. Ben bunların hepsini sanığın telefonda anlattığı kadarıyla biliyorum. Bizzat tanık olduğum bir olay yoktur.”,
Şeklinde beyanda bulunmuşlardır.
Sanık ... Kollukta müdafi eşliğinde; “Ben Balıkesir ili, Dursunbey ilçesi, Ören köyünde ikamet ederim ve hâlen Diyanete bağlı Ören köyü imamı olarak burada görev yapmaktayım. Daha doğrusu 3-4 aydır Ören köyünde imamlık yaparım. Bana sormuş olduğunuz ... ... eski eşim olur ve 2001 yılında Kırkağaç ilçesinde görev yaptığım esnada evlendik. ... ve ... ise anne babası yani kayınpederim ve kaynanam olurlardı. 2003 yılında oğlumuz ... dünyaya geldi. Eski eşim ... ... ile anne babasının sözünden çıkmadığından ve sürekli evi terk ettiği için anlaşamadığımızdan boşandım. Daha doğrusu ... ... boşanma davası açtı ve bu tarihten 3 yıl önce boşandık. Çocuk küçük olduğundan velayeti annesine verilmişti. Ben ayda bir gün cumartesi günü çocuğumu görebiliyordum. Eski eşim ile 1-2 sene anca karı koca hayatı yaşayabildim. Askerlik ve evden ayrılmalardan dolayı tam bir aile olamadık. Ben boşandığım eski eşim ... ...’ın başka biri ile evleneceğini duydum daha doğrusu Facebook üzerinden oğlum ... ile konuştuğum esnada öğrendim. Arada oğlum olduğu için huzursuz oldum. Oğlum ile konuşmak istedim hatta bunun için eski eşim ...'yi birçok defa aramama rağmen sürekli bana hakaret ettiğinden bir netice elde edemedim. Her ayın 2. cumartesi günü oğlum ile görüşüm olduğundan yani 13.09.2014 günü görüş günüm olduğu için 08.09.2014 Pazartesi günü Dursunbey ilçesinde çalıştığım Müftülüğe giderek cumartesi günü oğlumla görüşüm olduğundan izin talebinde bulundum. Yeterli iznim olmadığından salı-çarşamba-perşembe ve cuma gününü kapsayacak şekilde 4 gün izin aldım. Cuma günü cuma namazına geri dönecektim. Ben eski eşim olmasına rağmen hâlen kendisini seviyordum ve bana dönecek diye bekliyordum. Fakat başka biri ile evleneceğini duyunca arada oğlum da olduğundan huzursuz oldum ve üzüldüm. 08.09.2014 Pazartesi günü tam saatini hatırlamıyorum öğleden sonra Dursunbey ilçesinden Balıkesir merkeze ve oradan da Soma Seyahat Minibüsleri ile Soma ilçesine ve yine Soma ilçesinden de Kırkağaç ilçesine yarım otobüsle geldim. Kırkağaç ilçesine geldiğimde hava kararmıştı. Kırkağaç ilçesine gelince hava karardığından ve yorgun olduğum için Sanayi Sitesi üst kısmında bulunan yeğenim ... ...'nın ikametine gittim. Ben yeğenimi görmedim ve geldiğimi haber vermedim. Üst katta inşaat hâlindeki daireye girip tahtaların üzerine uzandım ve ertesi gün ailemle görüşmeye gidecektim. Ne kadar uyuduğumu bilemiyorum uyandım, karnım acıktığından Küçük ...’da parka gittim burada çay ve bisküvi yedikten sonra dolaşmaya başladım ve kendimi eski eşim ...’nin ailesi ile birlikte kaldığı evin önünde buldum. Ben belirttiğim gibi dolaşırken eski eşimin kaldığı ailesinin evinin önüne geldiğimden ertesi gün oğlumla görüşmek için izin istemeye karar verdim. Saatin kaç olduğunu bilemiyorum. Kaldıkları evin ışıkları yandığından bahçe kapısını çaldım. Evin camına çıkan kayınpederim ... ve kaynanam ...'a oğlum ile görüşmek için izin istediğimi söyledim. Her ikisi birden bana ‘Adi köpek. Şerefsiz, senin oğlun yok, defol git, bu çocuk senin değil başkasının’ diye bağırıp camı kapattılar. Söyledikleri kafama takıldı, zoruma gitti. Oğlumun benim oğlum olmadığını söylüyorlardı. Ben yine de konuşmak istedim ama kapıyı açmadılar. Sanırım eski eşim bu sıra evde uyuyordu. Ben bahçe duvarından tırmanarak bahçenin içerisine girdim. Yaz olduğundan zaten bahçe içerisinde evin giriş kapısı dâhil bütün kapılar açıktı. Evin içerisine girdiğimde kapıda ... ile karşılaştım. Peşinden beyi kayınpederim ... da geldi. Her ikisi birden bana hakaretler yağdırıyor ‘Pezevenk, şerefsiz, adi köpek, çocuk senin değil, defol git’ diye bağırıyorlardı. ...'ın içeriye doğru gittiğini ve elinde bıçakla geldiğini gördüm. ...'ın elinde tırpan vardı ve bana saldırdı yana çekilerek kendimi korudum ve elinden tutarak tırpanı aldım. Hâlen üzerime saldırmaya devam ettiğinden ...'ın elinden aldığım tırpanla birkaç kere ...'a vurdum ve yere düştü. Peşinden elinde bıçakla üzerime gelen ... ile itişip kakıştık ve elinden bıçağı aldım ve bıçakla sanırım bir iki kez kendisine vurdum ve sol tarafta bulunan odaya doğru kaçtı. ... yerden kalkıp tekrar üzerime saldırınca ...'dan aldığım bıçakla bir iki kez daha kendisine vurdum ve holde yani girişte yere düşüp kaldı. Ortam karanlıktı ... ve ... da üzerime saldırdıklarından kendimi koruyup ellerinden aldığım tırpan ve bıçak ile nerelerine vurduğumu hatırlamıyorum, bilemiyorum. Sadece rastgele kendimi korumak için salladığımı hatırlıyorum. Sonrasında evin içinde oğlumu aramaya başladım, aradığım oğlumu ve eşimi birbirlerine sarılırken gördüm, oğlumun elini tutarak kendime çektim fakat eski eşim ... ... oğlumu tutarak bana gelmesine izin vermedi. ... ...'ı itekleyerek oğlumu kendime çektim. ... ... oğlumu vermek istemedi ve üzerime atladı. Bu esnada elimde annesinin elinden aldığım ekmek bıçağı vardı ve sanırım üzerime atladığında bıçağa denk gelip yaralandı. ... yere düşünce oğlum bana ‘Hadi baba buradan gidelim’ diye bağırdı. Hatta oğlum elbiselerini toplamaya çalışıyordu. Ben oğluma ‘Bırak elbiseleri’ dediysem de birkaç parça elbise aldı ve yine eşime ait arabanın anahtarlarını da alıp geldi. Evin önünde bulunan eski eşime ait Renault-9 marka beyaz otoya binip oradan sevk ve idaremdeki otoyla birlikte Gelenbe kasabası istikametine ve sonrasında Balıkesir istikametine geçtim. Kırkağaç ilçesinden arabayla hareket etiğimde oğlumun uyarısı ile mezarlık karşısında bulunan benzinlikten 70 TL tutarında gaz aldım. Balıkesir ili Kepsut ilçesine vardığımda yolun kenarında polis aracını gördüm ve durarak teslim oldum. Zaten amacım da Balıkesir iline varınca oğlumu emin bir yere teslim ettikten sonra polise teslim olmaktı. Eve belirttiğim gibi bahçe kapısı kilitli olduğundan duvardan tırmanarak bahçe içerisine girdim ve oradan da eve geçtim. Zaten evin kapı pencereleri yaz olduğundan açıktı. Olaydan sonra da oğlum ile normal kapıdan ve bahçe kapısından çıkarak eski eşim ... ...'