Esas No: 2020/153
Karar No: 2022/278
Karar Tarihi: 19.04.2022
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2020/153 Esas 2022/278 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2020/153 E. , 2022/278 K."İçtihat Metni"
Yargıtay Dairesi : (Kapatılan) 14. Ceza Dairesi
Sanık ...'in çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan TCK'nın 103/1-a maddesi delaletiyle 103/2, 103/3, 43/1, 62/1, 53/1-2-3 ve 63. maddeleri uyarınca 15 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin ... 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 06.05.2013 tarihli ve 194-210 sayılı hükmün sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 07.11.2018 tarih ve 2669-6521 sayı ile;
“Olayın intikal şekli ve zamanı, mağdur ... ile müşteki Kudret'in aşamalardaki çelişkili beyanları, mağdurda sürekli kabızlık rahatsızlığı olduğu yönündeki rapor ve bu rapora aykırılık oluşturmayan anal muayene raporundaki uzman görüşü, sanığın aşamalardaki istikrarlı, suçu inkara yönelik ve mağdurda bulduğu porno içerikli CD nedeniyle ona ... attığı yönündeki savunmaları, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamından sanığın mağdura yönelik üzerine atılı çocuğun nitelikli cinsel istismarı eylemini gerçekleştirdiklerine dair her türlü şüpheden uzak, yeterli, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği gözetilmeden, hakkında atılı suçtan beraat kararı verilmesi yerine yazılı şekilde mahkûmiyet hükmü kurulması,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
... 2. Ağır Ceza Mahkemesince 21.03.2019 tarih, 431-105 sayı ve oy çokluğu ile;
“Dosya içerisinde bulunan ve yukarıda özetlenen tüm deliller birbirlerini doğrulamakta ve tamamlamakta olup bu deliller aynı zamanda baba bir kardeşi olan sanığa namusunu ve erkeklik gururunu ortaya koyarak iftira atması için hiçbir neden bulunmayan mağdurun olayın oluş ve ortaya çıkış şekliyle uyumlu, hayatın olağan akışına ve insan psikolojisi verilerine uygun olan karakoldaki beyanını da doğrulayıp desteklemektedir.
Mağdurun karakolda ifade verdikten sonraki aşamalardaki beyanlarında ilk anlatımlarının tam manasıyla tersi yönünde bir değişikliğe gitmesinde;
- Aile bireylerinin araya girmesi,
- Sanığın mağdurun hayat alanından ayrılarak gitmiş olması ve bu nedenle mağdur için artık kendisi için bir tehlike oluşturmadığı yönünde rahatlık hissinin oluşması,
- Ailenin bir ferdinin zarar görmemesi ve ailenin gerek akraba çevresi gerekse ailenin sosyal ilişki içinde olduğu diğer tüm şahıslar tarafından dışlanmaması için baba ... Öncel (bkz. kendisinin 15.04.2009 tarihli özetle mağdurun sanığa iftira attığı için vicdan azabı çektiğini söylediğine ve bu nedenle ifadesini alan polis memurlarına yeniden ifade vermek istediğini belirtir dilekçesi) önderliğinde ve koordinesinde ailenin korunması hususundaki ailenin kaygısının etkili olduğu anlaşılmış, bu nedenle aile tarafından mağdur üzerinde baskı kurulması sebebiyle mağdurun sonradan değiştirmek zorunda kaldığı beyanlarına itibar edilmesine hukuken ve vicdani kanaat olarak imkân bulunmamıştır.
Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 07.11.2018 tarihli, 2015/2669 esas ve 2018/6521 karar sayılı bozma ilamında belirtilen; ‘mağdurda sürekli kabızlık rahatsızlığı olduğu yönünde rapor bulunduğu’ hususu yanlış bir değerlendirme olup belirtilen sürekli kabızlık rahatsızlığı sanığın şikâyetleri (hastalık hikayesi) olarak raporda zikredilmiştir.
Söz konusu anal muayene raporunda belirtilen ‘Anüs mukozasında saat 12 ve 3 hizasında iyileşmiş skarlaşmış, küçük nedbelerin’ saat 12 ve 3 yönleri göz önüne alındığında sanıkla mağdur arasındaki boy farkından kaynaklanan cinsel ilişki pozisyonu ve dolayısıyla mağdurun cinsel istismar eylemi esnasında konum olarak sanığın altında kalması nedeniyle meydan gelmiş olması da kuvvetle muhtemel görülmüştür.
Sanığın aşamalardaki suçu inkara yönelik olan ‘mağdurda porno içerikli CD bulması nedeniyle mağdura ... attığı’ yönündeki savunmaları, atılan bir ... yüzünden ergenlik çağına girmiş bir erkek çocuğu olan mağdurun aynı zamanda baba bir abisi olan sanığa namusunu, haysiyetini ve erkeklik gururunu ortaya koyarak iftira atması için yeterli bir sebep olarak görülmemiş, mağdurun karakoldaki beyanı esnasında istismar olayını kusa kusa anlatması da o esnada fizyolojik olarak olayı tekrar yaşamanın verdiği travmanın ve ağır psikolojik buhran hâlinin tezahürü olarak kabul edilmiş ve Mahkememizce olayın kesinlikle gerçekleştiği yönünde vicdanen kabul görmüştür.
Yukarıda özetlenen ve değerlendirilen deliller ile de doğrulanıp desteklenen mağdurun beyanlarının birlikte değerlendirilmesi neticesinde; olay günü mağdur ...'un annesi ve babasının Battalgazi'ye gittikleri, evde baba bir ağabeyi sanık ... ile birlikte kaldıkları, akşam olup mağdur yatağa yattığında ağabeyi Hamit'in mağdurun bulunduğu yatağa geldiği, mağdurun üzerinde bulunan pijamaları çıkartmaya başladığı, bu esnada sanığın da pantolonunu dizlerine kadar indirdiği, mağdurun ‘Abi dur! Ne yapıyorsun?’ diye sorduğunda sanığın ‘Biraz sevişelim.’ dediği ve eliyle mağdurun poposunu ellemeye başladığı, mağdurun sanığa karşı koymaya çalıştığı ancak başarılı olamadığı, sanığın cinsel organını zorla mağdurun makatına sokarak gidip gelmeye başladığı, mağdurun ağlayarak ‘Yapma etme sen benim ağabeyimsin.’ dediyse de sanığa dinletemediği ve engel olamadığı, sanığın bu şekilde mağdurla zorla makattan ilişkiye girdiği, bu ilk zorla cinsel ilişkiye girme tarihinden itibaren ... Orduzu'da dedesigilin evinde kimse yokken sanığın kardeşi mağdurla zorla makattan ilişkiye girmeye devam ettiği, bir defasında şu an oturmuş olduğu adreste işten izin alarak eve gelen sanığın eşi evde yokken mağdur olan kardeşiyle zorla makattan ilişkiye girdiği, sanığın mağdur ile evde yalnız kaldıkları zamanlarda da bilgisayarından ve internetten cinsel ilişkiye giren kadın ve erkeklerin filmlerini mağdura zorla izlettirip daha sonra da mağdur kardeşinin makatından ilişkiye girdiği, bazen de mağdura bu bahsettiği film CD'lerini dışarıdan alıp getirmesini söylediği, mağdurun ifadesinde ‘sanığın evinde olan bilgisayarın çekmecelerinde bu CD'lerin mevcut olduğunu’ beyan ettiği ve mağdurun beyanları doğrultusunda sanığın evinde yapılan aramada bilgisayarın çekmecelerinde 46 adet farklı içerikte CD ile birlikte 1 adet porno içerikli CD bulunduğunun dosya arasına alınan 10.04.2009 tarihli ev arama ve geçici olarak muhafaza altına alma ve CD ön izleme tutanaklarıyla belirlendiği,
Sanığın savunmasında mağdurun anlatımlarıyla çelişmeyecek şekilde;‘babasıgilin Aralık ayında babaannesinin rahatsızlığından dolayı ...'a gittiklerini, mağdur ...’un kendilerinde kalmasını istediklerini, kendisinin de kabul ettiğini, ...'un, okul çıkışı dershaneye ve akşam 17.00 sıralarında kendisinin ... yerine geldiğini, saat 19.00 sıralarında da eve gittiklerini ve o sıralarda eşinin evde bulunmadığını, kendisinin yemek yiyip tekrar ... yerine döndüğünü, saat 23.00 sıralarında da eve döndüğünü, ikinci gün yine aynı şekilde olduğunu, saat 19.30 sıralarında eşinin ders çalışmak için öteki odaya geçtiğini’ belirttiği, bu anlatımdan da zaman zaman sanıkla mağdurun gerek evde gerekse sanığın eşi diğer odaya geçtiğinde bulundukları odada tek başlarına kaldıklarının anlaşıldığı, mağdurun sanığın kendisiyle ilk kez ilişkiye girdiğini belirttiği tarihten şikâyet tarihi olan 09.04.2009 tarihine kadar sanığın mağdur ile yaklaşık olarak 13-15 kez zorla makattan ilişkiye girdiği, böylece sanığın mağdur olan kardeşine karşı 6 aya yayılan zaman dilimi içerisinde değişik zamanlarda zincirleme olarak 10 defadan fazla olacak şekilde anüsüne cinsel organını sokarak cinsel ilişki kurmak suretiyle cinsel istismarda bulunduğu ve bu şekilde sanığın baba bir kardeşi olan 14 yaşını doldurmamış mağdur ...’e karşı cinsel istismar suçunu işlediği” gerekçesiyle bozmaya direnerek önceki hüküm gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.
