Esas No: 2017/358
Karar No: 2022/292
Karar Tarihi: 21.04.2022
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/358 Esas 2022/292 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2017/358 E. , 2022/292 K."İçtihat Metni"
Yargıtay Dairesi : 11. Ceza Dairesi
Sanık ... hakkında kamu görevlisinin resmî belgede sahteciliği suçundan 5 kez cezalandırılması talebiyle açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, sanığın değişen suç vasfına göre TCK’nın 257/1, 43/1, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 1 yıl 15 gün, TCK’nın 257/1, 43/1, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 1 yıl 1 ay 10 gün ve TCK’nın 257/1, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin ... (Kapatılan) 4. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 30.11.2010 tarihli ve 211-331 sayılı hükümlerin, sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince 18.02.2015 tarih ve 3929-21092 sayı ile;
"...Suç tarihinde ... İlçesi Asayiş Büro Amiri olarak görev yapan sanık ...'ün, herhangi bir soruşturma bulunmadığı halde diğer sanığın, katılanın ve şikayetçilerin haklarında sanki ... Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturmalar yürütülüyormuş gibi değişik tarihlerde yazdığı müzekkerelerle bahsi geçenlerin cep telefonlarıyla ilgili HTS raporlarını Telekomünikasyon İletişim Başkanlığından istemekten ibaret oluşa uygun olarak sübutu kabul edilen eylemlerinin kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği suçlarını... oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde sanıkların görevi kötüye kullanmak suçlarından mahkümiyetlerine hükmolunması" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, sanığın TCK’nın 204/2, 43/1, 62 ve 53. maddeleri uyarınca ayrı ayrı iki kez 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, ayrıca TCK’nın 204/2, 62 ve 53. maddeleri uyarınca da 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, ancak CMUK’nın 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakkı gözetilerek sırasıyla ayrı ayrı 1 yıl 15 gün, 1 yıl 1 ay 10 gün ve 10 ay hapis cezaları ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin ... 21. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 09.06.2015 tarihli ve 26-106 sayılı hükümlerin, sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince 27.12.2016 tarih ve 8085-8802 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 15.02.2017 tarih ve 7073 sayı ile;
"...Yüksek Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nin 27/12/2016 gün ve 2015/8085 Esas, 2016/8802 Karar sayılı ilamı ile; sanık ... hakkında 'Kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği' suçlarından dolayı verilen hükümlerin onanmasına karar verilmiş ise de;
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 22.04.2014 gün, 2013/11-397 Esas, 2014/202 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, 765 sayılı TCK ile 5237 sayılı TCK'nun 'Kamu güvenine karşı suçlar' bölümünde düzenlenen ve belgenin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi ile kamu güveninin sarsıldığı kabul edilerek suç sayılıp yaptırıma bağlanan 'Resmi belgede sahtecilik' suçunun hukuki konusunun 'kamu güveni' olması, suçun işlenmesi ile kamu güveninin sarsılması dışında, bir veya birden fazla kişi de haksızlığa uğrayıp, suçtan zarar görmesi halinde dahi, suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamının, diğer bir ifadeyle kamunun olduğuna dair kabulünün etkilenmeyeceği, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağının kabulü gerekeceğinden;
Aynı suç işleme kararı kapsamında ve kısa aralıklarla, haklarında soruşturma bulunmayan farklı gerçek kişilere ait telefon numaralarına ait HTS raporlarının düzenlettirilmesi için düzenlenmiş olan sahte resmi belgeler yönünden, somut olayda;
- Hakkında bir soruşturma bulunmadığı halde varmış gibi müşteki ...'ın telefonuyla ilgili HTS raporlarını Telekomünikasyon İletişim Başkanlığından istemek için 27/05/2009 ve 10/09/2009 tarihlerinde düzenlenmiş olan sahte resmi belgelerin düzenlenmesi eylemleri,
- Haklarında soruşturma bulunmadığı halde varmış gibi müştekiler ... ve ... ...'ün telefonlarıyla ilgili HTS raporlarını Telekomünikasyon İletişim Başkanlığından istemek için 06/04/2009 ve 15/05/2009 tarihlerinde düzenlenmiş olan sahte resmi belgelerin düzenlenmesi eylemleri,
- Hakkında bir soruşturma bulunmadığı halde varmış gibi Müşteki ...'nın kullanımında olan... isimli şahsa ait telefon ile ilgili HTS raporlarını Telekomünikasyon İletişim Başkanlığından istemek için 10/09/2009 tarihinde düzenlenmiş olan sahte resmi belgenin düzenlenmesine ilişkin eylem olmak üzere;
Tüm bu eylemlerin 'teselsül eden tek bir kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği' suçunu oluşturacağı gözetilmeden, mahkemece sanık ... hakkında yazılı şekilde 3 kez mahkumiyet hükümleri kurulmuş olması yasaya aykırı olduğundan;
... 21. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 09/06/2015 tarih ve 2015/26 Esas, 2015/106 Karar sayılı kararı ile; sanık ...'e; 'Kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği' suçlarından dolayı verilmiş olan mahkumiyet hükümlerinin bozulmasına karar verilmesi yerine onanmasına karar verilmiş olması nedeniyle;
Yüksek Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nin 27/12/2016 gün ve 2015/8085 Esas, 2016/8802 Karar sayılı ilamının, ... 21. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 09/06/2015 tarih ve 2015/26 Esas, 2015/106 Karar sayılı kararı ile; sanık ...'e; 'Kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği' suçlarından dolayı verilmiş olan mahkumiyet hükümlerinin onanmasına ilişkin kısmına yönelik olarak itiraz talebinde bulunulması gerektiği...' görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 11. Ceza Dairesince 06.03.2017 tarih ve 1492-1620 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İtirazın kapsamına göre inceleme, sanık ... hakkında kamu görevlisinin resmî belgede sahteciliği suçundan kurulan mahkûmiyet hükümleri ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında iddianameye konu eylemlerin bir bütün hâlinde değerlendirilerek tamamı yönünden zincirleme suç hükümlerinin uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Katılan ...’ın ... Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği 14.11.2009 tarihli şikâyet dilekçesi ile; aralarında boşanma davası bulunan inceleme dışı sanık ... (Aysan) Bülbül’ün tüm mal varlığını istediğine dair konuşmayı yaparken elindeki telefonu sallayarak kendisine “Malları bana vereceksin, yoksa seni yakarım, her şeyini biliyorum.” dediğini, bunun üzerine kullanmakta olduğu 0532 546 01 06 numaralı hattına ilişkin olarak Turkcell’den istediği fatura dökümlerinde 0505 450 11 76 numaralı telefon hattı tarafından dinlendiğinin anlaşıldığını, daha sonra ... yerinde yaptığı konuşmaların da kendisine aktarılması üzerine çalışanıyla beraber yaptığı araştırmada prizde bir dinleme cihazının bulunduğunu tespit ettiğini, eşinin bunu tek başına yapamayacağını fark ettiğini, kendisini illegal şekilde dinleyen kişiler hakkında gerekli soruşturmanın yapılmasını istediğini beyanla şikâyetçi olduğu ve ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/61861 sayılı soruşturmasının bu şekilde başladığı,
Katılan ...’ın ... yerindeki dörtlü prizin içerisinde bulunan.... imei numaralı telefon makinesine takılmış ....numaralı hat üzerinden oluşturulan düzenekle ... yerinin illegal yolla dinlendiğinin tespit edilmesi üzerine, bu hattın ve katılanın kullanımındaki....numaralı hattın alınan HTS raporları incelenerek düzenlenen 11.02.2010 tarihli HTS döküm inceleme tutanağı ve 17.02.2010 tarihli inceleme tutanağıyla sanık ...’ün kullanımında olduğu tespit edilen .... numaralı hatlar üzerinden incelemeye konu edilen hatlarla iletişime geçilerek ortam dinlemesi yapıldığının tespit edilmesi üzerine sanığın ... yeri olan ... İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliği odasında yapılan arama sonucunda tanzim edilen 08.01.2010 tarihli arama ve el koyma tutanağına göre; arama yapıldığı esnada saat 12.10’da 155 ihbar hattını arayan ve kimliğini açıklamayan bir şahsın “... adlı kişi evliliğini sona erdirmek için boşanma davası açtı. Bu boşanma davasında kocasının mal varlığına konabilmek için ... Asayiş Büro Amiri ... tarafından yönlendirilmekte. Geçenlerde ... Asayiş Büro Amiri ...’ün makam odası Organize Şube tarafından arandı. ... Asayiş Büro Amiri ... yasa dışı olarak savcılıktan temin ettiği ...’ın kocasına ait telefon konuşma ayrıntı bilgileri şu an masanın üstündeki dosyada.” şeklindeki ihbarda bulunduğu, ihbar doğrultusunda yapılan aramada belirtilen evrakın bulunamadığı, büro mukayyidi polis memuru ...’ya ihbarın içeriği ile bilgisinin sorulduğu, ...’nın da kendi çalışmış olduğu bilgisayarında TİB dökümleri ile ilgili yazışmalara ait dosya bulunduğunu beyan etmesi üzerine incelenen bu dosyanın içerisinde katılan ...’ın kullanımında bulunan 0532 546 01 06 ve inceleme dışı sanık ... (Aysan) Bülbül’ün 0 533 334 10 87 numaralı telefonlarına ilişkin HTS raporlarının talep edildiğine dair yazıların bulunduğu, ... (Aysan) Bülbül’ün telefon hattına dair yazıların ... Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben ... İlçe Emniyet Müdürlüğünün 2009/2025 sayısı ile yazıldığı, belirtilen sayılı yazının ... Asayiş Büro Amirliği kayıtları tetkikinde polis memuru ... isimli şahsa ait izin yazısı olduğunun görülmesi üzerine bu yazının fotokopisine ve ilgili HTS raporu talep yazıları çıktılarına el konulduğu,