ın aracına binip sevk ve idaremdeki araçla oradan uzaklaştım. Olay belirttiğim gibi meydana gelmiştir. Bu olayların öncesinde eski eşim ile olan telefon görüşmelerim ve mesajlaşmalar da devamlı hakarete uğradım ve aşağılandım. Bunlar telefonların incelenmesi neticesi açığa çıkacaktır. Her ne kadar eski eşim ... ...'dan ayrılsam da yine bana gelecek diye bekliyordum. Sonuçta arada oğlumuz vardı. Olaylar bir anda çığırından çıktı. ... elinde bulunan tırpan ile üzerime saldırınca kendimi korudum ve tırpanı alıp ona vurdum, sonrasında ... elinde bıçakla üzerime saldırdı ve bıçağı alıp ona rastgele bir iki kez vurdum. Ben eski eşim ... ...’ı bıçaklamadım, oğlumu aldığımda üzerime atlayınca bıçağın üzerine denk gelip yaralandı. Ben sadece konuşmak istedim fakat üzerime saldırdıklarında olanlar oldu yoksa onlara zarar vermek için gelmemiştim. Olay yerinde ...’ın elinden aldığım ve kullandığım tırpanı oğlum eşyaları ile birlikte yanına almış. Sonradan farkına vardım ve teslim olduğum Kepsut ilçesinde polislere tırpanı teslim ettim. ...'ın elinden aldığım bıçağı da olay yerinde bıraktığımı hatırlıyorum. Şimdi hatırladım ben ...'ın elinden aldığım tırpanın sırtıyla yani kesmeyen bölümüyle vurmuştum. Tam olarak nerelerine vurduğumu hatırlamıyorum, yaptığımdan dolayı pişmanım, tasarlayıp planlamadım, bir anda her şey gelişti, böyle olmasını istemezdim.”,
Savcılıkta; “... ... benim eski eşim olur. 2002 yılında evlendim. Yaklaşık 5 sene önce kendisi ile ayrı yaşamaya başladım. 2011 yılında da resmî olarak da boşandım. Ben hâlen doğduğum köy olan Ören Dursunbey köyünde köy imamı olarak görev yaparım. Kırkağaç İlçe Emniyet Müdürlüğünde verdiğim ifadem doğrudur. Altındaki imza bana aittir. Çocuğum ... ile benim kişisel ilişki kurmama dair mahkeme kararım vardır. Bu karar uyarınca her yılın Ağustos ayının 1’inde çocuğumu alırım, ayın 31’inde çocuğumu teslim ederim. En son 31 Ağustos’ta çocuğumu teslim ettim. 31 Ağustos'ta ben çocuğuma teslim etmeden önce telefonda eşim bana çok sayıda sinkaflı küfür içeren hakaretlerde bulundu. Ben çocuğu kendisine teslim ettim. Ben Ağustos'un 31'inden sonra Kırkağaç ilçesine hiç gelmedim. Ancak sürekli oğlumla iletişim kurmak istedim. Oğlumun telefonunu sakladılar. Ben iletişim kuramadım. Ben çocuğumla görüşmek istediğimde eski eşim ... bana ‘Sen eceline susamışsın adi köpek, şerefsiz’ şeklinde mesajlar attı. Ben Kırkağaç ilçesine dün akşam hava karardığında geldim. Doğrudan çok yorulduğum için akrabamın ... ...'nın ikamet ettiği İmam Azam Camisi civarındaki binanın boş bir katına dinlenmek için gittim. Benim Kırkağaç'a gelişimin nedeni oğlum ile telefonla görüşemeyişim ve kendisini görmek isteyişimdir. Ben kaçta bu boş evden çıktığımı hatırlamıyorum. Ben Kırkağaç'a gelmeden eşime mesaj attım. Telefon da açtım. Mesajımda oğlumu göster dedim. Telefonla konuşamadım. Zaten eşim de telefonlarımı açmıyor. Ben uyandıktan sonra aç olduğumu hissettim. Hastane civarındaki bir marketten bisküvi gibi yiyecekler aldım. Parkta bunları tükettim. Tuvalete gittim. Saatin kaç olduğunu hatırlamıyorum. Dalgın bir vaziyette eski eşimin bulunduğu ikamete doğru yürüdüm. Eski eşimin ikametinin ışıklarının yanık olduğunu gördüm. Kapıyı çaldım. ... ve ... cama çıktı. Ben çocukla görüşmek istedim. ... ve ... bana yönelik olarak ‘Adi herif, çocuk seninle görüşmeyecek, çocuk senden değil’ şeklinde hakaret içerikli sözler söyledi. ... ve ... bağırarak bunları bana söylediler. Ben karşılık vermedim. Herhangi bir komşu da dışarı çıkmadı. Ben dışarıda da kimseyi görmedim. Yaklaşık bu bağrışma çağrışma 3-5 dakika sürmüştür. ... ve ... perdeyi kapattılar. Kapı kilitli olduğu için ben içeri girmek istedim. Avlunun duvarından atladım. Atlayınca tüm kapıların açık olduğunu gördüm. Tahta kapıdan içeri girdim. Holde ...'yi gördüm. Lambalar yanıyordu. Ben ...'ye oğlumu görmek istiyorum diye söyledim. ... geriye doğru evin içerisine doğru kaçtı. Hemen ...'nin eşi ... elinde tırpanla bana saldırmak istedi. Ancak ben kenara kaçtım. Bana vuramadı. Ben elinden tırpanı aldım. Delil torbası içerisinde bulunan siyah demirden yaklaşık 55-60 cm uzunluğunda metal tahra diye tabir edilen kesici alete biz Ege Bölgesi’nde tırpan diyoruz. Ben tırpanı ...'in elinden aldım. Tırpanla ...'e vurmaya başladım. ...'e ilk vurduğum yer portmantonun önü hol olarak kullanılan yerdir. İçerisi karanlık olduğu için ben ...'in neresine vurduğumu hatırlamıyorum. ... sendeledi yere düştü. Bu esnada ... evin içerisine kaçıp elinde ekmek bıçağı ile geri döndü. Ben ekmek bıçağının kabzasının ne renk olduğunu görmedim. Normal bir ekmek bıçağıydı. Yaklaşık 25-30 cm uzunluğundaydı. ... bana bu bıçakla saldırmak istedi. Ancak ben ...'nin elinden bıçağı aldım. ... zaten hantaldır. Bir elimde bıçak bir elimde tırpan vardı. ...'nin elinden ben bıçağı aldıktan sonra girişe göre sol tarafta bulunan salona kaçtı. Ben takip ettim. Burada hem bıçakla