Yerel Mahkeme Başkanı ise; “Sanık hakkındaki cinsel istismar suçlaması yönünden Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 07.11.2018 tarihli ve 2669-6521 sayılı kararında belirtildiği üzere olayın intikal şekli ve zamanı, mağdur ... ile müşteki Kudret'in aşamalardaki çelişkili beyanları, mağdurda sürekli kabızlık rahatsızlığı olduğu yönündeki rapor ve bu rapora aykırılık oluşturmayan anal muayene raporu, sanığın aşamalardaki istikrarlı, suçu inkara yönelik ve mağdurda bulduğu porno içerikli CD nedeniyle ona ... attığı yönündeki savunmaları, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamından sanığın mağdura yönelik üzerine atılı çocuğun nitelikli cinsel istismarı eylemini gerçekleştirdiğine dair her türlü şüpheden uzak, yeterli, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden sanığın beraatine karar verilmesi kanaatinde olduğumdan, sanığın üzerine atılı tehdit suçlaması yönünden mağdurun aşamalarda değişen çelişkili beyanları dışında delil bulunmadığından atılı suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle beraat kararı verilmesi gerektiği” düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
Bu hükmün de Cumhuriyet savcısı, sanık müdafisi ve mağdur vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 10.07.2019 tarihli ve 57009 sayılı "Ret" ve "Bozma" istekli tebliğnamesi ile dosya 6763 sayılı Kanun'un 36. maddesi ile değişik CMK’nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 02.03.2020 tarih ve 6368-1626 sayı ile direnme kararı yerinde görülmeyerek Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık hakkında tehdit suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, bu karara yapılan itirazın mercisince reddedilmesi suretiyle kesinleşmiş olup direnmenin kapsamına göre inceleme, çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan verilen mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme çoğunluğu arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
14.08.1995 doğumlu olan mağdur ... ile 14.12.1980 doğumlu olan sanık ...’in baba bir kardeş oldukları, sanığın 14.02.2007 yılında tanık ... Öncel ile evlendiği, mağdurun ... ili, Merkez ilçesi, Başharık Mahallesinde annesi şikâyetçi ... ve babası ... Öncel'le, sanığın ise aynı Mahallede eşi tanık ...'yla birlikte farklı adreste ikamet ettiği, sanığın beyanına göre 2000 yılına kadar ailesiyle, bu tarihten 2007 yılına kadar ise dedesiyle, evlendikten sonra ise kendi evinde ikamet ettiği,
Sanığın ikametinde 10.04.2009 tarihinde yapılan aramada; girişe göre sol tarafta bulunan oda içerisinde bilgisayar masası çekmecesinde 47 adet CD'nin ele geçirildiği, Cumhuriyet savcısının yazılı emri üzerine yapılan aramada ele geçirilen delillerle ilgili ... (Kapatılan) 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 10.04.2009 tarihli ve 759 sayılı kararıyla el koymanın onaylanmasına karar verildiği,
10.04.2009 tarihli CD ön izleme tutanağına göre; sanığın ikametinde yapılan aramada ele geçirilen 47 adet CD’den, 1 adedinin pornografik içerikli film CD’si olduğu,
... Adli Tıp Şube Müdürlüğünce düzenlenen 10.04.2009 tarihli rapora göre; mağdurun sanık tarafından 4-5 kere ilişkiye zorlandığını ancak ilişki olmadığını ifade ettiği, anüs mukozasında saat 12 ve 3 hizasında iyileşmiş skarlaşmış, küçük nedbeler (skar; belirti, iz) görüldüğü, anüs ve çevresinin gaita bulaşıkları ile kaplı olduğu, hijyenik kurallara uymadığı, söz konusu nedbelerin hijyenik koşullara uyulmaması sonucu olabileceği gibi cisim sokulması sonucunda da olabileceği, aralarında ayrım yapılamadığı,
Sanığın 09.04.2009 tarihinde gözaltına alındığı, ... (Kapatılan) 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 10.04.2009 tarihli ve 102 sayılı kararıyla tutuklandığı, 24.06.2009 tarihinde ise tahliye edildiği,
Tutuklamaya itiraz dilekçesi ekinde sanık müdafisi tarafından dosyaya ibraz edilen 12.03.2008 tarihli... Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Cümle Tamamlama Testinde; "Ben küçükken çok tatlıymışım. Okulu çok seviyorum. Büyüyünce pilot olmak istiyorum. En çok sevdiğim zaman tatillerdir. Oyunu çok seviyorum. Annem beni seviyor. İsterdim ki daha büyük olayım. Kızları hiç sevmem. Elimden gelse çok çalışacağım. Öğretmen beni seviyor. Yalnız kalınca korkuyorum. Arkadaşlarım beni seviyorlar. Kardeşlerim beni çok seviyorlar. Babam beni çok seviyor. Rüyaları hiç sevmiyorum. En çok korktuğum şey evden atılmam ve okuldan alınmam. Başkalarına göre ben çok tatlıyım. Keşke annem babam beni daha çok sevselerdi. Kendimi tutamayınca ağlıyorum. En çok tiksindiğim şey pisliktir. En çok kızdığım şey benle dalga geçmeleri. Keşke ben çabuk büyüsem." şeklinde ifadelere yer verildiği, mağdur hakkında düzenlenen 12.03.2008 tarihli bilgi notunda ise; "2 yıldır çok yalan söylüyormuş, anneyle çok inatlaşıyormuş, kız kardeşini çok seviyorsun diyormuş, babayla arası daha iyiymiş, baba daha çok yalanlara inanıyormuş, çalması yokmuş, hayvanları severmiş, sinirlendiğinde ağlar, içine kapanırmış." şeklinde ifadelere yer verildiği, İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi Pediyatri Servisi Epikriz Raporuna göre; mağdurun 07.04.2009 tarihinde hastaneye yattığı, 17.04.2009 tarihinde ise ailesinin isteğiyle taburcu olduğu, hastalık hikayesinde; daha önce herhangi bir şikâyeti olmayan mağdurun 20 gündür yemek yedikten sonra mide bulantısı, karın ağrısı ve kusma şikâyetleri olduğu, sürekli kabızlığı bulunduğu, daha önce de başka hastanelere götürüldüğünün belirtildiği, mağdurun ailesinden alınan cinsel istismar öyküsü sebebiyle hastane polisine bilgi verildiği, çocuk psikiyatri ile görüşüldüğü, tedaviye rağmen kusmanın düzelmemesi üzerine endoskopi planlandığı ancak hastanın ailesinin isteği üzerine taburcu edildiği,
06.12.2006 tarihli reçete fotokopisine göre; mağdura laksafenol tablet, debridat süspansiyon ve sokol şurup isimli ilaçların yazıldığı,
Mağdurun babası ... Öncel'in ... Cumhuriyet Başsavcılığına sunduğu 15.04.2009 tarihli dilekçede; "Mağdur ...'in babasıyım, oğlum... takriben iki üç gündür ağabeyine karşı söylediklerinin iftiradan ibaret olduğunu, bir anlık psikolojik bunalım sonucu olduğunu ifade etmekte olup kendi ifadesini alan polis memurlarının yeniden gelerek ifadesini aldırmak istemektedir. Vicdan azabı çektiğini belirtmektedir." şeklinde ifadelere yer verildiği,
İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi Tıp Fakültesi Hastanesi ... Kurulunca düzenlenen 16.04.2009 tarihli rapora göre; tanı ve teşhisin psikotik belirtisiz ağır depresif nöbet olduğu, hastanın iki yıldır süren cinsel istismar olayından sonra başlayan bulantı ve kusma şikâyetinin bulunduğu, özellikle son 20 gündür her yediğini hemen kustuğu, hayattan zevk almama, son dönemlerde ders başarısında düşme, gece kabus görme şikâyetlerinin olduğu, hastanın muayenesinde bilinç açık, koopere, yargılama ve bellek muayenesinin normal, duygulanım depresif, düşünce içeriğinde kendisini talihsiz hissetme şeklinde düşünceleri olduğu, düşünce süreci doğal, klinik olarak mental retardasyon düşünülmediği, iç görüsü iyi, çocuk psikiyatrisi tarafından takip önerilip ilaç (cipralex) başlandığı, bu hâliyle mağdurun cinsel istismar sonucunda ruh sağlığının bozulduğu,
İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi Tıp Fakültesi Hastanesi ... Kurulunca düzenlenen 18.01.2011 tarihli rapora göre; hastanın yeniden ruh sağlığının değerlendirilmesi amacıyla 6 ay süreyle takibe alınmasına karar verildiği, 12.04.2011 tarihli raporda ise; "Bilinç açık, koopere, oryante, iletişime aktif geçiyor, affekti ötimik, düşünce akışı içeriği doğal, konuşma hızı, miktarı normal, yargılaması normal, uyku normal, işlevselliği iyi, hasta olaydan sonra gelişen şikâyetlerinin kalmadığını ifade ediyor. Anhedoni, suisidal, homisidal düşünce belirtmiyor. Alınan anamnez ve yapılan ruhsal durum muayenesi sonucu psikopatoloji saptanmamıştır." şeklinde ifadelere yer verildiği,
Sanığın eşi ... Öncel tarafından dosyaya ibraz edilen ve sanığın eşine yazdığı dilekçede; bu iddiaların mağdurun annesinin kendilerinden kurtulmak için ortaya atıldığını, mağdurda erotik içerikli CD'ler yakalayıp mağdura kızdığını, mağdurun kendisine bu CD'leri dayısının oğlu Fatih'ten aldığını, Fatih ile beraber bu CD'leri izlediklerini, birbirlerine bazı hareketlerde bulunduklarını ama içeriğini anlatmadığını, Fatih'in penisinin büyük olduğunu, kızlarla ilişkiye girdiğini anlatması üzerine mağdura kızıp ... attığını, bu anlattıklarını babasına anlatacağını söylediğini, daha sonra mağdurun evlerine gelmediğini, dedesine gittiğini, bu olayı da babasına anlatmadığını, hakkındaki şikâyetten sonra babasının ablasıyla haber gönderip Fatih'in ismini vermemesini istediğini, üvey annesinin yeğenini korumak için böyle davrandıklarını,
İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Cinsel İstismar/Saldırı Suçlarının Tespitine İlişkin ... Kurulunca düzenlenen 20.02.2013 tarihli ve 7 sayılı bilirkişi kurul raporunda; mağdurun "5 kardeş olduklarını, bir öz kardeşinin olduğunu, olayı tam hatırlamadığını, o zaman ağabeyi ile kavga ettiğini, o yüzden ağabeyine iftira attığını, ağabeyinin inşaat teknikeri olduğunu, şu anda ...'da çalıştığını, kendisinin de ...'a gittiğini, halasında kaldığını, ağabeyiyle halalarında görüştüğünü, ...'da üniversite okumak istediğini, ...'u kazanırsa yurtta kalacağını, daha önce hastanemizde kusma nedeniyle yattığını, sinirlenince ve strese girince kusmaları olduğunu, polise ilk verdiği ifadenin sınav stresi nedeniyle yalan olduğunu" söylediğinin, olay nedeniyle ruhsal durumunun TCK'nın 103/6. maddesi kapsamında ileri derecede bozulmadığının belirtildiği,
Mağdurun 24.06.2013 tarihli dilekçesinde; sanığın kendisine ... atması ve psikolojik sorunları sebebiyle tamamen hayal ürünü olan ifadelerle ağabeyine iftira attığını, o zamanlarda bu durumun kendisine oyun geldiğini, pişman olduğunu belirttiği,
Anlaşılmaktadır.
Mağdur ... 09.04.2009 tarihinde Kollukta; "Ben hâlen yukarıda belirtmiş olduğum adreste annem, babam ve kız kardeşimle beraber kalmaktayım. Tarihten yaklaşık 6 ay önce babadan bir anneden ayrı olduğum, 28-29 yaşlarında olan abim ... bizimle birlikte oturuyordu. Bu bahsetmiş olduğum tarihte annem ve babam Battalgazi'ye gitmişlerdi, evde abim Hamit ile birlikte kalıyorduk, akşam olup yatağa yattığımda abim Hamit benim yatağıma geldi. Üzerimde bulunan pijamaları çıkartmaya başladı, bu esnada kendisi de pantolonunu dizlerine kadar indirdi, 'abi dur ne yapıyorsun?' diye sorduğumda biraz sevişelim dedi. Eliyle popomu ellemeye başladı. Ben karşı koymaya çalıştım ancak başarılı olamadım, abim cinsel organını zorla makatıma sokarak gidip gelmeye başladı. Ben ağlayarak yapma etme sen benim abimsin dediysem de dinlemedi, zorla makattan ilişkiye girdi. İşi bittikten sonra bu olanları bizimkilere anlatırsan seni öldürürüm ona göre diyerek gitti yattı. Abim tarihten yaklaşık 4 ay önce evlenerek bizden ayrıldı. Bu ilk bahsettiğim zorla cinsel ilişkiye girdiğim tarihten bu yana Orduzunda dedemlerin evinde evde kimse yokken zorla makattan ilişkiye girdi, bir defasında şu an oturmuş olduğu adreste işten izin alarak yengemden önce eve gelerek zorla makattan ilişkiye girdi. Evde yalnız kaldığımız zamanlarda bilgisayarındaki internetinde ilişkiye giren kadın ve erkeklerin filmlerini zorla izlettirip daha sonra da zorla makattan ilişkiye giriyordu. Bazen de bu bahsettiğim film CD'lerini dışarıdan alıp getirmemi söylüyordu. Abimin evinde olan bilgisayarın çekmecelerinde bu CD'ler de mevcuttur. Tarihten bu kadar yaklaşık 13-15 kez zorla makattan ilişkiye girdi. (Şahıs bu ifadeyi verirken ağladı ve kusa kusa artık boğazım ağrıyor dedi.) Bana zorla makattan ilişkide bulunan ...'den şikâyetçiyim.",
16.04.2019 tarihinde Araştırma Hastanesi Büyük Çocuk Servisinde Cumhuriyet savcısı tarafından alınan ifadesinde; "Ben Hayrettin Sönmezay İlköğretim Okulu 8. sınıf öğrencisiyim. Daha önce şikâyetçi olduğum ... benim üvey ağabeyim olur. Babamız bir anamız ayrıdır. Polisteki ifademde üvey ağabeyimin bana zorla tecavüz ettiği iddiası doğru değildir, üvey ağabeyim zaman zaman bizim eve geliyordu, kendisi bekar iken dedemgil ile birlikte yaşıyordu. Evlendikten sonra ben üvey ağabeyimin evine bir defa gittiğimde bana porno CD izletti. Bizden başka evde kimse yoktu. Kendi evimizde ise 4-5 kez tek kaldığımız oldu. Bu tek kalma süresi 1-2 saat kadar oluyordu. Sadece televizyon izliyorduk. Polisteki ifademde her ne kadar dedemlerin evinde kimse yokken üvey ağabeyimin zorla ilişkiye girdiğini söylemiş isem de bu doğru değildir. Yalnız başına kalmadık. Ablamlar da vardı. Yine poliste her ne kadar 6 ay kadar önce üvey ağabeyim ile birlikte evde kalırken akşamleyin üvey ağabeyimin yatağıma gelip pijamamı çıkarttığını, bana zorla tecavüz ettiğini söylemiş isem de bu da doğru değildir. Böyle bir olay olmadı. Ben ifademde CD izlettiğinden bahsetmiştim. Annem, babam veya birbaşkası bana şikâyetinden vazgeç, ifadeni geri al diye bir şey söylemedi. Hastaneye polisler geldi. İfade verirken kendimde değildim. Olayı hatırlamıyordum. Polisler bana üvey ağabeyimin benim ile ilişkiye girip girmediğini sordular. Ben de okuduğunuz ifadeyi verdim, anlattım. CD izletmesinden de bahsettim. İfade verirken ağlamamın sebebi hem sınav stresi, hem de ağabeyimin bana porno CD seyrettirmesinden dolayıdır. CD'ler ağabeyim tarafından alınmış olup evinde bulunmaktaydı. Bunları ben polise söyledim. CD'lerin yerini de söyledim. Ben şikâyetçi değilim. Ağabeyimi seviyorum. (İfadeler arasında çelişki hususu soruldu) Huzurunuzda anlattığım ifadem doğrudur. Benim tuvalete çıkma problemim vardır. Kabızlığım söz konusudur.",