Elde edilen bu deliller üzerine ... Cumhuriyet Başsavcılığınca 2010/439 soruşturma sayılı ... bu soruşturmanın başlatıldığı,
Katılan ...’ın kullanımında bulunan .... ve inceleme dışı sanık ... (Aysan) Bülbül’ün kullanımında bulunan 0533 334 10 87 numaralı telefon hatları ile ilgili 2009 yılı içerisinde Telekomünikasyon İletişim Başkanlığından HTS raporu talep eden kurum ve kuruluşların tespit edilmesi ve belirtilen telefon numaraları ile ilgili yapılan yazışmaların birer suretinin gönderilmesinin istenmesi üzerine adı geçen Kurum tarafından 19.01.2010 tarihli yazı ekinde 08.01.2010 tarihinde yapılan aramada ...’nın bilgisayarından çıktı olarak alınan iki adet HTS raporu talebi de dahil olmak üzere belirtilen hatlara ilişkin HTS raporlarının istendiği dört adet HTS raporu talep yazısı ile Kurum tarafından verilen cevapların birer nüshasının gönderildiği, ... (Aysan) Bülbül’ün kullanımında olan telefon numarasının istendiği HTS raporu talep yazılarıyla birlikte şikâyetçi ... ...’ün kullanımında olan 0532 575 17 45 ve 0532 582 49 53 numaralı hatlara ilişkin dökümlerin de istendiğinin görüldüğü,
Gönderilen bu HTS raporu talep yazılarından;
1- ... İlçe Emniyet Müdürlüğünün ...04.2009 tarihli ve 2009/2025 sayılı olarak görünen yazısının; ...numaralı hatlara ilişkin 01.03.2009 ve 06.04.2009 tarihleri arasında yapılan görüşmelerin arayan/aranan abonelerinin açık adres ve kimlik bilgilerinin baz istasyonları ile birlikte tespit edilerek ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/2063 sayılı dosyasına iletilmek üzere ... İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliğine ivedi gönderilmesi için Türk Telekomünikasyon Kurumu AŞ’ye gerekli talimatın verilmesi talebiyle ... Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben düzenlenen ve sanık ... adına açılmış imza bölümünde bir adet imza bulunan yazı olduğu,
Bu yazının alt orta kısmında yer alan 06.04.2009 tarihi altında “... ... Cumhuriyet Savcısı 35280” ibareli kaşe, mühür ve bir adet imzanın bulunduğu,
2- ... İlçe Emniyet Müdürlüğünün 15.05.2009 tarihli ve 2009/2025 sayılı olarak görünen yazısının; 0532 575 17 45, 0532 582 49 53 ve 0533 334 10 87 numaralı hatlara ilişkin 01.01.2009 ve 01.03.2009 tarihleri aralığında bu hatları arayan, bu hatlardan aranan görüşmelerin tespiti ile görüşmelerin yapıldığı baz istasyonları ve görüşme yapanların açık kimlik – adresleri tespit edilerek ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/2065 sayılı dosyasına iletilmek üzere ... İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliğine ivedi gönderilmesi için Türk Telekomünikasyon Kurumu AŞ’ye gerekli talimatın verilmesi talebiyle ... Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben düzenlenen ve sanık ... adına açılmış imza bölümünde bir adet imza bulunan yazı olduğu,
Bu yazının alt orta kısmında yer alan 15.05.2009 tarihi altında “... ... Cumhuriyet Savcısı ...” ibareli kaşe, mühür ve bir adet imzanın bulunduğu,
3- ... İlçe Emniyet Müdürlüğünün 27.05.2009 tarihli ve 2009/536 sayılı olarak görünen yazısının... numaralı hatta ilişkin 01.01.2009 ve 27.05.2009 tarihleri aralığında bu hat ile yapılan görüşmelerin aranan ve arayan numaraların, bu numaraların sahiplerinin açık kimlik ve adreslerinin görüşmelerin yapıldığı baz istasyonlarının bulunduğu yer imleri ile birlikte tespit edilerek ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/4687 sayılı dosyasına iletilmek üzere ... İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliğine ivedi gönderilmesi için Türk Telekomünikasyon Kurumu AŞ’ye gerekli talimatın verilmesi talebiyle ... Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben düzenlenen ve sanık ... adına açılmış imza bölümünde bir adet imza bulunan yazı olduğu,
Bu yazının alt orta kısmında yer alan 27.05.2009 tarihi altında “... ... Cumhuriyet Savcısı 35280” ibareli kaşe, mühür ve bir adet imzanın bulunduğu,
4- ... İlçe Emniyet Müdürlüğünün 10.09.2009 tarihli ve 2009/7321 sayılı olarak görünen yazısının; 0532 546 01 06 numaralı hatta ilişkin 10.08.2009 ve 10.09.2009 tarihleri aralığında bu hattı arayan ve bu hat tarafından aranan numaraların, bu numaraların sahiplerinin açık kimlik ve adreslerinin, görüşmelerin yapıldığı baz istasyonlarının tespit edilerek ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/7321 sayılı dosyasına iletilmek üzere ... İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliğine ivedi gönderilmesi için Türk Telekomünikasyon Kurumu AŞ’ye gerekli talimatın verilmesi talebiyle ... Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben düzenlenen ve sanık ... adına açılmış imza bölümünde bir adet imza bulunan yazı olduğu,
Bu yazının alt orta kısmında yer alan 10.09.2009 tarihi altında “... Cumhuriyet Savcısı” ibareli kaşe, mühür ve bir adet imzanın bulunduğu,
İddianameye konu bu dört adet HTS raporu talep yazısı asıllarının ... Cumhuriyet Başsavcılığının 08.02.2010 tarihli yazısı ile Telekomünikasyon İletişim Başkanlığından istenmesi üzerine adı geçen Kurumca verilen 18.02.2010 tarihli cevap yazısında; Başkanlıklarında 06.04.2009 onay tarihli olan yazı aslının bulunduğunun, diğer üç yazının ise faks aracılığıyla Başkanlıklarına ulaştığının belirtildiği, yazı ekinde 06.04.2009 onay tarihli yazı aslı ve faks aracılığıyla Başkanlıklarına ulaşan üç adet yazı nüshasının gönderildiği,
... İlçe Emniyet Müdürlüğünün 22.03.2010 tarihli yazısında; 15.05.2009 tarihli ve 2009/2025, 27.05.2009 tarihli ve 2009/536 ile 10.09.2009 tarihli ve 2009/7321 sayılı HTS raporu talep yazıları asılları ve/veya fotokopilerinin Asayiş Büro Amirliği arşiv kayıtlarında ve evrak kayıt defterinde bulunamadığı bilgilerinin yer aldığı,
10.03.2010 tarihli tutanağa göre; 06.04.2009, 15.05.2009, 27.05.2009 ve 10.09.2009 (0532 546 01 06 numaralı hatla ilgili) tarihli HTS raporu talep yazılarındaki imzalar gösterilerek sanık ...’e bu imzaların kendisine ait olup olmadığının sorulduğu, sanığın da “06.04.2009, 15.05.2009 ve 10.09.2009 tarihli HTS raporu talep yazılarındaki imzalar bana aittir. 27.05.2009 tarihli HTS rapor talebi yazısındaki imza bana ait değildir. 2009 yılının 4. ayında ve 9. ayında attığım imzalarda farklılık vardır. Ancak her iki imza da bana aittir. 2009 yılının 6. ayında farklı bir imza kullanıyordum, daha sonra imzamı değiştirdim ve imza olarak adımı el yazımla yazmaya başladım.” şeklinde cevap verdiği,
26.03.2010 tarihli tutanağa göre; iddianameye konu edilen ve Telekomünikasyon İletişim Başkanlığına faks aracılığı ile gönderilen üç adet HTS raporu talep yazıları üzerindeki faks numaraları ile ilgili yapılan çalışmalarda, 0212 323 51 51 sayılı numaranın ... İlçe Emniyet Müdürlüğüne, 0212 242 16 81 sayılı numaranın ise ... Adliyesine kayıtlı olduğunun anlaşıldığı,
27.04.2010 tarihli HTS döküm inceleme tutanağında; iddianameye konu edilen ve Telekomünikasyon İletişim Başkanlığına faks aracılığı ile gönderilen üç adet HTS raporu talep yazıları üzerindeki faks bilgileri incelendiğinde, 15.05.2009 ve 27.05.2009 tarihli HTS raporu talep yazılarının ... İlçe Emniyet Müdürlüğüne kayıtlı.... numaralı faks cihazından, 10.09.2009 tarihli ve 2009/7321 sayılı yazının ise ... Adliyesine kayıtlı 0212 242 16 81 numaralı faks cihazından çekildiğinin görüldüğü, söz konusu faks cihazlarına ait numaralara ilişkin HTS dökümleri alınarak yapılan incelemede, ... İlçe Emniyet Müdürlüğüne kayıtlı... numaralı faks cihazından 15.05.2009 tarihinde saat 12.06.43’te Telekomünikasyon İletişim Başkanlığının kullanımında bulunan 0312 ...numaralı faks cihazının arandığı ve cihazın 48 ... açık kaldığı, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığınca dosya içerisine gönderilen 15.05.2009 tarihli yazı üzerindeki bilgilere bakıldığında da yazının 15.05.2009 tarihinde saat 12.07.40’da fakslandığını gösterir bilgilerin yer aldığı, ... İlçe Emniyet Müdürlüğüne kayıtlı ..numaralı faks cihazından 27.05.2009 tarihinde saat 15.16.18’de yine Telekomünikasyon İletişim Başkanlığının kullanımında bulunan ....numaralı faks cihazının arandığı ve cihazın 83 ... açık kaldığı, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığınca dosya içerisine gönderilen 27.05.2009 tarihli yazı üzerindeki bilgilere bakıldığında da yazının 27.05.2009 tarihinde saat 15.17.55’te fakslandığını gösterir bilgilerin yer aldığı, ... Adliyesine kayıtlı... 81 numaralı faks cihazından 10.09.2009 tarihinde saat 16.51.50’de Telekomünikasyon İletişim Başkanlığının kullanımında bulunan.... numaralı faks cihazının arandığı ve cihazın 44 ... açık kaldığı, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığınca dosya içerisine gönderilen 10.09.2009 tarihli ve 2009/7321 sayılı yazı üzerindeki bilgilere bakıldığında da yazının 10.09.2009 tarihinde saat 16.54.42’de fakslandığını gösterir bilgilerin yer aldığı, sonuç olarak söz konusu faks yazıları üzerindeki tarih ve saat bilgileri ile ... İlçe Emniyet Müdürlüğü ve ... Adliyesi faks cihazlarının HTS dökümlerindeki bilgilerin birbirleriyle uyuştukları, usulsüz istenen 15.05.2009 ve 27.05.2009 tarihli HTS raporu talep yazılarının ... İlçe Emniyet Müdürlüğünden, 10.09.2009 tarihli ve 2009/7321 sayılı HTS raporu talep yazısının ise ... Adliyesinden fakslandığı tespitlerine yer verildiği,