hem satırla kendisine vurdum. Arkamdan ... geldi. ...'e de burada birkaç kez vurdum. Ben döndüm. Oğlum ...'in yanına gitmek istedim. ...'in yanına gittiğimde ... de arkamdam geldi. Ancak gelirken holde düşüp kalmış. Ben ...'in odasına girdim. Yatak odasında eski eşim ile ... yatağın üzerindeydiler. Benim elimde sadece bıçak vardı. Oğlum beni görünce korktu. Bağırmaya başladı. Oğlumu sakinleştirmeye çalıştım. ... de oğlumu benden almaya çalıştım. Bu esnada bir arbede yaşandı. Arbede sırasında ... de bıçakla yaralandı. Yaklaşık 1 dakika kendisi ile arbede yaşadım. Bıçak hâlen elimdeydi. Ben ...'nin kendisini yere attığını gördüm. Üzeri açıktı. Ben kendisinin üzerine hatta çarşafla örttüm. Bıçağı ne yaptığımı hatırlamıyorum. Oğlumu aldım. Oğlum bana ‘Baba burdan gidelim’ dedi. Ben kendisine nereye gideceğiz diye söyledim. Arabanın anahtarını aldım. Eski eşime ait arabanın anahtarını ceketin cebinden bulup getirdi. Ben özellikle ‘Oğlum git arabanın anahtarını getir’ diye bir şey söylemedim. Oğlum evden birtakım temiz eşyalar aldı. Arabaya koydu. Arabaya bindi. Ben de arabaya bindim. Elimdeki tırpanı da arabaya koymuşum. Ben çıkarken evi yakalım veya herhangi bir şey söylemedim. Bağrışmalara herhangi bir komşu veya başka biri müdahale etmedi. Ben çıkarken evin şalterlerini indirmedim. Hatırladığım kadarıyla sokak kapısını ben kilitledim. Diğer kapıları kilitleyip kilitlemediğimi bilmiyorum. Ayrıca yine ...'nin yattığı girişe göre sol taraftaki odanın kapısını çektim. Hatta kapının önünde de parke taşı vardı onu alıp attım. Arabaya bindikten sonra ilk geldiğim yeğenimin bulunduğu apartmanın boş dairesine gittim. Ben Dursunbey'e gideceğim için eşyalarımı almak istedim. Saat çok geçti. Sokaklar boştu. Bu olayların ne kadar sürdüğünü bilmiyorum. Evin içerisine girmem ve çıkmam benim için çok uzun bir zaman dilimidir. Ancak ben ne kadar evde kaldığımı hatırlamıyorum. Evden eşyamı aldıktan sonra araba ile, ... bana araçta gaz olmadığını söyleyince gaz almak için mezarlığın altındaki benzinliğe gittik. Hatta ben benzinlikte araçtan indiğim sırada üzerimin kirli olduğunu görünce ben ne yaptım diyerek dışarı çıkar çıkmaz tekrar arabaya döndüm. Gaz ve su aldıktan sonra Gelenbe yolundan Balıkesir Kepsut'a gittim. Kepsut'ta polis aracını görünce polisler beni durdurdu ve teslim oldum. Ben ... ve ... ile kavga ederken kesinlikle ... gelip kavgaya müdahil olmadı. Odada oğlum ile birlikte beklemişler. Ben satır ve bıçağı getirmedim. Satır ve bıçak ... ve ...'e aittir. Ben hatırladığım kadarıyla evin içerisine mutfak kısmına girmedim. Diğer odalara da girdiğimi hatırlamıyorum. Ben eski eşimin telefondaki ses kayıtları ile tahrik mesajlarının araştırılmasını istiyorum. Olay nedeniyle pişmanım. Ben eşimin daha önce bana göndermiş olduğu tehdit ve hakaret içerikli mesajlardan dolayı adli makamlara da hiç şikâyet etmedim. Çünkü eşimi seviyordum, hep barışma ümidi ile bu şikâyetlerimi gerçekleştirmedim. Evden çıkarken de tekrar dönüp yerde yatar vaziyettekilere ölüp olmadıklarını kontrol etmedim. Satır veya bıçakla tekrar vurmadım.”,
Tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Hâkimliğinde; “... ... benim eski eşim olur. 2002 yılında evlendim. Yaklaşık 5 sene önce kendisi ile ayrı yaşamaya başladım. 2011 yılında da resmi olarak boşandım. Ben hâlen doğduğum köy olan Ören Dursunbey köyünde köy imamı olarak görev yaparım. Kırkağaç Cumhuriyet Başsavcılığında verdiğim ifadem doğrudur. Çocuğum ... ile benim kişisel ilişki kurmama dair mahkeme kararım vardır. Bu karar uyarınca her yılın Ağustos ayının 1’inde çocuğumu alırım ayın 31’inde çocuğumu teslim ederim. En son 31 Ağustos'ta çocuğumu teslim ettim. 31 Ağustos'ta ben çocuğuma teslim etmeden önce telefonda eşim bana çok sayıda sinkaflı küfür içeren hakaretlerde bulundu. Ben çocuğu kendisine teslim ettim. Ben Ağustos'un 31'inden sonra Kırkağaç ilçesine hiç gelmedim. Ancak sürekli oğlumla iletişim kurmak istedim. Oğlumun telefonunu sakladılar. Ben iletişim kuramadım. Ben çocuğumla görüşmek istediğimde eski eşim ... bana ‘Sen ecelinin peşindesin, adi köpeksin, sen bir orospuyu eş yapacak kadar adisin’ şeklinde mesajlar attı. Ben Kırkağaç ilçesine dün akşam hava karardığında geldim. Doğrudan çok yorulduğum için akrabamın ... ...'nın ikamet ettiği İmam Azam Camisi civarındaki binanın boş bir katına dinlenmek için gittim. Benim Kırkağaç'a gelişimin nedeni oğlum ile telefonla görüşemeyişim ve kendisini görmek isteyişimdir. Ben kaçta bu boş evden çıktığımı hatırlamıyorum. Ben Kırkağaç'a gelmeden eşime mesaj attım. Telefon da açtım. Mesajımda oğlumu göster dedim. Telefonla konuşamadım. Zaten eşim de telefonlarımı açmıyor. Olay günü saatin kaç olduğunu hatırlamıyorum. Dalgın bir vaziyette eski eşimin bulunduğu ikamete doğru yürüdüm. Eski eşimin ikametinin ışıklarının yanık olduğunu gördüm. Kapıyı çaldım. ... ve ... cama çıktı. Ben çocukla görüşmek istedim. ... ve ... bana yönelik olarak ‘Adi herif çocuk seninle görüşmeyecek çocuk senden değil’ şeklinde hakaret içerikli sözler söyledi. ... ve ... bağırarak bunları bana söylediler. Ben karşılık vermedim. Herhangi bir komşu da dışarı çıkmadı. Ben dışarıda da kimseyi görmedim. Yaklaşık bu bağrışma çağrışma 3-5 dakika sürdü. ... ve ... perdeyi kapattılar. Kapı kilitli olduğu için ben içeri girmek istedim. Avlunun duvarından atladım. Atlayınca tüm kapıların açık olduğunu gördüm. Tahta kapıdan içeri girdim. Holde ...'yi gördüm. Lambalar yanıyordu. Ben ...'ye oğlumu görmek istiyorum diye