Mahkemede; “Ağabeyim Hamit’in anlattıkları doğrudur, babamgil ...’a gittiğinde ağabeyimin anlattığı gibi iki gün ağabeyim Hamit’in evinde kaldım, Muro’nun CD’sini CDciden almıştım, daha doğrusu seyyar satıcıdan almıştım, erotik görüntülerde varmış, abimgilde iken abim bunu gördü bana kızdı, bende korktuğumdan dayımın oğlu Fatih’den aldığımı söyledim, ancak oda doğru değildi, ben o CD’yi izledikten sonra tiksindim, midem bulandı, sonradan kusmaya başladım, ilk hastaneye gittiğimde polisler geldiler olayı anlat dediler, bende kendimde değildim, baygındım, o zamana dair hiçbir şey hatırlamıyorum, abim Hamit bana cinsel davranışta bulunmadı, fiili livatada bulunmadı, abimin cezaevine girdiğini öğrenince pişman oldum, anneme söyledim, polisler gelsin doğruyu anlatacağım dedim ve daha sonra doğruyu anlattım. Benim derslere ve özellikle sınavlara karşı sıkıntım var idi, bunun da etkisi vardı, ayrıca o izlediğim CD aklıma geldikçe kusmam geliyordu. (Mağdurun 09.4.2009 tarihinde hastane polislere verdiği ifadesi okundu soruldu.) O ifadem doğru değildir, o tarihte kendimde değildim, ben o CD’yi izlerken bana ... atmıştı, ben de ona kızgın olduğumdan onun etkisi ile o şekilde ifade verdim. (Mağdurun 16.04.2009 tarihli C. Savcılığındaki beyanı okundu soruldu.) Şimdiki ifadem daha doğrudur ve dayımın oğlu Fatih ile aramda herhangi bir cinsel ilişki olmadı.”,
Şikâyetçi ... 09.04.2009 tarihinde Kollukta; "Ben hâlen yukarıda belirtmiş olduğum adreste eşim ve çocuklarım... ve Ayşenur ile beraber kalmaktayım. ... benim öz oğlum olur. Yaklaşık 20 gündür oğlum sürekli yediklerini çıkartır (kusar) oldu. Tedavisi için Beydağı Devlet Hastanesine götürdük, çözüm alamayınca Hospital Hastanesi'ne götürdük, yine çözüm alamayınca Hacettepe'ye götürdük, oradan araştırma hastanesine sevk ettiler. Tarihten bir hafta önce oğlumun ağladığı esnada niye ağladığını sorduğumda bana Hamit abisinin kendisi ile ilişkiye girdiğini söyledi. Ben de nasıl olur dediğimde, zorla makattan yaptığını söyledi. Çok ağlıyordu, ben de fazla konuşturmadım, babana söyleyelim dedim. Oğlum da konuyu babasına anlattı. Babası da çok sinirlendi, ona söyleyin ...'yı terketsin, gözüme görünmesin dedi. İki gün önce yani 07.04.2009 günü Araştırma Hastanesine geldik, psikiyatri doktoru muayene etti. Bize oğlumuzun durumunun psikolojisini bozduğunu, abisinin makattan ilişkiye girdiğini, oğlumuzun tedaviye ihtiyacı olduğunu, yatması gerektiğini söyledi. Oğluma abisi Hamit'in kaç kez makattan ilişkiye girdiğini bilmiyorum, oğlum sürekli ağlıyor, psikolojisi bozuldu. Bizim evin bir sokak üzerinde oturan üvey oğlum Hamit'in oğluma yaptıklarını sindiremiyorum, ben de sürekli ağlamaya başladım, ben de ne yaptığımı bilmez oldum. Oğlumla zorla makattan ilişkiye giren abisi ...'den davacı ... şikâyetçiyim.",
16.04.2009 tarihinde Savcılıkta; "... benim öz oğlum olur. ... ise, üvey oğlumdur. Hamit evli olup bizim oturduğumuz evin bir sokak ilerisinde oturmaktadır. Oğlum...'un kusma rahatsızlığı vardı. Tedavi için en son Araştırma Hastanesine götürdük. Yatarak tedavi görmeye başladı. 6-7 gün gün kadar önce bulunduğumuz bölüme polisler geldi. Önce oğlumun ifadesini avukat huzurunda aldılar, daha sonra benim ifademi aldılar. Polisler bana Hamit'in...’a cinsel istismarda bulunmasından şüphelenip şüphelenmediğimi sordular. Ben de şüphelenmediğimi söyledim. Oğlum bana bu konu ile ilgili herhangi bir şey anlatmadı. Doktora, bir şeyler anlatmış, Hamit'in oğlum...'a tecavüz ettiğine ilişkin bana bir anlatımı olmadı ben de polise böyle bir şey söylemedim. (Polise vermiş olduğu ifade okundu.) Ben bu şekilde ifade vermedim. Polisler bana Hamit'ten şüphelenip şüphelenmediğimi sordular, ben de şüphelenmediğimi söyledim. Şikâyetçi olmadığımı belirttim. Neden bu şekilde tutanak düzenlenmiş bilmiyorum. Tutanak altındaki imza bana aittir. Ben polisler ifade almadan önce psikiyatri doktoru Tuğba Hanım'dan oğlum...'un üvey abisinin kendisine cinsel istismarda bulunduğunu söylediğini duydum. Tuğba böyle bir şey olup olamayacağını sordu, ben de böyle bir şey olmadığını, olsaydı polise kendimin de bildireceğimi söyledim. Benim olaydan dolayı ...'den herhangi bir dava ve şikâyetim yoktur.",
Mahkemede; "Sanıktan şikâyetçi değilim, davaya katılmak istemiyorum. Sanık doğru söylüyor, bir ara oğlum...’un psikolojisi bozuldu, bu nedenle o şekilde ifade vermiş, sanığın oğlum...’a cinsel saldırıda bulunmadığı inancındayım, bu nedenle sanıktan şikâyetçi de değilim. Oğlum... doğduğundan beri kabızlık çekmektedir, böyle bir rahatsızlığı vardır. Oğlum... derslerde de zorlanmaktadır, bu nedenle özellikle sınav zamanı panik yapmaktadır, ayrıca okul değiştirdi, bu nedenle strese girdi ve psikolojisi bozuldu ve hastaneye götürdük. (Müştekinin hazırlıktaki ifadeleri okundu.) Şimdiki ifadem daha doğrudur.”,
Tanık ... 17.04.2009 tarihinde Kollukta; “Turgut Özal Tıp Merkezi Çocuk Psikiyatrisinde doktor olarak çalışmaktayım. Tarihten 10 gün önce yani 07.04.2009 günü ... isimli çocuk 20 gündür devam eden yediklerini kusma ve iştahsızlık şikâyeti ile geldi ve hastanemize yatışı yapıldı. Ben hastayla görüştüğümde şikâyetlerin aynısını anlatınca psikolojik olabileceğini düşünerek detaylı görüşmeye başladığımızda çocuğun depresyona girdiğini ve ruhsal durumunun bir hayli bozuk olduğunu gördük. Bu düşünceyle ‘Ölümü düşünüyor musun?’ diye bütün hastalarımıza sorduğumuz gibi bu hastaya da sorduğumuzda zaman zaman düşündüğünü söyledi. Ben de bunun üzerine ailesini odadan çıkartıp... ile yeniden görüştüğümde bana ağabeyinin evde yalnız kaldıklarında üzerini soyundurduğunu ve porno CD seyrettirdiğini söyledi. Ben konumun ruhsal kısmı olduğu için cinsel birleşmenin olup olmadığını sormadım, kendisi de anlatmadı. Ben de bunun üzerine bölüm başkanına cinsel istismara maruz kalan bir hastanın olduğunu söyleyerek olayı kısaca anlattım. Oda bize büyük çocuk servisine yatışını yapmamı istedi. Ben de yatışını yaptım. Zaman zaman görüşürüm, cinsellik konusunu hatırlamasın diye açmamaya özen gösteriyorum.”, Mahkemede; “Olay tarihinde hastanemize getirilen ... ağabeyinin kendisine cinsel istismarda bulunduğunu söyledi, bunu doktor ... ile paylaştık, daha sonra polisler ifadeleri aldılar.”,