... Cumhuriyet Başsavcılığında usulsüz HTS dökümü alınmasına ilişkin soruşturmanın genişletilmesi sonucunda yine usulsüz istendiğine dair kuvvetli şüphe bulunan 0539 973 25 02 numaralı hatta ilişkin HTS raporu talep yazısı aslının veya faksla gönderilen kısmının ... Cumhuriyet Başsavcılığının 25.03.2010 ve 06.04.2010 tarihli yazılarıyla istenmesi üzerine Telekomünikasyon İletişim Başkanlığının 09.04.2010 tarihli yazısı ile iddianameye konu edilen sahte belgelerden beşincisi olan belge aslının gönderildiği,
İddianameye konu edilen sahte belgelerden beşincisi olan ve ... İlçe Emniyet Müdürlüğünün 10.09.2009 tarihli ve 2009/1261 sayılı olarak görünen yazısının; 0539 973 25 02 numaralı hatta ilişkin 01.06.2009 ile 15.06.2009 tarihleri aralığında bu hattı arayan, bu hat tarafından aranan görüşmelerin, arayan ve aranan hat sahiplerinin açık kimlik ve adreslerinin, görüşmelerin yapıldığı baz istasyonlarının tespit edilerek ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/7355 sayılı dosyasına iletilmek üzere ... İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliğine ivedi gönderilmesi için Türk Telekomünikasyon Kurumu AŞ’ye gerekli talimatın verilmesi talebiyle ... Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben düzenlenen ve sanık ... adına açılmış imza bölümünde bir adet imza bulunan yazı olduğu,
Bu yazının alt orta kısmında yer alan 10.09.2009 tarihi altında “... Cumhuriyet Savcısı” ibareli kaşe, el yazısı ile yazılmış “...” yazısı, mühür ve bir adet imzanın bulunduğu,
... Emniyet Müdürlüğünün 20.04.2010 tarihli yazısına göre; 0539 973 25 02 numaralı telefon hattının 02.05.2007 tarihinden itibaren bilgi sahibi... isimli şahsa ait olduğunun tespit edildiği,
... Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 12.03.2010 tarihli bilirkişi raporunda; 06.04.2009 onay tarihli “Adres Tespitleri” konulu belgedeki “Hacı ... ... Asayiş Büro Amiri Başkomiser” ibareleri üzerinde atılı bulunan imzanın sanık ...’ün eli ürünü olduğu,
... Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 14.04.2010 tarihli bilirkişi raporunda da; 10.09.2009 tarihli ve 2009/1261 sayılı “Tespit” konulu belgedeki “Hacı ... ... Asayiş Büro Amiri Emniyet Amiri” ibareleri üzerinde atılı bulunan imzanın sanık ...’ün eli ürünü olduğu,
Kanaatine varıldığı,
- ... İlçe Emniyet Müdürlüğünün ...04.2009 tarihli (06.04.2009 savcılık onay tarihli) ve 2009/2025 sayılı olarak görünen yazısı yönünden dosya içerisinde yer alan bilgi, belge ve araştırmalar incelendiğinde;
Belgenin evrak sayısı olarak belirtilen 2009/2025 numaralı belgenin aslında ... İlçe Emniyet Müdürlüğünde görev yapan polis memuru ...’nın izin dönüşü göreve başladığına dair düzenlenen 21.07.2009 tarihli belge olduğunun tespit edildiği,
...04.2009 tarihli (06.04.2009 savcılık onay tarihli) ve 2009/2025 sayılı olarak görünen yazıda bahsedilen ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/2063 soruşturma sayılı evrak içeriğini inceleyen polis memurlarınca düzenlenen 08.01.2010 tarihli tutanak başlıklı belgede; ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/2063 soruşturma sayılı evrakı ile ilgili tahkikatın ... Asayiş Büro Amirliği tarafından yapıldığının, evrak içeriğinde şikâyetçi olarak Koleksiyon Tasarım Mobilya ve Orman Ürünleri San. AŞ vekili Avukat Nagihan Sağlamtürk isimli şahsın şüpheli EC mimarlık Taah. Tic. Ltd. Şti. yetkilileri hakkında vermiş olduğu şikâyet dilekçesinin bulunduğunun, Hızır Ekşi, Seda Ekşi ve Emine Kekeç isimli şahısların şüpheli olarak ifadelerinin alındığının ve tahkikat evrakının ikmalen .../04/2009 tarihinde ... Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiş olduğunun belirlendiği,
Polis memurlarınca düzenlenen 19.01.2010 tarihli inceleme tutanağında; incelenen ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/2063 soruşturma sayılı dosyasının nitelikli dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarını konu aldığı, ...04.2009 tarihli (06.04.2009 savcılık onay tarihli) ve 2009/2025 sayılı olarak görünen HTS raporu talep yazısının veya TİB’den gelen herhangi bir dökümün dosya içerisinde bulunmadığı, dosyadaki şikâyetçinin ifadesinde telefon numarası olarak 0532 470 87 87 numaralı hattan bahsettiği tespitlerine yer verildiği,
- ... İlçe Emniyet Müdürlüğünün 15.05.2009 tarihli ve 2009/2025 sayılı olarak görünen yazısı yönünden dosya içerisinde yer alan bilgi, belge ve araştırmalar incelendiğinde;
Belgenin evrak sayısı olarak belirtilen 2009/2025 numaralı belgenin aslında ... İlçe Emniyet Müdürlüğünde görev yapan polis memuru ...’nın izin dönüşü göreve başladığına dair düzenlenen 21.07.2009 tarihli belge olduğunun tespit edildiği,
15.05.2009 tarihli ve 2009/2025 sayılı olarak görünen yazının metin kısmında bahsedilen ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/2065 soruşturma sayılı evrak içeriğini inceleyen polis memurlarınca düzenlenen 08.01.2010 tarihli tutanak başlıklı belgede; ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/2065 soruşturma sayılı evrakına dair tahkikatın, şikâyetçi ... Aydemir isimli şahsın çalınan cep telefonu ile ilgili olarak 11.03.2009 tarihinde ... Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığı müracaat neticesinde ... Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma olduğunun, bu tahkikat yönünden ... Asayiş Büro Amirliği tarafından yapılan bir işlem olmadığının belirlendiği,
Polis memurlarınca düzenlenen 19.01.2010 tarihli inceleme tutanağında; incelenen ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/2065 soruşturma sayılı dosyasının konusunun cep telefonu hırsızlığı olduğu, olayın herhangi bir polis merkezine veya ... Asayiş Büro Amirliğine havale edilmediği, şikâyetçi ... Aydemir’in ifadesinin savcılıkta alındığı ve bu şahsın alınan ifadesinde 354 849 024 575 294 imei numarası ile 0545 405 48 75 numaralı telefon hattına dair beyanda bulunduğu, dosya içerisinde suça konu ... İlçe Emniyet Müdürlüğünün 15.05.2009 tarihli ve 2009/2025 sayılı olarak görünen HTS raporu talep yazısında belirtilen 0532 575 17 45, 0532 582 49 53 ve 0533 334 10 87 numaralı hatlara ilişkin bir bilgi olmadığı ve herhangi bir HTS raporu talep yazısının da bulunmadığı, yalnızca şikâyetçinin bildirmiş olduğu imei numarasının Turkcell, Avea ve Vodafone Şirketlerinden sorulduğu tespitlerine yer verildiği,
- ... İlçe Emniyet Müdürlüğünün 10.09.2009 tarihli ve 2009/7321 sayılı olarak görünen ve içeriğinde de ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/7321 soruşturma sayılı dosyası ilgi tutulan yazısı yönünden dosya içerisinde yer alan bilgi, belge ve araştırmalar incelendiğinde;
... Cumhuriyet Savcılığının 2009/7321 soruşturma sayılı dosyasının soruşturma savcısı olan İdris Kurt, incelemeye konu dosyanın soruşturma savcısı ... ve Yazı İşleri Müdürü Akide Ermehan’ın birlikte düzenledikleri 29.03.2010 tarihli tutanakta; ... İlçe Emniyet Müdürlüğünün 10.09.2009 tarihli ve 2009/7321 sayılı olarak görünen HTS raporu talep yazısına cevaben Telekomünikasyon İletişim Başkanlığınca gönderilen 11.09.2009 tarihli ve 253921 sayılı yazı fotokopisi, ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/7321 sayılı soruşturmasını yürüten Cumhuriyet savcısının İdris Kurt olması nedeniyle adı geçen Cumhuriyet savcısı isminin baş harfleri ilgi tutularak görevli memurca yazılıp dosyasına konulmak üzere verildiğinin, Cumhuriyet savcısınca bu belgenin incelemekte olduğu 2009/7321 soruşturma sayılı dosya ile ilgisinin olmadığının tespit edilmesi üzerine gereğinin yapılması için müracaat büroda görevli Cumhuriyet savcısı ...’na bırakıldığının ve Cumhuriyet savcısı ... tarafından da söz konusu bu evrakın ... bu incelemeye konu dosya içerisine konulduğunun belirtildiği,
- ... İlçe Emniyet Müdürlüğünün 10.09.2009 tarihli ve 2009/1261 sayılı olarak görünen yazısı yönünden dosya içerisinde yer alan bilgi, belge ve araştırmalar incelendiğinde;
Polis memurlarınca düzenlenen 19.01.2010 tarihli inceleme tutanağında; ... İlçe Emniyet Müdürlüğünün 10.09.2009 tarihli ve 2009/1261 sayılı olarak görünen HTS raporu talep yazısında belirtilen 0539 973 25 02 numaralı telefon hattına ilişkin bir bilgiye incelenen ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/7355 soruşturma sayılı dosyasında rastlanmadığı, savcılık dosyasındaki şikâyetçi ifade tutanağında 351 575 021 243 338 imei numarası ile 0505 675 01 20 numaralı telefon hattının belirtildiği,
... Cumhuriyet Başsavcılığının Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne hitaben yazdığı 26.04.2010 tarihli yazıda; 0539 973 25 02 numaralı hatta ilişkin 2009/7355 ve 2009/6952 soruşturma evrakının incelenmesinde HTS raporlarının bulunmadığının anlaşıldığının belirtildiği,
Dosya içerisine giren ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/7355 soruşturma sayılı dosyasının evden hırsızlık suçuna ilişkin bir dosya olduğunun, şikâyetçisinin ... Yakay isminde bir şahıs olduğunun, şikâyetin konusu olarak evden çalınan telefona ait 351 575 021 243 338 imei numarası üzerinden istenen HTS raporu talep yazısı cevabında da 0539 973 25 02 numaralı hatta ilişkin bir bilginin bulunmadığının görüldüğü,
Anlaşılmıştır.