söyledim. ... geriye doğru evin içerisine doğru kaçtı. Hemen ...'nin eşi ... elinde tırpanla bana saldırmak istedi. Ancak ben kenara kaçtım. Bana vuramadı. Ben tırpanı ...'in elinden aldım. Tırpanla ...'e vurmaya başladım. ...'e ilk vurduğum yer portmantonun önü hol olarak kullanılan yerdir. İçerisi karanlık olduğu için ben ...'in neresine vurduğunu hatırlamıyorum. ... sendeledi yere düştü. Bu esnada ... evin içerisine kaçıp elinde ekmek bıçağı ile geri döndü. Ben ekmek bıçağının kabzasının ne renk olduğunu görmedim. Normal bir ekmek bıçağıydı. Yaklaşık 25-30 cm uzunluğundaydı. ... bana bu bıçakla saldırmak istedi. Ancak ben ...'nin elinden bıçağı aldım. Bir elimde bıçak bir elimde tırpan vardı. ...'nin elinden ben bıçağı aldıktan sonra girişe göre sol tarafta bulunan salona kaçtı. Ben takip ettim. Burada hem bıçakla hem satırla kendisine vurdum. Arkamdan ... geldi. ...'e de burada birkaç kez vurdum. Ben döndüm. Oğlum ...'in yanına gitmek istedim. ...'in yanına gittiğimde ... de arkamdam geldi. Ancak gelirken holde düşüp kalmış. Ben ...'in odasına girdim. Yatak odasında eski eşim ile ... yatağın üzerindeydiler. Benim elimde sadece bıçak vardı. Oğlum beni görünce korktu. Bağırmaya başladı. Oğlumu sakinleştirmeye çalıştım. ... de oğlumu benden almaya çalıştım. Bu esnada bir arbede yaşandı. Arbede sırasında ... de bıçakla yaralandı. Yaklaşık 1 dakika kendisi ile arbede yaşadım. Bıçak hâlen elimdeydi. Ben ...'nin kendisini yere attığını gördüm. Üzeri açıktı. Ben kendisinin üzerine orada bulduğum bir bezi eski eşimin açık olan kısmına kapatması için attım. Bıçağı ne yaptığımı hatırlamıyorum. Oğlumu aldım. Oğlum bana ‘Baba buradan gidelim’ dedi. Ben kendisine ‘Nereye gideceğiz’ diye söyledim. Oğlum eski eşime ait arabanın anahtarını bulup getirdi. Ben özellikle oğlum git arabanın anahtarını getir diye bir şey söylemedim. Oğlum evden birtakım temiz eşyalar aldı. Arabaya koydu. Arabaya bindi. Ben de arabaya bindim. Elimdeki tırpanı da arabaya koymuşum. Ben çıkarken evi yakalım veya herhangi bir şey söylemedim. Bağrışmalara herhangi bir komşu veya başka biri müdahale etmedi. Ben çıkarken evin şalterlerini indirmedim. Hatırladığım kadarıyla sokak kapısını ben kilitledim. Diğer kapıları kilitleyip kilitlemediğimi bilmiyorum. Ayrıca yine ...'nin yattığı girişe göre sol taraftaki odanın kapısını çektim. Hatta kapının önünde de parke taşı vardı onu alıp attım. Arabaya bindikten sonra ilk geldiğim yeğenimin bulunduğu apartmanın boş dairesine gittim. Ben Dursunbey'e gideceğim için eşyamı almak istedim. Saat çok geçti. Sokaklar boştu. Bu olayların ne kadar sürdüğünü bilmiyorum. Evin içerisine girmem ve çıkmam benim için çok uzun bir zaman dilimidir. Ancak ben ne kadar evde kaldığımı hatırlamıyorum. Evden eşyalarımı aldıktan sonra araba ile ... bana araçta gaz olmadığını söyleyince gaz almak için mezarlığın altındaki benzinliğe gittik. Hatta ben benzinlikte araçtan indiğim sırada üzerimin kirli olduğunu görünce ben ne yaptığım diyerek dışarı çıkar çıkmaz tekrar arabaya döndüm. Gaz ve su aldıktan sonra Gelenbe yolundan Balıkesir Kepsut'a gittim. Kepsut'ta polis aracını görünce polisler beni durdurdu ve teslim oldum. Ben ... ve ... ile kavga ederken ... gelip kavgaya müdahil olmadı. Odada oğlum ile birlikte beklemişler. Ben satır ve bıçağı getirmedim. Satır ve bıçak ... ve ...'e aittir. Ben hatırladığım kadarıyla evin içerisine mutfak kısmına girmedim. Diğer odalara da girdiğimi hatırlamıyorum. Ben eski eşimin telefondaki ses kayıtları ile tahrik mesajlarının araştırılmasını istiyorum. Olay nedeniyle pişmanım. Ben eşimin daha önce bana göndermiş olduğu tehdit ve hakaret içerikli mesajlardan dolayı adli makamlara da hiç şikâyet etmedim. Çünkü eşimi seviyordum hep barışma ümidi ile bu şikâyetlerimi gerçekleştirmedim. Evden çıkarken de tekrar dönüm yerde yatar vaziyettekilere ölüp ölmediklerini kontrol etmedim. Satır veya bıçakla tekrar vurmadım. Atılı suçlamayı bu şekilde kabul ediyorum. Tutuksuz yargılanmayı talep ediyorum.”,
Mahkemede; “Ben mağdur ...'den 2011 yılında boşanmıştım. Müşterek çocuğumuzun velayeti de anlaşmalı boşanma çerçevesinde ...'ye verilmişti. Çocuk ile aramda 01 Ağustos-31 Ağustos ile haftanın 2. cumartesi günleri kişisel ilişki kurulmuştu. Ancak boşanmadan sonra ... bana 4 sene boyunca ‘Bu çocuk senden değil’ diye hakaret ediyordu. Hatta kayınpederim de bu şekilde hakaret ediyordu. Aynı zamanda çocuğum ... vasıtası ile veya kendisi bana başkası ile evlenmek istediğini söylüyordu. Ben 8 Eylül’de çalışmış olduğum Dursunbey ilçesinden müftülükten izin alarak Kırkağaç'a geldim. Kırkağaç'ta yeğenimin evine gittim. Bu arada eşime de ‘Çocuk ile görüşmek istiyorum’ diye mesaj attım. Ben psikolojik tedavi görüyordum. Bunun için haplar kullanıyordum. Çocuğumla da görüşmek için ...'ye de mesajlar attım. ‘Çocuğun psikolojisi nasıl?’ diye sordum. Çünkü çocuğumun psikolojisi bozuk ise kendimle beraber çocuğu da doktora götürmek istiyordum. Aynı zamanda çocuğumun velayetini de almak istiyordum. Bu hususları konuşmak istiyordum. Kırkağaç'a gider gitmez yeğenim ...nin evinde oturdum ve dinlendim. Ancak ... evde yoktu. Ben kendim boş odada dinlendim. Sonra evden çıkıp hastanenin altındaki marketten bisküvi ve su aldım. Parkta bunları yedim. Abdest aldım. Daha sonra dalgın vaziyette ...'nin bulunduğu eve doğru yürümeye başladım. Bu sırada ışıkların yanık olduğunu gördüm. Kapıyı çaldım. Açan olmadı. Bu sırada ...'nin cama çıktığını gördüm. ‘Çocuğumu görmek istiyorum’ diye bağırdım. O da beni görür görmez içeriye girdi. Sonra kayınpederim ... ve ... tekrar cama çıktılar. Bana ‘Şerefsiz adi köpek. Bu çocuk senden değil. Senin değil. Senin ananı avradını sinkaf ederiz’ diye küfrettiler. Ortalık sessizdi ve bu şekilde bağırıyorlardı. Daha sonrasında perdeleri ve ışığı kapattılar. Bu sırada ...'yi telefonla aradım diye biliyorum ama meğer mesaj atmışım. Sonra evin alt tarafındaki pencereden kayınvalidem ...'nin ana kapıyı göstererek beni çağırdığını gördüm. Ben de bunun üzerine onun çağırdığı yöne gittim. Kapı açıldı. Kapıyı ... açtı. Kapıyı açar açmaz evin içine doğru hızlı koşarak gitti. Ben de bunun üzerine peşinden içeriye girdim. İçeriye girdiğimde arkamdan kayınpederimin tırpan ile üzerime doğru geldiğini gördüm. Tırpanı kaldırıp bana vurmak üzereyken ayağı çelik kapının orda sendeledi ve ‘Seni öldüreceğim hayvan herif’ diye seslendi. Bu sırada ben de elindeki tırpanı almak için üzerine gittim ve elindeki tırpanı aldım. Bu esnada kayınvalidem ... mutfağa gitti. Mutfaktan bıçak alıp üzerime gelmeye başladı. Bu sırada ben hâlâ ... ile tırpan için boğuşuyorduk. Tam ... geldiğinde ben de tırpanı almış oldum. Almış olduğum tırpanı ...'ye savurdum. Neresine isabet ettiğini bilmiyorum. Tırpanı aldıktan sonra da ...'e de vurmaya devam ettim. Sanırım kafasına vurdum. Ben ...'e dönük iken ...'de bana bıçak ile saldırmaya çalışıyordu. Ben de elindeki tırpanı ...'e vuruyordum. Bu sırada ...'nin içeriye kaçtığını gördüm. Onun yanına giderek tırpan ve bıçak ile ona vurmaya başladım. Ancak bıçağı ne zaman ele geçirdiğimi hatırlamıyorum. Dış salonda düştüğünde bıçağı o zaman almış olabilirim. ...'den sonra tekrar ...'in üzerime geldiğini görünce elimdeki bıçak veya tırpan ile vurdum. Çünkü ikisi de elimdeydi. ... kapının girişine yere düştü. Bu sırada yeni bir oda olduğunu fark ettim. Bu odaya girdim. Bu odaya girdikten sonra bir kapının daha açıldığını gördüm. Kapıyı açtığımda oğlumun bağırdığını gördüm. Yanında eşim ... de vardı. İkisi birden bağırıyordu. Oğluma ‘Oğlum sus hadi kalk gidelim’ derken ... de çocuğu tutuyordu. Ben de ...'den çocuğu almaya çalışıyordum. Bu sırada elimde bıçak varmış eşim ...'ye iterken bıçak ...'nin alnına isabet etmiş. Ben bunu raporlardan anladım. Oğlum ‘Baba yapma’ deyince ben de bıçağı yere bıraktım. Oğlum annesini görünce bağırmaya başladı. Daha sonra ben oğlumun sakin olmasını istedim. Bana ‘Eneslerin oraya gidelim’ dedi. ‘Ben bu sırada eşyamı alayım’ dedi. Oğlum eşyasının bir kısmını aldı. Ben bu sırada ...'nin bacaklarının açık olduğunu gördüm. Açık kalmasın diye çarşaf ile bacaklarını örttüm. Daha doğrusu elimdeki çarşafı ayak kısmına bıraktım. Ben bu sırada kaçma telaşında olduğum için ... öldü mü ölmedi mi diye kontrol etmedim. Oğlum eşyalarını aldı. Daha sonra annesine ait aracın anahtarını aldı. Çünkü ben yerini bilmiyordum. Daha sonra oğlum ile birlikte evden ayrıldık. Hatta aracın şoför kapısını oğlum açtı ve anahtarı da kendisi yerleştirdi. ‘Baba bu araç zor çalışıyor’ dedi. Ben de ‘Çalışır’ dedim. Aracı aşağı doğru saldım ve aracı çalıştırdım. Eneslerin evinde eşyam vardı. Ancak kimse yoktu. Sonra Dursunbey'e doğru yola çıktık. Benzinlikten yakıt aldım. O esnada su istedim. Dışarı çıktım adam üzerimdeki kan izlerini görmüş, ben panikleyerek arabaya bindim ve yola çıktım. Daha sonra Kepsut yolunda da polisler beni durdurdular. Vukuat var mı?’ dediler. Ben de ‘Var’ dedim. ‘İn arabadan’ dediler. Ben de araçtan indim. Savunmam bundan ibarettir.”, sorgudaki ifadesi okunarak çelişki nedeniyle sorulduğunda; “Şimdiki ifadem daha doğrudur. Benim kayınvalidem ... kapıyı açarak içeriye çağırdı. Yoksa ben kendim girmedim. Kesinlikle ne tırpan ne de bıçak benim değildir. Benim elimde tırpan olmadığı kamera görüntülerinden anlaşılacaktır. Her ne kadar tırpan araçta bulunmuş ise de tırpanı oğlum ... arabaya koymuş, sorgudaki ifademi şaşkınlıkla verdim.”, Savcılıktaki ifadesi okunarak çelişki nedeniyle sorulduğunda; “Benim şimdiki beyanlarım doğrudur.”,
Şeklinde savunma yapmıştır.
5237 sayılı TCK’nın “Kasten Öldürme” başlığı altında düzenlenen 81. maddesinde;
"Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır”,
“Nitelikli haller” başlıklı 82. maddesinde ise;
"1) Kasten öldürme suçunun;
a) Tasarlayarak,
...
h) Bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla,
...
İşlenmesi halinde, kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır” şeklinde düzenlenmiştir.
Gerek madde metninde, gerekse gerekçesinde "tasarlama" kavramının tanımına yer verilmemiş, bu konunun açıklığa kavuşturulması, öğreti ve yargısal kararlara bırakılmıştır. Öğretide tasarlamayı açıklama bakımından "soğukkanlılık" ve "planlama teorisi" olarak iki görüş ileri sürülmüştür. Soğukkanlılık teorisine göre, tasarlayarak öldüren şahısta bir soğukkanlılık gözlenmektedir. Bu kişinin başkasını öldürürken hiç heyecan duymamış olması, ondaki ruhsal kötülüğü göstermektedir. Ayrıca fail, öldürme kararını önceden almış olmasına, araya zaman girmiş olmasına karşın, soğukkanlılığını korumuş ve bu karardan vazgeçmemiştir. Planlama teorisine göre ise, tasarlama ile işlenen öldürme suçlarında, suç, önceden kararlaştırılmış, hazırlanmış ve planlanmıştır. Bu hazırlık, pusu kurmak, mağduru ya da maktulü bulmak, hile ile öldüreceği yere getirmek şeklinde olabilecektir. Burada fail, önceden aldığı suç işleme kararını gerçekleştirmek için suçta kullanacağı araçları seçip, temin etmekte ve bu suçu nasıl işleyeceği konusunda plan yapmaktadır.