Tanık ... 28.04.2009 tarihinde Kollukta; "Ben T.Ö.T. Merkezi Çocuk Psikiyatri Polikliniğinde çalışmaktayım. Benim ile aynı bölümde görevli asistan doktor ... bahse konu ... ile gerekli görüşmeleri yaptı. Hastanın muayenesini ben yapmadım. Ancak Dr. Tuba bana olay ile ilgili Ö. Faruk'un ağabeyi tarafından anne ve babasının evde olmadığı zamanlarda cinsel tacizine maruz kaldığını, pornografik filmler seyrettirdiğini anlattı. Ben de mağdurun ailesi ile yaptığım görüşmede ailenin konudan bilgisi olduğunu, olayı görmediklerini ancak Ö. Faruk'un kendilerine ağabeyi tarafından cinsel istismara maruz kaldığını söylemiş, ayrıca olay yaklaşık 2 yıldır sürüyormuş ancak ailenin konudan bir kaç gün önce haberi olmuş, çocuğun psikolojik rahatsızlığından dolayı hastanemize getirmişler.", Mahkemede; “Ben öğretim görevlisiyim, asistan doktor ..., ... ile görüşmüş, ...’un anlattığını bana söyledi, ... aşırı bulantı ve kusma nedeniyle hastaneye getirilmişti, yapılan tetkiklerde organik bir bulgu yoktu, genel durumu kötüydü, konuyu... ile görüşmedim, belirttiğim gibi doktor Tuğba, ...’un kendisine ağabeyinin cinsel istismarına maruz kaldığını söylemiş.”,
Tanık ... 17.04.2009 tarihinde Savcılıkta; "Araştırma Hastanesinde tedavi gören ... isimli çocuğun doktora üvey abisi tarafından cinsel istismara uğradığını beyan etmiş olduğunu görevli mukayıt polis memuru tarafından bildirilmesi üzerine ve C. savcısından alınan talimat gereğince Araştırma Hastanesine görev arkadaşım ... ile gittik. Önce çocuğun annesi ile sözlü görüştük. Mülakat yaptık. Yaptığımız görüşmede bize çocuğu...'un kocasının ilk eşinden olan 28-29 yaşlarındaki üvey oğlu ... tarafından fiili livataya maruz bırakıldığını söyledi. Biz de kendisini oğlu...'un olayı kendisine anlatıp anlatmadığını sorduk. O da çocuğunun rahatsızlığından dolayı Araştırma Hastanesine getirdiklerini, sürekli yediklerini kustuğunu söyledi. Yapılan tetkiklerde bir şey çıkmadığı için doktorların çocuğunu psikiyatri bölümüne gönderdiklerini, psikiyatri doktoru ile...'un yaptığı görüşmede üvey abisi tarafından altı aydır fiili livataya maruz kaldığını söylemiş olduğunu oğlunun da kendisine bunu anlattığını beyan etti, bu durumu kocasına aktardığını, kocasının da sinirlenmiş olduğunu, Hamit'e söyleyin ...'yı terk etsin diye kendisine söylediğini, beyan etti bizde müştekinin anlatımlarını arkadaşım ile birlikte yazarak tutanağa geçtik ve tutanağı imzalattık. Annenin ifadesini tutanağa geçmeden önce mağdurla mülakat yaptık. Mağdurda olayı bu şekilde doğruladı. Avukat huzurunda çocuğun ifadesini aldık. Tutanak tanzim ettik. ... ifadesinde ağabeyinin kendisine porno CD izlettiğini yalnız kaldığı zamanlarda zorla makattan ilişkiye girdiğini söyledi. Bunun 13-15 kez olduğunu da beyan etti. İfade verirken de ağlamıştı.", Mahkemede; “Olay tarihinde mağdur ...’un ifadesi tarafımızdan alındı, tutanak tuttuk, tuttuğumuz tutanak doğrudur. Okuduğunuz ifade tutanağı doğrudur, mağdur ... müdafi huzurunda beyanda bulundu, biz de tutanağa geçtik.”,
Tanık ... 17.04.2009 tarihinde Savcılıkta; "Araştırma Hastanesinde tedavi gören ... isimli çocuğun doktora üvey abisi tarafından cinsel istismara uğradığını beyan etmiş olduğunu görevli mukayyit polis memuru tarafından bildirilmesi üzerine ve C. savcısından alınan talimat gereğince Araştırma Hastanesine görev arkadaşım ... ile gittik. Önce çocuğun annesi ile sözlü görüştük. Mülakat yaptık. Yaptığımız görüşmede bize çocuğu...'un kocasının ilk eşinden olan 28-29 yaşlarındaki üvey oğlu ... tarafından fiili livataya maruz bırakıldığını söyledi. Bizde kendisine oğlu...'un olayı kendisine anlatıp anlatmadığını sorduk. O da çocuğunun rahatsızlığından dolayı Araştırma hastanesine getirdiklerini, sürekli yediklerini kustuğunu söyledi. Yapılan tetkiklerde bir şey çıkmadığı için doktorların çocuğunu psikiyatri bölümüne gönderdiklerini, psikiyatri doktoru ile...'un yaptığı görüşmede üvey abisi tarafından altı aydır fiili livataya maruz kaldığını söylemiş olduğunu oğlunun da kendisine bunu anlattığını beyan etti, ayrıca ifade aldığımız tarihten bir hafta kadar önce oğlunun ağladığını, kendisine niye ağladığını sorduğunda üvey abisi Hamit'in kendisi ile ilişkiye girdiğini söylediğini, bu durumu kocasına aktardığını, kocasının da sinirlenmiş olduğunu, Hamit'e söyleyin ...'yı terk etsin diye kendisine söylediğini, ayrıca bu olaydan dolayı kendisinde unutkanlık olduğunu beyan etti, biz de müştekinin anlatımlarını arkadaşım ile birlikte yazarak tutanağa geçtik ve tutanağı imzalattık. Annenin ifadesini tutanağa geçmeden önce mağdurla mülakat yaptık. Mağdur da olayı bu şekilde doğruladı. Avukat huzurunda çocuğun ifadesini aldık. Tutanak tanzim ettik. ... ifadesinde ağabeyinin kendisine porno CD izlettiğini yalnız kaldığı zamanlarda zorla makattan ilişkiye girdiğini söyledi. Bunun 13-15 kez olduğunu da beyan etti. İfade verirken de ağlamıştı.", Mahkemede; “Ben olayın meydana geliş şeklini görmedim, araştırma hastanesinde ... isimli çocuk abisi tarafından cinsel istismara uğradığını beyan etmiş, biz de giderek mağdurun ifadesini aldık, ne söylediyse yazdık”,
Tanık ... Öncel 18.05.2009 tarihinde Savcılıkta; "... benim eşim olur. ... eşimin üvey erkek kardeşidir. Eşim ile birlikte kayınpederime gider döneriz. Herhangi bir şekilde eşimin tek başına kayın pederimin evine gitmesini bilmiyorum. Eşimin üvey kardeşi ile tek başına gerek bizim evde gerekse kayınpederimin evinde kalması söz konusu olamaz. Ben evimizde herhangi bir porno CD'ye de rastlamadım. Eşimin izlediğine de tanık olmadım. Söz konusu iddialar...'un iddiaları değil bir başkasının iddiaları olsa gerek. Benim konuya ilişkin bilgim ve görgüm bundan ibarettir.", Mahkemede; “Eşim sabah 07.30 da işe gider, akşam 22.00 sıralarında dönerdi, sevkiyat olduğunda 23.00 sıralarında dönerdi, cumartesi Pazar da çalışırdı, kendisini zaten görmüyorduk.”,
Tanık ... Öncel Mahkemede; “Babamlarla bayramlarda görüşürdük, bize fazla gelmezlerdi, 2000 yılından beri ben ve ... babamlardan ayrılmıştık, ... ile ... birlikte bize gelmediler.”,
Bilirkişi Yeşim Saz Mahkemede; “Mağdurda bulantı ve kusmanın kaygı seviyesinin yüksek olmasından kaynaklandığını düşünüyorum, kaygının nedeninin tespit edemeyiz, ancak mağdurun beyanının çok samimi olmadığı düşüncesindeyim, fiziksel gelişimi normaldir, ben huzurdaki sanığın bu işi yaptığını söylemiyorum, bu konuda kesin bir kanaat sahibi de değilim, olup olmadığını da bilemeyiz, ancak mağdurun çok samimi olmadığı düşüncesindeyim.”,
Şeklinde beyanda bulunmuşlardır.