Katılan ... aşamalarda; inceleme dışı sanık ... Aysan’ın resmî nikahlı eşi olduğunu, ... ile aralarında boşanma davalarının bulunduğunu, boşanma davası sırasında ...’ın mal varlığına tedbir koydurduğunu, ... ve yanılmıyorsa Timur Şen isimli avukatı ile yaptığı görüşmelerde bu şahısların kendisine bütün telefonlarının dinlendiğini, her şeyin ortaya çıktığını söylediklerini, kendisine şantaj yaptıklarını, bu görüşmelerde HTS raporlarının istendiği ve buna sanık ...’ün aracı olduğu konusunda herhangi bir şey söylemediklerini, sadece telefonlarının dinlendiğini ve her şeyinin bilindiğini söylediklerini, o zaman her şeyi öğrendiğini, o tarihlerde herhangi bir adli soruşturma geçirmediğini, telefonunun görüşme dökümlerini gayri resmî olarak isteyen sanık ...’den şikâyetçi olduğunu, suça konu belgeleri sanığa inceleme dışı sanık ...'ın düzenlettirdiği düşündüğünü, sanık ...’den kesinlikle telefon dökümü kaydı istemediğini, sanıkla bir bağlantısının ve samimiyetinin olmadığını, ...’ın sanık hakkında “Bizim için şunu yapıyordu, bunu yapıyordu.” gibi beyanları nedeniyle kendisiyle bir kaç kez mağazalarında görüştüğünü, bir kez de kendisini kahvaltıya götürdüklerini, ayrıca bir kere de şikâyetçi ... ... ile birlikte eşi ...’ın doğum gününe geldiklerini ancak kendisinin davetlisi olmadıklarını, şikâyetçi olduğunu,
Şikâyetçi ... ... soruşturma evresinde; belirtilen tarihlerde herhangi bir soruşturma geçirmediğini, 0532 582 49 53 numaralı hattın kendisine ait olduğunu, ayrıca HTS dökümü istenen 0532 575 17 45 numaralı hat avukatlığını yaptığı müvekkili Bülent Açıkel adına kayıtlı ise de HTS dökümü istendiği tarihlerde bu hattın kendi kullanımında olduğunu, sanık ... ile 2007 yılında bir müvekkili için Emirgan Karakoluna gittiğinde tanıştığını, arkadaşlıklarının o tarihlerde başladığını, dönem dönem görüştüklerini, ... Asayiş Büro Amirliğine tayini çıktığında bir defa yanına gittiğini, inceleme dışı sanık ... (Aysan) Bülbül’ü çok iyi çevresi olan, bu çevresi sayesinde sanığın önce Emirgan Polis Merkezi Amirliğine, daha sonra da ... Asayiş Büro Amirliğine tayinin yaptıran, şirketi bulunan, maddi durumu yerinde olan bir şahıs olarak kendisi ile tanıştırdığını, daha sonra üçünün birlikte buluşup görüşmeye başladıklarını, 2009 yılının Ocak ayında ...’ın kendisini arayarak eşinden boşanmak istediğini söyleyerek bu konu ile ilgili görüşmeyi talep ettiğini, bunun üzerine sanık, inceleme dışı sanık ... ve kendisinin Tarabya’da bir restoranda görüştüklerini, bu görüşmelerinde ...’ın eşine boşanma davasını açmak istediğini söylediğini, kendisinden vekili olmasını istediğini, kendisinin de arkadaşı olması nedeniyle bu davaya bakamayacağını ...’a söylediğini, başka bir avukata yönlendirdiğini, ...’ın o avukatı beğenmediğini, sanık ve ...’ın ısrarları üzerine ...’ın vekilliğini bahsettiği görüşmeden kısa bir süre sonra kabul ettiğini, vekilliği kabul ettikten sonra gün aşırı ... (Aysan) Bülbül, sanık ve kendisinin saat 17.00’den sonra Tarabya’daki restoranlarda buluştuklarını, bu buluşmaları bazen sanığın, bazen de ...’ın ayarladığını, bu görüşmelerin yaklaşık iki hafta kadar sürdüğünü, görüşmelerde sanık ve ...’ın davada kullanabilecekleri delillerden bahsettiklerini, daha sonra ...’ın bu üçlü görüşmelerden rahatsız olduğunu belirterek kendisiyle teke tek görüşmek istediğini söylediğini, yalnız bu görüşmelerden sanığın haberinin olmayacağını, kendisinin sanığa söylememesini istediğini, eldeki bilgileri toparladıktan sonra boşanma davasını açtıklarını, şirket hisseleri, gayrimenkuller hakkında endişeleri olduğu için ihtiyati tedbir talebinde bulunduklarını ve bununla ilgili karar aldırdıklarını, devam eden dönemlerde ...’ın kendisinden hoşlandığını, kendisine aşık olduğunu ifade ettiğini, görüşmelerinin bire bir devam ettiğini, bazen şehir içinde bazen de şehir dışında gezmelere gittiklerini, ...’ın bu dönemlerde kendisine duygusal içerikli mesajlar atmaya başladığını, ilişkiyi ilerletmek istediğini, ancak kendisinin bu talebi ...’ın evli ve müvekkili olması nedeniyle kabul etmediğini, görüşmeleri devam ettiği sırada sanığın kendisini arayarak görüşmek istediğini söylediğini, görüştüklerinde sanığın kendisine ...’la aralarında ilişki olup olmadığını sorduğunu, kendisinin de ilişkilerinin olmadığını söylediğini, bu cevap üzerine sanığın ... (Aysan) Bülbül ile bir ilişkileri olduğunu kendisine ifade ettiğini, bunun üzerine aralarında tartışma yaşandığını, sonrasında kendisinin ...’ı aradığını ve durumdan bahsettiğini, ...’ın kendisine sanık ... ile dört yıllık bir ilişkilerinin olduğunu, ancak kendisini tanıdıktan sonra bu ilişkiye son verdiğini, sanığın bu ilişkinin sürmesi için duygusal baskı yaptığını, ancak ...’ın kendisini sevdiğini söylediğini, bu ilişkiyi öğrendikten sonra kendisinin sanık ve ... ile görüşmeyi kestiğini, ...’ın avukatlığını yapamayacağını ...’a söylediğini ve ...’dan kendisini avukatlıktan azletmesini istediğini, bu olaydan birkaç ay sonra ...’ın kendisini azlettiğini, daha sonraki dönemde sanık ve ...’la görüşmediğini, ...’ın mesaj atmaya devam etmesi üzerine kendisinin telefon hattını değiştirdiğini, sanığın kendisine ait HTS dökümlerini bu sebeplerden istediğini düşündüğünü,
Şikâyetçi ... soruşturma evresinde; belirtilen tarihlerde 0539 973 25 02 numaralı hattın kendi kullanımında olduğunu, belirtilen hattın... adına kayıtlı olduğunu, Orhan Kale’nin yanında çalıştığı dönemde işlerin aksamaması için bu hattı...’nin kendisine verdiğini, tarihini tam hatırlayamadığı bir dönemde...’nin yanından ayrıldığını, ayrıldıktan bir süre sonra...’nin kendisini arayarak hattı iptal ettirmek istediğini söylediğini, kendisinin de bunu kabul ettiğini, ... Asayiş Büro Amirliğinde çalışan herhangi birini tanımadığını, bugüne kadar ... bölgesinde meydana gelen herhangi bir olay ile ilgili ... Asayiş Büro Amirliğinde veya ... İlçe Emniyet Müdürlüğüne bağlı Polis Merkezi Amirliklerinde ifade vermediğini ve ifadeye davet edilmediğini, kendisinin veya yakınlarının bugüne kadar evden hırsızlık gibi bir konu ile alakasının olmadığını, herhangi bir suçtan sabıkasının bulunmadığını, 28 yıl boyunca Devlet Demir Yollarında makinist olarak hizmet ettiğini, herhangi bir adli olaya karışmadığını, belirtilen tarihlerde kendi kullanımında olan bu hattın HTS dökümünü alan şahıslardan şikâyetçi olduğunu,
Bilgi sahibi... soruşturma evresinde; 0539 973 25 02 numaralı hattın kendi adına kayıtlı olduğunu, bu hattı belirtilen tarihlerde kendi yanında çalışan ... isimli şahsın kullanımına işlerin aksamaması için verdiğini, daha sonra ...’nın kendi yanından ayrıldığını, ayrılırken de kendisine olan 600 TL borcunu ödemediği için bu hattı iptal ettirdiğini, ... Asayiş Büro amirliğinde çalışan herhangi birini tanımadığını, ... Asayiş Büro Amirliğine herhangi bir suçtan dolayı veya birisinden şikâyetçi olmak için gitmediğini, yalnızca 2009 yılının Nisan ayında evinin önünde duran servis aracının yanması nedeniyle Emirgan Polis Merkezi Amirliğinde mağdur olarak ifade verdiğini, adli olarak başından geçen yalnızca bu olay olduğunu, kendisinin ve yakınlarının evden hırsızlık suçu ile ilgili herhangi bir soruşturmayla alakası olmadığını, bu telefon hattının HTS dökümlerinin neden istendiğini bilmediğini,
Tanık İdris Kurt soruşturma evresinde; 05.09.2005 tarihinden itibaren ... Adliyesinde Cumhuriyet savcısı olarak görev yaptığını, 2007 yılı başlarından itibaren de yapılan ... bölümü gereği ... Cumhuriyet Başsavcılığında müracaat bürosu savcısı olarak görev yapan Cumhuriyet savcısı ...'nun görevinin başında bulunmadığı zamanlarda yerine baktığını, Cumhuriyet savcıları arasındaki ... bölümü cetvellerine göre müracaat bürosu Cumhuriyet savcısının görevleri arasında mesai saatleri dahilinde kolluk biriminden gelen ve Cumhuriyet savcısı veya mahkemeler tarafından verilmesi gereken kararlarla ilgili talepleri yerine getirmek de olduğunu, bu bağlamda kolluk birimlerinden gelen ve hâlen adliyeye intikal etmemiş dosyaların soruşturma evrakları ile ilgili işlemlerin müracaat savcısı tarafından yürütüldüğünü, bazen de soruşturma numarası almış ve Cumhuriyet savcısı belli olmuş evraklarda da savcıların duruşmada olması, geçici olarak görev yerinde bulunmaması durumunda da işin aciliyetine binaen müracaat bürosu savcısı tarafından taleplerin yerine getirildiğini, zaten diğer savcılıklarda da uygulamanın aynı yönde olduğunu, sanık ... ve ...'yı görevi gereği tanıdığını, bu şahısların ara sıra soruşturma dosyaları ile ilgili olarak gerek bizzat savcılığa gelerek gerekse de telefonla arayarak talimat aldıklarını, Cumhuriyet savcısı ... veya müracaat bürosuna geçici olarak bakan kendisi ya da diğer Cumhuriyet savcıları tarafından imzalanan Telekomünikasyon İletişim Başkanlığına yazılan taleplerin, yoğun bir şekilde soruşturma dosyalarında Cumhuriyet savcılıklarından istendiğini, çoğu zaman dosyalar kolluk birimlerinden savcılığa intikal etmediğinden veya taleple ilgili onay verecek Cumhuriyet savcısının dosya içeriğini tam olarak bilmediğinden kolluk birimlerinin bu konudaki taleplerine itibar edilerek Telekomünikasyon İletişim Başkanlığından istenecek HTS raporlarına ilişkin taleplere onay verildiğini, bu nedenle kendisinin de kolluk birimlerine güvenerek taleplerine onay verdiği durumların olduğunu, zaten kolluğun teklif etmiş olduğu telefon numaralarının soruşturma ile ilgili suçta kullanılıp kullanılmadığı, taraflardan birine ait olup olmadığının HTS raporu gelmeden bilinmesinin mümkün olmadığını, bu konudaki araştırma raporlarını kolluk birimlerinin talep ettiğini, Cumhuriyet savcısının da onay verdiğini, işlerin yoğun olması nedeniyle güvene dayalı çalışmak zorunda olduklarını, aksi takdirde bu yoğunlukta bütün işlerin yürüyemeyecek kadar duraksaması durumunun doğabileceğini, bu konuda bir usulsüzlük veya suç oluşturan bir durum varsa, bunun kötü niyetli kolluk görevlerine ait bir mesuliyet olacağını, ... Cumhuriyet Başsavcılığındaki diğer benzer dosyalar da incelendiğinde aynı şekilde müracaat bürosu Cumhuriyet savcısı olan ... veya kendisi tarafından ya da diğer Cumhuriyet savcıları tarafından işlemlerin belirttiği şekilde yapıldığının görüleceğini, konu ile ilgili bilgi ve görgüsünün bundan ibaret olduğunu,