765 sayılı TCK’nın yürürlükte olduğu dönemde, Ceza Genel Kurulunun 09.07.2002 tarihli ve 138-301 sayılı ile 03.12.2002 tarihli ve 247-414 sayılı kararlarıyla; "Failin bir kimseye karşı bir suçu işlemeye sebatla ve koşulsuz olarak karar vermesi, suçu işlemeden önce soğukkanlı bir şekilde düşündükten sonra ulaştığı ruhsal sükûnete rağmen kararından vazgeçmeyip ısrarla ve bu akış içerisinde fiilini icraya başlaması hâlinde tasarlamadan söz edilebilir. Tasarlama hâlinde fail, anında karar verip fiili işlememekte, suç işleme kararı ile fiilin icrası arasında bir süre geçmektedir. Fail bu süre içinde suçu işleyip işlememe konusunda düşünmekte, ancak tasarladığı suçu işlemekten vazgeçmemektedir. Failin suçu işlemekten vazgeçmesi fakat bir başka nedenle ve ani bir kararla fiili işlemesinde tasarlamadan söz edilemez. Suç işleme kararının ne zaman alındığı ve eylemin ne zaman işlendiği mevcut kanıtlarla saptanmalı, suç kararıyla eylem arasında geçen zaman dilimi içerisinde ruhi sükûnete ulaşılıp ulaşılamayacağı araştırılmalıdır" sonucuna ulaşılmıştır.
Yerleşik yargısal kararlarda kabul edildiği ve tereddütsüz bir şekilde uygulandığı üzere, tasarlamadan söz edilebilmesi için; "Failin, bir kimsenin vücut bütünlüğü veya yaşam hakkına karşı eylemde bulunmaya sebatla ve koşulsuz olarak karar vermiş olması, düşünüp planladığı suçu işlemeden önce makul bir süre geçmesine ve ulaştığı ruhi sükûnete rağmen bu kararından vazgeçmeyip sebat ve ısrarla fiilini icraya başlaması ve gerçekleştirmeyi planladığı fiili, belirlenmiş kurgu dâhilinde icra etmesi" gerekmektedir. Nitekim Ceza Genel Kurulunun 16.04.2013 tarihli ve 3-144 sayılı, 26.06.2012 tarihli ve 67-258 sayılı, 12.06.2012 tarihli ve 560-227 sayılı, 25.01.2011 tarihli ve 122-7 sayılı, 16.02.2010 tarihli ve 251-25 sayılı, 02.02.2010 tarihli ve 239-14 sayılı, 15.12.2009 tarihli ve 200-290 sayılı, 03.10.2006 tarihli ve 30-210 sayılı, 13.11.2001 tarihli ve 239-247 sayılı ile 28.04.1998 tarihli ve 117-155 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Tasarlama hâlinde fail, anında karar verip fiili işlememekte, suç işleme kararı ile fiilin icrası arasında sükûnetle düşünebilmeye yetecek kadar bir süre geçmektedir. Fail bu süre içinde suçu işleyip işlememe konusunda düşünmekte ve suçu işlemekten vazgeçmemektedir. Failin suçu işlemekten vazgeçmesi ve fakat bir başka nedenle ve bir başka ani kararla fiili işlemesinde tasarlamadan söz edilemez. Suç işleme kararının hangi düzeydeki eylem için ve ne zaman alındığı ile eylemin şarta bağlı olmayan bu kararlılıktan ne kadar zaman geçtikten sonra işlendiği mevcut delillerle belirlenmeli, suç kararıyla eylem arasında geçen zaman dilimi içerisinde ruhi sükûnete ulaşılıp ulaşılamayacağı değerlendirme konusu yapılmalıdır.
TCK’nın 82. maddenin 1. fıkrasının (h) bendinin gerekçesinde ise, "İşlenmiş olan bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmekte olan bir suçun işlenmesini kolaylaştırmak amacıyla, kişi öldürüldüğünde, amaç suç araç suç ilişkisi söz konusudur. Suçun bu nitelikli hâlinin oluşabilmesi için, belirtilen amaçlarla bir kişinin öldürülmesi yeterlidir; öldürmek suçuyla amaçlananın gerçekleşmesi gerekmez" açıklamalarına yer verilmiştir.
Bu suç tipinde kasten öldürme “araç suç”, işlenmesi kastedilen diğer suç ise “amaç suç” niteliğindedir. Anılan bentte, “amaç suç” açısından belirli bir suç açıkça öngörülmediğinden, bileşik suç sözkonusu değildir. Fail, diğer suçu gizlemek, işlenmesini kolaylaştırmak, yakalanmamak veya diğer suçun delillerini ortadan kaldırmak için birini öldürürse, amaç suç bağımsızlığını korur. Bu halde fail, her bir suçtan ayrı ayrı cezalandırılır.