Sanık 10.04.2009 tarihinde Kollukta; "Ben 1980 yılında ... merkezde üç çocuklu bir ailenin 2. çocuğu olarak dünyaya gelmişim ben yüksek okul dahil ... merkezde tamamladım. 2004 yılında gittiğim askerliğimi Tekirdağ ilinde 15 ay olarak tamamladım. Ben 2007 yılının Mayıs ayından beri şu anda evli olduğum eşim ile evliyim ve hâlen oturduğum evde olurmaktayım. Benim annem ve babam 1987 yılında yani ben 7. yaşına geldiğimde geçimsizlik yüzünden ayrıldılar, uzun yıllardan beri annemle görüşmüyorum ve nerede olduğunu bilmiyorum benim babam 1994 yılında şimdiki evli olduğu ... isimli eşi ile evlendi, babamın bu eşinden biri 14 yaşında ... ve diğeri 10 yaşında ... ... Öncel isimli iki çocuğu vardır. Benim babam 1994 yılında evlendikten sonra 5-6 yıl kadar bizimle birlikte üvey annem ile aynı evde yaşadık, 2000 yılına geldiğinde üvey annem ve babam şimdiki oturdukları evlerine taşındılar ve iki üvey kardeşimle birlikte o zamandan beri beraber yaşarlar, ben de diğer iki kız kardeşim ile birlikte bu zamana kadar dedemin yanında ikamet ettik ve yaşadık. 2007 yılının Mayıs ayında ben şimdiki eşim ile evlenerek Başharık Mahallesindeki hâlen olurmuş olduğum evime taşındım o zamandan beri ben eşim ile kendi evimde, babam üvey kardeşlerim ile çocukları kendi evlerinde kız kardeşlerim de dedemin yanında ikamet etmekledirler. Ben zaman zaman ziyaret amacıyla eşimi de yanınıa alarak babamın ve üvey annemin oturduğu evlerine ziyarete gider misafir olduktan sonra tekrar evime gelirim, aynı şekilde onlar da bize gelip giderler, aşağı yukarı ayda bir birbirimize gelip gitmekteyiz ve özellikle üvey annem ile çok samimi olmasak da aramızda herhangi bir husumet yoktur, ben evlendikten bu tarafa babamın oturduğu eve hiçbir zaman yalnız gitmedim, onlar da benim evime geldiklerinde ailecek gelir giderler, bunu dememdeki maksat ben ... isimli kardeşim ile kesin olarak son bir buçuk yıldır yalnız ve baş başa kalmadım, ... benim kardeşimdir, herkes kardeşini nasıl severse ve kardeşine karşı nasıl duygu beslerse ben de aynı şekilde kardeşlerimi seviyorum, bu olayın böyle bir suçlamaların nereden çıktığını bilemiyorum, son 20 günden beri kardeşimde bir piskolojik rahatsızlık vardır bunu bana babam daha önce söylemişti, ben de doktora götürün bir araştırın demiştim, sanıyorum kardeşimin pisikolojik sorunları olduğundan dolayı böyle bir suç uydurmuş olabilir, hakkımdaki suçlamaları kesin olarak kabul etmiyorum. Benim evimde bulunan 47 adet CD'nin çoğu bekarlık zamanımdan kalma CD'lerdir. Bu CD'lerin içerisinde bulunun pormo içerikli CD sanırım bekarlık zamanımdan kalmıştır. Ben evleneli beri hiçbir surette pornografik CD izlemiyorum, kardeşime izlettirdiğim ve ilişkiye girdiğim hususu da yukarıda belirttiğim gibi tamamen yalandır.",
10.04.2009 tarihinde Savcılıkta; "Ben bu hususta Emniyette ifade verdim, aynı beyanımı tekrar ediyorum. Ben mağdur ...'in üvey ağabeyi olurum, annemiz ayrıdır, mağdurun annesi babamın ikinci eşidir. Biz kendisinden ayrı kalıyoruz, her ne kadar mağdur benim kendisi ile sürekli olarak ters ilişkiye girdiğimi, evde kendisine film seyrettirip, üzerinde denediğimi beyan etmiş ise de, ben üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum, Orduzu'da dedemin evi vardır. Ben zaman zaman eşimle birlikte dedemin evine ziyarete giderim, ancak mağdur ile hiç yalnız kalmadım, ben suçlamayı kabul etmem. Her ne kadar benim evimde porno içerikli CD'ler bulunmuş ise de ben nereden geldiklerini bilmiyorum, bu CD'lerin tamamı benim bekarlığımdan kalma CD'lerdir, evimizde internet bağlıdır, ancak ben internetten porno içerikli sitelere girmiyorum, ben evliyim, mağdur ile ilişkiye girmeye ihtiyacım yoktur, suçlamayı kabul etmem, mağdurda livata bulgusu var ise de kimin yaptığını bilmiyorum, ben mağdur ile ilişkiye girmedim. Çocuk okula gitmek istemiyor, zannedersem okuldaki arkadaşları yapmış olabilir. Bu sebeple benim üzerime suç atıyor olabilirler. Bizim aramızda herhangi bir husumet yoktur. Ben babamın ve mağdurların yanına gitsem dahi eşimle birlikte giderim, yalnız gitmem, suçlamayı kabul etmem.", Sorguda; "Emniyette ve C. savcısı huzurunda vermiş olduğum ifademi aynen tekrar ederim, savunmaya ekleyecek bir husus yoktur, suçlamayı kabul etmiyorum, bizim aramızda herhangi bir husumet de yoktur.",
Mahkemede; "Biz mağdur kardeşim... ve üvey annem ile 2000 yılından bu yana ayrı yaşamaktayız. Ben, kız kardeşim Elif, ablam ... ile dedem...in evinde kaldık. 13 Mayıs 2007 yılında evlendim ve evimi çarşıya aldım. Ayrı yaşamakta idim. Babamgille aramızda 4 sokak mesafe bulunmaktadır. Eşimi ...’dan getirdim, aramız olmadığı için de babamgile fazla gidip gelmezdik, bazen ayda bir bazen iki ayda bir eşimle birlikte gelir giderdik, kendileride ailece bize gelirlerdi, aramızda herhangi bir maddi bağlantı da yoktu. Babamgil, Aralık ayında babaannemin rahatsızlığından dolayı ...'a gittiler, ...’un bizde kalmasını istediler, ben de kabul ettim, ..., okul çıkışı dershaneye ve akşam 17.00 sıralarında benim ... yerime geliyor, saat 19.00 sıralarında eve gidiyoruz ve o sıralarda eşim evde bulunmaktadır, ben yemek yiyip tekrar ... yerine dönüyorum, saat 23.00 sıralarında da eve dönüyordum. İkinci gün yine aynı şekilde oldu. Saat 19.30 sıralarında eşim ders çalışmak için öteki odaya geçti. ... Muro’nun filmini aldığını söyledi, diğer odaya geçti, ben de bir ara yanına gittiğimde erotik film olduğunu gördüm, kendisine kızdım, o da dayısı oğlu Fatih’den aldığını söyledi, kendisine kızdım ve ... attım, sinirlendim ve evden çıkıp ... yerine gittim. Saat 23.00 sıralarında eve geldim, ertesi gün yani bizde kaldığının üçüncü günü... öğlen vakti ... yerime geldi, arkadaşı ile ders çalışıp ordan dedesigile gideceğini söyledi, yani annesinin babasıgile gideceğini söyledi, akşam 18.00 sıralarında aradığımda dedesigilde olduğunu söylediler, o günden sonra artık bize gelmedi, kendisine kızdığım zaman babamada söyleyeceğimi kendisine söylemiştim, ancak babama söylemedim. Aradan 4 ay geçti, kendisi rahatsızlanmış, hastaneye ziyaretinede gidemedim. Nisan ayının ilk günlerinde ablam beni aradı, babamın beni ...'yı terk etmem konusunda uyardığını söyledi, ablama sebebini sorduğumda bilmediğini söyledi. Babamı telefonla aradım, cevap vermedi, ertesi gün ablamın yanına gittim, ablam babamı aradığında...’un benim ona cinsel tecavüzde bulunduğumu anlatmış. Ben yalan olduğuna yemin ettim. ... ile yüzleştirilmek istediğimi söyledim, ancak babam ısrarla '...'yı terk etsin.' diyordu, ben ise '...'yı terk edersem, yapmadığım suçu kabul etmiş olurum.' dedim, onları Allah'a havale edip ablamın yanından ayrıldım, aradan 3 gün geçti, ablam telefonla beni arayıp Orduzu otobüs durağına gelmemi söyledi. ...’un hastanede olduğunu, polislerin onun ifadesini aldığını, benim ona cinsel saldırıda bulunduğumu söylediğini beyan etti. Ben atılı suçu işlemedim, suçsuzum, beraat ve tahliyemi talep ediyorum. Ben böyle bir suç olsa idim, bana ...'yı terk et dediklerinde ben ...'yı terk ederdim. (Sanığın soruşturma aşamasındaki savunmaları okundu, soruldu.) Şimdiki savunmam daha ayrıntılı ve doğrudur... Kardeşime karşı herhangi bir cinsel istismarda bulunmadım, sadece yanlış yaptığı hareketten dolayı kendisine müessir fiilde bulundum, bunu da kendi iyiliği için yaptım, bu olay sonrasında da başıma başka bir suçlama gelmesin diye halihazırda ... iline taşındım ve burada ikamet etmekteyim, kendileriyle her türlü ilişkimi de kopardım, bana atılan iftiradan dolayı kendilerini Allah'a havale ettim, şikâyetten vazgeçmiş olmalarına rağmen bütün ilişkimi kopardım, atılı suçu işlemedim, suçsuzum, beraatimi talep ederim.",
Şeklinde savunmada bulunmuştur.