Tanık ... soruşturma evresinde; 2006 yılından itibaren ... Adliyesinde Cumhuriyet savcısı olarak görev yaptığını, 2007 yılı başlarından itibaren de yapılan ... bölümü gereği ... Cumhuriyet Başsavcılığında müracaat bürosu savcısı olarak görev yaptığını, Cumhuriyet savcıları arasındaki ... bölümü cetvellerine göre müracaat bürosu Cumhuriyet savcısının görevleri arasında mesai saatleri dahilinde kolluk biriminden gelen ve Cumhuriyet savcısı veya mahkemeler tarafından verilmesi gereken kararlarla ilgili talepleri yerine getirmek de olduğunu, bu bağlamda kolluk birimlerinden gelen ve hâlen adliyeye intikal etmemiş dosyaların soruşturma evrakları ile ilgili işlemlerin müracaat savcısı tarafından yürütüldüğünü, bazen de soruşturma numarası almış ve Cumhuriyet savcısı belli olmuş evraklarda da savcıların duruşmada olması, geçici olarak görev yerinde bulunmaması durumunda da işin aciliyetine binaen müracaat bürosu savcısı tarafından taleplerin yerine getirildiğini, zaten diğer savcılıklarda da uygulamanın aynı yönde olduğunu, sanık ... ve ...'yı görevi gereği tanıdığını, bu şahısların ara sıra soruşturma dosyaları ile ilgili olarak gerek bizzat savcılığa gelerek gerekse de telefonla arayarak talimat aldıklarını, soruşturmaya konu dosya içerisinde bulunanlar gibi tarafından imzalanan ve Telekomünikasyon İletişim Başkanlığına yazılan taleplerin yoğun bir şekilde soruşturma dosyalarında Cumhuriyet savcılıklarından talep edildiğini, çoğu zaman dosyalar kolluk birimlerinden savcılığa intikal etmediğinden veya taleple ilgili onay verecek Cumhuriyet savcısının dosya içeriğini tam olarak bilmediğinden kolluk birimlerinin bu konudaki taleplerine itibar edilerek Telekomünikasyon İletişim Başkanlığından istenecek HTS raporlarına ilişkin taleplere onay verildiğini, bu nedenle kendisinin de kolluk birimlerine güvenerek taleplerine onay verdiğini, zaten kolluğun teklif etmiş olduğu telefonların soruşturma ile ilgili suçta kullanılıp kullanılmadığının, taraflardan birine ait olup olmadığının bilinmesinin mümkün olmadığını, bu konudaki araştırma raporlarını kolluk birimlerinin talep ettiğini, savcının da onay verdiğini, işlerin yoğun olması nedeniyle güvene dayalı çalışmak zorunda olduklarını, bu konuda bir usulsüzlük veya suç oluşturan bir durum olması hâlinde bunun kötü niyetli kolluk görevlerine ait bir mesuliyet olacağını, bu düşüncelerle sanık ... tarafından hazırlattırıldığı iddia olunan dosya içerisindeki HTS rapor taleplerine onay verdiğini, belgeler üzerindeki imzaların kendisine ait olduğunu, zaten ... Cumhuriyet Başsavcılığındaki diğer benzer dosyalar da incelendiğinde, müracaat bürosu savcısı olarak ya kendisi tarafından ya da büroda bulunmadığı zamanlarda yerine bakan diğer Cumhuriyet savcıları tarafından işlemlerin belirttiği şekilde yapıldığının görüleceğini, konu ile ilgili bilgi ve görgüsünün bundan ibaret olduğunu,
Tanık ... aşamalarda; ... İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliğinde mukayyit olarak görev yaptığını, Asayiş Bürodaki görevinin adli yazıcılık olduğunu, HTS raporu talep yazılarını mukayyit olarak kendilerinin yazdığını, kendisi ile birlikte Hikmet isimli arkadaşının da aynı görevi yaptığını, talep üzerine belirtilen yazıları yazdıklarını, HTS raporu alınacak numaraları ekip amir vekilleri ve bizzat büro amirinin belirlediğini, büro amirlerinin bilgisi dışında HTS raporu talep etmelerinin söz konusu olmadığını, numara belirlendikten sonra kendisinin yanına geldiklerini ve numarayı söyleyerek HTS raporunu kendisine yazdırdıklarını, gösterilen 0532 546 01 06 numaralı telefon hattına dair 01.01.2009 ile 27.05.2009 tarihleri arasındaki HTS raporunun istenmesi için düzenlenen 27.05.2009 tarihli yazı suretindeki imzanın kendisine ait olduğunu, belirtilen yazıyı Asayiş Büro Amiri olan sanık yerine “y” ibaresini koymak sureti ile imzaladığını, anlattığı şekilde kendisine gelen talep doğrultusunda belirtilen yazıyı hazırladıktan sonra imzalatmak için amiri olan sanık ...’e götürdüğünü, fakat sanık yerinde olmadığından telefonla sanığı aradığını, sanığın da kendisine “Yerime imzala, savcılığa havale ettir.” demesi üzerine, savcılığa gidip belgeyi havale ettirdiğini ve imzayı da “y” harfi koymak sureti ile sanığın yerine kendisinin attığını, inceleme dışı sanık ... (Aysan) Bülbül’ün, sanık ...’ün yanına ayda ortalama bir kez ve genelde öğleden sonraları geldiğini, sanığın odasında görüştüklerini, konuşmalarına hiç şahit olmadığını, ...’ı amirleri olan sanığın misafiri olarak bildiğini, ayrıca sanığın 2008 yılının Kasım veya Aralık ayında ... İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliğine atandığını, 2009 yılının Şubat veya Mart ayından itibaren Eylül ve Ekim ayına kadar ... (Aysan) Bülbül’ün sanığın yanına belirttiği şekilde gelip gittiğinin olduğunu, şikâyetçi Avukat ... ...’ü de sanığın atandığı ilk dönemde sanığı ziyarete gelmesinden dolayı tanıdığını, hatta bir defasında şüphelilerden birisine avukat bulamadıklarında gönüllü olarak bu şüphelinin avukatlığını yaptığını, ... ...’ü en fazla iki veya üç defa sanık ile görüşürken gördüğünü, ... ... ile sanık ve ... (Aysan) Bülbül’ün üçünün birlikte çıkıp bir yere gittiklerini veya bir yerde buluştuklarını görmediğini, ... (Aysan) Bülbül’ün sanık aracılığıyla katılan ...’ın HTS raporlarını istettiği konusunda bilgi sahibi olmadığını, bu olaylardan kaynaklı disiplin soruşturması ve adli soruşturma geçirmesiyle birlikte olaylardan haberdar olduğunu, ... yerinde sanık ...’ün odasının bir üst katta olduğunu, sanığın misafiri olsa dahi oda kapısının genelde açık durduğunu, ayda bir kere ... (Aysan) Bülbül’ün geldiğini tahminen söylediğini, bu konuda “15 günde bir geliyordu.” veya “Ayda bir geliyordu.” şeklinde kesin bir şey söyleyemeyeceğini, Asayiş Büro amirliğinde çalışmaya başladığı günden beri yaptığı tüm yazışmaları bilgisayarında kaydettiğini, bilgisayarında tespit edilen suça konu iki adet yazışmanın da imzadan çıkan ve ilgili birime gönderilen yazışmalar olduğunu,
İnceleme dışı sanık ... (Aysan) Bülbül aşamalarda; atılı suçlamayı kabul etmediğini, gerçekleştirdiği eylemleri ... Cumhuriyet Başsavcılığındaki soruşturma esnasında ayrıntısı ile anlattığını, katılan ...’ın telefon görüşmeleri ile ilgili HTS raporunun iki kez gayrimeşru şekilde istenmesi olayı ile kendisinin hiçbir ilgisinin olmadığını, sanığı bu yazıları düzenlemesi için azmettirmesinde ve isteği doğrultusunda yazılmayan bu yazılar nedeniyle herhangi bir menfaatinin de olmadığını, kendisinin zaten dava dışı olmakla birlikte katılanın telefonunu dinlediğini kabul ettiğini, soruşturma aşamasına kadar söz konusu HTS rapor taleplerinden haberinin olmadığını, şikâyetçi ... ...’ü kendi aleyhime ifade vermeye de katılan ...’ın yönlendirdiğini, ... ... ile herhangi bir birlikteliğinin olmadığını, ... ...’ün sanık ...’ın arkadaşı olması nedeniyle vekâletini aldığını, ...’in sadece katılanın mallarına tedbir koydurduğunu, boşanma davasını bir başka avukata açtırdığını, ayrıca sanıkla da herhangi bir birlikteliğinin olmadığını, sanıkla her hafta görüşmesinin söz konusu olmadığını, sanığın aile dostları olduğunu, eşi katılan ... ile de görüştüğünü, ... Cumhuriyet Başsavcılığında yürütülen çete vesair gibi suçlarla suçlandığı soruşturmada savcının karşısında “Evet ...’ın telefonlarını, ortamını dinledim.” diye kabul ettiğini, yapmış olduğu hiçbir şeyi inkâr etmediğini, şirketinin üzerine kayıtlı olan telefon dökümlerini zaten her zaman isteme yetkisine sahip olduğunu, ayrıca ortam dinlemesi suretiyle bizzat telefonunu dinlediği kişinin görüştüğü kişilerle ilgili HTS raporlarını istemesinin de bir anlamı olmadığını, ayrıca belirtilen ortam dinlemesini de 18 yıllık evliliği boyunca birlikte oluşturarak bu hâle getirmiş oldukları şirketleri ve ayrıca 3 çocuğu için duymuş olduğu endişeden dolayı gerçekleştirdiğini, bunu katılana da söylediğini, fakat katılanın kendisine “Elinden geleni ardına koyma.” dediği için bu şekilde dinleme yapmak zorunda kaldığını, hiç kimseden yardım almadığını, sanığı azmettirmediğini, o zaman dahi yaptığı tek şeyin hukuka başvurmak olduğunu ve boşanma davası açtığını, ayrıca şirkette etkin bir şekilde görev aldığını, kendisinin üniversite mezunu, eşi katılan ...’in ise ilkokul mezunu olduğunu, başka bir niyet taşımış olsa rahatlıkla bunları gerçekleştirme imkânının bulunduğunu, katılanın kendisini şirketteki hisselerini devretmemesi nedeniyle 18 yıldır yer aldığı şirketinden uzaklaştırdığını, bütün imkânlarının elinden alındığını, maddi ve manevi olarak mağdur duruma düşürüldüğünü,
İfade etmişlerdir.