Bu bendin uygulanabilmesi için, amaç suçun tamamlanması gerekmediği gibi, suçun teşebbüs derecesinde, hatta hazırlık hareketleri aşamasında kalmış olmasının da önemi yoktur. Failin öldürme eylemini, “amaç suçu” gizlemek, suçun işlenmesini kolaylaştırmak, delillerini ortadan kaldırmak veya yakalanmamak için gerçekleştirilmesi yeterlidir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
İmam olarak görev yapan 40 yaşındaki sanık ... ile katılan ...'ın 2002 yılında evlendikleri ve Manisa ili, Kırkağaç ilçesinde birlikte yaşamaya başladıkları, 2003 yılında ... ismini verdikleri çocuklarının dünyaya geldiği, evliliklerindeki birtakım sorunlar nedeniyle katılan ...'nin açmış olduğu boşanma davası neticesinde Kırkağaç Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.05.2009 tarihli kararı ile sanık ... ve katılan ...’nin boşanmalarına, müşterek çocuk ...'in velayetinin annesi katılan ...'ye verilmesine, her ayın 2. cumartesi günü, dini bayramların 2. günü ve her yıl 1 Ağustos ile 30 Ağustos tarihleri arasında babası sanık ... ile müşterek çocuk ... arasında şahsi ilişki tesis edilmesine karar verildiği ve bu kararın Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 28.02.2011 tarihli kararıyla onanarak kesinleştirildiği, katılan ...’nin sanıktan boşandıktan sonra oğlu ... ile birlikte Kırkağaç ilçesinde, tek katlı, müstakil ve bahçeli bir evde ikamet eden anne ve babası maktuller ... ile ...’ın yanında yaşamaya başladığı, sanık ...’in ise suç tarihi itibarıyla Balıkesir ili, Dursunbey ilçesi, Ören köyünde imam olarak görev yaptığı ve burada yaşadığı, 2014 yılı Ağustos ayını oğlu ... ile birlikte geçiren sanık ...’ın 31.08.2014 tarihinde oğlu ...’i katılan ...'ye teslim ettiği, oğlundan katılan ...’nin nişanlandığını öğrenen sanık ...’ın katılan ...’ye mesajlar göndererek yeniden evlenmesi durumunda oğlu ...’in psikolojisinin bozulabileceğini düşünerek bu konuda konuşmak istediğini söylediği, eski eşinin evleneceğini öğrenen ve bir süredir psikiyatri polikliniğinde “orta depresif nöbet” tanısıyla tedavi görüp ilaç kullanan sanık ...’ın 08.09.2014 Pazartesi günü çalışmakta olduğu Müftülükten 4 gün yıllık izin aldıktan sonra yaklaşık 150 km uzaklıkta bulunan Kırkağaç ilçesine gitmek üzere yola çıktığı, önce minibüsle Soma ilçe merkezine gelen sanık ...’ın oradan da otobüsle Kırkağaç ilçesine geldiği, sanığın yanında taşıdığı sırt çantasında bıçak ve tırpan adı da verilen tahra bulundurduğu, öğleden sonra Kırkağaç ilçesine gelen sanık ...’ın önce yeğeni ... ...’nın evine giderek yeğeni ve diğer akrabalarına haber vermeden yeğeni Pempe’nin evinin üst katındaki boş ve inşaat hâlindeki daireye çıktığı, burada bir süre dinlenip uyuyan sanık ...’ın akşam olunca uyandığı ve bir şeyler atıştırdıktan sonra 00.01.47’de cep telefonundan katılan ...’nin cep telefonuna içi boş bir mesaj gönderdiği, bu sırada evde oğluyla aynı yatakta uyumakta olan ...’nin mesaj sesi üzerine uyandığı ancak mesajın boş olması nedeniyle önemsemeyip uyumaya devam ettiği, aynı evde yaşayan maktuller ... ile ...’ın da ayrı odalarda uyumakta oldukları, bir süre sonra çantasındaki tahra ve bıçağı da yanına alan sanık ...’in katılan ... maktullerin yaşadığı evin önüne geldiği, demir olan bahçe kapısının kilitli olması nedeniyle bahçe duvarından atlayan sanık ...’ın eve girdikten sonra sesleri duyup koridora çıkan maktul ...’le karşılaştığı, elindeki bıçak ve tahra ile maktul ...’i darbedip etkisiz hâle getirdiği, maktul ...’in koridorda yere yığıldığı, evlerine birisinin girdiğini ve eşiyle kavga ettiğini gören maktul ...’nin ise çığlık atmaya başladığı, maktul ...’nin çığlık sesine uyanan katılan ...’nin oğlunu sakinleştirip cep telefonuyla bir yerleri aramaya çalıştığı ancak korku ve heyecandan arayamadığı, maktul ...’i etkisiz hâle getiren sanığın katılan ... ve oğlu ...’in yatmakta olduğu odaya girdiği, odaya girer girmez katılan ...’ye saldıran sanık ...’ın elindeki bıçak ve tahra ile katılan ...’nin başına ve vücudunun farklı bölgelerine vurduğu, aldığı darbeler sonucu kendinden geçen katılan ...’nin yataktan düştüğü ve yere yığıldığı, katılan ...’nin öldüğünü zanneden sanık ...’ın katılanın üzerine çarşaf örttükten sonra oğlu ...’den hazırlanmasını istediği ve kendisini beklemekte olan amcasına gideceklerini söylediği, ...’in yanına birtakım kıyafetler aldığı, sanık ...’ın oğlu ...’den yerini öğrendiği katılana ait aracın anahtarını da aldığı, oğlu ... ile evden çıkmak üzere hareketlenen sanığın, elindeki tahra ile koridorda yatan ve o esnada sağ olan maktul ...’in başına ve vücuduna birçok kez vurduğu, ardından maktul ...’nin bulunduğu odaya giren sanığın maktul ...’nin de baş ve vücuduna elindeki tahra ve bıçakla birçok kez vurduğu, daha sonra oğlu ... ile evden çıkan sanığın elektrik şalterini indirip dış kapıyı da kilitledikten sonra katılan ...’ye ait 35 ND 474 plaka sayılı Renault Broadway marka araca binerek uzaklaştığı, önce yeğeni Pempe’ye ait evin üst katından çantasını alan sanığın petrol istasyonundan araca gaz aldıktan sonra Balıkesir iline doğru yola çıktığı, bu sırada evde bulunan ve sanığın araçla uzaklaştığını anlayan katılan ...’nin 155’i ve nişanlısı tanık ...’ı arayarak durumu bildirdiği, olay yerine gelen polislerin ve tanık Hakan’ın kapıların kilitli olması nedeniyle içeri giremedikleri, bunun üzerine tanık Hakan’ın katılan ...’yi arayarak eve giremediklerini söylediği, katılan ...’nin de balkona kadar giderek bahçe kapısına ait anahtarı balkondan aşağıya attığı, bahçe kapısından içeri giren polis memurlarının evin kilitli hâldeki ahşap kapısını kırarak içeri girdikleri, 112 Acil Sağlık ekiplerinin de eve gelerek maktullere ve katılana müdahale ettikleri, bu sırada yapılan ihbar üzerine sanığın kullanmakta olduğu aracın Balıkesir ili, Kepsut ilçesinde saat 03.45’te polisler tarafından durdurulduğu, sanığın suçta kullandığı tahra ile birlikte polisler tarafından yakalandığı; 112 ekiplerince hastaneye kaldırılan katılan ...’nin hayati tehlike geçirmeyecek ve vücudunda hayat fonksiyonlarını (4.) derecede etkileyecek ölçüde kemik kırılmasına neden olacak şekilde yaralandığı; 53 yaşında, 175 cm boyunda ve 80-85 kg ağırlığında olan maktul ...’ın vücuduna aldığı toplam 19 adet kesici ezici ve kesici delici alet darbesinden, kafa kubbe ve kaide kemiklerinde kırıklara ve beyin kanamasına neden olan öldürücü nitelikteki 5 adet yaraya bağlı iç organ yaralanmasından gelişen iç kanamanın müşterek etkisi sonucu öldüğü; 52 yaşında, 153 cm boyunda, obez yapıda, yaklaşık 95-100 kg ağırlığında olan maktul ...’nin ise vücuduna aldığı toplam 12 adet kesici ezici ve kesici delici alet darbesinden, kafatası kemiklerinde kırıklara ve beyin kanamasına neden olan öldürücü nitelikteki 6 adet yaraya bağlı iç organ yaralanmasından gelişen iç kanamanın müşterek etkisi sonucu öldüğü; sol el 3. parmak, boyun sağ tarafı, sağ ön kol ve sol bacak alt ön tarafında yüzeysel 1-2 cm'lik sıyrık izleri oluşan sanık ...’ın ise basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte yaralandığı, “orta depresif nöbet” tanısıyla tedavi görmekte olan ve ilaç kullanan sanığın Adli Tıp Kurumu 4. Adli Tıp İhtisas Kurulunca düzenlenen 18.11.2015 tarihli rapora göre cezai ehliyetinin tam olduğu anlaşılan olayda;