Çocuğun cinsel istismarı suçu, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nun 103. maddesinde;
"(1) Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismar deyiminden;
a) Onbeş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,
b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar,
Anlaşılır.
(2) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Cinsel istismarın üstsoy, ikinci veya üçüncü derecede kan hısmı, üvey baba, evlat edinen, vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, ... hizmeti veren veya koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan diğer kişiler tarafından ya da hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(4) Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehdit kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(5) Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
(6) Suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması hâlinde, onbeş yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur.
(7) Suçun mağdurun bitkisel hayata girmesine veya ölümüne neden olması durumunda, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur." şeklinde düzenlenmiş iken,
28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'un 59. maddesi ile;
"(1) Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlıdır. Cinsel istismar deyiminden;
a) On beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,
b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar,
anlaşılır.
(2) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on altı yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur.
(3) Suçun;
a) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
b) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş veya evlat edinen tarafından,
d) Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya ... hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından,
e) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(4) Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehditle ya da (b) bendindeki çocuklara karşı silah kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(5) Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
(6) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur",
02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 13. maddesi ile de;
"Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza, istismar durumunda on yıldan, sarkıntılık durumunda beş yıldan az olamaz.
Sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlıdır. Cinsel istismar deyiminden;
a) On beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,
b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar,
anlaşılır.
(2) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on altı yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza on sekiz yıldan az olamaz.
(3) Suçun;
a) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
b) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş veya evlat edinen tarafından,
d) Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya ... hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından,
e) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(4) Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehditle ya da (b) bendindeki çocuklara karşı silah kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(5) Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
(6) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur."
Hâlini almıştır.
Görüldüğü gibi 103. maddede çocuğun cinsel istismarı tanımlamış olup birinci fıkraya göre cinsel istismar deyiminden; onbeş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış ile diğer çocuklara karşı cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen bir başka nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar anlaşılmaktadır.
Maddenin ilk fıkrasında çocuğun cinsel istismarı suçunun temel şekli, ikinci fıkrasında ise cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi, suçun temel şekline nazaran daha ağır cezayı gerektiren nitelikli bir hâl olarak yaptırıma bağlanmıştır.
Bu suçun, maddenin birinci fıkrasında düzenlenen basit hâli, çocuğa karşı gerçekleştirilen cinsel davranışın organ ya da sair bir cisim sokulmadan vücut dokunulmazlığının ihlali şeklinde işlenmesi ve kastın da cinsel arzuları tatmin amacına yönelmesi bakımından ikinci fıkrada hüküm altına alman nitelikli hâlinden ayrılır. İkinci fıkradaki nitelikli hâlde maddi unsur, vücuda organ ya da sair bir cisim sokulması olup, failin kastının da bu tür bir eylemin gerçekleştirilmesine yönelik olması gerekmektedir. Suçun temel şeklinin aksine, ikinci fıkrada tanımlanan nitelikli hâlinin oluşabilmesi için eylemin cinsel arzularının tatmini amacına yönelik olması şart değildir.
Üçüncü fıkrada suçun birden fazla kişi tarafından birlikte, insanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle, üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş veya evlat edinen tarafından, vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya ... hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından, kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi nitelikli hâl olarak sayılmıştır. Buna göre çocuğa karşı cinsel istismar eylemi, koruma, bakım ve gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından işlenirse verilecek ceza yarı oranında artırılacaktır.
Dördüncü fıkrada, cinsel istismarın on beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte maruz kaldığı fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan kişilere karşı cebir veya tehdit kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi, cezanın artırılmasını gerektiren nitelikli hâl olarak kabul edilmiştir. Ancak bunun için, uygulanan cebrin en fazla kasten yaralama suçunun temel şeklini oluşturacak boyutta olması gerekir. Bu bakımdan, beşinci fıkraya göre, cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanacaktır.