Sanık ... soruşturma evresinde; olay tarihlerinde ... İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amiri olarak görev yaptığını, 0507 245 82 60 ve 0505 450 11 76 numaralı hatların kendi adına kayıtlı hatlar olduğunu ve bu hatları kullandığını, katılanın ... yerinde ele geçen dinleme cihazında deneme amaçlı kullanılan cep telefonunu ... Asayiş Büro Amirliğinde görev yapan ...’dan satın aldığını, söz konusu telefon içinde dinleme cihazını aktif etmek için kullanılan Jujuna Konsalidze adına kayıtlı 0531 826 54 65 numaralı hattı da yedek olarak yanında bulunması için açık hat olarak satın aldığını, şikâyetçi ... ...’ü 2007 yılından itibaren Emirgan Karakolundan tanıdığını, bir dönem samimi arkadaşı olduğunu, ...’in avukatları olarak 7 – 8 arkadaşının dosyasını alıp daha sonra bu dosyaları takip etmediğini ve arkadaşlarını zarara uğrattığını öğrendiğini, bunun üzerine ... ... ile ilişkisini kestiğini, aralarının bozuk olduğunu, ... ...’ün hakkında vermiş olduğu yalan ifadenin sebebinin de bu durum olduğunu, HTS dökümlerini istemesinin ... ...’ün ifadesinde belirttiği hususlarla bir ilgisinin olmadığını, ...’nın kullanımında olan telefon numarası ile ilgili HTS raporu talep yazısını muhtemelen adli soruşturma ile bağlantılı olarak istemiş olduğunu, katılan ..., şikâyetçi ... ... ve inceleme dışı sanık ... (Aysan) Bülbül’ün kullanımında bulunan telefon numaralarının yer aldığı diğer HTS raporu talep yazılarının da ... yoğunluğundan sehven bu şekilde hazırlanmış olabileceğini, belirtilen HTS raporlarını kasıtlı olarak görevine aykırı olarak istemediğini, faks olarak gönderilen HTS raporu talep yazı asıllarını imha etmediğini, ayrıca HTS döküm taleplerinin cevabı da kendisine gelmediğinden imha etmesinin söz konusu olmadığını,
Kovuşturma evresinde; gerçekten soruşturma evraklarında HTS raporu talep edilmediği hâlde katılan ...’ın kullanımındaki telefon hattına ilişkin HTS raporlarını iki kez, inceleme dışı sanık ... (Aysan) Bülbül’ün kullanımındaki telefon hattına ve şikâyetçi ... ...’ün kullanımındaki telefon hatlarına ilişkin HTS raporlarını iki kez ve şikâyetçi ...’nın kullanımında olan... üzerine kayıtlı telefon hattına ilişkin HTS raporunun ise bir kez istemek şeklindeki eylemlerden dolayı suçlandığını bildiğini, ... ve... isimli şahısları tanımadığını, bu telefon hattının HTS raporunun soruşturma evrakında istenmediği hâlde istenmiş gibi gösterildiği iddia edilmekte ve soruşturma evrakı olarak gösterilen ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/7355 soruşturma sayılı evrakının ... ve... ile ilgisi olmayan bir hırsızlık suçuna ilişkin soruşturma evrakı olduğu iddia edilmekte ise de mutlaka belirtilen soruşturmada bu telefon numarasının geçmiş olması gerektiğini, bu şekilde belirtilen telefon hattına dair HTS raporunu istemiş olabileceklerini, bunun dışında başka bir maksatla bu raporu istemiş olamayacağını, belirtilen raporun istenmesi ile ilgili 10.09.2009 tarihli yazıdaki imzanın kendisine ait olduğunu, belirttiği gibi bu konuda herhangi bir suç kastı olmadığını, şikâyetçi ... ...’ü daha önceki beyanlarında ne şekilde tanıdığını açıkladığını, ... ile tanışmalarından sonra bazı arkadaşlarının ...’e avukat olarak vekâlet verdiklerini, ...’in, çevresindeki arkadaşlarıyla bağlantı kurup görev aldığı davalarda bu arkadaşlarını dolandırdığını duymaya başladığını, ayrıca yaptıkları bir görüşmede ...’in, Kaya Gürses isimli istihbaratta görevli bir başçavuştan kendisinin telefonlarının dinlendiğini öğrendiğini söylediğini, adı geçen başçavuş ile görüştüğünde başçavuşun “Ben öyle bir şey söylemedim.” dediğini, bunun üzerine çevresindeki kişileri dolandırması olayı ve asıl önemli olarak da telefonlarının dinlendiğini söylemesi sebebiyle ... ...’ün telefonlarının görüşme dökümünü istediğini, ayrıca Katılan ...’ın kendisine müracaat edip eşi ile boşanma davalarının olduğunu söylediğini, 2004 yılından beri tanıdığı katılana yardımcı olmak istediğini, katılanın eşi olan inceleme dışı sanık ... (Aysan) Bülbül’ün çete benzeri kişiler tarafından kullanılabileceğini düşünerek ... (Aysan) Bülbül’ün telefon görüşme dökümünün de istenmesine karar verdiğini, ... ... ile ... (Aysan) Bülbül’ün telefon görüşmelerini aynı müzekkere ile ilk isteyişinin aralarında bir bağlantı olduğundan değil tesadüften kaynaklandığını, ayrı ayrı iki müzekkere yazmaktansa tek bir evrakta iki telefon numarasını yazdığını, soruşturma numaralarını da başka türlü TİB’den cevap alamayacağı için o şekilde yazdırdığını, o soruşturmaların gerçekte telefon dökümünü istemiş olduğu kişilerle ve numaralarla bir ilgisinin olmadığını, ayrıca ... (Aysan) Bülbül’ün görüşmesi ile ilgili olarak 4 aylık bir dönem için döküm istediğini, daha doğrusu katılan ...’in o şekilde istediğini, fakat Telekomünikasyon İletişim Başkanlığınca en çok 3 aylık döküm verildiğinden ikinci bir kez daha ... (Aysan) Bülbül’ün telefon görüşme dökümünü istemek için yazı yazdığını, bu yazıyı yazarken de ilk yazıda bulunan ... ...’ün kullanımındaki telefon numaralarını ayırmadan her ikisinin HTS dökümünü yine aynı şekilde tek bir müzekkere ile istediğini, diğer sanık ... (Aysan) Bülbül’ü de 2004 yılandan beri tanıdığını, ... (Aysan) Bülbül’ün, ... Cumhuriyet Başsavcılığında yapılan soruşturmada açıkladığı gibi eşi olan katılan ...’ın telefonunu dinlediğini kendisine de daha önceden anlattığını, o dönemde ... (Aysan) Bülbül’e bir hattını verdiğini, bu dinleme olayını anlattıktan sonra ... (Aysan) hakkında soruşturma yapılacak olursa ...’a verdiği telefon hattının da ...’ın telefonunun dinlenilmesi olayında kullanılmış olabileceğinden endişe ettiği için ...’a vermiş olduğu hattının ... tarafından katılanın telefonunun dinlenilmesinde kullanılıp kullanılmadığını araştırmak için ...’ın kullanımındaki telefon hattına dair son istenen HTS raporunu istediğini, ...’ın kullanımındaki telefon hattına dair ilk HTS raporunu ise Talip’in, ... (Aysan) Bülbül’ün telefonu ile ilgili olarak yapmış olduğu talep doğrultusunda ...’ın gelen telefon dökümleri ile karşılaştırarak veri bankası oluşturulması için istediğini, 27.05.2009 tarihli HTS raporu talep yazısındaki imzanın kendisine ait olmadığını, bu imzanın ... isimli polis memuruna ait olduğunu, fakat belirtilen yazıyı imzalamasını Adem’e kendisinin söylediğini, daha doğrusu bu yazıyı yazması için küçük bir kâğıda yazıp kâğıdı Adem’e verdiğini, acil bir işi olduğu için Adem’in de bu yazıyı yerine imzaladığını, bunların dışında katılan ...’ın Serkan isimli çalışanının ... yerinde yapılan bir kamyonet hırsızlığı olayını kendisine intikal ettirdiğini, çalınanın kendi kamyonetleri olduğunu, fakat hırsızlık olayının ilginç olduğunu, başka hiçbir şeyin çalınmadığını, sadece kamyonetin anahtarı alınarak kamyonetin çalınmış olduğunu, kamyonet şoförü olan çocuğun biraz başı boş bir tip olduğunu ve ondan şüphelendiklerini söylemeleri üzerine Serkan’ın kendisine vermiş olduğu numara ile ilgili olarak HTS raporu istemiş olduğunu, bu HTS raporu talep yazısını komisyonun tespit edemediğini tahmin ettiğini, ... ve... ile ilgili olarak tespit edildiği belirtilen HTS raporu isteme yazısının bu yazı olabileceğini, ayrıca Hanefi Avcı’nın son günlerde çokça satılan “Haliçte Yaşayan Simonlar” isimli kitabın 544 ve 566. sayfaları arasında bu olaya kısaca değinildiğini, bu kitapta belirtilen kısımda bahsedilen cemaatçiler içinde sayılan kişinin katılan ... olduğunun anlaşıldığını, kendisinin bu şekilde yorumladığını, ayrıca ele geçen suça konu iki adet HTS raporu talep yazısı aslı dışındaki dosya içerisinde fotokopileri bulunan ve faksla Telekomünikasyon İletişim Başkanlığından istenen üç adet HTS raporu talep yazıları asıllarını ve Telekomünikasyon İletişim Başkanlığından gelen tüm yazı cevaplarını yok ettiğini, gerekli notlarını aldıktan sonra imha ettiğini, bu olaylar nedeniyle maddi veya manevi hiçbir menfaat sağlamadığını, merakından ve araştırmacı olmasından dolayı bu şekilde davrandığını,
26.11.2010 havale tarihli savunma dilekçesinde de önceki ifadelerine ek olarak; şikâyetçi ...’nın kullanmış olduğu... isimli şahıs üzerine kayıtlı telefon hattının HTS raporunun istenmesi yönünden, Orhan Kale isimli şahsın 08.09.2009 tarihinde Emirgan bölgesinde kendisine ait servis otosunun yandığından bahisle emniyete müracaatta bulunması üzerine muhtemelen 2009 yılı içerisinde oto kundaklanmalarını araştırmak amacıyla...'ye borcu bulunan ve bir dönem yanında çalışmış olan ...’nın şüpheli olabileceği ve yine il genelindeki kundaklama olaylarıyla ilgisinin olabileceğinin tespiti amacıyla şikâyetçi ... ile ilgili HTS raporu talep yazısının yazılmış olabileceği kanaatinde bulunduğunu,
Savunmuştur.
Mağdur; Türk Dil Kurumu Büyük Türkçe Sözlüğünde, "haksızlığa uğramış kişi" olarak tanımlanmaktadır. Ceza hukukunda ise mağdur kavramı, suçun konusunun ait olduğu kişi ya da kişilerdir. TCK'nın hazırlanmasında esas alınan suç teorisinde suçun maddi unsurları arasında yer alan mağdur, ancak gerçek bir kişi olabilecek, tüzel kişilerin suçtan zarar görmeleri mümkün ise de bunlar mağdur olamayacaklardır.
Mağdurun belirlenmesi, suçun unsurlarının veya nitelikli hâllerinin gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti ile özellikle TCK yönüyle zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının çözümü konusu başta olmak üzere birçok ceza hukuku hükmünün doğru ve isabetli uygulanabilmesi açısından önemli olmasına rağmen, TCK'da ve diğer kanunlarımızda mağdurun bir tanımı yapılmamıştır. Öğretide de kabul olunduğu üzere kanun koyucunun bu tercihi öncelikle kapsayıcı bir tanım yapmanın zorluğundan kaynaklanmakta, diğer taraftan kavramın bazen dar bazen de geniş yorumlanmasına duyulan ihtiyaç bu yönde bir tercihi zorunlu kılmaktadır.
Mağdur kavramı gibi kanunda açıkça tanımlanmamış olan "suçtan zarar görme" kavramı ise gerek Ceza Genel Kurulu, gerekse Özel Dairelerin yerleşmiş kararlarında; "suçtan doğrudan doğruya zarar görmüş bulunma hâli" olarak anlaşılıp uygulanmış, buna bağlı olarak da dolaylı veya muhtemel zararların, davaya katılma hakkı vermeyeceği kabul edilmiştir. Nitekim bu husus, Ceza Genel Kurulunun 08.11.2016 tarihli ve 830-412, 03.05.2011 tarihli ve 155–80, 04.07.2006 tarihli ve 127–180, 22.10.2002 tarihli ve 234–366 ile 11.04.2000 tarihli ve 65–69 sayılı kararlarında; "dolaylı veya muhtemel zarar, davaya katılma hakkı vermez" şeklinde açıkça belirtilmiştir.