Mahkeme kararına göre oğlu ...’i 13.09.2014 Cumartesi günü görebilecek olan sanık ...'in 08.09.2014 tarihinde Dursunbey ilçe merkezine gelerek çalışmakta olduğu Müftülükten izin alması, suçta kullanmak üzere çantasına koyduğu bıçak ve tahra ile toplu ulaşım vasıtalarını kullanarak önce Balıkesir merkeze, sonra Soma ilçesine oradan da katılan ... maktullerin yaşadığı Kırkağaç ilçesine gelmesi, Kırkağaç ilçesinde bulunan yeğeni ...nin evinin inşaat hâlindeki üst katına çıkarak beklemeye başlaması, akrabaları ve yeğeni olan ...yi Kırkağaç'a geldiğinden haberdar etmemesi, boş inşaat dairesinde beklerken dinlenmek amacıyla uyuyup gece yarısına doğru uyanmasına rağmen öldürme kararından vazgeçmeyerek öldürme planını icraya koyması, katılan ...'nin uyuduğundan emin olmak için cep telefonundan ...'ye içi boş bir mesaj göndermesi, mesaja cevap gelmeyince yanında getirdiği kesici delici ve kesici ezici aletler ile eski eşi ...'nin ikamet ettiği eve doğru yola çıkması, evin tüm ışıklarının kapalı olduğunu görünce bahçe duvarından atlayarak evin bahçesine oradan da evin içine girmesi, oğluna hazırlanmasını ve kendisini amcalarının beklediğini söyleyerek katılana ait aracın anahtarlarının yerini sorması karşısında olaydan sonra ne şekilde kaçacağını da planladığının anlaşılması bir bütün olarak değerlendirildiğinde; sanığın eski eşi katılan ...'ye yönelik gerçekleştirdiği öldürme suçuna teşebbüste tasarlama şartlarının oluştuğu hususunda herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır. Özel Dairece de bu hususta yapılan itiraz kabul edilerek Yerel Mahkeme hükmünün, sanığın katılan ...'ye yönelik eyleminin tasarlayarak öldürme suçuna teşebbüsü oluşturduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir. Ancak burada tartışılması gereken husus, sanığın maktuller ... ve ...'a yönelik gerçekleştirdiği eyleminde de tasarlama unsurunun oluşup oluşmadığı, başka bir ifadeyle sanığın, katılan ... ile aynı evde yaşadıklarını ve olay anında da evde bulunduklarını bildiği maktuller ... ve ...’ı da öldürme planına dâhil edip etmediğine ilişkindir. Sanığın, maktuller ... ve ...'yi de öldürmeye yönelik plan yaptığı veya katılan ...'yi öldürme planına dâhil ettiği hususunda şüphe bulunmaktadır. Zira sanığın, eve girdikten sonra maktul ...'in koridorda karşısına çıkması üzerine, katılan ...'nin odasına girebilmek amacıyla öncelikle maktul ...'i etkisiz hâle getirmiştir. Maktul ...'in karşısına çıkmaması durumunda, yine de maktulü öldüreceği hususunda net bir belirleme yapmak mümkün bulunmamaktadır. Tasarlama unsurunun gerçekleşmesi için, sanığın önceden aldığı öldürme kararı kapsamında ve bir plan dâhilinde hareket ederek ruhi sükunete ulaşmasına rağmen kararından vazgeçmeyerek hedefindeki kişiye yönelik eylemini koşulsuz olarak gerçekleştirmesi, suç işleme kararı ile fiil arasında zaman geçmesi gerekmektedir. Olay anında sanığın planlarının aksine gelişen anlık olaylar nedeniyle, o anda verdiği karar doğrultusunda işlediği başka suçlarda tasarlamanın gerçekleştiğini kabul etmek mümkün değildir. En azından bu hususta oluşan şüphenin sanık lehine değerlendirilmesi gerektiğinden, sanığın maktuller ... ve ...'a yönelik işlediği kasten öldürme suçunda tasarlama şartlarının oluştuğu, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delillerle ispat edilemediğinden sanık hakkında TCK'nın 82/1-a maddesinin uygulanma koşullarının oluşmadığı kabul edilmelidir.
Öte yandan, sanık ...’ın, katılan ...'ye yönelik tasarladığı plan çerçevesinde hareket ederek elinde bulunan bıçak ve tahra ile eve girdikten sonra, karşısına çıkan ve katılan ... ile maktul ...’ye nazaran daha güçlü olan maktul ...’i etkisiz hâle getirmesi, katılan ...’ye saldırıp öldüğünü zannetmesi üzerine saldırısına son vererek oğlunu da yanına aldıktan sonra tekrar koridorda yerde gördüğü maktul ...’i, akabinde diğer odada bulunan maktul ...’yi de öldürmesi karşısında; amaç suç olarak planladığı katılan ...'yi tasarlayarak öldürme suçunu gerçekleştirebilmek amacıyla önce maktul ...’i etkisiz hâle getiren, ardından yakalanmamak ve geride tanık bırakmamak amacıyla maktul ...’yi de öldüren sanık ...’ın eyleminin, bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla nitelikli kasten öldürme suçunu oluşturduğu, sanığın TCK'nın 82/1-h maddesi uyarınca cezalandırılması gerektiği kabul edilmelidir.
Bu itibarla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kısmen kabulüne, kısmen reddine, Özel Dairenin onama kararının kaldırılmasına, Yerel Mahkeme kararının, sanığın maktuller ... ve ...'ye yönelik eyleminin, bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla nitelikli kasten öldürme suçunu oluşturduğu, sanığın TCK'nın 82/1-h maddesi uyarınca cezalandırılması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
Tasarlama unsurunun oluşup oluşmadığına ilişkin uyuşmazlık bakımından çoğunluk görüşüne katılmayan dört Ceza Genel Kurulu Üyesi; sanığın maktuller ... ve ...'ye yönelik eyleminin, aynı zamanda TCK'nın 82/1-a maddesi kapsamında kalan tasarlayarak öldürme suçunu da oluşturduğu görüşüyle karşı oy kullanmışladır.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, sanığın maktuller ... ve ...'a yönelik gerçekleştirdiği kasten öldürme suçunda;
a) "Tasarlama" şartlanın oluştuğuna dair itirazının REDDİNE,
b) "Bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla işlenmesi" şartlarının oluştuğuna dair itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 05.06.2018 tarihli ve 3455-2742 sayılı, sanık ...'in maktuller ... ve ...'a yönelik kasten öldürme suçlarından verilen mahkûmiyet hükümlerinin onanmasına ilişkin kararının KALDIRILMASINA,
3- Akhisar Ağır Ceza Mahkemesinin 31.12.2015 tarihli ve 448-422 sayılı, sanık ...'in maktuller ... ve ...'a yönelik kasten öldürme suçlarından verilen mahkûmiyet hükümlerinin, sanığın eyleminin, bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla nitelikli kasten öldürme suçunu oluşturduğu ve sanığın TCK'nın 82/1-h maddesi uyarınca cezalandırılması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 07.04.2022 tarihinde yapılan müzakerede, "Tasarlama" şartlarının oluşup oluşmadığına ilişkin uyuşmazlık bakımından oy çokluğu; "Bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla işlenmesi" şartlarının oluşup oluşmadığına ilişkin uyuşmazlık bakımından oy birliğiyle karar verildi.