Öte yandan; amacı, somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden biri de, öğreti ve uygulamada; "suçsuzluk" ya da "masumiyet karinesi" olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede; "in dubio pro reo" olarak ifade edilen "şüpheden sanık yararlanır" ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkumiyetine karar verilebilmesi bakımından gözönünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi hâlinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikle ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti; herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp diğer kısmı gözardı edilerek ulaşılan kanaate değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı ve hiçbir şüphe veya başka türlü oluşa imkân vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
... ili, Merkez ilçesinde ikamet eden ve suç tarihinde 13 yaşını bitirmiş olan mağdur ...’in 07.04.2009 tarihinde mide bulantısı, karın ağrısı ve kusma şikâyetiyle... Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi’ne tedavi amacıyla götürüldüğü, mağdurun aynı gün hastaneye yatışı yapıldığı, hastanede görevli doktor tanık ...’in mağdurla yaptığı görüşmede mağdurun kendisine; 1980 doğumlu ve evli olan baba bir kardeşi sanık ...’in evde yalnız kaldıklarında üzerini soyundurduğunu ve porno CD izlettirdiğini söylemesi üzerine durumu bölüm başkanı olan tanık ...’a bildirdiği ve daha sonra bu olayın hastane tarafından kolluk görevlilerine haber verildiği, 09.04.2009 tarihinde mağdurun kolluk tarafından hastanede alınan beyanında yaklaşık 6 ay önce anne ve babası evde yokken sanık ile evde yalnız kaldıkları dönemde sanığın yatağına gelerek üzerindeki pijamaları çıkarttığını, eliyle poposunu ellediğini, kendi pantolonunu da dizlerine kadar indirip cinsel organını poposuna sokarak fiili livatada bulunduğunu, karşı koymaya çalıştığını ancak başarılı olamadığını, kendisine “Bu olanları bizimkilere anlatırsan seni öldürürüm.” dediğini, daha sonra dedelerinin evinde kimse olmadığı dönemde zorla fiili livatada bulunduğunu, birinde de sanığın işten izin alarak eşinden önce kendi evlerine gelip zorla fiili livatada bulunduğunu, evde yalnız kaldıkları zamanda sanığın internetten porno filmler izlettirip kendisiyle zorla ilişkiye girdiğini, bu tür film CD’lerinin sanığın evindeki bilgisayar masasında mevcut olduğunu, bu zamana kadar sanığın 13-15 kere kendisine zorla fiili livatada bulunduğunu ifade ettiği, mağdurun ifade verirken kustuğu ve ağladığı, mağdurun annesi olan şikâyetçi ...’in de kolluk görevlilerine 09.04.2009 tarihinde verdiği beyanda; yaklaşık 1 hafta önce mağdurun neden ağladığını kendisine sorduğunda, ağabeyi olan sanığın kendisiyle ilişkiye girdiğini, zorla fiili livatada bulunduğunu söylediğini, mağdurun çok ağlaması sebebiyle fazla soru sormadığını, bu durumu eşine anlattığını, eşinin sanığa çok kızdığını ...’yı terk etmesini istediğini, oğlu olan mağdurun bu durum sebebiyle sürekli ağladığını ve psikolojisinin bozulduğunu ifade ettiği, sanığın 10.04.2009 tutuklandığı, sanık ... mağdurun babası olan ... Öncel’in savcılığa verdiği 15.04.2009 tarihli dilekçesi üzerine mağdurun yeniden alınan beyanında ağabeyine yönelik fiili livata iddiasından döndüğü, şikâyetçinin de mağdurun kendisine böyle bir şey anlatmadığını ifade ettiği, mağdur ... şikâyetçinin sanıktan şikâyetçi olmadıkları, sanığın mağduru erotik film izlerken yakalaması üzerine kendisine ... attığını, mağdurun da bu nedenle kendisine iftira attığını söyleyerek atılı suçu kabul etmediği, sanığın ikametinde yapılan aramada bilgisayar masası çekmecesinde 1 adet porno içerikli CD’nin ele geçirildiği, ... Adli Tıp Şube Müdürlüğünce düzenlenen 10.04.2009 tarihli raporda; mağdurun anüs mukozasında saat 12 ve 3 hizasında iyileşmiş küçük nedbelerin görüldüğü, anüs ve çevresinin gaita bulaşıkları ile kaplı olduğu, söz konusu nedbelerin hijyenik koşullara uyulmamasından ötürü olabileceği gibi cisim sokulması sonucunda da olabileceğinin belirtildiği, mağdur ... şikâyetçinin beyanları ile epikriz raporundaki hastalık hikayesinde mağdurun sürekli kabızlığı bulunduğunun belirtildiği anlaşılan olayda;
Mağdurun kolluk tarafından hastanede alınan ifadesinden sonraki aşamalarda sanığın kendisine cinsel istismarda bulunmadığını, ağabeyi olan sanığa iftira attığını söylemesi, mağdurun annesi olan şikâyetçi ...'in kolluk tarafından alınan ifadesinde mağdurun, sanığın kendisine cinsel istismarda bulunduğunu anlattığını söylemesine rağmen sonraki aşamalarda mağdurun kendisine bir şey anlatmadığını, okul değiştirmesi sebebiyle psikolojisinin bozulduğunu beyan etmesi, mağdur ... şikâyetçinin ifadelerinin kendi içinde ve birbiriyle çelişkili olması, sanığın tüm aşamalarda atılı suçu inkar ederek mağdurda erotik film CD'si yakalaması sebebiyle mağdura ... attığı için kendisine iftira atıldığını beyan etmesi ve mağdurun da sanığın bu savunmasını doğrulaması, İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Cinsel İstismar/Saldırı Suçlarının Tespitine İlişkin ... Kurulunca mağdurla yapılan görüşmede de mağdurun sanığa iftira attığını beyan etmesi, ... Adli Tıp Şube Müdürlüğünce düzenlenen raporda; mağdurun anüs ve çevresinin gaita bulaşıkları ile kaplı olduğunun, anüs mukozasında bulunan küçük nedbelerin hijyenik koşullara uyulmaması sebebiyle olabileceği gibi bir cisim sokulması sonucunda da olabileceğinin ancak aralarında ayrım yapılamadığının belirtilmesi, epikriz raporu, mağdur beyanı ve adına düzenlenen reçetedeki ilaçlara göre mağdurun kabızlık şikâyeti bulunması, mağdurun kolluk tarafından alınan beyanında ileri sürdüğü iddialara ilişkin tanık bulunmaması, İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Cümle Tamamlama Testinde evden atılmak ve okuldan alınmaktan çok korktuğunu, anne ve babasının kendisini daha çok sevmesini istediğini söyleyen mağdur hakkında düzenlenen 12.03.2008 tarihli bilgi notunda iki yıldır çok yalan söylediğinin belirtilmesi, bilirkişi Yeşim Saz'ın mağdurda bulantı ve kusmanın kaygı seviyesinin yüksek olmasından kaynaklandığını, kaygının nedeninin tespit edilemeyeceğini ancak mağdurun beyanının çok samimi olmadığını ifade etmesi karşısında; psikotik belirtisiz ağır depresif nöbet geçiren ve kusma şikâyetiyle hastaneye yatırılan mağdurun cinsel istismar sonucu mu psikolojik hastalık geçirdiği, yoksa psikolojik hastalık sebebiyle mi cinsel istismar iddialarında bulunduğu hususunun şüphede kalması ve bu şüphenin de sanık lehine yorumlanması gerektiği, atılı suçlamayı kabul etmediğini söyleyen sanığın savunmalarının aksine, kuşku sınırlarını aşan, mahkûmiyete yeter, şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşıldığından, sanığın üzerine atılı suçu işlediğinin sabit olmadığının kabulü gerekmektedir.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmündeki direnme gerekçesinin isabetli olmadığına, Yerel Mahkeme hükmünün sanığa atılı suçun sabit olmadığının gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Ceza Genel Kurulu Üyesi; sanığa atılı çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçunun sabit olduğu görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
Öte yandan, katılmanın niteliği itibarıyla şahsa sıkı surette bağlı haklardan olması ve Türk Medeni Kanunu’nun ilgili hükümleri birlikte gözetildiğinde; suçun mağduru olan küçük veya kısıtlı, ayırt etme gücüne sahip ise davaya katılma veya katılmama noktasında iradesine bakılacak kişi mağdurun bizzat kendisi olup gerek kanuni temsilcisinin gerek baroca görevlendirilen vekilin bu konudaki beyanının bir önemi olmadığı, ancak suçun mağduru olan küçük veya kısıtlı ayırt etme gücüne sahip değil ise katılma ile ilgili kendisinin iradesinin önemi bulunmayıp böyle bir hâlde, katılma konusundaki haklarını onun yerine kanuni temsilcisinin kullanabileceği, mağdur vekilinin mağdur adına kanun yoluna müracaat edebilmesinin mağdurun katılan sıfatı almasına bağlı olduğu, Kanun’un mağdur vekiline doğrudan küçük adına davaya katılmayı talep etme yetkisi vermediği anlaşıldığından, CMK’nın 234. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde düzenlenen davaya katılmış olma koşuluyla davayı sonuçlandıran kararlara karşı kanun yoluna başvurma hakkına sahip olma koşulunun gerçekleşmemesi karşısında, mağdur vekilinin mağdur adına davaya katılma ve hükmü temyiz etme hakkı bulunmadığından, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmüne yönelik temyiz isteminin reddine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 21.03.2019 tarihli ve 431-105 sayılı hükmüne yönelik temyiz hakkı bulunmayan mağdur vekilinin vaki temyiz talebinin, 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE, direnme kararına konu hükmün incelenmesinin Cumhuriyet savcısı ve sanık müdafisi tarafından yapılan temyiz istemleriyle SINIRLI OLARAK YAPILMASINA,
2- ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 21.03.2019 tarihli ve 431-105 sayılı direnme kararına konu hükmündeki sanığa atılı çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçunun sabit olduğuna ilişkin direnme gerekçesinin İSABETLİ OLMADIĞINA,
3- ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 21.03.2019 tarihli ve 431-105 sayılı hükmünün, sanığa atılı çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçunu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığından beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 19.04.2022 tarihinde yapılan müzakerede mağdur vekilinin temyiz talebinin reddi yönünden oy birliğiyle, sanığa atılı çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçunun sabit olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık konusu yönünden ise oy çokluğuyla karar verildi.
...
...
...
...
...
...
...
...
...
Direnme isabetli
...
Direnme isabetli
...
...
...
...
...
...
...
...
Yazı İşleri Müdürü.
F.O