Mağdur ile suçtan zarar gören kavramları aynı şeyi ifade etmemektedir. Mağdur suçun işlenmesiyle her zaman zarar görmekte ise de suçtan zarar gören kişi her zaman suçun mağduru olmayabilecektir. Bazı suçlarda mağdur belirli bir kişi olmayıp; toplumu oluşturan herkes (geniş anlamda mağdur) olabilecektir. (... Emin Artuk-... Gökcen-A. Caner Yenidünya, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 9. Baskı, ... Yayınevi, ..., 2015, ....289; İzzet Özgenç, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 11. Baskı, Seçkin Yayıncılık, ..., 2015, .... 214-217; Mahmut Koca-İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 8. Baskı, Seçkin Yayıncılık, ..., 2015, ....106 - 107)
Mağdurun kim olduğunun belirlenmesinde öncelikle madde metnine bakılmalı, madde metninin yeterli olmadığı durumlarda hükmün konuluş amacı, suçun düzenlendiği yer gibi hususlar birlikte değerlendirilerek sonuca ulaşılmaya çalışılmalıdır.
5237 sayılı TCK'nın belgede sahtecilik suçlarının düzenlendiği madde metinlerinde suçun mağdurunun kim olduğuna ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemesi, belgede sahtecilik suçlarının hukuki konusunun kamunun güveni olması ve bu suçların kamu güvenine karşı suçlar bölümünde düzenlenmiş bulunması hususları birlikte değerlendirildiğinde, bu suçların mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamının, diğer bir ifadeyle kamunun olduğunun, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi hâlinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağının kabulü gerekmektedir. Aksinin kabulü hâlinde, birden fazla kişiye karşı işlenmiş olan sahtecilik suçlarında hükmolunacak sonuç ceza miktarları göz önünde bulundurulduğunda, 5237 sayılı TCK'nın “... ve kanun önünde eşitlik ilkesi” başlıklı 3. maddesinin gerekçesinde, "Suç işlenmesiyle bozulan toplum düzeninde adaletin sağlanması için suç işleyen kimseye uygulanacak ceza hukuku yaptırımlarının haklı ve ölçülü olması gerekir. Çünkü ancak haklı ve suçun ağırlığıyla orantılı bir yaptırım ile suç işleyen kişinin bu fiilinden pişmanlık duyması sağlanabilir ve yeniden topluma kazandırılması söz konusu olabilir." şeklinde açıklanmış olan ölçülülük ilkesine aykırı davranılmış olunacaktır.
Öğretide, belgede sahtecilik fiilinin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi hâlinde ilgili kişinin de mağdur sayılacağı yönünde bir kısım görüşler (Nevzat Toroslu, Ceza Hukuku Özel Kısım, Savaş Yayınevi, ... 2007, ....205-206) olmakla birlikte, çoğunluk itibarıyla, bu suçların mağdurunun kamu olduğuna ilişkin bir kabul vardır. (Veli ... Özbek, ... Nihat Kanbur, Koray Doğan, Pınar Bacaksız, İlker ..., Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Seçkin Yayınevi, 4. Baskı, 2012, .... 759).
Uyuşmazlığın sağlıklı bir şekilde çözülebilmesi için "zincirleme suç" hükümleri üzerinde durulmalıdır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'na hâkim olan ilke gerçek içtima olduğundan, bunun sonucu olarak, "Kaç fiil varsa o kadar suç, kaç suç varsa o kadar ceza" söz konusu olacaktır. Nitekim bu husus ... Komisyonu raporunda da; "Ceza hukukunun temel kurallarından birisi, 'kaç fiil varsa o kadar suç, kaç suç varsa o kadar ceza' vardır" şeklinde ifade edilmektedir. Bunun istisnaları, suçların içtimaı bölümünde belirlenmiştir. Bu istisnalar dışında, işlenen her bir suçla ilgili olarak ayrı ayrı cezaya hükmedilecektir. Böylece verilen her bir ceza, bağımsızlığını koruyacaktır. Bu kuralın istisnalarına ise TCK’nın "Suçların içtimaı" bölümünde, 42 (bileşik suç), 43 (zincirleme suç) ve 44. (fikri içtima) maddelerinde yer verilmiştir.
TCK'nın 43. maddesinin birinci fıkrasında; "Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır. Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır” biçiminde zincirleme suç, ikinci fıkrasında; "Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır" denilmek suretiyle aynı neviden fikri içtima düzenlemesine yer verilmiş, üçüncü fıkrasında da zincirleme suç ve aynı neviden fikri içtima hükümlerinin uygulanmayacağı suçlar belirtilmiştir.
TCK'nın 43/1. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için;
a- Aynı suçun değişik zamanlarda birden fazla işlenmesi,
b- İşlenen suçların mağdurlarının aynı kişi olması,
c- Bu suçların aynı suç işleme kararı altında işlenmesi gerekmektedir.
TCK’nın 43/1. maddesinde bulunan, "değişik zamanlarda" ifadesi nedeniyle zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için, suçların mutlaka değişik zamanlarda işlenmesi gereklidir ki, bunun sonucu olarak, aynı mağdura, aynı zamanda, aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda tek suçun oluşacağı kabul edilmiştir. Bu hâlde zincirleme suç hükümleri uygulanarak artırım yapılamayacak, ancak bu husus TCK’nın 61. maddesi uyarınca temel cezanın belirlenmesinde göz önüne alınabilecektir.
TCK'nın 43/1. maddesinin açıklığı karşısında öğretide de zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için suçların farklı zamanlarda işlenmesi gerektiği konusunda görüş birliği bulunmaktadır.
Öte yandan, kanunumuz zaman konusunda olduğu gibi, suçların işlendikleri yer bakımından da bir sınır koymamıştır. Ancak, suçların aynı yerde işlenmeleri, suç işleme kararındaki birliğin bir işareti olarak kabul edilebilir.
Suç kastından daha geniş bir anlamı içeren suç işleme kararı, suç kastından daha önce gelen genel bir karar ve niyeti ifade etmektedir. Önce suç işleme kararı verilmekte ve bundan sonra bu genel kararın icrası farklı zamanlardaki suçlarla gerçekleştirilmektedir. Kararın gerçekleştirilmesi için gerekli suçların her birinde ayrı suç kastları, bir başka deyişle bir suç için gerekli olan maddi ve manevi unsurlar ayrı ayrı yer almaktadır.
Suç işleme kararının yenilenip yenilenmediği, birden çok suçun aynı karara dayanıp dayanmadığı, aynı zamanda suçlar arasındaki süre ile de ilgilidir. İşlenen suçların arasında kısa zaman aralıklarının olması suç işleme kararında birlik olduğuna; uzun zaman aralıklarının olması ise suç işleme kararında birlik olmadığına karine teşkil edebilecektir. Yine de suçlar arasında az veya çok uzun zaman aralığının var olması, bu suçların aynı suç işleme kararı altında işlendiğini ya da işlenmediğini her zaman göstermeyecektir. Diğer bir anlatımla, sürenin uzunluğu kararın yenilendiğini düşündürebileceği gibi, kısalığı da her zaman kararın yürürlükte olduğunu göstermeyebilecektir. Diğer taraftan, hukuki veya fiili kesintiler olduğunda farklı değerlendirmeler yapılması mümkündür. Ancak bu değerlendirme her olayda ayrı ayrı ve diğer şartlar da dikkate alınarak yapılmalıdır. Bu nedenle, başlangıçta belirli bir süre geçince suç işleme kararı yenilenmiş ya da değişmiş olur demek, soyut ve delillerden kopuk bir değerlendirme olacaktır. Failin iç dünyasını ilgilendiren bu kararın varlığının her olayın özelliğine göre suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesindeki özellikler, fiillerin işlendikleri yer ve işlenme zamanı, fiiller arasında geçen süre, korunan değer ve yarar, hareketin yöneldiği maddi konunun niteliği, olayların oluşum ve gelişimi ile dış dünyaya yansıyan diğer tüm özellikler değerlendirilerek belirlenmesi gerekecektir.
TCK'nın 43/1. maddesi düzenlemesinden anlaşılacağı üzere zincirleme suç hükümlerinin uygulandığı hâllerde aslında işlenmiş birden fazla suç olmasına karşın fail bu suçların her birinden ayrı ayrı cezalandırılmamakta, buna karşın bir suçtan verilen ceza belirli bir miktarda artırılmaktadır.
Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Suç tarihinde ... İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amiri olarak görev yapan sanık ...'ün, haklarında herhangi bir adli soruşturma bulunmayan katılan ..., inceleme dışı sanık ... (Aysan) Bülbül, şikâyetçiler ... ... ve ...’nın kullanımında bulunan GSM hatlarına ilişkin HTS raporlarını alabilmek için adı geçenler hakkında sanki ... Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturmalar yürütülüyormuş gibi alakasız soruşturma numaraları yazarak/yazdırarak katılan ... yönünden 27.05.2009 ve 10.09.2009, şikâyetçi ... ... ile inceleme dışı sanık ... (Aysan) Bülbül yönünden (ikisinin kullanımındaki telefon hatları aynı yazıda olacak şekilde her seferinde tek müzekkere ile) 06.04.2009 ve 15.05.2009, şikâyetçi ... yönünden ise 10.09.2009 tarihli hazırladığı/hazırlattığı talep yazılarını ilgili Cumhuriyet savcısının onay imzasını da aldıktan sonra Telekomünikasyon İletişim Başkanlığına göndererek bahsi geçenlerin kullanımındaki telefon hatlarının HTS raporlarını Telekomünikasyon İletişim Başkanlığından istediğinin iddia ve kabul edildiği olayda;
Sanığın savunmaları ve dosya kapsamında bulunan tüm deliller göz önüne alındığında, 06.04.2009 ve 15.05.2009 tarihli HTS raporu talep yazılarıyla (ikisinin kullanımındaki telefon hatları aynı yazıda olacak şekilde her seferinde tek müzekkereyle) ... (Aysan) Bülbül ve ... ...’ün kullanımında bulunan telefon hatlarına ilişkin HTS raporlarının, 27.05.2009 ve 10.09.2009 tarihli HTS raporu talep yazılarıyla da ...’ın kullanımında bulunan telefon hattına ilişkin HTS raporlarının, sanığın genel bir plan doğrultusunda aynı suç işleme kararı ile Talip ve ... arasındaki boşanma davasının tarafları (Talip ve ...'ın boşanma davasının tarafları, ...'in de ...'ın bu davadaki avukatı) olmaları ve bu dava akabinde gelişen birtakım olaylar ile alakalı olarak istendiğinin anlaşılması nedeniyle iddianameye konu edilen ... (Aysan) Bülbül ve ... ...’ün kullanımında bulunan telefon hatlarına ilişkin HTS raporlarının istendiği 06.04.2009 ve 15.05.2009 tarihli HTS raporu talep yazıları ile ...’ın kullanımında bulunan telefon hattına ilişkin HTS raporlarının istendiği 27.05.2009 ve 10.09.2009 tarihli HTS raporu talep yazıları yönünden sanığa atılı kamu görevlisinin resmî belgede sahteciliği suçunun, bir suç işleme kararı altında farklı tarihlerde işlendiği, bu dört belge yönünden zincirleme suç hükümlerinin uygulandığı tek bir kamu görevlisinin resmî belgede sahteciliği suçundan hüküm kurulması gerektiği,
10.09.2009 tarihli ve 2009/1261 sayılı HTS raporu talep yazısı ile telefon hattına dair HTS dökümünü istediği ... yönünden ise sanık bir kısım ifadesinde, adı geçen şahsın kullanımındaki telefon hattına ilişkin numaranın, sahte olduğu iddia edilen yazıda belirtilen ... Cumhuriyet Başsavcılığının ilgili soruşturma dosyası içinde mutlaka geçiyor olması gerektiğini, aksi takdirde bu numaraya ilişkin HTS raporunun istenme ihtimalinin olmadığını savunmasına rağmen, Mahkemede, iddianameye konu eylemler dışında katılan ...’ın Serkan isimli çalışanının ... yerinde yapılan bir kamyonet hırsızlığı olayını kendisine intikal ettirdiğini, Serkan’ın kendisine vermiş olduğu numara ile ilgili olarak HTS raporu istemiş olduğunu, bu HTS raporu talep yazısını komisyonun tespit edemediğini tahmin ettiğini, ... ve... ile ilgili olarak tespit edildiği belirtilen HTS raporu isteme yazısının bu yazı olabileceğini ifade ederek, dosyadaki delillerle sabit olan 10.09.2009 tarihli ve 2009/1261 sayılı HTS raporu talep yazısındaki savcılık soruşturma numarasına kayıtlı dosyayla ...’nın kullanımında olan telefon numarasının bir ilgisinin olmadığı hususunda sanığın tutarlı bir açıklama yapamamış olması ve belirtilen ifadelerden sanığın bu sahte HTS raporu talep yazısını, sahte olan diğer dört HTS raporu talep yazısından herhangi biri ile aynı suç işleme kararı altında düzenlediği/düzenlettiği sonucuna ulaşılamaması, dosya kapsamında da sanığın aynı suç işleme kararıyla hareket ettiğine dair başkaca delil bulunmaması hususları birlikte değerlendirilip suçlar arasında az veya çok uzun zaman aralığının var olmasının, bu suçların aynı suç işleme kararı altında işlendiğini ya da işlenmediğini her zaman göstermeyeceği, yalnızca zaman aralığı kriterinden hareketle yapılacak değerlendirme soyut ve delillerden kopuk bir değerlendirme olacağından failin iç dünyasını ilgilendiren bu kararın varlığının her olayın özelliğine göre suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesindeki özellikler, fiillerin işlendikleri yer ve işlenme zamanı, fiiller arasında geçen süre, korunan değer ve yarar, hareketin yöneldiği maddi konunun niteliği, olayların oluşum ve gelişimi ile dış dünyaya yansıyan diğer tüm özelliklerinin değerlendirilerek belirlenmesi gerektiği hususları göz önünde bulundurulduğunda; sanığın ... hakkındaki eyleminin diğer dört belgeyi düzenlerken aldığı aynı suç işleme kararına dayanan eylem niteliğinde olmayıp yenilenen suç işleme kararıyla gerçekleştirilen bir hareket niteliğinde olduğu sonucuna varılmakla, 10.09.2009 tarihli ve 2009/1261 sayılı yazı ile ...’nın kullanımındaki telefon hattı yönünden ayrı değerlendirme yapılarak sanık hakkında kamu görevlisinin resmî belgede sahteciliği suçundan ayrı hüküm kurulmasının isabetli olduğu,
Kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçeyle kabulüne karar verilmelidir.
Yerel Mahkemece sanık hakkında kamu görevlisinin resmî belgede sahteciliği suçundan, ... (Aysan) Bülbül ve ... ...’ün kullanımında bulunan telefon hatlarına ilişkin HTS raporlarının istendiği 06.04.2009 ve 15.05.2009 tarihli HTS raporu talep yazıları yönünden, ...’ın kullanımında bulunan telefon hattına ilişkin HTS raporlarının istendiği 27.05.2009 ve 10.09.2009 tarihli HTS raporu talep yazıları yönünden ve ...'nın kullanımında bulunan telefon hattına ilişkin HTS raporlarının istendiği 10.09.2009 tarihli HTS talep yazısı yönünden ayrı ayrı olmak üzere kurulan üç mahkûmiyet hükmünün onanmasına dair Özel Daire uygulamasının isabetli olmadığı yönündeki çoğunluk görüşüne katılmayan beş Ceza Genel Kurulu Üyesi; Özel Dairenin bu yöndeki uygulamasının isabetli olduğu, bu suretle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmesi gerektiği görüşüyle,
Sanığın, ... (Aysan) Bülbül ve ... ...’ün kullanımında bulunan telefon hatlarına ilişkin HTS raporlarının istendiği 06.04.2009 ve 15.05.2009 tarihli HTS raporu talep yazıları ile ...’ın kullanımında bulunan telefon hattına ilişkin HTS raporlarının istendiği 27.05.2009 ve 10.09.2009 tarihli HTS raporu talep yazılarını düzenlemek/düzenletmek şeklindeki eylemlerinin zincirleme suç hükümlerinin uygulandığı tek bir kamu görevlisinin resmî belgede sahteciliği suçunu, ...'nın kullanımında bulunan telefon hattına ilişkin HTS raporlarının istendiği 10.09.2009 tarihli HTS talep yazısı düzenlemek/düzenletmek şeklindeki eyleminin ise ayrı bir kamu görevlisinin resmî belgede sahteciliği suçunu oluşturduğu yönündeki çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Üyesi ... de; "Ceza Genel Kurulunun sayın çoğunluğu ile aramızda özetle '...sanık hakkında birden fazla içeriği itibariyle sahte belge düzenlemek şeklindeki eylemlerine ilişkin olarak, TCK’nın 204/1.maddesinin, birisi TCK’nın 43/1. maddesi artırımı içerecek şekilde iki kez mi oluştuğu, yoksa TCK'nın 204/1. maddesinin TCK’nın 43/1. maddesi uygulanmış haliyle bir kez mi oluştuğu…' konusunda görüş ayrılığı oluşmuştur.
Suç tarihlerinde ... İlçe Emniyet Müdürlüğünde Asayiş Büro Amiri olarak görev yapan sanık... ... ...'ün haklarında soruşturma bulunmayan farklı gerçek kişilere (..., ..., ... ..., ...) ait telefon numaralarının HTS dökümlerini bu kişilerle ilgisi olayan başsavcılık soruşturma evrakı numaraları ile irtibatlandırarak içerik olarak sahte talep yazılarıyla farklı tarihlerde Telekominikasyon İletişim Başkanlığından isteyip getirtmek şeklindeki eylemlerinde;
...'a ait telefonlara ilişkin 27/05/2009 ve 10/09/2009 tarihlerinde Telekominikasyon İletişim Başkanlığına hitaben iki ayrı sahte evrak düzenlediği,
... ve ... ...’ün telefonlarına ilişkin olarak 06/04/2009 ve 15/05/2009 tarihlerinde Telekominikasyon İletişim Başkanlığına hitaben iki ayrı sahte evrak düzenlediği,
Orhan Kale isimli şahsa ait olup ... tarafından kullanılan telefona ilişkin olarak 10/09/2009 tarihinde Telekominikasyon İletişim Başkanlığına hitaben bir adet sahte evrak düzenlediği,
Sanığın, suç tarihlerinde evli olup boşanma aşamasında bulunan ... ve ...’ı tanıdığı, sanık ile ... arasında birliktelik olduğu, sanığın ... ...'ü ise ...’ın avukatı olması nedeniyle tanıdığı, sanığın bu kişilerin HTS raporlarını soruşturma dosyalarıyla ilgisi olmadıkları halde sahte talep yazılarıyla elde ettiğini ve sonra evrakları imha ettiğini, sanığın ...’nı ise bir suç soruşturması nedeniyle hatırladığını suç ve delillerinin ortaya çıkarılması için HTS dökümlerinin getirtilmiş olabileceğini ancak talep yazısının yanlışlıkla farklı dosyaya girmiş olabileceğini savunduğu anlaşılmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 22/04/2014 tarihli 2013/397 Esas, 2014/202 sayılı kararında özetle, resmi belgede sahtecilik suçlarının TCK’nın 'Kamu Güvenine Karşı Suçlar' bölümünde düzenlendiği resmi belgelerin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesiyle kamu güveninin sarsıldığı kabul edilerek resmi belgede sahtecilik suçunun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamının dolayısıyla kamunun olduğu, resmi belgenin sahte olarak düzenlenmesiyle haksızlığa uğrayan kişilerin ise suçun mağduru olmayıp suçtan zarar göreni konumunda oldukları vurgulandığından,
Sanık... ... ...’ün görevinin gereklerine aykırı olarak, kısa aralıklarla suçtan zarar gören konumundaki şahıslarla ilgili beş adet içeriği itibariyle sahte belgenin TCK’nın 43/1. maddesinde yazılı bir suç işleme kararının icrası kapsamında aynı suçun farklı tarihlerde aynı kişiye (kamuya) karşı birden fazla işlediğinin kabulü gerektiği, dolayısıyla sanığın açıklanan eylemlerine ilişkin olarak bir kez TCK’nın 204/1 ve 43/1. maddesinin uygulanmak suretiyle cezalandırılmasına karar verilmesi gerekip, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bu doğrultudaki itirazının kabulü yerine, mağdur ve suçtan zarar gören kavramları karıştırılarak sanığın ..., ... ve ... ... ile ilgili düzenlediği sahte resmi evraklara ilişkin olarak TCK’nın 204/1ve 43/1. maddeleri gereğince, sonrasında suç işleme kararı yenilenmediği halde yenilenmiş kabul edilerek ... ile ilgili düzenlediği sahte belgeyle ilgili olarak ise ayrıca TCK’nın 204/1. maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmesine dair itirazın reddi yönündeki Ceza Genel Kurulunun sayın çoğunluğunun görüşüne katılmamaktayız." düşüncesiyle,
Karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının DEĞİŞİK GEREKÇEYLE KABULÜNE,
2- Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 27.12.2016 tarihli ve 8085-8802 sayılı ... (Aysan) Bülbül, ... ... ve ...'ın kullanımında bulunan telefon hatlarına ilişkin HTS raporu talep yazıları yönünden sanık hakkında kamu görevlisinin resmî belgede sahteciliği suçundan kurulan mahkûmiyet hükümlerinin onanmasına dair kararın KALDIRILMASINA,
3- ... 21. Ağır Ceza Mahkemesinin 09.06.2015 tarihli 26-106 sayılı ... (Aysan) Bülbül ve ... ...’ün kullanımında bulunan telefon hatlarına ilişkin HTS raporlarının istendiği 06.04.2009 ve 15.05.2009 tarihli HTS raporu talep yazıları ile ...’ın kullanımında bulunan telefon hattına ilişkin HTS raporlarının istendiği 27.05.2009 ve 10.09.2009 tarihli HTS raporu talep yazıları yönünden sanık hakkında kamu görevlisinin resmî belgede sahteciliği suçundan zincirleme şekilde ayrı ayrı kurulan mahkûmiyet hükümlerinin, belirtilen dört belgenin bir bütün hâlinde değerlendirilerek tamamı yönünden zincirleme şekilde tek bir kamu görevlisinin resmî belgede sahteciliği suçundan hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 21.04.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.